#418 Ekleme Tarihi 01/03/2012 12:46:52
01 Mart 2012
2012 yılında Doğu ülkeleri takvimlerine göre Ejderha Yılı gelmiş bulunuyor.
Birçok yeryüzü ulusunun masal ve anlatılarında ejderha ve yılanlar geniş bir yer tutuyor. Biz Adıgelerin öykü ve masallarında da ejderha (блэгъожъ) ve yılanlara (блэ) çok rastlanır. Eski insanlar , kendi anlayış ve algılamalarına göre, o tür şeylerden korkuyor, kaçıyor ve bu gibi nedenlerle onlara saygı duyuyor, hediyeler sunuyor ve onları memnun etmek için ayinler düzenliyorlardı.
Birçok ulusa ait öykülerde ejderhaların kuyruklarıyla arazide su yolları kazıyıp su baskınlarına yol açtıkları ya da suları kesmekte oldukları anlatılıyor. Toprağı işleyen ve tarımla geçinen uluslar için suyun önemi tartışılamaz. Masallarımızda suyu kesen ejderhaların su başlarından kovuldukları ya da köyü kuşatan ejderhadan kurtulmak için ona güzel bir kız sunulmakta olduğuna ilişkin anlatılara rastlanır.
Masalın biri de şöyle: “Adamın birinin çok aksi ve çekilmez bir karısı varmış, adam dayanamaz olmuş. Karısından nasıl kurtulacağını düşünüp ormanda dolaşırken bir armut ağacının dibinde derin bir çukur görmüş. Çalı çırpı koyarak ve üzerini otla örterek çukuru gizlemiş. Ardından evine dönmüş. Meyvesi lezzetli bir armut ağacı bulduğunu söyleyip karısını oraya götürmüş. Adam ağaca çıkıp dallarını sallamaya başlamış. Kadın da yere düşen armutları toplarken üzeri otla örtülmüş çırpılara basmış ve çukura düşmüş. Adam da karısını orada bırakıp dönmüş.
Birkaç gün sonra adam, son durumu öğrenmek için ormana gitmiş. Çukurun bulunduğu yere daha varmadan çukurdan gelen gürültülü bir ses duymuş. Baktığında çukurun dibinde kocaman bir ejderha. Ejderha yalvarır: “Ne olursun, beni kurtar, aksi bir kadın düştü buraya, birkaç gündür huzur kalmadı bende. Kurtar beni, bir gün karşılığını sana öderim”.
Birkaç gün sonra ejderha, köyün birinin suyunu kesmiş, insanlar ve hayvanlar susuz kalmışlar (1). Adam, rica için su kaynağına gitmiş, ejderhayla konuşmuş ve suyu serbest bıraktırmış, ancak çok geçmeden ejderha yeniden suyu kesmiş. Halk, adama yeniden ricada bulunmuş. Ejderha üçüncü kez suyu kesince, adam bir kez daha ejderhanın yanına gönderilmiş, ancak ejderha artık borcu kalmadığını söylemiş. Adam hemen yanıt vermiş:
- Yok, yok, rica için gelmedim ben, o dediğin aksi kadın çukurdan çıktı, seni arıyor ve buraya doğru geliyor, haber vermeye geldim!
- Saygıdeğer efendim, yalvarırım, ne olur, kurtar beni o aksi kadından, bir yerlere kaçıncaya değin, koru beni ondan, oyala onu, - demiş, ardından da kendini dağların ardına atmış.
Masal ve anlatılar dışında, Adıgelerin yılanlara hediyeler sunmakta ve onları saygınlamakta oldukları da anlatılır. Yılanla karşılaşma biçimine göre, kişinin işlerinin yolunda gidip gitmeyeceği anlaşılırmış. İlkbaharda canlı bir yılan görmeden önce öldürülmüş bir yılanla karşılaşmış olmak da hayra yorulmazdı.
Adıge arkeologu Levpaç’e Nurbıy, masaldakine benzeyen bir olayla karşılaştığını anlatmıştı bana. Dağ sırtındaki bir İsp evine (dolmen’e) (2) doğru giderken önüne bir suyılanı (блэхьаджэ) çıkmış, yol vermemek için birkaç kez kendisine doğru çıkış yapmış. Yılan korkmamıştı, Levpaç’e Nurbıy da sopasıyla yılanı kenara itmiş, öldürmeden geçip gitmiş. Çok geçmeden Levpaç’e'nin ayağı yaban domuzu avlamak için kurulmuş bir tuzaktaki tüfeğe takılmış, tüfek ateş almış ve Levpaç'e Nurbıy da ayağından fena halde yaralanmıştı. Yılanın ısrarlı durdurma girişimini dikkate almadığı için Levpaç’e Nurbıy sonradan çok pişman olmuştu.
K’eraş Tembot’un “Tek Atlı” (Шыу закъy) romanı baş kahramanı Yerstem (Rüstem) bir yolculuk dönüşünde, annesinin bir kaptan ev yılanına süt içirmekte olduğunu görür. Bahçe ya da ev (temel) yılanı öldürülmezdi. O tür yılanların uğurlu olduğuna inanılırdı. Nitekim gördüğü bu olayın üzerinden fazla bir süre geçmeden Yerstem evlenmişti.
- Arkeolojik kazılarda yılan, ejderha ve kertenkele görünümlü yüzük, bilezik ve süs eşyalarına rastlıyoruz.
Adıgey’in Leninehable köyü (3) yakınındaki Ç'etıku'da (КIэтыку) ortaya çıkardığım IX- X. Yüzyıllara ait kadim bir mezarlıkta,Pşış- I- ‘de altın yüzük buldum, bu yüzük şimdi - Maykop'taki- Doğu Ulusları Müzesi’nde bulunuyor. Yılanın ağzı açık, kuyruğu ince ve kıvrılmış biçimde, kuyruk ucu yılanın ağzına giriyor (bkz. resim). Yılanın hemen ısıracakmış gibi bir hali var, iki üst dişi ağzının içinden görünüyor.
Kuyruğunu ısırmakta olan yılan motifi dünya mitolojisinde sık sık görülür ve bunun özel bir anlamı vardı. Bazı topluluklar bunu ölümsüzlüğe yorumluyorlar. Bazı topluluklar da, yılanın dünyayı, yer yuvarlağını sıkı sıkıya kavradığına, sardığına, yılanın gövdesini kımıldatması halinde deprem olduğuna inanıyorlardı.
Yüz küsur yıl önce, Maykop’a pek uzak olmayan bir yerde, Kurcıps Irmağı kıyısında bulunan bir kurgan (Iуашъхьэ)kazılmıştı. Çıkarılan eşyalar arasında güzel ejderha başları olan bir altın bilezik de vardı. Buluntular MÖ V. Yüzyıl Mıvıt'(Meot) kültürüne ait.
Tevıyhable köyü Pkheğuğape (Пхъэгъугъапэ) mezarlığında bulduğum ejderha, bronzdan yapılmaydı ve erkek kemeri üzerine dikilmiş bir süs eşyası idi. Buluntu MS IX- X. Yüzyıllara tarihleniyor. Adıge diyarında ejderha diye bir canlının yaşamadığı paleontologlar tarafından belirlenmiş bulunuyor, ama bu diyarda hiç yaşamamış olan o tür canlıları simgeleyen eserlerin bulunmakta olması şaşırtıcı bir durum. İnsanlar, o tür canlıları hiç görmemişlerse, o tür eşyaları nasıl üretmiş olabilirler? Adıge toprağında şu gibi ilginç isimlerle de karşılaşıyoruz: Blağo (ejderha)- Tuapse ilçesi, Blatl(Блалъ; Yılanlık,yılan yatağı)- Leğo- Naka’nın bir kesimi, Bleğo xexıp’ (Блэгъо хэхыпI ;ejderha alınan yer) – Pşıjhabl köyü, Bleğo xeşıp’ (Блэгъо хэщыпI; ejderha çıkarılan yer) – Ademıy köyü (4). “Tatlı dil ejderhayı da deliğinden çıkarır”(ГущыIэ дахэм благъори гъуанэм къырещы) diyen bir atasözümüz de var. Aile (sülale/ лъэкъуацIэ) adı olarak Bleğoj(Блэгъожъ; ejderha) adı, her nasılsa Adıgeler arasında bulunuyor, o ad bilinerek alınmış olmalı. Bu adın belirli bir temeli de olmalı.
Masallarımızda anlatıldığına göre, ejderha çok güçlü ve çok acımasız bir yaratık, ama Adıge yiğitleri onu her zaman alt etmeyi başarırlardı. İçine girdiğimiz bu yeni yılda yeryüzünün değişik köşelerine dağılmış olan Adıgelerin ve tüm insanların, -beklediğimiz bu yeni yılda- kıtlık çekmemeleri, bolluk, mutluluk ve esenlik içinde yaşamalarını dileğinde bulunuyoruz. Adıge Yeni Yılına bu ilkbahar mevsiminde girmiş olacağız. Şu sıralar Adıge Yeni Yılı’na ilişkin ilginç anlatıları derleme uğraşıları içindeyiz.
TEV Aslan
Adıge arkeologu
Adıge maq, 9 Şubat 2012
Çeviri: Hapi Cevdet Yıldız
(1)- Söz konusu masalın bir varyantı için bkz. “Kaytsuk ve Canavarı”, ‘Yeni Kafkas Dergisi’, sayı 31 (55), sayfa 6-7, 1962; benzeri bir derleme örneği için de bkz. “Tembot Kalesi”, ‘Kafkasya Kültürel Dergi’, sayı 29, sayfa 29- 32, 1971; masalın Adıgecesi için de bkz. “Тембот къалэ”, Adigehaber; “Тхыдэжъхэр, Тембот Къалэ”, CC,, internet. –hcy
(2)- bkz. "İsp evleri", internet.
(3)- Bir Adıge/Bjeduğ köyü olan Leninehable Krasnodar Barajı suları altında kalmış, köy halkı, baraj suları altında kalan diğer köyler halkı ile birlikte, kendileri için kurulan şimdiki Adıgekale (Adıgeysk) kentine nakledilmiştir.- hcy
(4)- Daha çok bilgi için bkz. "Çerkesya'da Değişik Dinlerle İlişkili Yer Adları", internet.
Not: Tire içindeki eklemeler çevirmene aittir.- hcy
Çerkesya Araştırmaları Merkezi-ÇAM
Diğer Haberler