13 HAZİRAN 1861 'ÇERKESYA ÖZGÜRLÜK MECLİSİ' Nasıl Kuruldu, Anlamı ve Önemi… (3)……..024

#10334 Ekleme Tarihi 11/06/2024 03:17:07

Lermontof’un sözleriyle, "Çerkesler, düşman kuvvetlerin beraberinde getirdikleri esaret zincirinin korkusuyla” umutsuzca direniyor, belki vatanlarında yaşamalarına izin verilir umudu taşıyorlardı. 

Rus tarihçilerin ve onların etkisinde kalanların, "müslüman bir ülkeye göç etmek istediler, Osmanlı ajanları ve din adamları onları kandırdılar" gibi söylemleri yalandır, abartılıdır. Elbette böyle söylemler vardı ve bu söylemlerden etkilenenler oldu; ama atalarımız son ana kadar vatanımızda kalabilmenin yollarını aradılar.

Attachment
Kandırılarak göç ettikleri söylemi-yalanı, Rusya imparatorluğunu bir insanlık suçunun sorumluluğundan kurtarmak için uydurulmuştu. Bugün ise, Rusya Federasyonu'nu Çerkes Sorunu'nu çözmek için bir sorumluluk almaktan kurtarıyor.

İlginç olan, bazı "dönüşçüler"in bu yalana inanmaları veya inanmak istemeleri. Halbuki bugün, Çerkeslerin devlet desteği olmadan vatana geri dönüşleri mümkün değildir. Devlet desteği alabilmeleri içinse kendi istekleri ile "göç etmedikleri"nin, göç etmeye zorlandıklarının veya sürgün edildiklerinin kabul edilmesi gerekiyor.

"Vatana geri dönüş"ün hukukunun yapılabilmesi ve Rusya'nın sorumluluklarını yerine getirmesi ancak böyle mümkün olur. Suçsuz bir Rusya, vatanlarından kendi istekleri ile göç eden Çerkeslere neden yardım etsin veya neden "geri dönüş"ü kolaylaştırsın ki?..

Attachment
...Çerkesya’da artık sadece Şapsuğhların, Vubıhların ve Abadzehlerin toprakları ile Bjeduğların yaşadıkları bölgenin bir kısmı özgürdü. Geri kalan yerler Ruslar tarafından işgal edilmiş, yüzlerce köy yakılıp yıkılmış, ormanlar, meyve bahçeleri, tarım alanları talan edilmiş, küçük ve büyükbaş hayvanlara el konulmuş, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar esir alınmış, binlerce Çerkes genci ve erkeği hayatını kaybetmişti. Atalarımızın önünde artık iki seçenek vardı: 

Ya Rusların istediği gibi Osmanlı devletine ve Kuban ötesine ( pis, bataklık bir bölgeydi ) göç edeceklerdi ya da direnmeye devam edecek, hayatlarını feda edeceklerdi.

Ruslar özellikle 1860’tan sonra uygulamaya koydukları yeni politika gereği, artık Karadeniz kıyılarını Çerkeslerden tamamen boşaltıyor ve Çerkeslerden boşaltılan bu coğrafyaya “özgürleşen” Rus köylülerini ( müjikleri ) ve Kazakları yerleştiriyorlardı. 

Çerkeslere “isterseniz düzlüklere, Kuban ötesine gidebilirsiniz” diyorlardı, ama asıl olarak Osmanlı’ya sürgün etme politikası izliyorlardı. Yermolov, “bu, en az masrafla Kafkasya’nın kesin olarak boyun eğmesini sağlamak için gerekli” diyordu.

Çerkeslerin vatanlarında yaşamak için, yalnız başlarına ve sonuna kadar direnmek dışında bir seçenekleri kalmamıştı. 

Sürgün kararı Eylül 1861’de Maikop yakınlarındaki Hamketi’de bizzat Çar II. Aleksandr tarafından Çerkeslere bildirildi.

Bugün de söylenen bir başka yalan da bu: Çerkeslerin uzlaşmaya yanaşmadıkları ve  Ruslarla birlikte yaşamak istemedikleridir.

Doğrusu, Çerkesler vatanlarında kalmak şartı ile Ruslarla anlaşma yapmak istiyorlardı. Bu amaçla bizzat Rus Çar’ı ile ve bazı Rus ordusu komutanları ile görüştüler. Ama Ruslar Çerkeslerin vatanlarında kalma şartını reddettiler. 

Bunun üzerine 13 Haziran 1861’de, Soçi yakınlarında, Psaho ırmağı kenarında yeni bir Halk Meclisi toplandı. Bu, tarihi bir toplantıydı.

