
ÖZET
Rusya, Kafkasya’yı işgal ettiğinde burada yaşayan halklar Rusların yürüttüğü siyasetten dolayı vatanlarını terk etmek zorunda kalmışlardır. Vatanlarını terketmeye zorlanan Kafkas halkları Osmanlı Devleti’ne zorunlu ve kitlesel göçlerle iltica ederek sığınmıştır. Osmanlı Devleti, kendisine sığınan Kafkas halklarından; Nogay Türklerini ve Çerkes kabilelerini hem Anadolu’da hem de Rumeli’de yerleştirmiştir. Bu çalışmamızda Rumeli’ye yerleştirilen Kafkas Muhâcîrlerini -özellikle Çerkesleri- ve onlara Osmanlı Devleti tarafından yapılan muameleleri ele alacağız.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı, Balkan, Rumeli, Çerkes, Tuna, Varna, zorunlu göç,İskân, yardım
1859’da Gunib’de Rus ordularına mağlup olan Şeyh Şamil’in Rusya’ya teslim olması1, 21 Mayıs 1864’te son Çerkes direnişinin, Kbaade mevkisinde, son bulmasıyla Rusya Kafkasya’nın işgalini tamamlamıştır.2 Böylece Rusya 250.000 asker yığarak, sabırla almaya çalıştığı Kafkasya’nın son direniş hareketlerini de bitirmiştir. Artık Rusların karşısında örgütlü veya örgütsüz bir silahlı direniş kalmamış ve Kafkasya bölgesinin toprakları Rusya’nın işgali altına girmişti.3 Neredeyse bir asırdır devam eden yıpratıcı vatan savunması ve özgürlük mücadelesinden sonra Kafkas halklarını uzun, yorucu ve dramatik bir yolculuk bekliyordu: Göç4
Göç, İnsan topluluklarının bir yerden başka bir yere sürekli veya geçici olarak yaptıkları yer değiştirme hareketleridir. İnsanların göç işlemini gerçekleştirmesinde çeşitli faktörler etkili olmaktadır. Bunların bir kısmı itici diğer bir kısmı da çekici etkenlerdir. Kafkasya’dan Osmanlı Devleti’ne doğru yapılan göçlerde, “itici etkenlerin” ön planda olduğu, “çekici etkenlerin” ise ikinci planda kaldığı görülmektedir5. İtici etkenlerin fitilini ateşleyen güç Rus Devleti’dir. Rusya sözde askeri ve siyasi güvenliği sağlamak amacıyla Batı ve Orta Kafkasya’da yaşayan Müslüman halkı etkisiz hale getirmeye çalışmıştır. Rusya, kendisine direnenleri acımasız bir şekilde öldürdükten sonra geride kalanları Osmanlı topraklarına göçe zorlamıştır6. Bu yüzden Kafkas halkları çok sevdikleri, uğrunda kahramanca savaştıkları Kafkasya’dan Rusların şiddetli ve baskıcı politikalarından dolayı mecburi-kitlesel göç-7 yapmak zorunda kalmışlardır.
Zorunlu göç; Kırım savaşı sırasında 1856–1857’de; 1859’da Şeyh Şamil’in Rus Devleti’ne teslimi sonrası 1860–1862’de; 21 Mayıs 1864’te Rus-Çerkes savaşının Rus Devleti lehine8 bitmesi sonrasında 1864–1865 yılları arasında büyük ivme kazanmıştır.
1850 yılından 1920’li yıllara kadar Osmanlı Devleti’ne Kafkasya halklarından olan Çerkeslerin, Dağıstanlıların9, Nogayların10, Çeçenlerin, Karaçaylıların ve Kumukluların11 zorunlu göç ile geldiklerini Osmanlı kayıtlardan izlemekteyiz.
*Dr., Manisa Bilim ve Sanat Merkezi, Tarih Öğretmeni, Müdür Yardımcısı.
1 John F.Baddeley, Rusların Kafkasya’yı İstilası ve .eyh .amil, (Çev. Sedat Özden), Kayıhan Yayınları, İstanbul 1989, s.449.
2 Doğu Kafkasya’nın dü3mesinden sonra Ruslar kuvvetlerinin ağırlığını Batı’ya kaydırarak 1860 yılı içerisinde saldırıya geçtiler. Rus ordusunun mevcudu 2207240.000 civarında olduğu halde yerli kuvvetlerin mevcudu 60765.000 kadardı. En kalabalık Çerkes kabilesi olan Kabardeyler ve onlarla birlikte Besleneyler genel olarak tarafsız kaldılar. Diğer kabileler arasında da bölünmeler, maneviyat kırıklıkları, Rusların propagandalarına kapılanların bozgunculukları, silah ve mühimmat sıkıntısı, özellikle topçu gücünden yoksunluk, modern ateşli silahlar karşısında eski savaş usullerinin başarılı olamayışı gibi nedenlerle, Rusların karşısında Batı Kafkasya kabilelerinin durumları hiç de iyi değildi. Rusların hedefi dağlar üzerindeki ve Karadeniz kıyısındaki kabileler idi. Bilhassa Kuban boylarından Tuabse üzerine ilerleyerek Şapsığ ve Natuhaç kabilelerini Ubıh, Abaza ve Abzehlerden ayırmak istiyordu. Bu amaçlarına ulaşmak için Tuapse istikametinde ormanları açarak, yollar meydana getirerek ilerliyorlardı. Bu sırada bazı Abaza kabileleri, Rusların baskısı üzerine Osmanlı topraklarına göç etmişlerdir. Bedri Habiçoğlu, Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler, İstanbul 1998 s.58; Ufuk Tavkul, Kafkasya Gerçeği, Selenge Yayınları, İstanbul 2007, s. 121; Baturay Özbek, Çerkes Tarihi Kronolojisi, Ankara 1991, s.1287151.
3 Ruslar Çerkezistan’ı Kafkasya’nın güvenliği ve savunması, Karadeniz’de dolaşım ve ticaret özgürlüğü, Karadeniz ve Hazar Denizleriyle İran arasında güvenli bir demir yolu bağlantısına ihtiyaç duyması gibi önemli askeri ve stratejik nedenlerle işgal etmişti. Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, (Çev. Bahar Tırnakcı), İstanbul 2010, s.165; A. Fonvill, Çerkesya Bağımsızlık Savaşı(186371864), (Çev. Murat Papşu), Nart Yayıncılık, İstanbul 1996, s.73.
4 Göç mahiyeti itibariyle bir yerden, doğal yasam alanından kopuşu, aslında ait olunmayan yabancı bir yere gidişi içerir. Dünya tarihi boyunca bu tür kitlesel yer değiştirme hareketleri birçok nedene bağlı olarak meydana gelmiştir. Doğal afetler, savaşlar nedeniyle gerçekleşenler en yaygın olanlarıdır. Uluslararası ve kitlesel göçlerin en büyükleri arasında yer alan Kafkas göçleri gerçekleştiği zaman itibariyle Osmanlı Devleti açısından kritik bir dönem olarak göze çarpmaktadır. Aynı zamanda dış göç olarak da nitelendirilen bu yer değiştirme hareketleri gidilen yerde kalmayı, çalışmayı ya da orada yerleşmeyi amaçlaması itibariyle iç göçlerden farklılıklar gösterir. Kafkas göçleri ise “gelen göç”(immigration) değil, “giden göç” (emigration) kategorisine girmektedir. Bir anlamda bu göçün gerçekleşmesi zorla temin edilmiştir. Kafkasya’da başlayan Rus istilası, Şeyh Şamil’in 1859 yılında Ruslara esir düşmesine kadar devam etmiştir. Bu süre zarfında ve sonrasında Ruslar Kafkasya’nın kolonizasyonunu hızlandırarak Slavlaştırmak için etnik temizlik politikasını uygulamaya koymuş ve yerli halkı Osmanlı ülkesine göçe zorlamıştır. Abdullah Temizkan, “Kafkasya Muhacirlerinin Denizli’de İskânı”, Uluslararası Denizli ve Çevresi Tarih ve Kültür Sempozyumu Bildirileri, Pamukkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Denizli 2007, s.1.
5 Abdullah Saydam, Kırım ve Kafkas Göçleri(185671876), Ankara 1997, s.63.
6 Kemal H. Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s.14.
7 Saydam, age, s.63; Rusya’nın işgal ettiği topraklardaki Türk ve Müslüman toplulukları göçe zorlayan politikası çok yönlüdür. Bu politikanın ana ilkeleri, Rus olmayanların kimliklerini değiştirerek Ruslaştırmak, topraklarını ellerinden alarak yoksullaştırmak, sürgün etmek, katletmek, Hristiyan unsurlar aracılığı ile bunaltmak ve yetkilerini ellerinden alarak etkisiz hale getirmek şeklinde özetlenebilir. Süleyman Erkan, Kırım ve Kafkasya Göçleri (187871908), KTÜ Yayını Trabzon 1996 s.25; Kafkaslardan Anadolu’ya göç hareketi temelde Rusya’nın yaptığı baskı sonucunda gerçekleşmiş, siyasi problemlerden kaynaklanan toplu hareketlerdir. Jülide Akyüz Orat-Nebahat Oran Aslan-Mustafa Tanrıveredi, Osmanlı’dan Cumhuriyete Kafkas Göçleri, Kars 2011 s.41; Ayrıca bk. Çerkesler bağımsız yaşamaya son derecede düşkün olup, hele yüzyıllardır düşmanları olan Rusların egemenliği altına girmeyi asla kabul etmek istememişlerdir. Habiçoğlu, age, 67768.
