Orta Çağ'da Çerkesya birkaç beylikten oluşuyordu. Temsili devlet başkanı, bu beylikler arasından seçilen baş prensti.
Moğol istilasından önce Kuban'ın kuzeyine hakim olan Çerkesler, Moğol ve Altın Orda devletlerinin saldırıları ve Kırım Hanlığı'nın baskısıyla Kuban Nehri'nin güneyindeki Taman Yarımadası ile Kuzey Osetya arasındaki bölgeye çekildiler.
Burası, daha çok "Çerkesya" olarak tanımlandı.
18. ve 19. yüzyıllar arasında Çerkesya'da merkezi bir yönetim şekillenmeye başladı.
Avusturya ile Osmanlılar arasındaki Belgrad Antlaşması, Doğu Çerkesya'nın (Kabardey) bağımsızlığının uluslararası alanda tanınmasını sağladı.
1814-1815 yılları arasında toplanan Viyana Kongresi de Çerkesya'nın bağımsızlığının tanınmasını kabul etti.
1837'de Çerkes liderler Avrupa ülkelerine yasal tanınma talep eden mektuplar gönderdiler. Birleşik Krallık Çerkesya'yı tanıdı.
Ancak Rus-Çerkes Savaşı sırasında Rus İmparatorluğu Çerkesya'yı bağımsız bir bölge olarak tanımadı.
Bölge hiçbir zaman Rus kontrolünde olmamasına rağmen, Çerkesler Rus topraklarında isyan başlatan bir grup isyancı olarak görülüyor ve Rus generaller Çerkesleri ulusal isimleriyle değil, "dağlılar" veya "haydutlar"olarak anıyorlardı.
Çerkesya, Çerkes halkının vatanı olmasına rağmen bugün Çerkeslerin çoğu başta Türkiye olmak üzere sürgünde yaşamaktadır.
ADIGI_TUT
Çerkesya Hareketi Haber Merkezi