Çünkü bir araya gelen Şapsugh, Vubıh ve Abadzeh liderleri uzun bir toplantının ardından, “Çerkesya Özgürlük Meclisi”ni kurma, Çerkesya’nın bağımsızlığını ve Soçi’yi bu bağımsız Çerkesya’nın başkenti olarak ilan etme kararı aldılar. Liderliğini Vubıhların temsilcisi Hacı Grandük Berzeg yaptığı toplantıda Abadzehleri Hasan Bidh, Şapsuğhları İslam Thauş temsil etti.  

“Büyük Özgürlük Meclis” veya “Çerkesya Özgürlük Meclisi” adı verilen 15 üyeli Meclis, Çerkesya’yı 12 bölgeye ayırdı. Her birine bir kadı, müftü, muhtar ve emniyet amiri atadı. Meclis kararları bunlar tarafından uygulanacak, vergiler bunlar eliyle toplanacaktı.   

Kararlar şöyleydi :

“1- Çerkesya’yı 12 Bölgeye ayırıyoruz.

2- 12 Kişilik bir yönetim kurulu oluşturuyoruz.

3- Zorunlu vergi ödeme yükümlülüğü getiriyoruz.

4- Her 100 Aile, orduya 5 atlı asker göndermek zorunda.

5- Meclisin çalışmalarını sürdüreceği idari, dini ve konuk evlerini inşa ediyoruz…”   

Çerkeslerin kendilerini ilgilendiren konularda kararları bir Xase'de veya Mecliste demokratik bir şekilde alma gelenekleri 1700'lü yıllardan beri vardı; ama bir devlet örgütlenmesi, sürekliliği olan merkezi bir siyasi ve askeri otorite yoktu. Bu yapı, Çarlık Rusyasına karşı savaşta, büyük zaaflara neden olmuştu. 

Çerkesya Özgürlük Meclisi ve aldığı kararlar, Çerkeslerin bu zaafı gördükleri, artık bir devlet örgütlenmesine yöneldikleri anlamına geliyor. Çerkesya Özgürlük Meclisi, bu nedenle tarihi bir öneme sahiptir ve bu nedenle Çerkes halkına bırakılan büyük bir mirastır.

Meclis, kurulduktan ve örgütlenme ile ilgili kararlar aldıktan sonra Çerkesya’nın başkenti Soçi’de, Psaho ırmağının kenarında bir Meclis binası inşa etme işine girişti. Meclisin kuruluşunu coşkuyla karşılayan Çerkesler, Çerkesya’da yaşayan Abazalar ve hala Çarlık Rusyasına karşı Çerkes halkı ile birlikte savaşan herkes Meclis binasının inşası çalışmasına katıldı. 

Meclis bu binada düzenli olarak toplanıyordu. Ve İstanbul’da kurulmuş olan “Çerkesya’ya Yardım Cemiyeti” ile irtibat halindeydi. 

Başkan Hacı Grandük Berzeg ( 1803-1897 ), o yıllarda Çerkesya’nın özgürlük mücadelesinin öne çıkan komutanlarından biriydi. 

İlk yayınladığı bildirilerinden birinde, “toplanan vergiler Tanrının rızasıyla ve Hür Çerkesya’nın temsilcisi olan Büyük Meclis tarafından ülkenin yönetiminde en iyi biçimde kullanılacaktır. Kesinlikle Çarlık Rusyasına teslim olunmayacak, görüşmeler yoluyla onurlu bir barış anlaşması yapılmaya çalışılacak, bu mümkün olmadığında ise sonuna kadar savaşmaya devam edilecektir…" diye duyurdu.

Rus hükümetinin aldığı bir karar gereği, Çar II. Aleksandr 1861 yılının Eylül ayında Kafkasya’yı ziyaret etti. 16 Eylül’de Çerkesya Özgürlük Meclisi’nden bir heyet Çar’la görüşmek üzere yeni kurulmuş olan Verfnefask Stanitsasına gitti. Buraya 1862’den sonra “Tsarskaya”, Ekim Devrimi’nden sonra ise “Novo Svobodnaya” adı verilmiştir.  

Çat II. Aleksandr ile Meclis adına Hacı Grandük Berzeg konuştu. Hacı Berzeg, Çar’a, “...Çerkeslerin Rusya uyruğuna geçmeyi kabul ettiklerini, bunun için tek şartlarının vatanlarında kalmak, atalarının yurdunda yaşamlarını sürdürmek olduğunu söyledi.”

Meclis başkanı ve lideri Berzeg'in bu sözleri de tarihi öneme sahiptir. Çünkü, vatanda kalabilmek uğruna, "Çerkeslerin Rusya uyruğuna geçmeye hazır oldukları"nı söylemişti Berzeg. 

Yani, savaşın amacı-önceliği artık vatanda kalabilmekti. 

