Çerkesya Özgürlük Meclisi kurulduktan ve örgütlenme ile ilgili kararlar aldıktan sonra, bir Meclis binası inşa etme işine girişti. Meclis binası, Çerkesya’nın başkenti Soçi’de, Psaho ırmağının kenarındaydı.
Meclisin kuruluşunu coşkuyla karşılayan Çerkesler, Çerkesya’da yaşayan Abazalar; hala Çarlık Rusyasına karşı Çerkes halkı ile birlikte savaşan herkes Meclis binasının inşası çalışmasına katıldı.
Meclis bu binada düzenli olarak toplanıyordu. Ve İstanbul’da kurulmuş olan “Çerkesya’ya Yardım Cemiyeti” ile irtibat halindeydi. Başkan Hacı Grandük Berzeg ( 1803-1897 ), o yıllarda Çerkesya’nın özgürlük mücadelesinin öne çıkan komutanlarından biriydi.
İlk yayınladığı bildirilerinden birinde, “toplanan vergiler Tanrının rızasıyla ve Hür Çerkesya’nın temsilcisi olan Büyük Meclis tarafından ülkenin yönetiminde en iyi biçimde kullanılacaktır. Kesinlikle Çarlık Rusyasına teslim olunmayacak, görüşmeler yoluyla onurlu bir barış anlaşması yapılmaya çalışılacak, bu mümkün olmadığında ise sonuna kadar savaşmaya devam edilecektir”…
Rus hükümetinin aldığı bir karar gereği, Çar II. Aleksandr 1861 yılının Eylül ayında Kafkasya’yı ziyaret edecekti. 16 Eylül’de Çerkesya Özgürlük Meclisi’nden bir heyet Çar’la görüşmek üzere yeni kurulmuş olan Verfnefask Stanitsasına gitti. Buraya 1862’den sonra “Tsarskaya”, Ekim Devrimi’nden sonra ise “Novo Svobodnaya” adı verilmiştir.
Meclis adına Hacı Grandük Berzeg konuştu Çar II. Aleksandr ile. Hacı Berzeg, Çar II. Aleksandr’a, “… Çerkeslerin Rusya uyruğuna geçmeyi kabul ettiklerini, bunun için tek şartlarının vatanlarında kalmak, atalarının yurdunda yaşamlarını sürdürmek olduğunu söyledi.”
Meclisin hazırladığı ve Hacı Berzeg’in okuduğu bu tarihi belgenin özeti şöyleydi:
“… Bu topraklar bizimdir ve bize ecdadımızdan miras kalmıştır. Bu toprakları elimizde tutmaya kararlı olduğumuz için savaşıyoruz ve aramızda uzun süredir devam eden düşmanlığın nedeni budur.
Biz yeni devlet yapısı oluşturduk ve ülkemizi adaletli bir şekilde, ciddiyetle yönetmeye kararlıyız, kimseye karşı haksızlık yapmayı düşünmüyoruz. Böylesine iyi niyetli bir halk sizinki gibi kudretli bir devlette sempati uyandırmalıdır. Bu suçsuz halkı yok etmek size onur ve itibar kazandırmaz.
Siz bazı şartlar dahilinde bağımsızlık isteyen halklara sempatiyle yaklaştınız, neden halkımıza da aynı şekilde yaklaşmıyorsunuz?
Ülkemizi iyi yönetmek için, çıkardığımız yasaları uygulamak için azami gayret gösteriyoruz. Soydaşlarımıza adalet sağlamak, onların huzur ve asayişini sağlamak, onların yaşam hakkını savunmak istiyoruz.
Ülkemize yerleşmiş yabancıların can ve mal güvenliğini sağlamayı da görev biliriz.
Sizin ki gibi kudretli ve büyük bir devletin hedefi nedir? Bizim küçük halkımızı yok etmek mi, yoksa reformlarımızı gerçekleştirmeye yardımcı olmak mı?
Meselemizi bütün büyük devletlere beyan etmeyi kararlaştırdık ve sizin devletiniz de bunlardan biridir, gerçek amaç ve niyetlerimizi açıkça dikkatinize sunuyoruz.
Bize adil davranın, ülkemizi ve mülkümüzü yok etmeyin; sebepsiz yere kan dökmeyin ve katil olmayın.
Büyük bir devlet için gereksiz yere insan yaşamına tecavüz etmek, rezilliktir.
Bu haksız savaş sırasında çaresiz kadın ve çocukların esir alınması hak, adalet ve insanlık açısından bir cinayettir.
Siz bütün dünyayı kandırmaya çalışıyorsunuz, yalanlarla kamuoyu oluşturuyorsunuz, bizi barbar ve vahşi bir halk olarak tanıtmak gafleti içindesiniz, yaptığınız haksız savaşı böylece haklı göstermek istiyorsunuz, oysa bizler de sizler gibi insan denen varlıklarız. Kanımızı dökmekten vazgeçin, çünkü ülkemizi sonuna kadar savunmaya kararlıyız…
Yaşlılar, kadınlar, gençler, çocuklar, kısacası halk olarak bütün topraklarımızın bizde kalması için ısrar ediyoruz ve Majestelerinden istediğimiz de budur!”
Böylesine sade ve haklı taleplerdi Çerkesya Özgürlük Meclisi’nin istekleri. Ama Rusya İmparatorluğu yıllarca dünyaya yalan söylemeye devam etti.
Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov’un 13 Şubat 2020 tarihinde “Çerkesler barbar-vahşi kabilelerdi” mealindeki sözleri bu yalan tarihin devam ettiğinin ve Rusya İmparatorluğunun Çerkeslere ve Çerkes Sorunu’na bakış açısının değişmediğinin bir göstergesidir.
Rusya’nın neden Yunanistan’ın bağımsızlığına destek verirken Çerkesya’ya bu hakkı tanımadığını da soran bu tarihi belge Adıgey Cumhuriyeti Ulusal Müzesinde muhafaza edilmektedir.
Çar II. Aleksandr Çerkesya Özgürlük Meclisi temsilcilerinin bütün anlattıklarına ve ısrarlarına rağmen kesin ültimatom verdi:
“Size düşünmek için bir ay süre tanıyorum. Bir ay sonra kararınızı Kont Yevdokimov’a bildirecek ve Kuban ırmağı boyunca size gösterilen yerlere mi yerleşeceğinizi yoksa Osmanlı’ya mı göç edeceğinizi söyleyeceksiniz…”
Böyle aşağılayıcı ve alçakça!