8 Habiçoğlu, age, s. 62; 1864 savaşı sonrasında Rus İmparatorluğu’nun Çerkes kabilelerinin itaat altına almasının zorluğunu anlaması nedeniyle, bizzat imparator tarafından Çerkes kabilelerine üç seçenek sunulmuştur. Bu seçenekler ya savaşmaya devam edecekler, ya Kuban taraflarına sürgüne gidecekler, ya da Osmanlı Devleti’ne göç edecekler şeklindeydi. Takvim-i Vekâyi Defa 755 s.3 (4 Temmuz 1864). Çerkes kabileleri vatanlarını işgal eden Rus Devleti’nin bu önerilerinden ilk iki seçenek dışında kalan üçüncü seçeneği yani Osmanlı Devleti’ne göç etmeyi istemeyerek de olsa kabul etmişlerdir. Böylece Çerkeslerin Osmanlı coğrafyasına yaptıkları göç zorunlu durumda meydana geldiği için Çerkes kabilelerinin göçünü “zorunlu göç” olarak tanımlamak yerinde olacaktır. Kafkasya’nın, uzun uğraşlarla Rusya tarafından tamamen işgal edilmesi sonucunda, Batı Kafkasya halkları da diğer Kafkas halkları gibi Rus baskısından kurtulmak için zorunlu göç yolculuğu başlamışlardır.; Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s.165; Muzaffer Tepekaya, “19. Yüzyılın İkinci Yarısında Kırım ve Kafkasya’dan Göç Hareketleri ve Saruhan(Manisa) Sancağı’na Göçler”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Cilt VI, Sayı 2, s.470.
9 BOA; DH. MHC 1/63; DH. MHC 1/65.
10 A. Cevat Eren, Türkiye’de Göç ve Göçmen Meseleleri Tanzimat Devri İlk Kurulan Göçmen Komisyonu Çıkarılan Tüzükler, Nurgök Matbaası, İstanbul 1996. s.64766.
11 Saydam, age, s.93; Batı Kafkasya’dan gelenler 18 Kasım 1858’den 28 Kasım 1859’ a kadar yaklaşık bir yıl içerisinde 17.003 kişiyi bulmuştur. Bunlardan 11.309’u Nogay, 5694’ü Çerkes ve Abazaydı. Habiçoğlu, age, s.75776.
1- Osmanlı Devleti’nin Muhâcîrleri İskân Politikası
İskân genel olarak beşeri yerleşme şeklinde tanımlanmaktadır. Kafkasya’dan Osmanlı coğrafyasına gelen muhâcîrler, Osmanlı Devleti “İskân Politikası” nedeniyle, önce Karadeniz sahillerine yakın olan Anadolu ve Rumeli sancaklarıyla Ege ve Akdeniz limanlarına,
Konya ve Sivas12 gibi arazisi geniş bölgelere yerleştirilmişlerdir. Böylece Osmanlı İskân Politikasının temel hedeflerinden en önemlisi ortaya çıkmıştır. Bu hedef türlü sebeplerle nüfusu azalan boş, geniş, ormanlık ve verimli devlet arazisinin göçler sonucunda tekrar şenlendirilmesi, devlet otoritesinin buralarda güçlendirilmesi ve hazineye gelir getirmesidir.
Kafkasya’dan Osmanlı Devleti’ne gitmek üzere 1859-1879 yılları arasında, çoğu Çerkes olmak üzere, yaklaşık iki milyon Kafkasyalının vatanlarını terk ettiği görülmektedir. Ancak bunlardan bir buçuk milyonu (1.500.000) hayatta kalmış ve Osmanlı topraklarına yerleşebilmiştir13. Yola çıkan ve Osmanlı topraklarına ulaşan nüfus arasındaki fark, salgın hastalıklar, deniz yolculuğu sırasındaki kayıplardan ve gelenlerin tam olarak kayıt altına alınamamasından kaynaklanmıştır.
Rumeli’ye ve Anadolu’ya gelerek ve Osmanlı vatanda3lığına geçen muhâcîrlerin yerleştirme işlemlerinin nasıl yapılacağını ilk olarak 3 Mayıs 1856’da Silistre Valisi’ne14 gönderilen “Muhâcîrin İskân Talimatnamesi”nde görmekteyiz. Hükümetçe hazırlanan bu talimatname 1856 sonrasından 1864 talimatnamesine kadar Osmanlı Devleti’ne zorunlu olarak göç eden Kafkasya muhâcîrleri için de geçerli olmuştur. Ayrıca Silistre Valiliği’ne yazılan talimatname bu tarihten sonra Osmanlı Devleti’ne gelecek olan diğer muhâcîrlerin iskân işlerinde yapılacak faaliyetlerin temelini teşkil etmiştir.
Osmanlı Devleti kendisine iltica ederek sığınan Kırım, Kafkas ve diğer Müslüman ve gayr-ı Müslim muhâcîrleri belli bir düzen içinde iskân etmeye çalışmıştır. Bu nedenle Osmanlı vatandaşlığına geçmiş olan muhâcîrlere yapılacak yardım ve muafiyetler hükümet
tarafından 3 Mayıs 1856’da belirlenmiştir.15
Osmanlı Devleti’nin göçmenleri yerleştirmede -Kırım ve Kafkasya’dan yapılan kitlesel göçlerin sonucunda- uyguladığı esasları ihtiva eden “Muhâcîrin İskân Talimatnamesi” Osmanlı Devleti’ne ait Rumeli’ye yapılan, göçmenlerin “hicret” dedikleri, zorunlu göçün neticesinde ortaya çıkmıştır. Böylece 3 Mayıs 1856 talimatnamesinin hazırlanmasında Balkan coğrafyası (Rumeli) belirleyici olmuştur. 1864 yılına gelindiği zaman muhâcîrlerin iskânında uyulacak esaslar yeniden düzenlenerek yürürlüğe sokulmuştur. Bu talimatname “Daire i vilayet dâhilinde kâin mahallerde bulunan muhâcîrîn-i çerâkisenin seksen bir senesi martından itibaren suret-i idaresi hakkında talimattır” başlığı ile hazırlanmıştır.
3 Mayıs 1856’da hazırlanan talimatnamede “Kırım muhâcîrleri ” göç nüfusuyla öne çıktığı için özne olurken 1864’te hazırlanan talimatnamede ise Çerkes nüfusu nedeniyle “Çerkes muhâcîrleri” özne olarak görülmektedir. Öznenin değişmesinin sebebi, talimatnameler hazırlanırken, gelen göçmenlerin “kimliğinin” değişmesinden kaynaklanmıştır. Osmanlı Devleti, muhâcîrlerin iskânında ise kimlik değişimine bakmamış her gelen göçmene insani ve İslami düşünceden dolayı hazinenin durumu nispetinde yardımda bulunmuştur.
Hükümet, Rumeli’de geniş arazilerin olması, Müslüman nüfusun bu bölgede artırılmak istenmesi ve burada asker ihtiyacını had safhada olması gibi sebeplerle, İskân Politikası amaçlarından dolayı, muhâcîrleri Rumeli ve Balkanlar’a sevk etmiştir. Mesela, Hükümet’e
Hersek Meclisi’nden gelen, muhâcîrlerin bu havalide iskânlarının askeri yönden önem arz ettiğini ifade eden yazı buna örnektir. Rumeli ve Bosna kıtası civarlarına daha önceden de muhâcîr yerleştirildiği halde buraların önemi nedeniyle tekrardan sevki istenmiştir. Bu civarda Karadağ ile savaşın devam etmesinden dolayı muhâcîrlerin kolay bir şekilde iskân edildiği ayrıca bu mevkilerde verimli ve bol arazi bulunduğundan muhâcîrlerin Karadağ ve Sırbistan civarına iskân edilmesini Hersek Meclisi hükümetten istemiştir.16
İskânın arzulanan şekilde olması, Osmanlı İskân Politikasının temel amaçlarının başarıyı yakalaması için ilk basamaktır. Bu nedenle Osmanlı Hükümeti’nin muhâcîrleri sevk ettiği mahallerdeki idarecilerden bazı istekleri bulunması kaçınılmazdır. Hükümetin isteklerine gelince bunlar:
- Muhâcîrlerin bir an evvel iskân edilmesi,
- Muhâcîrlerin bir an evvel ziraat ve tarıma alıştırılarak açıkta nüfus bırakılmaması,
- İskân edilenlerin dışında açıkta kalanların bir an önce iskân edilmesi için memurların gayret göstermesi, görevini yapmayan memurların mesuliyet altına gireceği,
- Yapılan çalışmaların ivedilikle hükümete iletilmesidir.17
Hükümetin tüm uyarılarına rağmen iskân i3lerinin istenildiği şekilde gitmediği de olmuştur. Mesela, muhâcîrlerin zaruret çektikleri ve iskânlarının tamamlanmadığından dolayı bir taraftan yevmiye aldıkları hükümete iletilmiştir. Bu durum hazinenin yükünü artırmaktadır. Alınan bilgiler sonrasında Hükümet bu muhâcîrlerin bir an önce iskân edilmesi için muhâcîrlerin iskân olduğu vilayetlere Şukka-i Mahsusa göndermiştir.18
Osmanlı Hükümeti muhâcîrlerin iskân işlerini yürütmek için 5 Ocak 1860 tarihinde Muhâcîrin Komisyonu’nu kurmuştur. Muhâcîrin Komisyonu’nun başkanlığına da Hafız Paşa getirilmiştir19. Daha sonraki dönemlerde farklı isimlerle komisyonlar kurulmuş muhâcîrlerin
işleri yapılmaya çalışılmıştır.20
12 Metin Sever, Kafdağı’nın Bu Yüzü, İstanbul 1999 s.35; Habiçoğlu, age, s.153.
13 Kemal Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830–1914), (Çev. Bahar Tırnakçı), Tima3 Yayınları, İstanbul 2010, s.70 aynı eser s.88’de ise Selahaddin Bey, Osmanlı Devleti’ne yeni gelen Çerkeslerin sayısına ilişkin oldukça doğru bir tahminde bulunan ilk kişiydi. Toplam 1.008.000 kişiden söz ediyordu ki bu rakama, Kırım’dan yeni gelen 100.000 kadar kişide dahildi; Selahaddin Bey Avrupa’ya 595.000, Küçük Asya’ya ise 413.000 Çerkesin yerleşmiş olduğunu iddia ediyordu. Bu rakamların 1867 yılında, yani Kafkaslar’dan göç sona ermeden epey önce öne sürüldüğü dikkate alındığında, söz konusu demografik etkenin ne denli büyük bir etkisinin olduğu belli olmaktadır.
14 Saydam, age, s.119; Eren, age, s.41749; Erkan, age, s.96; Habiçoğlu, age, s.112.
15 Muhâcîrin İskân Talimatnamesine göre: a) Rumeli'ye kara ve deniz yolu ile gelen Muhâcîrlerin ilk ihtiyaçlarının karşılanması için şimdilik, ilk yardım olarak, iki bin kese akçe tahsis edilerek gönderilmiştir. b) Osmanlı Devletine iltica eden, ister Müslüman ister Hristiyan olsun hepsine sonsuz merhamet ve lütufta bulunulması, c) Osmanlı Devletine iltica eden muhâcîrlerin mali durumu düzelince ve belli bir servete sahip oluncaya kadar on sene bütün vergilerden muaf olacaktır. d) 25 sene askerlikten muaf olarak Kura’dan kaide dışı bırakılması, e) Muhâcîrlerin ayrı ayrı kazalara yerleştirilmesinin ne kendilerine ne de devlete fayda sağlamayacağından dolayı bu Muhâcîrlerin miktarlarına göre ve münasip ölçüde suyu mevcut, nehirlere veya denize yakın boş ve verimli araziler tahsis edilerek birbirine yakın köyler teşkil edilecektir. Muhâcîrlerden çiftçiliği bilenler bu alanda, sanat ve ticaret ile uğraşanlar ise kendi mesleklerini icra edecekleri münasip yerlerde iskân edilecektir. f) Muhâcîrlerin barınma sorunu olacaktır. Bu nedenle zengin olanlar kendi evlerini yapacaklar, fakir olanlara ise devlet tarafından yeniden ve ücretsiz olarak haneler yapılacaktır. Yapılacak hanelerin kereste ihtiyaçlarının karşılanması, sair işlerin yapılmasında ahalinin yardım etmesi ve ahalinin bu işleri angarya olarak görmeden komşuluk ilişkileri çerçevesinde yapılması hükümetçe beklenmiştir. g) Osmanlı Devleti’ne iltica etmiş olan muhâcîrlere, bazı münasip yerlerde kendilerine ekilebilecek olan arazi ve emlakin ücretsiz olarak verilmesi, h) Muhâcîrlere verilecek olan arazinin işlenmesi için lazım olacak olan tohumluk, öküz, araba ve diğer tarım araçları devlet tarafından tedarik edilecektir. ı) Muhâcîrlerin iskân edildikleri her köye kendi aralarından imamlar, muhtarlar seçilecek ve durumuna göre bu köyler bir veya birkaç kaza itibar olunacaktır. Yine kendi aralarında birer kaza müdürü, nüfus kâtibi ve nazırı tayin edilip ehven maaş bağlanacaktır. i) Zirai araç ve gereçlerin temininde civar komşular tarafından yardım şeklinde yapılmasına gayret edilecektir. Bu hususlar dışında, merkezden sorulacak, Muhâcîrlerin istirahatları ve asayişleri için her türlü tedbir alınacaktır. BOA; İ.DH 438/28947; Göçmenler devletçe verileceği belirtilen öküz, tohum ve sairenin hariçten satın alınması nedeniyle hazineye büyük yük getireceğinden bu tohumluk ve sairenin devlet tarafından yardım şeklinde olacaktır. Göçmenler ileride servet sahibi olunca kendilerine verilen bu tohumluk ve sairenin bedelini yavaş yavaş ödemesiyle hazinenin yükü hafifleyecektir. A.MKT. MHM 343/67 (14 Haziran 1865 Sâdaret’ten Tuna Vilayeti ve Anadolu’da Göçmen Bulunan Yerlere Emirname-i Sâmi); Eren, age, s.41749; Saydam, age, s.119.
16 BOA; T.R. BNM 15/94.
17 BOA; A.MKT. MHM 215/15.
18 BOA; A.MKT. MHM 437/5.
19 Eren, age, s.54758; Saydam, age, s.105; Erkan, age, s.97; Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, Ankara 1999, s.68; Habiçoğlu, age, s.1077111; Osmanlı Devleti’ne gelen Muhâcîrlerin iskân edilmesi işlemi 5 Ocak 1860 tarihinden itibaren Şehremanetinden alınarak Muhâcîrin Komisyonu’na bırakılmıştır. Muhâcîrin Komisyonunun ilk kurulduğu yıllarda Ticaret Nezaretine bağlıyken Temmuz 1861’de bağımsız bir kurum haline getirilerek kurumun daha iyi çalışması amaçlanmıştır. Saydam, age, s.106; Habiçoğlu, age, s.1077110; Fakat 1865 yılının sonlarına doğru, gelen Muhâcîrlerin sayısının azalması ve komisyonun devlete getirdiği mali yükün ağır olmasından dolayı 27 Kasım 1865 tarihinde komisyon kaldırılmıştır. Osman Paşa, yaptığı çalışmalar neticesinde Muhâcîrîn Komisyonu’nun tekrar kurulması için hükümete bazı gerekçeler sunmuştur. Osman Paşa’nın gerekçeleri şunlardır:
• Anadolu’ya gelen muhâcîrlerin iskânı henüz bitmemiştir.
• Anadolu’nun çeşitli yerlerine sürekli olarak iskân ettirilmiş olan Muhâcîrler bir yerden başka bir yere nakil isteğinde bulunmaktadır.
• Muhâcîrlerin yer değiştirme istekleri nedeniyle iskân yerlerinden -hem yerli ahalide hem de muhâcîrlerde- bir takım rahatsızlıkların yaşandığı haberleri gelmektedir. Yukarıda sayılan üç sebepten dolayı muhâcîr işlerini yürütmek için üç kişi ile beraber bir tercümanın, Muhâcîrlerin durumunu daha iyi anlayabilmek ve iyi iletişim kurabilmek için toplam dört kişinin görevlendirilmesi gibi gerekçelerdir. BOA; İ.MVL 556/24966(13 Temmuz 1866); Hükümet, Osman Paşa’nın teklifi ile eskisi kadar geniş olmayan, daha dar kadrolu, iskân işlerini yürütecek olan Muhâcîrîn Komisyonu’nun tekrar faaliyete başlamasına 19 Haziran 1866 tarihinde karar vermiştir. 1867 yılında Şura-yı Devlet’e bağlı olarak çalışmalarını sürdüren komisyon 1875 tarihinde Zaptiye Nezaretine bağlanmış ve 1878’de artan göç olaylarından dolayı tekrar bağımsız bir kuruluş haline getirilmiştir. Göçlerin devam etmesi nedeniyle yeni komisyonlar kurulmuştur. Böylece Osmanlı Devleti’ne doğru göçlerin artması sonucunda Muhâcirîn Komisyonu tekrar faaliyete geçmiş ve muhâcîrlerin işleri daha düzenli bir şekilde yürütülmeye çalışılmıştır. İ.MVL 556/24966(13Temmuz 1866); Saydam, age, s.1137118.
20 BOA; İ.MVL 556/24966(13Temmuz 1866), Saydam, age, s.1137118; İdare7i Umumiye7i Muhacirin Komisyonu(), Umum Muhacirin Komisyonu (1878), Muhacirin Komisyon-u Alisi (1897), Muhacirin-i İslamiye Komisyonu (1905), Muhacirin İane Komisyonu (1877), İane-i Muhacirin Encümeni-Muhacirine Muavenet Cemiyeti (1878), Muhacirlere Milletlerarası Yardım Komitesi, Sermaye-i Şefkati Osmaniye- Turkish Compasionate Fund (1878’de Londra’da kurulmuş). Erkan, age, s.987 123; İpek, age, s. 69777.
