Dağdan indiğimizde, akşam güneşinin parlak ışınları, Kuban'ın kolları olan Ubin ve Afibler tarafından yıkanan güzel vadinin üzerine vuruyordu. Kıyılardan başlayarak, zengin yeşilliklerle kaplı ve karlı zirveleriyle "Kafkas Alpleri" yüksek dağlar yükseliyordu.
Ama beni cezbeden sadece bu mükemmel doğal manzara değildi, çünkü burada Çerkesya'nın prensleri cesur delikanlılarıyla birlikte kamp kurmuş, işgalcinin ilerlemesini durdurmaya hazırlanıyorlardı.
Liderlerin çadırları ayrı ayrı gruplandırılmıştı ve etrafta askeri tatbikat yapan; bir hedefe mızrak veya balta fırlatan; kama, ok, yay gibi çeşitli silahları kullanan veya koşan atların üzerinde hünerlerini sergileyen savaşçılar vardı.
Bir yerde demirciler tüfekleri onarıyorlardı; başka bir yerde minik çocuklara ata binme eğitimi veriliyordu; tek kelimeyle, bu ülkede var olan tek meşgale savaş gibi görünüyordu.
Ancak, halkın yaşam alışkanlıkları da kaybolmamış; biraz ötede erkekler, kadınlar ve çocuklarla dolu tarım tarlaları vardı, yemyeşil otlaklar çok sayıda sürüyle doluydu.
Geldiğimiz lidere bildirilmişti, biz ateşli silahlarımızı indirirken çok sayıda cesur savaşçı çadırlardan ve çalılıklardan fırladı, birkaç saniye içinde etrafımız Çerkesya'nın en asil yüzlerce vatanseveriyle çevrildi. Bazılarının üzerinde geleneksel kıyafetleri vardı, diğerleri parlak dövme demir zırhlar giymişlerdi.
O sırada yiğit lider, İstanbul'dan yeni aldığı, Osmanlı İmparatorluğu'nda yüksek statüye sahip bir Çerkes prensesinin güzel elleriyle süslenmiş güzel ulusal sancağı açtı.
Uzun zamandır beklenen ulusal bayrak göründüğü anda, binlerce kılıç havaya kalktı ve büyük kalabalıktan uzun süreli bir sevinç çığlığı yükseldi. Anavatanlarını savunmak için daha önce hiç bu kadar büyük bir coşku veya kararlılık gösterisi olmamıştı.
Bayrak, başarıya ulaşmanın ilk ve en gerekli unsuru olarak ilk kez birlik olma duygusunu uyandırdığından, herkes Ruslara asla boyun eğmemeye, Rusya'ya katılmamaya, onlarla ticari ilişkide bulunmamaya ve bütün bağlarını koparmaya yemin etti.
Liderler ve kabileler arasında o zamana kadar var olan düşmanlıklar bitirildi ve şimdiye kadar birbirlerinin topraklarını talan eden Çerkesler artık el ele, en yakın kardeşlik bağlarıyla birleşti.
Kaynak: ADIGI TUT
Çerkesya Hareketi Haber Merkezi