Bugün, Rus'a ve Rusya'ya ait herşeyden nefret eden ve Rusya'sız-Russuz bir Çerkesya hayali kuranlar atalarımızın ölümüne savaşını onore ediyor, ama "Rusya'nın işgal ettiği vatan"la kurulan ilişkileri bile "işbirlikçilik-Rus sevicilik" olarak damgalıyorlar. 

Halbuki atalarımız için vatan ve vatanda yaşamaktır kutsal olan. Bunun için Rusya'nın uyruğuna geçmeyi bile kabul etmişlerdi. Elbette özgürlük hayali kurmaya devam ediyorlardı, ama bunun için ayaklarının vatan topraklarına basması gerektiğini de biliyorlardı.     

Meclisin hazırladığı ve Hacı Berzeg’in okuduğu bu tarihi belgenin özeti şöyleydi: 

“… Bu topraklar bizimdir ve bize ecdadımızdan miras kalmıştır. Bu toprakları elimizde tutmaya kararlı olduğumuz için savaşıyoruz ve aramızda uzun süredir devam eden düşmanlığın nedeni budur. 

" Biz yeni devlet yapısı oluşturduk ve ülkemizi adaletli bir şekilde, ciddiyetle yönetmeye kararlıyız, kimseye karşı haksızlık yapmayı düşünmüyoruz. Böylesine iyi niyetli bir halk sizinki gibi kudretli bir devlette sempati uyandırmalıdır. Bu suçsuz halkı yok etmek size onur ve itibar kazandırmaz.

"Siz bazı şartlar dahilinde bağımsızlık isteyen halklara sempatiyle yaklaştınız, neden halkımıza da aynı şekilde yaklaşmıyorsunuz? Ülkemizi iyi yönetmek ve çıkardığımız yasaları uygulamak için azami gayret gösteriyoruz. Soydaşlarımıza karşı adaletli olmak, onların huzur ve asayişini sağlamak, onların yaşam hakkını savunmak istiyoruz. Ülkemize yerleşmiş yabancıların can ve mal güvenliğini sağlamayı da görev biliriz. 

"Sizin ki gibi kudretli ve büyük bir devletin hedefi nedir? Bizim küçük halkımızı yok etmek mi, yoksa reformlarımızı gerçekleştirmeye yardımcı olmak mı?

"Meselemizi bütün büyük devletlere beyan etmeyi kararlaştırdık ve sizin devletiniz de bunlardan biridir, gerçek amaç ve niyetlerimizi açıkça dikkatinize sunuyoruz. 

"Bize adil davranın, ülkemizi ve mülkümüzü yok etmeyin; sebepsiz yere kan dökmeyin ve katil olmayın. Büyük bir devlet için gereksiz yere insan yaşamına tecavüz etmek, rezilliktir. 

"Bu haksız savaş sırasında çaresiz kadın ve çocukların esir alınması hak, adalet ve insanlık açısından bir cinayettir. 

"Siz bütün dünyayı kandırmaya çalışıyorsunuz, yalanlarla kamuoyu oluşturuyorsunuz, bizi barbar ve vahşi bir halk olarak tanıtmak gafleti içindesiniz, yaptığınız haksız savaşı böylece haklı göstermek istiyorsunuz, oysa bizler de sizler gibi insan denen varlıklarız. 

"Kanımızı dökmekten vazgeçin, çünkü ülkemizi sonuna kadar savunmaya kararlıyız… Yaşlılar, kadınlar, gençler, çocuklar, kısacası halk olarak bütün topraklarımızın bizde kalması için ısrar ediyoruz ve Majestelerinden istediğimiz de budur!”

Böylesine haklı taleplerdi Çerkesya Özgürlük Meclisi’nin istekleri. Ama Rusya İmparatorluğu dünyaya yalan söylemeye devam etti.

Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov’un 13 Şubat 2020 tarihinde “Çerkesler barbar-vahşi kabilelerdi” mealindeki sözleri bu yalan tarihin devam ettiğinin ve Rusya İmparatorluğunun Çerkeslere ve Çerkes Sorunu’na bakış açısının değişmediğinin bir göstergesidir. 

Rusya’nın Yunanistan’ın bağımsızlığına destek verirken Çerkesya'ya neden bu hakkı tanımadığını da soran bu tarihi belge Adığe Cumhuriyeti Ulusal Müzesinde muhafaza edilmektedir.

Çar II. Aleksandr Çerkesya Özgürlük Meclisi temsilcilerinin bütün anlattıklarına ve ısrarlarına rağmen kesin ültimatom verdi:

“Size düşünmek için bir ay süre tanıyorum. Bir ay sonra kararınızı Kont Yevdokimov’a bildirecek ve Kuban ırmağıh boyunca size gösterilen yerlere mi yerleşeceğinizi yoksa Osmanlı’ya mı göç edeceğinizi söyleyeceksiniz…”

Bakış Açımız
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks