Kozmetik ürünlerin tarihi sonsuz bir temadır. Nil'in kadim kıyılarında yaşayan çökük gözlü Mısırlılar, al yanaklı Romalı kadınlar - büyük medeniyetler çağından beri kozmetik ve parfüm insanlara hayatları boyunca eşlik etti.
Pahalı bir kozmetik mağazasından bir kavanoz satın alarak sadece belirli bir ürün değil; ideal bir yaşam fikri satın alıyor; kozmetiğe ve parfümeriye erişimi olan insanların dünyasına katılarak statümüzü teyit ediyoruz. Pahalı kozmetikler ve parfümler satın alarak hayalin bir kısmını satın alıyoruz.
XVIII-XIX yüzyıllarda Avrupa ve Amerika pazarları, adı "Çerkes" - "Çerkes Sabunu", "Çerkes Buklesi", "Çerkes Losyonu", "Çerkes Saç Boyası", "Çerkes Göz Suyu" olan kozmetik ürünler sunmaktaydı.
Bu isimdeki sabunlar, losyonlar, kremler, balsamlar, saç boyaları Avrupa ve Amerika'da üretildi. "Çerkes teması", Osmanlı üzerinden Avrupa'ya taşındı... Üreticiler, ürünlerinin Çerkesler tarafından kullanılan kozmetik maddelere dayandığını iddia ettiler.
Yaklaşık 200 yıl sonra, bu ürünlerden geriye kalan tek şey büyülü isimler, donuk ince cam şişeler, şık beyaz krem kavanozlar ve kataloglar ile gazetelerdeki eski posterler ve reklamlar...
Ama o zamanlar Çerkes kadınlarının dünyanın en güzel kadınları olarak tanınması, Batı moda ve güzellik endüstrisine mükemmel bir pazarlama fırsatı verdi.
"Çerkes"in kullanılması, 18. ve 19. yüzyıl kozmetik endüstrisinde bir eğilim haline geldi ve "Çerkes" bir kalite sembolü oldu.
"Çerkes güzelliği" terimi yaklaşık 300 yıl önce, 18. ve 19. Yüzyıl İngiliz edebiyatında da yer aldı, ideal kadın güzelliğini tanımladı. Şiirlerde, edebiyatta ve sanatta Çerkes kadını, olağanüstü güzel, duygusal ve zarif olarak idealize edildi...
Modern tarihçi Samir Hotko'nun kitabının bir bölümünü "Çerkesya - Güzelliğin Anavatanı" olarak adlandırması tesadüf değildir.
Hotko, ünlü Alman filozof ve antropolog Herder'in (1744-1803) sözlerinden yola çıkmıştı: “İşte güzelliğin doğum yeri Çerkesya..."
Önyargılı bir okuyucu, Çerkes kadınları hakkında övgü dolu bu sözlerin erkekler tarafından yazıldığını, bu nedenle de "a priori" öznel olduğunu söyleyecektir. Ancak literatürde kadın kaleminden çıkmış benzer sözler de vardır.
Örneğin Florence Nightingale, 1849'da, bir seyahat dergisinde Çerkes kadınları için, "şimdiye kadar gördüğüm en zarif ve en güzel yaratıklar" diye yazmıştır.
Ve Çerkes kadınlarına duyulan hayranlık sadece edebi betimlemeler veya bilim adamlarının vardığı sonuçlarla sınırlı kalmadı.
Çerkes kadınlarının dünyanın en güzel kadınları olarak tanınması, Batı moda ve güzellik endüstrisine mükemmel bir pazarlama fırsatı verdi. 1772'de Londra'da "Çerkesya Çiçeği" adı altında sıvı bir allık piyasaya sürüldü. 1782'de New York Gazetesi'nde "Çerkesya Çiçeği"ni tanıtan bir ilan yayınlandı. İlan Şöyleydi:
"Çerkes kadınları dünyanın en güzel kadınlarıdır, ancak cazibelerini ana vatanları Çerkesya'da yetişen bitkilerden elde edilen bir öze borçlular. Bu 'çiçek likörünün sırrı' Kafkasya'yı dolaşan çok saygın bir beyefendi tarafından bize getirildi. Bu sıvı allık, 'yanaklara anında pembe bir ton verir ve uzun süre kalıcı, canlı, rustik bir allık getirir..."
Böylece "Çerkesya Çiçeği" 18. ve 19. yüzyılların en ünlü allık markası haline geldi. Bu allık için ilanlar Victoria gazetelerinde düzenli olarak yer aldı. 18. ve 19. yüzyılda yayınlanan dergilerin ve popüler çizgi romanların hikayelerinde ve şiirlerinde sık sık bahsedildi.
İngiliz şair George Crabbe bir şiirinde ( 1785 ) "Çerkesya Çiçeği"nin, gençliklerini uzatmak isteyenlere solmakta olan güzelliklerini ve eski çekiciliklerini geri getireceğini garanti ediyor, diye yazdı.
Eliza Day, 1798'de "Şarkı" şiirinde "Çerkesya Çiçeği" sayesinde mutlu bir kadının asla yaşlanmayacağını yazdı.
Bayan Boyd, 1884 tarihli "Two Days in the Life" adlı hikayesinde, ünlü allığı uygulamak için karakterinin yöntemini şöyle anlatıyor:
“... şöminenin üzerindeki cama gitti, cebinden küçük bir kutu çıkardı, onu açtı ve yanağına bir damla 'Çerkesya Çiçeği' sürdü..."
Kaynak: Naima Naflyaşeva'nın ( Наима Нефляшева ) anlatımından bir bölüm.