2- Balkanlar’a Çerkes Muhâcîrlerinin Sevki
Makedonya bölgesi; Yunanistan, Karadağ, Sırbistan, bağımsız ve yarı bağımsız konumdaki Bulgaristan21 gibi devletlerce kuşatılmış bir durumda idi. Bu bölgede sağlanacak demografik üstünlük Osmanlı Devleti açısından büyük önem taşımaktaydı. Bu ve diğer nedenlerle Osmanlı Devleti’ne zorunlu ve kitlesel olarak göç eden Kafkas halklarının bir kısmı Rumeli’ye iskân için sevk edilmiştir.
Rumeli’ye Kafkas muhâcîrleri iki yolla sevk edilmişlerdir. Birinci olarak, muhâcîrleri Anadolu’ya getirmeden ikinci olarak Anadolu’nun çeşitli yerlerinden22 daha sonradan daimi iskân için Rumeli’ye gönderilmesi şeklindedir. Kafkasya sahillerinden doğruca Rumeli’ye
muhâcîr sevkinin hükümetçe yapıldığını da anlamaktayız. Mesela, Soğucak iskelesinden yola çıkan Çerkes muhâcîrlerinden .apsığ kabilesi Gelibolu sancağına iskân olunmuştur.23 Bu gelişme Rumeli’ye göçmen gönderilme şekli olan birinci yolla sadece bir örnektir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Kafkas muhâcîrleri öncelikle İstanbul’a gelmekteydi; fakat bu kadar muhâcîrin İstanbul’da yerleştirilmesi mümkün değildi. Ayrıca muhâcîrlerin bir arada bulunmasından dolayı salgın hastalıklar yayılmakta ve geçimleri de zorlaşmaktaydı. Bu nedenlerle gelenler bir an
önce İstanbul dışına sevk edilmekteydi. Nitekim Tuna vapuruyla İstanbul’a gelmiş olan Çerkes muhâcîrlerinden 1241 nüfusa nereye iskân olunmak istedikleri sorulmuştur. Bunlardan yetim olan on beşinin dışında kalan 70780 kadarı akrabalarının yanına gitmek istemiştir. Diğer Çerkes muhâcîrleri ise Köstence taraflarına gitmek istemişlerdir. Hükümet, Çerkes muhâcîrlerinin bu isteğinden mütevellit vapur kaptanına bunları Köstence’ye götürmesi yönünde resmi yazı yazmıştır. Ayrıca hükümet bu muhâcîrlerin durumunu takip etmesi için de Muhâcîrin Komisyonunu vazifelendirilmiştir. Muhâcîrin Komisyonu Başkanı Osman Paşa, adı geçen Çerkes muhâcîrlerinin Köstence’ye varmaları sonrasında hükümeti bilgilendirmiştir. 24 Göçmenlerin bu şekilde sevki ikinci yola sadece bir örnektir.
Harita-1: Göçmenlerin Kafkasya’dan Rumeli’ye doğrudan indirildikleri ve Anadolu Limanlarından sevk edildikleri limanlar
Rumeli’ye gönderilen Kafkas muhâcîrleri Kırım, Nogay ve Çerkeslerden25 oluşmaktaydı. İstanbul’a gelip buradan da Dobruca’ya daimi iskân edilmeleri için muhâcîrlerin sevk edilmesi ikinci yola bir başka örnektir. 19 Temmuz 1859 tarihinde sekiz hane otuz iki nüfus
Nogay Türkü, 26 Ocak 1860’ta Çerkes muhâcîrlerinden Natuhaç kabilesinden yirmi dokuz hane, yüz on üç nüfus yine 15 Şubat 1860’ta kırk dört hane üç yüz altmış nüfus Çerkes Bjeduğ kabilesinin Rumeli’ye iskân26 olunmalarını belgelerden izlemekteyiz. Kırım muhâcîrlerinden ve Akmescid ahalisinden Hoca Kerim Efendi takımından yedi hane iki yüz kırk iki nüfus, aynı belgede Çerkes Bjeduğ kabilesinden beş hane 44 nüfus da usul-i cedideye göre Edirne sancağının uygun kaza ve karyelerine27 iskân için gönderilmişlerdir. Ayrıca Hükümet, Anadolu’da muhâcîr iskânı için uygun yerlerin ve boş arazilerin kalmaması nedeniyle gelen muhâcîrlerin Köstence tarafına sevk edilmesi için Trabzon Valisi’ne şukka28 ile durumu bildirmiştir. Hükümetin bu tavrının sebebi taşra idarecilerinin idari sahalarında göçmen yerleştirmesine uygun yerlerin bulunmadığı bilgilerini merkeze aktarmasından kaynaklanmaktadır. Bu tarihle beraber Köstence Rumeli’ye iskân olunacak muhâcîrlerin üssü olmuştur.
Kafkasya’dan Rumeli’ye yönlendirilen muhâcîr nüfusu tartışmalı bir konudur. Yaptığımız çalışmalarda, belgelerden ve diğer kaynaklardan aldığımız veriler sonucunda Osmanlı Hükümeti’nin 1861 sonlarına kadar Rumeli’ye iskân ettiği muhâcîr nüfusu ve bölgeler hakkında şu bilgileri verebiliriz. Rumeli Bölgesi Tuna sahilleri 34.344 hane 142.852 nüfus, Edirne Eyaleti 2.445 hane 10.289 nüfus, Selanik Eyaleti 768 hane 4.421 nüfus29. Toplam olarak Rumeli’ye iskân olunan nüfus 37.557 hane ve 157.562 nüfustan ibaret olduğu görülmektedir. Fakat 1861 sonrasında da Rumeli’ye Kafkas muhâcîrlerinin iskân edildiğini ilâve etmeliyiz.
Rumeli’de iskân olunan Çerkes nüfusu ile ilgili Nihat Berzeg’in alıntı yaparak yazdığı rakamlar ise şöyledir. Bianconi, 1864-1876 yılları arasında altı yüz bin Çerkes; Engin Akarlı 1860-1878 arası dört yüz bin Çerkes; Kaintz F. yalnızca 1864 Temmuz ayına kadar 41 bin
aile iki yüz bin Çerkesin Rumeli vilayetlerine yerleştirildiğini belirtmektedir. Ayrıca Mark Pinson’nun; Mikhov, Ubicini, Meclisi Vâlâ raporları ve Journal de Constantinople’i kaynak göstererek 1864 yılında 70 bin aile yaklaşık üç yüz elli-dört yüz yirmi bin civarında Çerkesin Rumeli’de iskân olunduğunu Nihat Berzeg eserinde aktarmaktadır. Daha sonra diğer çalışmalardan aldığı rakamlar dışında kendisi de 1860-1876 yılları arasında Rumeli’ye en küçük rakamla dört yüz bin Çerkesin iskân olunduğunu ilave etmektedir.30 Nedim İpek ise çalışmasında Paris kaynaklı istatistiklerde Osmanlı’nın Avrupa’daki topraklarında dört yüz on üç bin göçmenin yerleştirildiği bilgisini vermektedir.31
Osmanlı idaresinin göçmen nüfusu ile ilgili çalışma yapmak istemiştir. Göçmen nüfusunu tespit etmek amacıyla öncelikle hanelerine girmiş ve yerleşimleri sağlanmış olunanların ele alınması düşünülmüştür. Bu düşünce neticesinde yerleşmiş olan muhâcîr takımının
nüfusu, hane sayısı, sınıfı ve sınıf içerisindeki derecesi mahalli idarecilere merkezden gönderilen cetvellere uygun olarak düzenlenmesi sonucu öğrenilmesi planlanmıştır. Bu işi yürütmesi için başlangıçta muhâcîr gönderilen köylere birer kâtip ve memur gönderilmiştir. Eğer bir kazada muhacir haneleri yüzden ziyade ve kazalarım farklı mahallerinde ise geçici olarak uygun maaşlarla bir iki kâtip daha tutulması yetkisi de mahalli idarecilere verilmiştir. Bu kâtipler vasıtasıyla muhâcîrlerin nüfus ve sınıfları bir deftere yazdırılacak, bu defterlere göre, cetveller, merkezden bir örneği doldurulup gönderilen cetveller gibi, kaza meclisince doldurulacak ve sancak merkezine, sancak merkezi tarafından da Kazalardan gelen bu cetveller vilayet merkezine gönderilecektir. Ayrıca misafir takımındaki muhâcîrlerin gidecekleri yerlerde hanelerine girmedikçe ne kadar nüfus olduklarının tam olarak bilinmeyeceğinden bunların nüfus sayısının tespiti daha sonraya bırakılacaktır32. Böylece Balkanlara iskan olunan göçmen nüfusu ve nüfusun yapısı tam olarak bilinecektir. Fakat iradeye göre yapılması düşünülen çalışmaların ne ölçüde yapıldığı, sonuçlarının ne olduğu ve nasıl bir rakama ulaşıldığına dair her hangi bir kayıt mevcut değildir. Bu nedenle Rumeli’de iskân olunan Çerkes ve diğer göçmen nüfusu rakamları tartışmalı bir konu olmaya devam edecektir.
