#438 Ekleme Tarihi 06/01/2013 10:29:25
06 Ocak 2013
-----------------------
`1` A portrait of General G. K. Zass (I797-I883) can be found in F. A. Shcherbina, Istoria Armavira i cherkeso-gaev (Ekaterinodar, 1916), p. 6o.
`2` Armavirin gelenekleri hakkında bir çok bilgi yazarın anneannesinden Maria Akimovna Miesseroff (I856-1927) gelmektedir.
`3` N. I. Anserov, 'Nakhichevanskie na Donu Armiane v antropologicheskom otnoshenii', Russkii Antropologicheskii Zhurnal, 15, I-2 (I926), 12-32; N. G. Volkova, 'O poselenii armian na Severnom Kavkaze do nachala XX veka', Istoriko-filologicheskii Zhurnal (Erevan), 34, 3 (I966).
`4` Volkova, 'O poselenii armian na Severnom Kavkaze do nachala XX veka', p. 257.
`5` I. De Rachewiltz, Papal Envoys to the Great Khans (London: Faber & Faber, I97I), P. 55.
`6` V. A. Mikaelian, Na krvmskoi zemle (Erevan: Asiastan, I974), pp. I43-I49.
`7` N. G. Volkova, Etnicheskii sostav naselenia Severno; Kavkaza v XVIII-nachale XX veka (Moscow: Nauka, 1974), pp. 199-203.
`8` Kavkazii kalendar I898 (Tiflis, 1897), 3d section, pp. 4 and 48.
1838-1839’da, Kuban Bölgesi orduları komutanı Rus General G. Kh. Zass, Ermenileri birkaç yüzyıldan bu yana yaşamakta oldukları Çerkes Köylerinden ayrılmaya ve Kuba ve Laba nehri kavşağına yerleşmeye teşvik ediyordu . Bu periyod, Dağıstan’ın üçüncü imamı olan Şamile bağlı ve Mürdizm olarak bilinen Müslüman milliyetçiliğinin yayıldığı bir zamandı ve bu durum Hristiyanların Çerkes köylerinde kalmalarını tehlikeli hale getiriyordu. Rus otoriteleri, kendi topluluklarını yaratmaya yeterli ölçüde arazi önerdiler ve Ermeniler General Zass’ın bu tavsiyelerini akıllıca izlediler.
Yeni yerleşke, Ağrı Dağı vadisindeki Ermenistan’ın antik başkenti hatırasına binaen Armavir olarak adlandırıldı. Yerleşke, birkaç olayda dağlıların ataklarından yerleşkeyi korumaya yardım edecek ilkel tahkimatlarla çevriliydi.
Başlangıçta Armavirin bütün sakinleri münhasıran Ermeni idi. Fakat onlar, Şapsığ (şimdilerde Adiğe dilinin bir dalı olarak değerlendirilen) olarak bilinen bir Çerkes dialektini kullanmayı ve birlikte yaşadıkları dönemden kazandıkları bir çok Müslüman adetini devam ettirdiler. Onlar domuza, istiridyeye ya da kerevite dokunmadılar, yemekleri dağlıların güneşte kurutulmuş et, bulgur (kırılmış buğday), kaymaklı (manda sütünün kabuk bağlamış kısmı) kalmuk çayı, haşlanmış sarımsaklı hindi, çok sert peynir, kırmızı biberle acıya bulanmış tavuk (chatlibsh) ve benzeri diyetlerine benzeşmekteydi.
Adiğe prenslerin, çocuklara hayli sıkı terbiye kurallarının verildiği Ermeni ailelerde, oğullarının yetiştirilmesini tercih etmeleri yeterince ilginçti. Hiç şüphe yok ki bu adet, İslamın ve mollaların gelişinden önce başlamıştı.
Kendi ruhbanları tarafından çok nadir ziyaret edilmelerine rağmen Çerkes köylerindeki Ermeniler, hristiyanlıklarını devam ettirdiler. Ermeni rahipleri, nadir olarak uzak köyleri ziyaret için uzun seyahate çıkma teşebbüsünde bulunuyorlardı, seyahatleri çoğunlukla yılda bir kez olmak üzere seyrek ziyaretlerle sınırlı idi. Hala yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen Ermeniler, Noel ve Paskalya arifesinde et yemezlerdi; bunun yerine İncil öğretisine uygun olarak balık yemekleri hazırlarlardı.
