Çerkes ve Abazaların Düzce'de iskanı ve kurulan yeni yerleşimler -2-

#6308 Ekleme Tarihi 09/12/2020 01:26:43

Nejat Özsoy

Çerkesler, Rusya İmparatorluğu’nun uyguladığı yayılmacı politikaların bir sonucu olan savaşlarda yenilgiye uğrayarak, 1864’lü yıllar öncesi ve sonrası anavatanları Çerkesya’dan sürülüp Osmanlı topraklarına yollanmışlardır. Aynı dönem Vubıhların tamamı ile bazı Abaza kabileleri de (19) Çerkeslerle aynı kaderi paylaşarak anavatanlarını terk etmek zorunda kalmışlardır.

Tarihsel ve kültürel bir kopuş yaşayarak bir toplumu kendisi yapan her şeyden yoksun yeni bir yaşama alışmak zorunda bırakılanların nesilleri yaklaşık 155 yıldır tarihi vatanlarından uzakta yaşamaktadırlar.

Söz konusu 1860’lı yıllar ve 1877–1878 Osmanlı - Rus Savaşı ile bağlantılı olarak Düzce’ye yaklaşık 20 bin civarında Çerkes ve Abaza nüfusun iskân edildiği söylenebilir. 1896 Kastamonu Vilayeti Salnamesindeki köy nüfusu bilgileri ile arşiv belgeleri ve kaynak kitaplardaki sayısal verileri değerlendirdiğimizde tahmini olarak belirtmiş olduğumuz Adığe ve Abaza nüfusuna ulaşmaktayız. (20)

General Salih Polatkan’ın Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğuna Yapılan Göçler adlı makalesinde 1857–1866 ve 1879 yılındaki göçlerden sonra Kuzey Kafkasyalıların Küçük Asya da yerleştirilmelerine ilişkin verilen tabloda Bolu’daki göçmen sayısı 32.000 olarak verilmektedir. Bunun büyük kısmı Çerkes ve Abazalardır. (21)

İkinci Abdülhamit döneminde nüfusu 36.000’ler dolayında olan Düzce ovasında büyük bir nüfus hareketinin yaşandığı ortadadır. 1844 yılında Düzce ovasında 33 yerleşim birimi varken, 1896 yılı Kastamonu Vilayet Salnamesine göre bu sayı 146’dır. (22)

Elimizdeki bilgiler vasıtasıyla o yıllarla ilgili bir durum tespiti yapacak olursak 1864 yılında yayınlanan yeni vilayetlerin teşkili nizamnamesi ile Düzce’de Kastamonu Vilayetine bağlı Üçüncü Mutasarrıflık Devri başlamıştı. Bu dönemde Düzce (Akçaşaar Maa Düzce), Bolu Sancağının Göynük kazasına bağlı bir nahiye idi, daha sonra 1871 yılında Düzce Göynükten ayrılarak Bolu Sancağına bağlı kaza oldu. (23) Bu durum 1925 yılı Bolu Vilayet Salnamesi’nde şöyle ifade edilmektedir:

“Konrapa nahiyesi, resmen ismini ve şeklini 1287 (1870) tarihine kadar muhafaza eyledi. Bu tarihe kadar iki üç haneden ibaret bir karye halinde müdüriyet merkezi bulunan Konrapa (Düzce Pazar) 1287 (1870/71)’de kaza merkezi olmuş, aynı zamanda hükümet de halkın temayülatına tabi olarak Konrapa ism-i kadimininden sarf-ı nazar ederek resmen Düzce namını kabul etmiş, o günden itibaren Düzce şirin ve dilnişin bir Kaymakamlık şekline girmiştir.” (24)

Düzce’de İskân Yılları (1860’dan 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşına) Kafkasya’dan küçük gruplar halinde göçmenlerin Osmanlı’ya gelmesi 1858 yılında Rusların Kuban nehrinin güneyindeki ovada ve dağlara kadar uzanan toprak şeridinde oturan Nogay ve Çerkes kabileleri (Besleneyler) sıkıştırmaları ve bölgeyi ele geçirmeleri ile başlamıştır. Ruslar Nogay ve Çerkes kabilelerini Osmanlı’ya göç etmek ya da gösterdikleri yerlere yerleşmek zorunda bırakmışlardır.

Besleneylerin çoğu Osmanlı’ya göç etmiştir. 1858 yılının kasım ayı ile 1859’un aralık ayı arasında İstanbul’a hatırı sayılır sayıda göçmen gelmiştir.

1858-1859 arasında geçen bir yıl içerisinde Batı Kafkasya’dan 150 bin kişi sürgün edilmiş fakat bu gelenlerin 50 bini ölmüştü. (25)

Yerlerinden ayrılmamakta direnen Besleneyler 20 Haziran 1860’da kuşatıldı ve 4 bin Besleney ailesi askeri denetim altında Karadeniz kıyısına götürülerek oradan da Osmanlı’ya gönderildi.(26)

Besleneylerin Düzce’de iskânına ilişkin Osmanlı Arşivlerinde karşımıza çıkan 30 Nisan 1860 tarihli belge başlığı: İzmit'te müsafereten bulunan muhacirinden Han ve Besni kabilelerinin Hendek kazasıyla Düzce kazasında iskânları. (27)

8 Mayıs 1860 tarihli belge başlığı: Çerkes muhacirlerinin Besni Kabilesi'nden üç hane yirmi iki nüfusun arzuları üzere Düzce'ye yerleştirilmeleri ve yevmiyelerinin itası. (28)

13 Mayıs 1860 tarihli belge başlığı: Bolu'da iskân edilecek olan Çerkes muhacirlerinin Besni Kabilesi'nden dört hane ve yirmi beş nüfusun Düzce'de iskânları ve yevmiyelerinin itası. (29)

4 Haziran 1860 tarihli belge başlığı: Çerkes muhacirlerinin Besni Kabilesi'nden kırk yedi kişinin Düzce'de iskânları yevmiyelerinin yarısının Komisyon Sandığı'ndan geri kalanın da mahalli Mal Sandığı'ndan verilmesi.

Bu belgeye göre Düzce’ye iskân edilen ve toplamda yedi hane kırk altı nüfus olan gruba Şubat ayında yardım olarak 4105,5 kuruş verilmiştir. Bunlar Adığelerin Besni kabilesinden 1 hane 9 nüfus, Hatukuay kabilesinden 1 hane 5 nüfus, Yecerekuay kabilesinden 2 hane 14 nüfus ve Abazaların Altıkesek kabilesinden 3 hane 18 nüfustur. (30)

30 1 Eylül 1860 tarihli belge başlığı: Muhacirinden Düzce kazasında iskân olunan Han ve Besni kabilelerinin münazaalarına binaen Han Kabilesi'nin Üskübü'ye nakli ile sızıltılarına son verdirilmesi. (31)

4 Ekim 1860 tarihli belge başlığı: Düzce kazasına iskân edilmek üzere gönderilen Çerkes muhacirlere arazi verilmesi ve kış gelmeden evlerini yapabilmeleri için senetlerin itası. (32)

1861 senesinin Ocak ayının sonlarında Düzce havalisine gelen muhacirlerin sayısı şu şekildedir: Nogay muhacirlerinden Akçaşehir köyünde iskân ettirilen muhacirler 16 hanede 60 nüfus, Besni kabilesinden Düzce kazasına iskân ettirilenler 73 hanede 361 nüfus ve Han kabilesinden Üskübü kazasına iskân ettirilenler 24 hanede 131 kişidir. (33)

Bu belgeler bize ilk yerleşimleri yapan Besleney kabilesine mensup Çerkeslerin Düzce’ye iskânına ilişkin yeterli bilgiyi vermektedir. Düzce ovasındaki ilk Çerkes yerleşimleri Develibesni, Muncurlu, Sarıdere, Vakıf ve İstilli’dir. (34)

11 Mayıs 1865 Tarihli arşiv belgesinde bu yerleşim yerlerinin nüfus cetveli aşağıdaki şekildedir: Bkz Tablo.

1861 yılında kayda geçen bir arşiv vesikasında; Kafkasya’dan hicret eden Besni kabilesine mensup Çerkes muhacirlerinden Düzce’ye gelenlerden Develikırı isimli mevkide 32 hane ve 88 oda ve Muncurlu isimli köyde ise 17 hanede 44 oda yapılması uygun görülmüş olup bu hanelerin yapım masraflarının bir kısmının da 1277 senesi aşar gelirinden karşılanması uygun görülmüştür.

Düzce’de iskân edilmek üzere bulunan üç yüz kişinin bir aylık süreyi kapsayan ve gecikmiş yevmiyeleri Besni kabilesinin reisi Pışmahu Bey, imamı İshak Efendi ve tercümanı Mirza Bey’in ortak senetleri ile 15.810 kuruş olarak kaza mal sandığından ödenmiştir. (36)

Fransız Arkeolog Georges Perrot 21 Temmuz 1861 tarihinde uğradığı Düzce Beyköy’de yörenin en nüfuzlu kişisi olan Osman Ağa ile sohbet eder. Osman Ağa Beyköy’e 15 dakikalık bir mesafede yerleşmiş olan Tatarlardan (37) şikâyet eder. Hükümetin onlara arazi, toprak verdiğini ama onların bununla yetinmediğini ve dört yüz dönüm arazisine el koyduklarını Müdür ve Kaymakama yapılan tüm şikâyet ve taleplerin sonuçsuz kaldığını söyler.

Perrot Osman Ağa’yı teselli edip Beyköy’den ayrılarak yeni kurulan bu Çerkes Köyüne ulaşır. Komşularının onlar hakkında bütün söylediklerinin doğru olup olmadığını bilmediğini ama köylerinin çok hoş göründüğünü belirtir. Her evin yakınında etrafı ince dallardan örülü çitlerle çevrilmiş geniş balkon ve bahçenin olduğundan bahseder.

İşte Perrot’un uğradığı bu köy Develibesni Köyüdür. (38)

Develibesni köyünün kuruluşuna dair elimizdeki bilgilere göre; 1 Eylül 1860 tarihli arşiv belgesinin kapsamı Muhacirinden Düzce kazasında iskân olunan Han ve Besni kabilelerinin münazaalarına binaen Han Kabilesi'nin Üskübü'ye nakli ile sızıltılarına son verdirilmesine ilişkindir.

Bu belgenin içeriğinde Han ve Besni kabileleri arasında iskân edilecekleri mahallerle ilgili çıkan itilaftan dolayı 63 haneden ibaret olan Besni kabilesinin yerleşimi için Develi Kırı arazisi gündeme gelmiştir. (39)

Anlaşılacağı üzere kabile reisleri gösterilen yerlere yerleşmeye razı olmuş ve Deveci Kırı ile Muncur Altı mahallerine iskân edilmişler ve Develibesni köyü kurulmuştur. (40) Düzce şehir merkezinin doğusunda 10 km uzaklıkta bulunan Muncurlu Köyü de yukarıdaki belgeden anlaşılacağı üzere (Azobekey-Muncurlu Maa Çerkes) 1860’lı yıllarda, Kafkasya’nın aynı bölgesinden gelen Besleney kabilesine mensup Çerkesler tarafından kurulmuştur.

Georges Perrot 23 Temmuz 1861 tarihinde sabah Üskübü’den ayrılıp Bakraz, Muncurlu, Üçköprü boğazı ve Darıyeri istikametinde Bolu’ya hareket eder ve yolda karşılaştığı bir Kürt aileye misafir olur.

Aile reisi Göçebe hayatından nihai olarak nasıl vazgeçtiklerini, insanın toprakla olan güçlü bağını; evini inşa edişini, doğaya egemen insanın kiriş vazifesi gören ağaçları nasıl dize getirdiğini, hemen bitişiğindeki, çayın öte tarafında Çerkes köyünün olduğunu bir bir Perrot’a anlatır.

İşte bahse konu olan bu köy geçmişte belgelere Bakraz Divanına bağlı Mıcırlı köyü olarak geçen ve bir Çerkes yerleşimi olan Muncurlu’dur. (41)

1860 ve 1861 yıllarında yoğun olarak gözlenen Besleney kabilesine mensup Çerkeslerin göçü 1863 yılında da devam etmiş ve Haziran ayında daha önce Çorum’a iskân edilmiş olan 320 nüfus Besni Düzce’deki akrabalarının yanına iskân edilmişlerdir. (42)

Düzce şehir merkezinin güneybatısında 18 km uzaklıkta bulunan Sarıdere Köyünün (Aşebey, Sarıdere Kabartay) kuruluşu da Kafkasya’nın aynı bölgesinden göç eden Kabardey kabilesine mensup Çerkesler tarafından 1860’lı yıllarda gerçekleştirilmiştir.

Kabardey kabilesine mensup Çerkeslerin Düzce’de iskânına ilişkin ulaştığımız belgeler şöyledir; 20 Ağustos 1860 tarihli belge başlığı: Çerkes ve Kabardey kabilesi muhacirlerinden on beş hanenin Bolu’da iskânı. (43)

11 Eylül 1860 tarihli belge başlığı: Kabardey muhacirlerinden Hacı İsmail Bey takımının Bolu’ya iskânları. (44)

17 Ekim 1860 tarihli belge başlığı: Çerkes ve Kabardey kabilesinden iskân için Bolu’ya gönderilenlerin yerleştirilmesi. (45)

18 Ekim 1860 tarihli belge başlığı: Çerkes muhacirlerinden olup Kabardey kabilesi ve Sultan Efendi takımından bir miktar nüfusun Bolu’da iskânları. (46)

23 Mayıs 1861 tarihli diğer bir belgede Kabardey kabilesinden olup önce İzmir’e gönderilen oradan Manisa Sancağı ve son olarak da İstanbul’a sevk edilen 25 hanenin daha önceden Bolu Sancağında iskân ettirilen Talustan Efendi takımından akrabalarının yanına gönderilmeleri konu edilmektedir.

Yukarıdaki belgelerden anlaşılacağı üzere Düzce’de bir Kabardey yerleşimi olmuştur ve muhtemelen bu ilk yerleşim 1860 yılının sonlarına doğru gerçekleşmiştir. (47)

29 Temmuz 1861 tarihli arşiv belgesi; Gümüşâbâd kazasında kendilerine kulübe inşa ederek yerleşen ve İsmail Bey takımından olan muhacirlerin yeni usule göre iskânlarının sağlanması hakkındadır.

Buradan anlaşılan 1860 yılı sonlarına doğru bu bölgeye gelen İsmail Bey takımı ilk etapta sıradan kulübeler inşa etmişler ve 1861 yılının Temmuz'unda yeni usule göre iskânları sağlanarak Sarıdere köyünü kurmuşlardır. (48)

25 Mayıs 1860 tarihinde 80 Kabardey ailesi Malka’dan Osmanlı’ya geçti. Bunlardan 66 aile Kuban bölgesi Taman’dan deniz yoluyla; kalan 14 aile ise Gürcistan askeri karayoluyla gitti. (49)

Düzce’de ki tek Kabardey köyü olan ve 1864 yılından önce kurulan Çerkes Sarıdere’nin yukarıdaki vesikada bahsedilen Kabardey ailelerle ilgili olduğu düşünülmektedir.

Bugün Kabardey Balkar Cumhuriyeti Başkenti Nalçık’ın Kuzey batısında kalan Aşabey (Malka) adlı bir Adığe köyü bulunmaktadır.

1869 yılına ait (Hicri 1286) Kastamonu Vilayeti Salnamesinde Düzce için: “Kasaba-ı mezkûre, Akçaşehir’in müdüriyet merkezi olup, Vilayetin cihet-i garbisinde, 69 saat mesafede düz bir ovada vaki bir muntazam kasaba olarak, oralarda külliyetli muhacirin-i Çerakese iskân olunmak hesabıyla Kasaba-ı mezkûre günden güne imar olunmakta ve kesb-i cesamet eylemektedir” denmektedir. (50)

Anlaşıldığı üzere 1864 Çerkes sürgününden sonra Anavatanlarından sürülen Çerkesler bu yıllarda Düzce ovasında iskân edilmeye devam ediyordu.

12 Temmuz 1864 tarihli belgede de Düzce ve havalisinde muhacir iskân edilecek boş arazi kalmadığı oraya gitmek isteyenlere muvafakat verilmemesi belirtilmektedir. (51)

Her ne kadar belgede Düzce’de muhacir iskân edecek arazi kalmadığı belirtilmiş olsa da bu tarihten sonra ve özellikle 1877-1878 Osmanlı Rus harbi sonrası, Haziran 1864 tarihine kadar yerleştirilen Çerkes nüfusu kadar hatta daha fazla Çerkes ve Abaza muhacir yerleştirilmiştir. Bu şu anlama gelmektedir;

Düzce ovasındaki bataklık araziler gelen muhacirlerin fazlalığı göz önüne alınarak ve bu arazilerin tarıma kazandırılması gözetilerek iskâna açılmıştır.

Ovada kurulan Çerkes köylerinin kuruluş hikâyelerinden ve arşiv belgelerinden yola çıkarak yaptığımız tahmine göre 1866’ya kadar olan dönemde ovada 30’un üzerinde Çerkes yerleşim birimi kurulduğu düşünülmektedir. Düzce, Gümüşâbâd ve Üskübü kazalarında bulunan Çerkes muhacirlere ilişkin 09 Mart 1866 tarihli muhacir cetveli ve 24 Ekim 1864 tarihli arşiv belgesindeki kayıtlar bunu desteklemektedir. (52)

Bu ilk dönemde Düzce’de Abaza yerleşimi olmamıştır. 1869 yılında Batum’da iskân edilen Çerkes Hacı Bata Bey’in arazisinin verimsizliği yüzünden Düzce’nin Gümüşova denilen mahallinde iskân edilmeyi istediği görülmektedir. (53)

Anlaşılacağı üzere bugün Hendek ilçesine bağlı Beylice Köyü (Hacıbatbey) o yıllarda kurulan bir Abaza köyüdür. Düzce’de Nüfren ve Efteniye hattındaki Abaza köylerinde (Efteniye Aksu köyü hariç) yaşayanlar 1864 yılının Nisan ve Mayıs aylarında sürgün olan Abazalardır (Ahçıpsılar, Pshular, Aibgalar).

Bu üç etnografik grup iç içe ve birbirlerine çok yakın yerlerde yaşıyorlardı. Kafkasya’dan çıkışları 1864’lü yıllar olmakla birlikte Düzce bölgesine yerleşmeden önce Batum, Balkanlar ve Anadolu’nun diğer yerlerinde yerleşik düzen kurdukları ve 1877-78 Osmanlı - Rus savaşı öncesi ve sonrasındaki tarihlerde Düzce’ye geldikleri düşünülmektedir. (54)

Yukarıdaki 1869 tarihli belgenin ayrıntısı Nüfren hattı için bu düşüncemizi doğrulamaktadır.

Resmi verilere göre 1863-1864 yıllarında Osmanlı’ya göç eden Sadz, Ahçıpsı, Pshu ve Aibgaların toplam sayısı 19515’dir. (55)

Bu grupların son yerleşim alanları Kocaeli, Sakarya ve Düzce bölgesi olmuştur...

DİPNOTLAR:

(19) 1858 ile 1863 yılları arasında ağırlıklı olarak Aşuvaların; Low, Aşharuvaların; Başılbiy, Bağ, Barakay, Kızılbek, Tam, Çegerey gibi etnografik grupları, 1864 tarihinde ise Apsuvaların; Sadz, Ahçıpsı, Pshu, Çüçüa, Aibga gibi etnografik grupları sürgün edilmişlerdir.

(20) 1896 yılı Kastamonu Vilayet Salnamesinden çıkardığımız Çerkes ve Abaza nüfusu yaklaşık 18.000 civarındadır. Düzce’deki bataklık alanlara yerleşen göçmenler sağlıklarını tehdit eden sivrisinek ve diğer haşere türleri ile ve bunların sebep olduğu hastalıklarla mücadele ettiler, neticede toplu ölümler yaşandı. Hamidiye Mahallesinde bugünkü Yetiştirme Yurdu civarında Karaca deresi kenarında kurulu bir köy (Şeveş’u Habl) ile yine Bataklı Çiftlik, Küçükahmetler ve Duraklar köyleri arasındaki bölgede kurulu bir köyün sıtma salgını yüzünden yaşanan toplu ölümlerle dağıldığı yaşlılar tarafından anlatılmaktadır. 30 Ağustos 1865 tarihli bir belgede (BOA.A.MKT.MHM., 07/R/1282 Hicri, Dosya No:340, Gömlek No:57) Düzce ve civarında zuhur eden sıtma hastalığı için Bolu Kaymakamlığı'nca istenen miktarda sülfatın gönderilmesi belirtilmektedir. Yaşanan tüm bu olumsuzluklar neticesi 1864 ve 1877-78 yıllarındaki yerleşimlerdeki Çerkes, Abaza nüfusu 1896 yılına kadar normal düzeyde bir artış göstermemiş hatta gerilemiştir. 25 Mayıs 1911 tarihli Ğuaze gazetesinin 8. sayısı ile 10 Nisan 1911 tarihli Ğuaze gazetesinin 2. sayısında yayınlanan makalelerde Çerkes nüfusunun neden artmadığına ilişkin tutarlı tespitler vardır.

(21) Salih Polatkan, “Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğuna Yapılan Göçler”, Kuzey Kafkasya Dergisi, Sayı 66–67, s. 8. 22 Zeynel Özlü, “Tanzimat Döneminde Bir Batı Karadeniz Kenti: Düzce (Sosyo-Ekonomik Analiz)”, s. 5. - 1896 yılı (Hicri 1314) Kastamonu Vilayet Salnamesi, s.335-339.

(23) Zekeriya Alpay, “Düzce ve Bölgemiz Tarihine Bir Bakış”, Yeni Düzce Gazetesi, Şubat 1982. Düzce’de idari yapıyı anlatan kısmın 2. bölüm notları.

(24) Hamdi Birgören, “Bolu Vilayeti Salnamesi (Rumi 1341 - Miladi 1925)”, s. 361.

(25) Bedri Habiçoğlu, “Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler”, İstanbul, 1993, s. 75.

(26) Semen Esadze, “Çerkesya’nın Ruslar Tarafından İşgali”, s. 79 – 80.

(27) BOA., M.MKT.MHM., 09/L/1276 Hicri, Dosya No:181, Gömlek No:75.

(28) BOA., M.MKT.UM., 17/L/1276 Hicri, Dosya No:405, Gömlek No:84.

(29) BOA., A.MKT.UM., 22/L/1276 Hicri, Dosya No:405, Gömlek No:40.

(30) İsmail Yaşayanlar, “Kafkas Göçmenlerinin Yolculuğu ve Düzce’de İskânı (1857-1914)”, Düzce’de Tarih ve Kültür, Kasım 2014, s. 103. – (BOA., A.MKT.NZD., 15/Za/1276 Hicri, Dosya No:314, Gömlek No:19)

(31) BOA., A.MKT.MHM., 14/S/1277 Hicri, Dosya No:193, Gömlek No:58. – Han ve Besni kabilelerinin reisleri, kendileri için tahsis edilen arazinin yetersiz olduğu ve başka arazilerinde kendilerine verilmesi gibi isteklerde bulunmuşlardır. Muhacirlerin bu niyetlerinin böyle davranarak bir müddet daha çalışmadan yevmiye almak olduğunu düşünen Osmanlı yönetimi iskânları için ayrılan mahallere yerleşmeye karşı çıkan muhacirlere yevmiye verilmemesine karar vermiştir.

(32) BOA., A.MKT.UM., 18/Ra/1277 Hicri, Dosya No:430, Gömlek No:44.

(33) İbrahim Bozbıyık, a.g.e, s. 120. – BOA., A.MKT.UM., 17/B/1277 Hicri, Dosya No:451, Gömlek No:93.

(34) İstilli köyü adına ilk olarak 1530 yılına ait olan Anadolu Vilayetleri Muhasebe Defterinde köy olarak rastlamaktayız. Defterde İstilli karyesinde “Keşiş Yeri” denen bir yer de mevcuttur. Bu durum bize İstilli’nin eski bir Rum yerleşim birimi olduğu bilgisini de vermektedir. İstilli 11 Mayıs 1865 Tarihli arşiv belgesindeki muhacir cetveline göre Merhum Adil Giray Bey takımı tarafından kurulmuştur. Develi köyünün bulunduğu alan Çerkes göçmenler gelmeden önce Develi Kırı olarak adlandırılmaktadır. 11 Mayıs 1865 Tarihli arşiv belgesine göre Mustafa Bey takımı tarafından kurulmuştur. Muncurlu köyü Tanzimat’ın ilanı ile 1840’lı yıllarda Düzce’de yapılan nüfus sayımı için tutulan defterde (Fon Kodu: NFS. 703) Darıyeri Divanına bağlı Mıcırlı köyü olarak görülmektedir. 11 Mayıs 1865 Tarihli arşiv belgesine göre Azubek Mehmet Bey tarafından kurulmuştur. Vakıf’a (Yenivakıf) aynı arşiv belgesine göre Devlet Giray Bey takımı tarafından yerleşilmiştir. Tanzimat dönemi Üskübü Temettuat defterleri kayıtlarında Vakıf Divanı ((Vakıf Dîvânı Kıbtiyân-ı Müslimin) olarak gözükmektedir. Sarıdere köyü aynı arşiv belgesine göre İsmail Bey takımı tarafından kurulmuştur. - (BOA., A.MVL., 15/Z/1281 Hicri, Dosya no: 711, Gömlek no: 2.)

(35) BOA., A.MVL., 15/Z/1281 Hicri, Dosya no: 711, Gömlek no: 2.

(36) İbrahim Bozbıyık, a.g.e, s. 120. – BOA., ML.MSF.d.., Gömlek no: 15497

(37) Georges Perrot, “Souvenirs d’un Voyage en Asie Mineure”, Paris, 1864, s. 164. - Osman Ağa Perrot’a Tatarlardan şikâyet eder fakat yerleşimciler Tatar değil Çerkesdir ve köyde bugünkü adı ile Develibesni köyüdür. Perrot seyahat anılarında sık sık düştüğü bu karışık durumu şöyle açıklamaktadır. “…Niye olduğunu bilmiyorum ama bütün Anadolu'da bu Tatarları Çerkeslerle karıştırıyorlar. Hâlbuki ne gelenekleri ne de dilleri hiçbir şekilde birbirlerine benzemiyor…”

(38) Georges Perrot, a.g.e, s. 254, 255.

(39) Osmanlı Belgelerinde Kafkas Göçleri II, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın No:122, İstanbul 2012, s. 206. – (BOA., A.MKT.MHM., 14/S/1277 Hicri, Dosya No:193, Gömlek No:58)

(40) İsmail Yaşayanlar, a.g.e, s. 103. – (BOA., A.MKT.UM., 21/R/1277 Hicri, Dosya No:435, Gömlek No:83 Leff 2, Aynı Belge 27/R/1277 Hicri, Leff 3.)

(41) Georges Perrot, a.g.e, s. 262, 263.

(42) İsmail Yaşayanlar, a.g.e, s. 106. – (BOA., A.MKT.MHM., 25/Z/1279 Hicri, Dosya No:266, Gömlek No:1)

(43) BOA., A.MKT.NZD., 02/S/1277 Hicri, Dosya No:322, Gömlek No:3.

(44) BOA., A.MKT.NZD., 24/S/1277 Hicri, Dosya No:324, Gömlek No:8.

(45) BOA., A.MKT.MHM., 01/R/1277 Hicri, Dosya No:198, Gömlek No:9.

(46) BOA., A.MKT.NZD., 02/R/1277 Hicri, Dosya No:327, Gömlek No:81.

47 BOA., A.MKT.NZD., 13/Za/1277 Hicri, Dosya No:355, Gömlek No:19 - Osmanlı Belgelerinde Kafkas Göçleri II, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın No:122, İstanbul 2012, s. 66.

(48) BOA., A.MKT. MHM., 21/M /1278 Hicrî, Dosya No:228 Gömlek No:28.

(49) Bezhan Khorava, “Çerkezler”, Tiflis 2011, s. 99.

(50) Güray Önal, “Osmanlı Devri Kastamonu Vilayet Salnamelerinde Bolu Sancağı 1. Cilt”, s.36.

(51) BOA., A.MKT.MHM., 07/S /1281 Hicrî, 12 Temmuz 1864, Dosya No:305 Gömlek No:65.

(52) BOA., A.MVL., 15/Z/1281 Hicri, Dosya no: 711, Gömlek no: 2. - BOA., A.MVL., 23/Ca/1281 Hicri, Dosya no: 686, Gömlek no: 72

(53) Abdullah Saydam, “Kırım ve Kafkas Göçleri (1856–1876)”, Ankara, 1997, s. 171 – 172.

(54) Araştırmacı yazar Selçuk Sol (Sımsım) görüşme notu, Ekim 2014.

(55) Bezhan Khorava, a.g.e, s. 109.

Attachment

Attachment

Attachment

Attachment

Devam edecek...

Çerkesya Araştırmaları Merkezi-ÇAM
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks