#455 Ekleme Tarihi 19/06/2013 02:49:29
19 Haziran 2013
Şapsığ’daki (Soçi) Ş`oyıko köyünde yaşamış olan Ahmed oğlu Hatx Ğuḉıps’ın (Hath’ Ğuç’ıps) yaşamı, Karadeniz kıyısında yaşayan Adıgeler tarafından Hatx soyunun (sülâlesi/ ľako) geçmişi ile birlikte ele alınıyor ve o ad sık sık anımsanıyor.
Annem, Ŝalihe kızı ŜıĴ Hacet (Шъыжъ Хъаджэт Шъалихьэ ыпхъу) Şapsığe’de (Şapsığ ülkesinde) tanınmış bir öykü anlatıcısı (Tavrıĥ’ote/ таурыхъIотэ) idi. Annem Ş`oyıko köyü doğumluydu, Hatx soyuna ilişkin anlatılarına birçok kez tanık olmuştum.
Хъишъэр/ Ĥiŝer/ Olayın öyküsü
Hatxıların uzun bir süreden beri çocuğu olmuyordu. Doğan bebekler ölüyorlardı. Hatxıların bir gelini, bu durumun sorumluluğunu tüm Hatxılara/ tüm sülâleye yüklemeye kalkışmıştı. Öyküye, anlatılara göre, Hatxı gençlerinden birinin bir cin karısı varmış. Gelinin eli işe yatkındı, kendi de alımlıydı. Tüm aile gelinden memnundu, aile, sorunsuz geçinip gidiyordu. Gelin hangi işe el atsa, hızla üstesinden gelirdi. Zor işlerden de kaçınmazdı. Sözgelişi, ot biçme döneminde, otun biçilmesi ve avluya getirilmesi işinde, bir gecede tüm biçilmiş otun toplandığı, demet- demet yığıldığı gibi durumlarla karşılaşılıyordu.
Gelin çalışkan ve çevik biriydi, ancak ailece beğenilmeyen bir yanı vardı, konuşmayı pek sevmezdi, çoğunca da ağzını açmazdı. Bir akşam aile toplandı ve gelini nasıl konuşturacakları konusunu görüştü. Yetenekli (aze) bir kadının yanına varıp onun görüşünü aldılar. “Gelinle uğraşmazsanız daha iyi edersiniz, - dedi kadın,- ancak mutlaka konuşturmak istiyorsanız, yarından başlayarak işlerinizi yanlış/ ters yapmaya başlayınız”.
Ertesi gün evin erkekleri kestikleri domuzun derisini soymaya, koyun etini de ateşte kavurmaya başladılar. Gelin yapılan şeyleri doğru bulmadı, konuştu ve oradaki kişilere beddua etti: “Tanrı, Hatxı sülâlesi olarak hepinizi mutsuz kılsın, erkekleriniz kısa ömürlü olsun…” dedi. Bebeğini alıp dönmemek üzere evi terk etti.
Bundan sonrasında Hatxıların doğan bebekleri ölmeye, sülâlenin kökü kurumaya başladı.
ГъучIыпс/ Ğuḉıps
Ğuḉıps 1926’da Adıgey’in – Şapsığ köyü- Afıpsıpe’de dünyaya geldi. Annesi Ĥuaţe’nin (ХъуатIэ) daha önceleri bebekleri olmuştu, ama çok geçmeden ölmüşlerdi. Şimdi de hamileydi, ancak kocası üzerine kuma (ikinci karı) getirmişti.
Ĥuaţe çok acı çekti. Doğumunu beklediği çocuğunun yaşayıp yaşamayacağı konusunda kaygılıydı. Oğlan çocuğu oldu ve onu nasıl yaşatacağı konusunda düşünmeye başladı, ardından ulusun geleneksel olanaklarından birini uygulamaya karar verdi.
Adıgelerin kadim (en eski) zamanlardan beri uyguladıkları bir gelenekleri vardı, o da yeni doğmuş bebeği demirci atölyesine (ḱış/кIыщ) götürüp vücuduna su verme (kışareğepsıhev) biçiminde yerine getirilirdi. Bebek, atölyede, bileme sırasında taş çarktan saçılan suyun altında tutulur ve çarktan dökülen su ile yıkanır; ardından ateş ya da demir ile bağlantılı bir ad verilirdi çocuklara. Halk arasındaki anlatılara göre, bu tür bir yöntemin uygulandığı bebekler sağ kalırlardı.
19. yüzyıl başlarında Şapsığlar bu geleneği şöyle uyguluyorlardı: Çelik elde etmek için demire su verilirdi, demir ısıtılır, ardından ocağın yanındaki küvette (hakuaşo/ хьакъуашъо) bulunan suya daldırılırdı, yeni doğmuş bebek de bu suya daldırılırdı. Ardından oradaki demirci ustası örse çekiçle vurarak, Demirciler Ustası/ Piri Ĺepŝ adına Tanrıya /Tha’ya yakarır, bebek için sağlıklı bir yaşam dileğinde bulunurdu.
Ĥuaţe’nin bebeğinin vücuduna bu biçimde “su verildikten” sonra kendisine Ğuḉıps (“demir gibi sert kişi”) adı verildi. Çocuğun sağ kalmış olması ailesi için sınırsız bir sevinç kaynağı olmuştu.
İkinci eş almış olmasına karşın, baba Ahmed’in başka çocuğu olmamış, soyunun kökü kurumaya yüz tutmuştu. Hatxı soyunun sürdürücüsü, doğumu öncesinde baba ocağından ayrı düşmüş olan Ğuḉıps oldu. Eşinin davranışını onur kırıcı bulan Ĥuaţe, eşinin evini terk etmişti. Henüz dört aylık oğlunu alıp Afıpsıpe köyünden ayrıldı, Karadeniz kıyısındaki Şapsığ’ın Ş`oyıko köyünde yaşayan kardeşinin kalabalık ailesinin yanına taşındı. Katıldığı Koblı ailesi Ĥuaţe’yi iyi karşıladı, onun kalbini hiç kırmadılar, çocuğunu da diğer çocuklarla birlikte büyüttüler. Ĥuaţe ne denli zorlu bir yaşam sürdürmüş olsa da, kardeşinin ailesinin yardımıyla Ğuḉıps’ı büyüttü ve okuttu.
Ğuḉıps öğretmen okulunu bitirdi, ardından Krasnodar’daki Öğretmen Enstitüsü’ne, daha yüksek okula kaydoldu. Ömrü boyunca köyündeki okulda öğretmenlik yaptı.
Ğuḉıps, içtenlikli, insancıl ve örnek biriydi. Yaşamı süresince onurlu davranmayı bildi. Asla sesini yükseltmezdi, insanlara saygı gösterirdi, iyi huylu ve kişilikli biriydi. Köylüleri ona hep değer verdiler; o da onlara saygı gösterir ve saygı görürdü. Ğuḉıps’ın sağlığında, köydeki yaşlı bir kadının bana söyledikleri hâlâ kulağımda: “Ğuḉıps eğitimli ama son derece alçak gönüllü biri. Her zaman kadınları ve bebekleri öne geçirir, onlara yol verir. Bu yönünü alışveriş ya da otobüse binme sırasında da görebilirsiniz”.
Ğuḉıps şanslı bir evlilik yapmıştı. Eşi Şamset yüksek öğrenim görmemişti ama bir kadın, özellikle bir ev kadını olarak mükemmel bir örnekti. Uyumlu bir çift oldular, çocuklarını birlikte büyüttüler, gürültüsüz patırtısız bir ev yaşamı sürdürdüler.
Şamset’in örnek aldığı ve kendisini ona benzemeye çalıştığı biri daha vardı, o da ablası Müslimet idi. Şamset’i daha henüz bir kız çocuğu iken sürüldüğü Kazakistan’dan (**) geri getirten ve onu üç çocuğu ile birlikte kendi evlâtları gibi büyüten, ardından Adıge geleneğine uygun biçimde onu evlendiren kişi, işte bu ablasıydı. Ablasından gördüğü bu iyiliği ömrü boyunca unutmamıştı. Aynı biçimde kendisine saygı gösterenlere karşı saygı gösterme esasına dayalı bir yaşam sürdürmüştü.
“Gerçek erkek ev kurmak, ağaç dikmek ve çocuk büyütmek ister” derler insanlar. Ğuḉıps ile eşi o tür işleri yerine getirdiler. Haxı ailesinin kurduğu ev hâlâ Ş`oyıko köyünde duruyor, bitişiğinde bir meyve bahçesi de bulunuyor, evin kapıları insanlara açık.
Ğuḉıps ile Şamset, birlikte üç oğul ve iki kız büyüttüler. Sevgi ve merhamet dolu idiler, insanlar tarafından sevilen ve herkese yardımcı olmaya çalışan kişiler olarak yaşamlarını sürdürdüler. Yeryüzündeki son günü Ğuḉıps’ın gerçek yaşamını özetliyor olmalı, ancak insanın içini sızlatacak özellikte.