Bir kere Armavir’de yerleşilince, yeni gelenler kademeli bir şekilde Rus ve ilave olarak Ukrayna adetlerini kabul etmeye başlamışlardı, fakat eskiden kazanılan adetlerin bazıları muhafaza edilmekte idi. İlginç bir şekilde, yeni yerleşimcilerin muhafaza ettiği en eski adetlerden biri, birinin kızını evlenmek üzere kaçırmak ve kızın ailesine bunun karşılığında bir bedel ödemekti. Ruhban sınıfının bir çok eleştirisine rağmen, onlar müstakbel kayınpederin sık sık verdiği örfi onay ile bu barbar adete devam ettiler. Neticede, 1871 yılında, yerel otoriteler bu uygulamayı yasaklayan sıkı düzenlemeler getirdiler.
Ermeni erkekler, bir Çerkes geleneği olan, kadınlara herkesin önünde hiçbir zaman sevgi göstermeme geleneğine dahi sıkı bir şekilde tutunmuşlardı. Bu gelenek, prenslerinin yeni evlendikleri kızı, evliliğin gerçekleştiği gece ziyaret etmemesi fakat birkaç gün geçtikten sonra bunu gerçekleştirmesi ile Çerkesler’de çok güçlüydü.
İlaveten, Armavir kadınları bayram zamanlarında Çerkes elbiseleri giymeye devam ederken, erkekler geleneksel kamaları (kinzhal) kemerlerinde takılı olmayınca kendilerini rahatsız hissettiler. 1865 yılında ilk kez bu amaçla bir okul açılana kadar, sadece birkaç kız okuma ve yazmayı öğrenmişti. Onlara hala, Çerkes hanesinin yazılı olmayan kuralları tarafından emredilen görgü kuralları öğretilmekteydi ve masaya yaslanmamak ya da yardım için ikinci kez istekte bulunmamak gibi sıkı kuralları takip etmek için eğitilmişlerdir.
A. F. Shcherbina, 1916 yılının sonlarında yayınlanan kitabında, canlı bir şekilde Armavirin gelenekleri, batıl inançları ve efsanelerini tanımlamıştı fakat Armavir sakinlerinin kökeni konusunda çok az bilgi verilmişti.
Rus tarihçileri, Kuzey Kafkasya’ya ilk Ermeni göçmenlerin Kırımdan geldiği konusunda uzlaşmış gözükmesine karşın, onların orjini hakkındaki görüşlerde farklılık vardır.
N. G. Volkova, onların Bizans İmparatorluğunun birkaç Doğu Anadolu bölgesini Selçuklular karşısında kaybettikten sonra X. yüzyılda Kırım’a hareket etmeye başlayan Trabzon, Sinop, İstanbul ve Balkanlar’dan mülteci olduklarını düşünmektedir. Sahada diğer uzman N. I. Anserov’un fikrinin, Kırımdaki Ermenilerin 14. yüzyılın ilk yarısında Astrahan’dan geldikleri olmasına rağmen, N. G. Volkova Volga nehri ağzındaki Astrahan’dan bahsetmemektedir .
Yakın zamanda, Maykop Bölgesi’nde Beloreçenskaya yakınlarındaki 1171 yılına geçmişi uzanan Ermeni Kilisesine ait harabenin keşfi, bazı Ermenilerin, Kırımdan Kuzey Kafkasya’ya çoktan göç etmiş olduklarını göstermektedir. Gerçektende kilisenin yapımında çalışan taş ustalarından birinin Kaffa’dan bir Ermeni olduğu gözükmektedir .
