Anadolu'nun bitkin halkları artık Bağdat'tan Tuna'ya kadar geniş toprakları savunacak ve imparatorluğun iç karışıklıklarını bastıracak güce sahip değildi. Ve bu dönemde Canikli Hacı Ali Paşa gibi devlet adamları dikkatlerini Kafkasya'ya çevirdiler. Ama artık çok geçti.
“...Canikli Ali Paşa ile Bahriye Nazırı ve Bahriye Başkomutanı Gazi Hasan Paşa, Socukkale açıklarında demirlediğinde Çerkesler, Osmanlı savaşçılarını ilk kez burada gördüler...”
Canikli Ali Paşa (birliklerin başkomutanı) ve donanma komutanı Gazi Hasan Paşa huzur içinde karaya çıktılar, bölgeyle tanıştılar.
Bu iki komutanın ortak raporunda şu ifadeler yer alıyor:
“Çerkesler arasında çok az Müslüman var, ancak geri kalanların tümü doğası gereği İslam'a yakındır ve bu nedenle onları bizim inancımıza döndürmek kolay olacaktır.
"Eğer üzerlerindeki nüfuzumuzu genişletip onları tek bir devlette birleştirip silahlandırırsak en az 80 bin kişi alabilir ve onlardan günümüzün yenilmez askeri güçlerinden biri haline gelecek bir ordu kurabiliriz.
"Ayrıca bu güçlü ülke ve dağlar Osmanlı Devleti ile Rusya arasında bir bariyer haline gelebilir. Üstelik Rusya burada belirli askeri güçleri bulundurmak zorunda kalacak ve bu da Avrupa'daki Osmanlı topraklarına yapılacak saldırılara bir nevi engel teşkil edecek.
"Ayrıca Osmanlı Devleti, Kırım'da kaybedilen limanların yerine Kafkasya'nın Karadeniz kıyısında yeni limanlar inşa edebilir."
Bu rapordan 2 yıl sonra Ferah Ali Paşa, Sucuk-Kale'ye vali olarak atandı. Kendisi ve 200 asker Çerkeslerin izniyle buraya sığındı.
Ama Anapa'da Osmanlı paşasıyken bile Rusya, Karadeniz kıyısı meselelerini yalnızca Çerkes prensleriyle müzakere ediyordu.
W. N. BARZAGE "ÇERKESLERİN SÜRGÜNÜ
NEDENLERİ VE SONUÇLARI"
adıgıru