General Yevdokimov Temmuz 1861’de Abadzeh bölgesinde operasyonlara başlamıştı. Çar’ın tavrından sonra operasyonlarına hız verdi. Çerkesya Özgürlük Meclisinin kararı ile Abadzehler ölesiye savaşıyorlardı.
Ekim 1861’de Meclis temsilcileri Maykop kalesinde Yevdokomov ile, Çar’ın “ültimatom”unu görüşmek üzere, bir araya geldiler. Yevdekimov, Çerkeslerden Çar’ın talimatını kabul etmelerini ve kayıtsız şartsız Rus hegemonyasına girmelerini istedi…
Rus ordusu uluslararası durumda aleyhte bir gelişme olmadan, hızla Çerkesya’nın tamamının işgali için hazırlıklarını tamamlamıştı. Savaş son derece acımasız bir hal aldı.
Artık topraklarında yaşama umutları kalmayan, özellikle soylu ve feodal çevreler, küçük gruplar halinde Osmanlı’ya göç etmeye başladılar.
Bu durum Trabzon’daki Rus Konsolosunun raporunda “genellikle zengin ve ileri gelen Dağlılar göç ediyorlar…” şeklinde geçiyordu.
Rus ordusunun acımasızlıklarını uzun uzun anlatmaya gerek yok. O dönemi anlatan bütün İngiliz, Alman, Rus belgelerinde bunları görebiliriz. Amaçları artık Çerkesya’yı Çerkessizleştirmek ve buralara toprak reformu ile “özgürleşen” Rus köylülerini ve kazakları yerleştirmekti.
Bu nedenle bütün anlaşma-barış önerilerini reddediyor, “teslim olun ve Çar’ın talimatlarına uyun” diyor, korku yaymak için “İŞİD’vari” yöntemlerle savaşıyorlardı.
Rus ordusunda görevli ve Çerkes katliamlarına katılan yüzbaşı Aleksandr Zyatov anılarında o günleri şöyle anlatıyor:
“Çerkeslerin köyünü yaktık, hayvanlarını öldürdük, ekinlerinin üstünde atlarımızı sürdük… Çocuklarını acımasızca öldürdük… Ve Çar bize bu katliamları yaptık diye bu onur madalyasını verdi. Hangi onur? Hangi onurlu insan bunları yapar? Ben Tanrıya beni affetmesi için her gün yalvarıyorum. Onlar vatanlarını savundular, yiğit insanlardı, biz ise insanlıktan çıkmış birer ucubeden farksızdık. Elimize esir düşen Çerkeslerle yanyana geldiğimizde sanki biz onların esiri gibi duruyorduk, onlar ise dimdik duruşlarından taviz vermiyorlardı. Tanrı beni affetsin…”
Haziran 1862’de Çerkesya Özgürlük Meclisi yardım istemek üzere Londra, Paris ve İstanbul’a bir heyet gönderdi. Heyet başkanı İsmail Dziaşma idi. Çerkes direnişi gerek İstanbul’da, gerekse Londra’da büyük yankı yapmış; halkta ve aydınlar arasında sempati yaratmış, basında Çerkes direnişini anlatan haberler ve yazılar çoğalmıştı.
Buna rağmen heyet İstanbul’dan, Londra’dan ve Paris’ten bu defa da eli boş döndü.
Doğu Karadeniz sahillerinin kuzeyinden güneyine doğru inen hat üzerinde Şapsughlar, Abadzehler, Vubıhlar, Ahşupsılar, Hakuçlar, Cigetler büyük kayıplar vermelerine rağmen bir süre daha direndiler; ama savaş bitmek, “Yeminej” güneşi yutmak üzereydi.
1864 yılının ilkbaharında Rus ordusu bütün gücüyle ve tüm cephelerden saldırıya geçti. Çerkesya’nın dört bir tarafından gelip Çerkesya Özgürlük Meclisini ve kararlarını korumaya çalışan Çerkeslerin çabaları yetmedi.
Rus-Çerkes savaşları, 21 Mayıs 1864’te Rus askeri birliklerinin tarihi vatanımız Çerkesya’nın, bugün Soçi’ye bağlı Adler rayonunda, Mzımta ırmağının yukarı vadisindeki Kbaada yaylasında ( Atkuac-Krasnaya Polyana ) düzenledikleri bir geçit töreni veya askeri-dini bir kutlama ile resmi olarak sona erdi.
Çerkesya Özgürlük Meclisi, son kez Mayıs 1864’te Atkuac’da toplandı...
Çerkesya Hareketi Haber Merkezi