21 Stanford J. Shaw7Ezel Kural Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, İstanbul 2000, II. Cilt, ss.1877193,203.
22 Nihat Berzeg, Çerkes Sürgünü, Ankara 1996, s.150.
23 BOA; MVL 526/76 (28 Aralık 1866); A.MKT. MHM 322/41.
24 BOA; A.MKT. MHM 300/9.
25 Çerkes göçmenlerinden ve Nogay Türklerinden Dobruca’ya gelmekte olan nüfusun süratle iskânları yapılmaya çalışılmaktadır. Fakat bu nüfus dı3ında bin be3 yüz nüfus daha gelmiş ve birkaç bin nüfusun gelmekte olduğu bu tarafa haber verilmiştir. İ. MMS 16/649 (22 Mayıs 1869).
26 BOA; Y.EE 34/53; Ayrıca bk. Canik sancağında iskân ettirilen muhacirin icmal pusulasında 51 Çerkes nüfusun Rumeli tarafına gitmek üzere Dersaadete izam kılındığını görmekteyiz. A.MKT. NZD 345/48 (16 .ubat 1861).
27 BOA; A.MKT. NZD 314/36 12 Eylül 1860 Muhacirin Komisyonundan Sivas ve Canik Mutasarrıflarına Tezkire).
28 BOA; A.MKT. MHM 300/9 (4 Mayıs 1862 Sâdaret’ten Trabzon Valisine ve Canik’te bulunan Miralay Salih Bey’e .ukka).
29 Saydam, age, s. 131.
30 Berzeg, age, s.1587159.
31 Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri, TTK Ankara 1999, s.475.
32 Gömenlerin sınıflandırılması ve örnek cetvel için ve daha ayrıntılı bilgi için ayrıca bk. BOA,İ.MMS 133/5690.
3- Balkanlar’da Çerkes Muhâcîrlerinin İskân Edildikleri Yerler
Osmanlı Devleti’ne, Kafkasya’dan iltica yoluyla, zorunlu bir şekilde gelen muhâcîrlerin ilk iskân edildikleri yerleri hükümetin yaptığı yazışmalardan ve dönemin gazetelerinden öğrenmekteyiz. 18 Ağustos 1861 tarihindeki emirname bu açıdan oldukça önemlidir. Ayrıca
gönderilen emirnamede gelen muhâcîrlerin memnun edilmesi ve iskânlarına ikna edilmesi, yapılacak yardımların anlatılması gibi hususları ihtiva eden bilgiler de yer almaktadır. Adı geçen emirnamenin gönderildiği Rumeli’deki muhâcîr iskân yerleri tablo 1’de görülmektedir.
Tablo-1; Kafkas Muhâcîrlerinin Rumeli’de İskân Edildikleri Yerler(18 Ağustos 1861)
1860 ve sonrasında Rumeli’ye gelen muhâcîrlerin, Başbakanlık Osmanlı Arşiv belgelerinde tespit ettiğimiz ve diğer çalışmalardan yaralandığımız bilgiler neticesinde, iskân olundukları yerler aşağıda vilayet, sancak ve kaza olarak görülmektedir. Edirne Vilayetindeki; Edirne, Tekfurdağı, Filibe, İslimye ve Gelibolu sancaklarına, Tuna Vilayetindeki; Rusçuk, Varna, Vidin, Tulça, Tırnova, Ziştovi, Silistre, Niğbolu Plevne sancaklarına, Sofya Vilayetindeki; Sofya’da Samakov kazasına ve Niş sancaklarına, Selanik Vilayetindeki; Serez ve Drama sancaklarına, Bosna Vilayeti’nde Prizren sancağına, Bulgaristan’da Dobruca’ya, Manastır Vilayetindeki Üsküp kazasına34 iskân edilmişlerdir.
33 BOA; A.MKT. MHM 231/60 (18 Ağustos 1861 Sâdaret’ten İlgili Yerlere Emirname); Ayrıca bk. Tuna vilayetindeki Rusçuk Sancağında: Plevne, Cumayı Atik, Ziştovi, Silistre, Şumnu, Niğbolu, Hezargrad, Tutrakan kazalarına; Varna Sancağında: Balçık, Pazarcık, Mankalya, Prevadi kazalarına; Vidin: İvraca, Berkofça, Belgratçık, Rahova, Lom, Adliye kazalarına; Tulça: Babadağ, Hirsova, Sunne, Köstence, Maçin, Mecidiye, Serli, Osmanpazarı, Gabrova ve Lofça kazalarına göçmenler iskân edilmiştir. Saydam, age, s.152.
34 Edirne, Üsküp, Selanik, Silistre, Tulça, Sofya, Filibe, İskeçe, Tekfurdağı, Serez, Drama, Köstence, Lofça gibi Vilayat ve kazalarda göçmenleri iskân edildiğini anlamaktayız ayrıca bu adı geçen yerlerin bazı karyelerine ve yeni teşkil olmuş karyeler de de göçmenlerin yerleştirildiğini ilave etmeliyiz. BOA; A.MKT. MVL 140/4 (11 Temmuz 1861 İrade); Silistre, Vidin, Rusçuk, Şumnu, Köstence, Tulça, Tranoy, Samakov, Köstendil, Tekfurdağı’nda göçmenlerin bulunduğu belgede görülmektedir. A.MKT. MHM 215/15; Edirne, Selanik, Serez, Samakov, Köstendil, Tekfurdağı, Darkuyu, Vidin, Drama, Varna, Köstence,, Mecidiye, Semndire, Şumnu, Kilidiye, İslimye, Tulça, Silistre ve Sofya göçmen yerleştirilen yerler olarak görülmektedir. A.MKT. MHM 231/60 (18 Ağustos 1861 Sâdaret’ten İlgili Yerlere Emirname); Karpat, Osmanlı’dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler, s.1717172; Habiçoğlu, age, s.159-162.
4- Balkanlar’da İskân Olunan Kafkas Muhâcîrleri İçin İskân Öncesi ve Sonrası Yapılan Faaliyetler
Osmanlı Devleti tarafından Kafkas ve diğer muhâcîrlere yapılan yardımların nasıl yapılacağına dair usul ve esaslar belirlenmiştir. Bunlar, 3 Mayıs 1856’da Silistre Valisi’ne gönderilen “Muhâcîrin İskân Talimatnamesi”nde ve Mart 1864’teki “Daire-i vilayet dâhilinde
kâin mahallerde bulunan Muhâcîrîn-i Çerâkisenin seksen bir senesi martından itibaren suret-i idaresi hakkındaki talimatnamelerdeki yasal düzenlemelerde görmekteyiz.35
Muhâcîrlerin iskânı için yapılan yasal düzenlemeler Osmanlıya gelen tüm göçmenlere yönelik olarak yapılmıştır. Bu yasal düzenlemelerin uygulanmasında ve uyarlanmasında iskân bölgelerinin farklılığından dolayı bazı farklı çalışmalar da yapılmıştır. Bu farklı çalışmaların uygulandığı iskân bölgelerinden biri de Rumeli ve Balkanlar’dır. Bu bağlamda Osmanlı Hükümeti, çok sayıda Kafkas muhâcîrini Rumeli’ye sevk edince, bu muhâcîrlerin biran evvel iskân edilmesi, işlerinin sistematik bir şekilde yürütülmesi için 16 Ağustos 1860’ta Muhâcîrin İskân Komisyonu memuru olarak Harbiye Miralaylarından Nusret Bey’i vazifelendirmiştir. Nusret Bey Rumeli’deki muhâcîr iskânını hükümetin kendisine gönderdiği talimat-i seniyye göre yapacaktır.
16 Ağustos 1860’ta Rumeli taraflarındaki muhâcîrlerin iskân işlerini yürütmek için vazifelendirilen Nusret Bey’in görevleri Osmanlı idaresince ayrıntılı olarak düşünülmüştür. Buna göre Nusret Bey ;
Varna, Köstence ve Mecidiye taraflarında toplanmış ve bundan sonra gelmeleri düşünülen muhâcîrleri Edirne, Silistire ve Vidin eyaletleri dâhilinde bulunan devlete ait boş arazilerde iskân edecektir.
Vidin eyaletinde beş-on bin hane muhâcîr iskânına elverişli, devlete ait ve boş, arazilerin bulunduğu Vidin valisi tarafından hükümete önceden iletilmiştir. Bu bilgiden dolayı muhâcîrlerden on bin hane Vidin’e sevk edilecektir. Vidin’e gönderilmesi kararlaştırılan
muhâcîrler, önce Tuna’nın münasip iskelelerine indirilecek ve sonra açık tabir olunan kayıklara bindirilecektir. Daha sonra ise Tuna’da bulunan Tersane-i Amire vapurlarına çektirilerek Vidin’e gönderilecektir. Bu muhâcîrlerin sevklerinde Silistre ve Vidin Valileri birlikte
hareket edecektir. Vidin Valisi’nden de Vidin’e gönderilecek bu muhâcîrleri kış bastırmadan takım takım olarak dü3ünülen yerlere sevk ve iskân edecektir.