1223’de Ukrayna’daki Moğol istilası ve Ceneviz Kolonilerinin zengin merkezi Sudak (Soldaia) ın yok edilmesi, bu alana yeni Ermeni göçlerini engellemiş ve buradan dışarıya kitlesel göçü teşvik etmiş olabilir . Ceneviz arşivlerinde bu döneme ilişkin belgeler bulunmasına ve Erivan Bilim Akademisi tarafından yayınlanmış olmasına rağmen şimdiye kadar, güvenilebilir göç tahminleri yapılmamıştır. 1475 yılından sonra, Kırım Hanları Osmanlı Sultanlarının hükümranlığını kabul ettiği zaman, Hristiyan azınlıklar ülke ekonomisinde önemli bir rol oynadıkları için zulüm görmemekteydi. Souvoroff’un, Ermeni ve Rumları Don nehri ağzında kendilerine tahsis edilmiş olan arazide yeniden yerleştirme çağrısına ve yaklaşık 12.600 Ermeni’nin bu tavsiyeyi takip etmesine dek bu böyleydi(1778-I779) .
Nahcivan-on-Don’un kurucuları (Bazen Nor Nahcivan olarak adlandırılır) kendi ana dillerini konuşmakta ve çoğunlukla esmer iken, dağ köylerinin eşsiz havasında yüzyıllar geçirmiş olan Armavir’in kurucuları farklı görünüyorlardı. Armavir’in ilk sakinleri uzun boylu, zayıf, sarışın taraf ağırlıklı, oldukça açık tenli idiler. Gençlerinde bel ölçüsü nadiren kafa ölçüsünü aşardı.
Dağ köylerinden gelen ve yerel olarak Çerkesogai (Çerkes Ermenileri) olarak bilinen Ermenilerin yanı sıra Armavir, Hazar Denizinin kıyısındaki Mozdok, Kızlar ve Derbentte yaşamakta olan İran’dan gelen Ermenileri de kendine çekmiştir. Çar I.Petro, İran’ın kuzeyini ele geçirerek imparatorluğunu genişletme projesinden vazgeçince, Gürcüleri ve Ermenileri kendi ülkesinin sınırlarına yerleşmeye teşvik etmiştir . Bu tarz göçün izini sürmek daha kolaydır, çünkü daha yenidir ve güvenilebilir belgeler Moskova arşivlerinde bulunabilir. Çerkesagai’lar yani Çerkes Ermenileri, sadece Şapsığ lehçesi ile konuştukları için, yeni yerleşimin başlangıcında bir dil bariyeri olmalı idi.
Bütün bir idari bölge (Labinskii uezd) Ermeni inancına sahip 4600 kişiye sahip iken, Çar dönemindeki 1896 tarihli nüfus sayımı Armavir’in toplam nüfusunu 6500 olarak tahmin etmektedir. Devrim öncesi düzenlemelere göre her bir vatandaşın dini inancı kimlik belgelerinde belirtilmişti .
1896 yılına ait nüfus sayımından sonra nüfus kompozisyonu değişmiştir: bütün Rusya’dan işçiler müreffeh Armavir’e göç ederken, bir çok Ermeni Armavir’den ayrılmıştır, ya Nor Nahcivan’a (şu anda Rostov-on-Don ile birleşmiş durumda) ya da daha kuzeye gitmişlerdir. Baedeker's Russia (Leipzig, 1914), Armavir de ikamet eden kişi sayısını 44.000 olarak vermektedir. Sovyet Ansiklopedisi 1939 yılı için 84.000 ve 1959 yılı için 111.000 sayılarını vermektedir.
Jacques Kayaloff
International Journal of Middle East Studies, Vol. 9, No. 1 (Jan., 1978), pp. 113-115
Türkçe’ye Çeviren : Av.Dr.Murat YILDIRIM (KARDEN)
Çevirenin Notu: Bu makalede savunulan subjektif görüşlere katılmamaktayım. Kullanılan ifadelerin bir çoğu da gayet hatalı ve tarafgirdir. Bizimle aynı dili konuşan, bizimle aynı adetleri benimseyen, bir dönem yüzyıllarca hep beraber Çerkesya’da yaşadığımız Çerkes Ermenileri’nin (bu şekilde adlandırıldığı için bu ifadeyi kulanmaktayım) tarihi bana çok ilginç geldiği için bu makalenin çevirisini yaptım. Konu ile ilgili Rusça kaynaklar çok fazla. Belki Rusça bilen araştırmacılarımız bu konuyu obkektif bir şekilde araştırabilir.
Çerkesya Araştırmaları Merkezi-ÇAM
Diğer Haberler