Çok soğuk bir kış günüydü, her taraf karla kaplıydı, yaya ya da arabayla adım atmak adeta olanaksız gibiydi. Köyde, ölüm döşeğinde yaşlı bir hasta vardı. Akrabaları kaygılıydılar, “Bir felâketle karşılaşırsak, hastamızın ölmesi durumunda ne yaparız?” diye yakınıyorlardı. Köyün erkekleri toplanıp mezarlığa giden yolu insan boyu kardan temizleme kararı aldılar. Ğuḉıps de kar küreyenlerin içindeydi.
Ğuḉıps akşam eve yorgun döndü, yıkandı, her zamanki gibi, sabah erkenden okula gitmek için hemen yattı ama… kalkamadı. Sakin ve uygar bir yaşam sürdürmüştü, onu andırırcasına sessizce aramızdan ayrıldı. 65 yaşındaydı.
Ertesi gün, kendi de katılarak temizlenen yoldan gidilerek Ğuḉıps’ın cenazesi mezarlığa götürüldü.
Исабыйхэр/ Yısabıyxer/ Çocukları
Hayatta ilginç şeyler gerçekleşir. Üç oğul dışında Ğuḉıps’ın oğlan çocuğu olmadı. Yaşadığı sürece torunları onu el üstünde tuttular. Torunlardan ikisi evlendi, ikisinin de erkek çocukları oldu.
Ğuḉıps ile Şamset çocuklarını okuttular, hepsinin yüksek öğrenim görmesini sağladılar. En büyük kızları Şaryet hemşire oldu, kızkardeşi Daryet de, Adıge Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesini bitirdi. Oğullar ise babalarını örnek aldılar. Örnek birer insan oldular.
Kandavır (Къэндаур) öğretmen olarak Soçi kenti 84 nolu okulda çalıştı, ardından okulun müdürü oldu. “Örnek Eğitimci” ünvanı ile taltif edildi. Kandavır babasının kendisini nasıl eğittiği konusunda şunları söylüyor: “Babamızın bir kez olsun bize bağırdığını ve elini kaldırdığını hiç anımsamıyorum. Olmayacak bir davranışın ya da suç işleme durumun olduğunda, seni bir odaya alır ve seninle konuşurdu. Hatalı davranışının yol açacağı sonucu sana kavratırdı. Sözleri, “Bunu söyleyeceğine beni dövse daha iyi olurdu” dedirtecek denli etkili olurdu.
Anźavır (Андзаур) ortanca çocuk. Soçi’nin Psış`ope ilçesi dördüncü çocuk- spor okulu müdürü. Çalışkanlığı ve çocuklara spor alanında başarılı bir eğitim kazandırması nedeniyle ona “Kuban yöresi- Pşıze Uşue- spor ve beden eğitimi kıdemli emekçisi”, “Rusya Beden Eğitimi ve Spor Eğitimcisi” ünvanları verildi; ayrıca N. N. Ozerov adına kendisine “Spor ve beden eğitimini geliştiren kişi” madalyası ve “Kıdemli emekçi insan” nişanı verildi.
Ruslan üç erkek kardeşin en küçüğü. Rostov İnşaat Mühendisliği Enstitüsü mezunu. Apşeron ilçesi karayolları idaresinin Tuapse bölümü baş mühendisi, daha sonra bölüm müdürü olarak çalıştı.
Kardeşler ve aileleri arasında iyi ilişkiler sürüyor, birbirlerinin yardımlarına koşuyorlar, sağ olsaydı baba Ğuḉıps’ın isteyeceği gibi hareket ediyorlar.
Hatxılardan birinin bir oğlan çocuğu olduğunda “Hatxılar çoğalıyorlar, Tanrı onları daha da çoğaltsın” diyerek sevinirdi annem. Bugün Hatxı ailesinin 12 ferdi hayatta, hepsi Ğuḉıps’ın altsoyu.
Çuntıĵ Temar
Peda;ji Bilimi Asistanı
къ. Шъачэ/ k. Ŝaçe/ Soçi kenti.
Resimdekiler: Şamset ile Ğuḉıps.
Adıge mak, 10 Haziran 2013
Çeviri: Hapi Cevdet Yıldız
***
(*) - Ş`oyıko/ ШIоикъо, Şapsığ'da (Soçi ve Tuapse), Karadeniz kıyısındaki 24 Çerkes yerleşiminden biri.
(**) - Kazakistan denmekle Şapsığ’dan bu ülkeye/Kazakistan'a sürülmüş olan Adıgeler/ Şapsığlar kastediliyor. Şapsığlar ve Şapsığ sorunu için bkz. Hapi Cevdet Yıldız, “Adıge Özerkliğinin 90. Yılında Durum- 1”, Cherkessia.net, Serbest Kürsü, 09 Şubat 2012.
Çerkesya Araştırmaları Merkezi-ÇAM
Diğer Haberler