Arazi tespit komisyonu bu havaliye, Rumeli’ye, daha önce gönderilmiştir. Tespit komisyonu yaptığı çalışmaların rapor ve haritalarını hazırlamıştır. Hazırlanan çalışmalar daha sonra Meclis-i Tanzimat’a göndermiştir. Meclis-i Tanzimat’a gönderilen bu çalışmalar hükümet tarafından Nusret Paşa’ya teslim edilmiştir. Hükümet, Nusret Paşa’nın bu tespit edilen arazilerde Osmanlı kadim ahalisinin kendisine ait olmamasına rağmen devlet arazisini mera olarak kullandıklarını hatırlatmıştır. Devlete ait bu arazilerin ahali kullanımından alınarak muhâcîrlere verilmesini, bu araziler dışında ahaliye ait olan arazilere ise müdahale edilmememsini emretmiştir. Böylece ne ahali ne de muhâcîrler mağdur olmayacaklardır. Ayrıca tespit edilen devlete ait boş arazilere muhâcîrlerin takım takım iskân edilmesi istenmiştir.
Eyalet dâhilindeki devlet arazileri içinde muhâcîrlerin mümkün mertebe havası güzel, sulu, meralı, ormanlı ve ziraata uygun arazilere yerleştirilmesi hükümetçe istenmiştir. Bu arazilerin muhâcîrlere taksimi her hanenin nüfus miktarına göre yapılacaktır. Bu arazilerde yeni köyler kurulacaktır. Yeni köylerin ahalisine mahsus olmak üzere yeteri kadar mera tespit edilecektir. Ayrıca bu yeni köylerin yolları emsalleri gibi muntazam ve sokaklarının geniş olmasına dikkat edilecektir.
Eyalet dâhilindeki eski köylerde bazı boş hane ve ziraat yapılmayan arazi olduğu daha önceden merkeze rivayet edilmiştir. Bu boş hane ve arazilerin bulunduğu köylere muhâcîrlerden beşer onar hâne yerleştirmek mümkündür. Bu yerleştirme işlemi yapılırken hem
bu köylerin kadim ahalisinin hem de bu köylere iskânları düşünülen muhâcîrlerin rızaları alınacaktır. Bu şekilde yapılacak iskân hem devlet için hem de muhâcîrler için çok kolay olacaktır. Muhâcîrler iskân edilirken özellikle gayrı Müslimlerle sorun yaşamamaları için
muhâcîrlerin bunlardan uzak yerlere iskân edilmesine dikkat edilecektir.
Muhâcîrler memleketlerindeki (Kafkasya’daki) emlak ve eşyalarını satarak gelmişlerdir. Böylece gelenlerin büyük çoğunluğunun mali durumu iyidir. Bu nedenle yeni gelenler daha önce Osmanlıya gelenlere yapılan yardımları alamayacaklardır. Zaten hazinenin
durumu da yeni gelenlere 3 Mayıs 1856 da yapılan yardımları yapması mümkün değildir. Bundan dolayı durumu iyi olanlarla orta halli olanlara bir şey verilmeyecektir. Bu iki takım kendi hanelerini yapıp tohum, öküz ve çift aletlerini tedarik edecek ve hükümetçe kendilerine gösterilecek arazide tarım ve ziraat etmeleri sağlanacaktır.
Vücutça kudretleri olup da sermayeleri olmayanların dahi kudretlerine ve ahali kadimden isteyenlere hizmetkârlık ve orakçılık yapmak suretleriyle geçimlerini temin edeceklerdir. Fakat muhâcîrlerden kimsesiz ve yardıma muhtaç olanların iskânlarına kadar iskân
mahalleri emvalinden geçimlerine yetecek kadar nan-ı aziz(ekmek) verilecektir. Bu yardıma muhtaçların ve bu muhtaçlara yapılacak nan-ı aziz miktarı Nusret Paşa’nın sorumluluğunda belirlenecek ve mahalli memurlar da kendi meclislerinde görüşerek verilecek karara göre hareket edeceklerdir. Belirlenen yardım miktarı düzenli bir şekilde ihtiyaç sahiplerine verilecektir.
Muhâcîrlerin acil iskânı oldukça önemlidir. Eğer muhâcîrler acil olarak iskân edilmezse zorluk yaşayacaklar zorluk yaşayan bu muhâcîrler karyelerin kadim ahalisine musallat olacaklar ve devlete fazladan masraf çıkaracaklardır. Bu sebeplerden dolayı kış gelmeksizin bunların iskân edilmesi Nusret Paşa’nın dikkat etmesi gerekli olan en önemli görevidir. Muhâcîrlerin acil iskânıyla ilgili yapılan çalışmaların Paşa tarafından ivedilikle merkeze iletilmesi de Paşa’nın görevleri arasındadır. Eğer Paşa bu şekilde davranmaz ise mes’uliyet kendisine aittir.
Kış mevsimine kadar iskânları hükümetin gönderdiği talimatnameye göre, gerçekleşmeyenlerden mümkün olan muhâcîr nüfusu hemşehrilerinin iskân edildiği Mecidiye kasaba ve köy ahalisince misafir ettirilecektir. Geriye kalan muhâcîrlerin gönderildiği mahallerdeki Osmanlı kadim ahalisinden istekte bulunan ve merhamet edenlerin hanelerinde, medrese ve diğer müsait yerlerde misafir olarak ikamet ettirileceklerdir. Muhâcîrlerin sefalet ve şiddetli kışta muhafaza olunmaları hususunun çözümü bütün memur, beldede bulunanların ve diğer hamiyet sahiplerinin yardımıyla olacaktır. Mahalli idarecilerin ahaliden yardım talep ederken hiç kimseyi zorlamaması da Osmanlı idaresinin isteğidir. Osmanlı idaresi ahalice yapılacak yardımların gönüllülük esasına göre yapılmasını umut etmiştir. 36
Muhâcîrin masrafı için, hazinenin izniyle, Silistre ve Vidin emvalinden münasip miktar kaynak tedarik edilmiştir. Bu masraflar on beş bin kuruş tutarındadır. Bu meblağ içinde, Nusret Paşa’nın ve maiyyetinde bulunan Erkan-ı Harbiye Zabitanının, Kâtibin masrafları
olmadığından bu tedarik edilen meblağ diğer masraflar için yeterli değildir. Bu nedenlerle gerek muhâcîrlere yapılacak yardımın masrafı gerek memurların masrafı gerekse Nusret Paşa’nın masraflarının karşılanması için icap eden meblağ buradaki mahallerin emvalinden senet ile Nusret Paşa’ya verilecektir. Fakat hazinenin durumu nedeniyle gerekli tasarruflara riayet edilecektir.
Osmanlı idaresi tarafından Rumeli ve civarında göçmen işler için vazifelendirilen Nusret Paşa vakit geçirmeden hükümetçe istenen çalışmalara başlamıştır. 1860 yılında göre ve başlayan Nusret Paşa başarılı çalışmaları nedeniyle 1864’teki kitlesel Çerkes göçü sırasında da burada faaliyetlerine devam etmiştir. Bu faaliyetlerin birinde Çerkes göçmenlerinden on iki bin (12.000) hane nüfusu Vidin ve Niş’e yerleştirdiğini dönemin gazetelerinde izlemekteyiz.37 Diğer bir faaliyetinde ise Niş ve Kosova taraflarına yerleşecek on beş bin nüfusu Lom iskelesine ihraç etmiştir. Lom’dan büyük Balkan yoluyla Niş’e ve buradan da Kosova’ya gideceklerin Üsküp ve Piriştine’ye kadar nakillerini sağlamıştır. Bu nakil esnasında gereken arabaları Lom, Berkofça, .ehirköyü, Üsküp ve Lofça kazaları ahalisinden tedarik etmiştir. Ayrıca Müslüman ahali gibi Hristiyan Bulgarlar da Çerkes göçmenlerini kendi arabaları ile ücretsiz olarak taşımışlardır.38 Bu durum bölgedeki çalı3maların yürütülmesinde tüm Osmanlı ahalisinin işin içine katıldığını göstermektedir.
Rumeli’ye 1864 tarihinde gönderilen göçmenler yirmi bin haneye ve yetmiş bin nüfusa ulaşmıştır. Bunlardan beş altı bini Burgos iskelesine çıkarılarak Edirne ve İslimye taraflarına sevk edilmiştir. Beş bin kadar muhâcîr Varna iskelesine çıkartılarak, Şumnu ve Silistre
yoluyla Vidin eyaletine gönderilmiştir. Köstence yoluyla on iki bin hane kadarı Kosova, Vasvik ve Eşneb taraflarından başlayıp Niş, Sofya, Barkofça sancaklarına sırasıyla yerleştirilmiştir. Vidin sancağıyla Lofça’ya yedi bin beş yüz hane yerleştirilmiştir. Bunlardan
Niğbolu ve Ziştovi’de üç bin beş yüz hane henüz ikmal olamayıp; fakat bunların hane yapımına devam edildiği gazete haberinden anlaşılmaktadır. Bundan sonra gönderilecek olan muhâcîrlerin Niğbolu, Ziştovi, Rusçuk, Silistre, Dobruca yani Tulça Mutasarrıflığı dâhilinde Varna sancağına iskân olunacağından ve buralara on bin hane yani elli bin muhâcîr iskân olabileceğinden bunlar için kış nedeniyle çalışma yapılmıştır. Mirliva Nusret Paşa bizzat bu muhâcîrin kışı geçirmeleri için yapılan hazırlıkları yerinde görmek ve kontrol etmek için Niş, Sofya, Vidin ve Silistre’ye gitmiştir.39 Göçmen işlerinin ve yerleşimlerinin yakından takip edilmesi Balkanlardaki iskânın başarılı olmasını sağlayan temel etmenlerden sadece birisidir.
Mirliva Nusret Paşa’nın göçmenlerin ilk gelişlerinden yerleşmesine kadar geçen sürece katılması ve yapılanları yerinde takip etmesi Çerkes göçmenlerinin Rumeli’de çok başarılı bir şekilde yerleşmesine sebep olmuştur. Mirliva Nusret Paşa’nın yanında Rumeli’deki Mutasarrıfların da gayretli çalışmalar yapmıştır. Mesela, Prizren’e Mutasarrıfı Nazif Paşa Kosova’ya yerleştirilmek için sevk edilen bin beş yüz hane Çerkes göçmenini bunlar için yeni inşa olunan hanelerine başarıyla yerleştirmiştir. Ayrıca Mutasarrıf Çerkes göçmenlerine çift aletleri, yüz çift öküz ve arabalar vermiş ve bunların tarlalarının bir defaya mahsus olarak ahalice sürülmesini sağlamıştır.40 Rumeli de göçmen iskânında başta hükümet merkezi olmak üzere, Osmanlı kadim ahalisi (Müslüman ve hristiyanlar), Rumeli Muhâcîrin Komisyonu memurları ve buradaki mahalli idarecilerin arasındaki işbirliği sayesinde Çerkeslerin Rumeli ve Balkanlar’a iskânlarını başarılı kılmıştır.
35 BOA; İ.MMS 133/5690.
36 BOA; İ. DH 460/30579.
37 Nusret Paşa, altı bin haneyi Niş’e bir o kadarını Vidin’e yerleştirmiştir. Bu gelenleri derhal arabalara bindirerek han ve hanelere yerleştirmiş, hasta olanlar için tabib göndermiştir. Takvim-i Vekâyi Defa 752 s.3(12 Haziran 1864).
38 Takvim7i Vekâyi Defa 759 s.1(2 Ağustos 1864).
39 Takvim7i Vekâyi Defa 759 s.1(2 Ağustos 1864).
40 Takvim7i Vekâyi Defa 764 s.2 (6Eylül 1864).
5- Balkanlardaki Muhâcîrlere Yapılan Yardımlar
Rumeli’ye sevk edilen muhâcîrlerin yardıma muhtaç olmaları beklenen bir durumdur. Çünkü gelenler yeni ülkelerinde geçimlerini temin edebilecekleri her hangi bir işle meşgul değillerdi. Ayrıca geldikleri yeni yaşam yerindeki çevreyi tanımıyorlar ve buradaki yaşamı
da bilmiyorlardı. Bu nedenlerle Osmanlı Hükümeti, zorunlu göçle gelen muhâcîrlere yapılacak yardımları yasal düzenlemelerle belirlemiş, iskân işlerinin arzu edilen şekilde yürütülmesine dikkat ve gayret edilmesi için mahalli idarecileri resmen uyarmıştır.
1864 talimatnamesi öncelikle Çerkesler için hazırlandığını talimatnamenin bağlığından anlamaktayız. Fakat Kafkasya’dan her göç edenin Çerkes olmadığını göç edenler içinde Nogay Türkleri, Karaçay Türkleri, Dağıstanlılar, Çeçenler, Asetinler (Oset), Lezgiler, Gazi
Kumuklar ve diğer Kafkas halklarının da olduğunu söylemeliyiz. Çünkü Kafkasya’dan gelen tüm nüfusun Çerkes olarak değerlendirilmesi diğer Kafkas halklarının göç etmediği izlenimini verir. Bu durum ise yeni tartışmalar sebep verir düşüncesindeyiz. Evet, Çerkesler kitlesel olarak 1864’te zorunlu göçe Rusya tarafından mecbur edilmişlerdir; ama diğer Kafkas halklarını da -ki bunların içinde Türk soylu olanlar da vardır- Rusya’nın zorla göçürdüğünü unutmamalıyız.
Osmanlı Hükümeti daha önceden özelliklerini verdiğimiz 1856 ve 1864 talimatnamelerinde muhâcîrlere yapılacak yardımı, yardımın kime ve nasıl yapılacağını belirlemiştir. 1864 talimatnamesinde muhâcîrlerin öncelikle ihtiyaçları hükümet tarafından tespit edilmiştir.
Hükümet’in tespitini talimatnamenin birinci maddesinde görmekteyiz. Talimatnamenin birinci maddesinde Çerkes göçmenlerinin en acil üç ihtiyacı belirlenmiştir. Belirlenen üç acil ihtiyaç; göçmenlerin yerleşeceği mesken, günlük tüketecekleri gıda maddeleri ve
geçimlerini temini için gereken çift aleti ve sanayi araç-gereçleridir. Bu acil ihtiyaçlardan mesken hususu vilayetlerin ekser mahallerinde ahalinin yardımıyla gereken haneler yapılmış ise de bazı haneler noksan kalmıştır. Ayrıca gelen muhâcîrlerin bir takımının haneleri
henüz yapılamamış olduğundan Mart ayından itibaren hem yeni gelenlerin hem de önceden gelen ve haneleri noksan olanların hanelerinin yapılması, süratle tamamlanması düşünülmektedir. Gelen göçmenlerin açıkta bırakılmaması bu düşüncenin temel amacıdır. Göçmelerin hane sorununun çözümü; tüm devlet memurların gayretine, Osmanlı kadim ahalisinin ise yardımı ve gayretine bırakılmıştır.41
1864 talimatnamesinde acil ihtiyaçları tespit edilen muhâcîrlerin gelir düzeyine göre de sınıflandırıldığını talimatnamenin ilgili bölümünde yapılan açıklamalardan anlamaktayız. Yapılan tasnifte göçmenler hükümetçe dört sınıfa ayrılmıştır. Hükümetin sınıflandırmasına
uygun bir şekilde Rumeli tarafında göçmenlere yardımlar yapılmıştır. Yardım yapılan göçmen sınıflarını ve bu sınıflara yapılan yardımları Tuna Vilayeti Meclisi’nin hükümete gönderdiği mazbatada görmekteyiz. Mithat Paşa’nın başkanlığında toplanan Tuna Meclis’inde
Rumeli’deki göçmenlerin durumu ele alınmıştır. Durum değerlendirmesi yapılırken Nusret Paşa’nın 1864’ten önce ve 1864’ta gelen göçmenler için yaptığı faaliyetler ışığında mazbata hazırlanmış ve yapılan çalışmaların onayı için hükümete gönderilmiştir.
Rumeli’deki göçmenler talimatnameye göre sınıflandırılmıştır. Birinci sınıf ekonomik olarak durumu iyi olup yardıma muhtaç olmayanlardır. İkinci sınıf Osmanlıya gelişlerinden sonra işini, ziraat ve ticaretini, yoluna koymuş olanlardır. Yapılan sınıflandırma neticesinde
birinci ve ikinci sınıfa dâhil olanlara yevmiye verilememiştir.
Üçüncü sınıf ihtiyaç sahibidir. Ama elinden ya ziraat ya zanaat gelir ve yahut vücutça başka işlerde çalışabilir kimselerdir. Üçüncü sınıfta olan muhacirler iki çeşittir. Birincisi ziraat ve zanaata uygun olanlar, ikincisi zanaat ve ziraat elinden gelmeyen hizmetkâr, hamal
ve amele kesimidir. Üçüncü sınıftakilerin memleketlerinde dahi hizmetkârlık, çobanlık gibi işler yaptıklarından dolayı bunların oturdukları köylerde bakıcılık, koruyuculuk, sığırtmaçlık, hizmetkârlık gibi benzer münasip bir işle geçindirilmeleri sağlanacaktır. Mesela, ehl-i
ziraat olanlarına köylerde darı ektirmek ve çapalatmak gibi işlerle geçindirilmesi ve diğer ehl-i sanat olanların da sanatlarını icra ederek bu yolda idarelerine bakması gerekmektedir. Rumeli’de Üçüncü sınıfa mensup olanlara sadece iş bulasıya kadar Mayıs 1281’de yevmiye verilmiştir. Ancak Haziran 1281’de bunlara verilen yevmiye bir işle meşgul edilmeleriyle beraber kesileceği; Ayrıca ziraat ile meşgul olacaklara öküz ve çift araç gereçleri verildiği, sanat ehli olanlara ise işlerini kurabilmeleri için gerekli olan mali yardım yapıldığı mazbatada hükümete anlatılmıştır.
Dördüncü sınıftakiler ise yardıma muhtaç çocuklar, dul ve kimsesiz kadınlar, ihtiyar, sakat, meriz (hasta) ve iş yapamaz durumdaki çok yaşlı kimselerdir. Bu sınıftakilere yevmiye hazine ve Osmanlı ahalisi tarafından verilmektedir; fakat devamlı olarak verilen bu yevmiye uzun zaman devam etmesi her iki tarafı da zor durumda bırakacaktır. Bu duruma son vermek için, Rumeli tarafında, tedbirler alınmıştır. Alınan tedbirlere gelince ilk olarak bazı yerlerde, yardıma muhtaç göçmenler için, bir önceki yaz darı ve arpa ektirilmiştir. Bu ekilenlerin bir miktarı, yerleşik ahali ve göçmenlerden, öşür olarak alınmıştır. Bu sene yaz mevsiminde ise yardıma muhtaç olan göçmenlere verilemek üzere her kazada yardım için birer miktar ürün ektirilmesi kararlaştırılmıştır. Ayrıca her yerde böyle yapılarak elde edilenlerle, kazalarda veya güvenilen köylerde yardıma muhtaçlara ait birer mahalle oluşturulması ve buradaki muhtaçların idaresinin de bu yolla sağlanması düşünülmüştür. İkinci olarak varissiz vefat edenlerin az çok malları bulunmaktadır. Bu varissiz vefat edenlerin terekeleri başkalarının eline geçmeden ve aradan kayıp olmadan müdahale edilecektir. Bu tür varissiz vefat edenler haber alındıktan sonra malları, az veya çok, derhal kaza merkezine gönderilerek ve bu mallar “marifet i şer’î” ile satılarak elde edilen gelirin yardıma muhtaç göçmenlerin ihtiyaçlarına sarf olunması ve bunun gibi varisi olmayan malların bedelinin sicil-i muhakemede kaydedilecektir. Böylece muhtaçların ihtiyaçları hazineye yük olunmadan karşılanacaktır. Dördüncü sınıftan olanlar iki guruba ayrılmıştır. Birincisi anasız ve babasız, kimsesiz erkek ve kız çocuklarıyla eli ve ayağı tutan, işe yarayan kimsesiz dul kadınlardır. İkincisi ise ihtiyar, hasta, sakat bir takım iş yapamayacak kadar yaşlı kadın ve erkeklerdir. Birinci grupta bulunan kız ve erkek çocukları istek eden sevap niyetiyle hayırseverlere verilmiş ve bunlar mutlaka sicil-i muhakemede kaydedilmiştir. Bunların içinde yaşları yediden on üçe kadar olan ve kimse tarafından alınmayıp ta açıkta kalan kimsesiz erkek çocukları ise “Ruscuk” ve “Niş” ıslahhanelerine konulmak üzere gönderilmiştir. İşe yarayan kimsesiz dul hatunların da evlilik için nikâhla talep edenlere nikâhlanmış veya hizmetkârlık için ücretle kasabalara, İslam haremlerine, verilmiştir. Bu bağlamda hazinece verilmekte olan tayinat bu adı geçen grupların yerleştirilmesi sonrası kesilmiştir. İkinci grupta olan iş yapamayacak kadar yaşlı kadın ve erkekler, ihtiyar ve aciz olanlara mecburen yevmiye verilmektedir.42 Ayrıca Rumeli tarafına sevk olunan muhâcîrlerden açıkta kalanlar yerleştirilmeden yeni muhâcîr gönderilmemesi de hükümete Tuna Meclisince gönderilen mazbatada hükümetten istenmiştir.
Rumeli’de iskân olunan göçmenler sistematik bir şekilde sınıflandırmış ve sınıfların ihtiyaç durumlarına göre yardımlar yapılmıştır. Rumeli’ye sevk edilen göçmenlere yapılacak yardım masrafı dört kalem43 olarak belirlenmiştir.
Birincisi muhâcîrlerin bulundukları yerlerden iskân olunacakları yerlere gelişlerine kadar gereken nakliye ücretleriyle44 bunlar için görevlendirilen memur, kâtip, tabip maaşları, ecza, hastane ve ilk geldikleri anda göçmenlere verilen elbise masraflarıdır.45
İkincisi hane, mektep ve kuyu gibi iskân masraflarıdır. Göçmenlerin hane46 sorunu ise hem devlet hem de ahali tarafından çözülmeye çalışılmıştır
Üçüncüsü her nüfusa itası kararlaştırılan tayinat bedelleri masrafıdır.47
Dördüncüsü her hane için arazi tahsisiyle beraber hanelere verilen öküz ve çift araç-gereç48 bedelidir. Her aileye 60 dönüm icabına göre 100 dönüm arazi tapusuyla Çerkes göçmenlerine ücretsiz olarak verilmiştir. Ayrıca Çerkes göçmenlerine ücretiz verilen bu arazilerin, bir defaya mahsus olmak üzere sürülmesinde civardaki ahalinin yardımına başvurulmuştur. Belirlenen ve yukarıda saydığımız, göçmen işleri için, dört masraf kalemi için hükümetten on iki bin kese yardım istenmiştir. Hükümet, Rumeli tarafında yapılan ve kendisine ayrıntılı olarak anlatılan çalışmaları onaylamış ve istenilen meblağın verilmesini de hazineye bildirmiştir 49.
Tuna Vilayeti’nde Mithat Paşa’nın Tuna Meclisinde ele aldırdığı ve mütalaa ettirdiği, faaliyetleri Nusret Paşa yürütmüştür. Rumeli tarafına sevk olunan göçmenler Hükümetin arzu ettiği biçimde yerleştirilmiştir. Bu noktada Rumeli, Osmanlı Devleti’ne gelen göçmenlerin en hızlı ve en sistemli şekilde yerleştiren iskân bölgesi olmuştur. Tabii ki bu iskân başarısına vesile olanlar başta Tuna Valisi Mithat Paşa ve buradaki göçmenleri yerleştirmeden sorumlu Nusret Paşa’dır. Osmanlı Devleti idari yapılanmasının değişiminden dolayı yeni
düzenlenen ve Tuna Vilayetinde uygulanan “Vilayet Nizamnamesi”nin de Çerkeslerin yerleşmesinin başarısındaki rolünü unutmamak gerekir kanaatindeyiz. Yeni oluşturulan meclislerde görev alan gayr-ı Müslimlerin göçmenlere yaptığı yardımların sebebini bu meclisler aracılığıyla sağlandığını düşünmekteyiz.
Gerektiğinde Muhâcîrin Talimatnamesi dışında da muhâcîrlere yardım yapıldığına şahit olmaktayız. Mesela, Çerkes muhâcîrlerinden ve Hatukoy kabilesi ümerasından Nevruz Bey, bin beş yüz nüfustan meydana gelen takımıyla Soğucak limanından yola çıkmıştır. Karadeniz’deki göç yolculuğu esnasında yaşanan kazada adı geçen Bey eşyalarının tamamını ve takımındaki birkaç yüz kişiyi kaybetmiştir. Karadeniz’deki yolculuktan geriye Nevruz Bey ile birlikte otuz kişi Varna’ya ulaşabilmiştir. Nevruz Bey ve beraberindekiler Varna’nın kasaba ve köylerine misafir olarak yerleştirilmişlerdir. Yaşanan bu durum Varna tarafından dilekçeyle hükümete iletilmiştir. Nevruz Bey’in ailesi göç yolculuğu esnasında tamamen boğularak öldüğü kendisinin ise üzüntü içerisinde olduğu dilekçede yazılmıştır. Ayrıca bütün ailesini ve malını kaybeden Nevruz Bey’e yardım edilmesi hükümetten istenmiştir. Meclis-i Vâlâ’ya havale edilen konu müzakere edilmiş, müzakere sonucunda yaşanılan durumun üzüntüsünün diğer Çerkes muhâcîrlerine sirayet etmemesi için komisyon veznesinden Nevruz Bey’e üç bin kuruş, beraberindeki diğer muhâcîrlere altı bin kuruş verilmesine karar verilmiştir. Yapılacak bu yardım için hükümetçe Tezkire-i Samiyye çıkarılmıştır.50
1856 yılında göç edip Dobruca’ya iskân olunan Tatar muhâcîrlerine buradaki Osmanlı kadim ahalisi tarafından yardımlar yapılmıştır. Hükümet Tatar muhâcîrlerine yapılan yardımlar gibi Çerkes muhâcîrlerine de ahalinin yardım etmesini istemiştir. Böylece Osmanlı
Çerkes muhâcîrlerine ahalinin hane inşasında gerekli malzemelerde yardım etmesi, muhâcîrlerin hanesi için malzeme taşınmasında araba ve bargir vermesi bazı ahalinin muhâcîrleri evlerinde misafir ederek bunlara ikramda bulunması gibi durumların hükümetin istediği bir şey olduğunu iradeden anlamaktayız.51 Hükümetin bu çağrısına Rumeli’deki Osmanlı kadim ahalisi tarafından olumlu cevap verilmiş, devletin yetmediği yerlerde göçmenlerin yardımına koşmuştur. Mesela, Vidin eyaletine gönderilmiş olan göçmenlerin kış soğuğunda etkilenmemesi için Vidin ahalisinin göçmenleri evlerinde misafir etmesi, bunlara yakacak yardımında bulunması hükümetin çağrısına cevap verildiğine dair bir örnektir.52 Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Devam Edecek...