( Tamamını Kafkas Dernekleri Federasyonu Youtube kanalında sesli ve görüntülü olarak izleyebilirsiniz. )
Prf. Dr. John Colarusso Kafkas dilleri konusunda uzmanlaşmış bir dilbilimcidir. 1976'dan beri Hamilton, Ontario'daki McMaster Üniversitesi'nde ders vermektedir. Dilbilim, mitler, siyaset ve Kafkasya hakkında altmış beşten fazla makale yayınladı; ayrıca üç kitap yazdı, bir kitap düzenledi ve iki kitap daha bitiriyor.
Ayla Bozkurt Applebaum: Şimdi Kafkas Dilleri var bir de Kuzeybatı Kafkas Dilleri var. Bu dillerin bağlantılı olduğunu nereden biliyoruz ve bu diller birbirinden ne zaman ayrılmaya başladı?
John Colarusso: Bu dillerin tümü her düzeyde çarpıcı ve karmaşık gramerlere sahiptir. Çeşitli türden sözcükler küçük birimlerden oluşturulur. Geniş bir aralıkta zengin anlamlar ifade eden çok karmaşık fiilleri vardır. Dikey sesli sistemi denilen bir özellikleri vardır. Diller arasında tür paralellikleri gördüğünüzde iki şeyi düşünürsünüz. Bu diller ya aynı kaynaktan geliyordur ya da uzun zaman aynı konumda kalmışlardır ve şans eseri birbirine benzemişlerdir. Buna alansal etki denir. Alanın kendisinin belirli bir konuşma tarzı vardır.
Yaptığım şöyle bir şey var, arkadaşım ve meslektaşım Viacheslav Chirikba’nın bu dillerinin ana dilini yeniden inşa etmek gibi bir tezi ve elinde 100 den fazla sessiz vardı. Bağlantılı olduklarını kanıtlamak için dilleri karşılaştırırken normalde sessizlere bakarsınız. Bir sessiz oradadır, bir diğeri burada ve aynı eşleşmenin sürekli olması gerekir. Ona itiraz ettim ve bu yöntemin çok karmaşık olduğunu söyledim.
Bjeduğ şivesinde bile zorlayıcı çiftler var. Yani yuvarlama gibi şeyler var. Seslerdeki bazı etkilenmelerden ve seslilerin değiştiğinden bahsettim. Sözcüklerde çeşitlenme vardı. Yani sözcük artı W veya sözcük artı Y… Böylece bir başka dili yeniden inşa ettim. Sadece 40-50 tane sessiz vardı. Normal bir dil gibi görünüyordu. Bu ilgi çekti.
Bu konudaki bir konuşmamı şöyle adlandırmıştım: “Kuzeybatı Kafkas dili nasıl yeniden inşa edilir, ya da çetin bir ceviz nasıl kırılır?” Daha önce bunu kimse yapamamıştı.
Chicago’da bir konferanstaydım. Yakınlarda kaybettiğimiz bir Hint-Avrupa dilleri uzmanı var. 2019 yılının şubat ayında kaybettik kendisini. Eric Hemp. Beni kalabalıktan yaka paça çekerek çıkardı ve bir avluda oturduk. Çok soğuk bir nisan günüydü.
Bu dili Hint-Avrupa dilleri ile neden karşılaştırmadığımı sordu. Yeniden inşa ettiğim dilin Hint-Avrupa dillerinin akrabası gibi göründüğünü söyledi. Önerisini kabul ettim. Yaklaşık iki yılın ardından 50 kadar form bulmuştum. Bu formların, dil ailesinin çeşitli alt dallarına geçen orijinal formlar olduğunu söyledim ve bu dil ailesini Proto Kuzeybatı Kafkas dilleri olarak adlandırdım. Bu ailenin Proto Hint-Avrupa dilleriyle uzaktan akraba olduğunu ifade ettim.
Proto Hint-Avrupa dili, İngilizcenin de geldiği büyük bir dil ailesidir. İskandinav dilleri, Slav dilleri, Hint ve İran dilleri, bir İrani dil olan Osetçe ondan gelir. İtalyanca, Yunanca ve Ermenice de… Tarihte çok önemli devasa bir dil ailesidir. Bu dillerin aynı kökene sahip olduğunu ama geride kaldıklarını söyledim. Diğerleri Avrupa’ya yayılarak ilerlemişlerdir.
Ayla Bozkurt Applebaum: Kuzeybatı Kafkas dillerinin Proto Hint-Avrupa dilinin bir parçası olduğunu mu söylediniz?
John Colarusso: Pontik olarak adlandırdım. Çünkü Proto Hint-Avrupa ve Proto Kuzeybatı Kafkasya dilleri kardeş… “Pontik” olarak adlandırdığım bu “ana dillerin” “ana dilidir”.
Kuzeybatı Kafkas dillerinin Dr. Catford’un iddia ettiği gibi 4000 yıl değil daha öncesine dayandığını düşünüyorum. 5000 veya 6000 yıl öncesine gitmeleri gerekir.
Adrienne Mayor ile Yunan vazoları üzerinde çalışırken, bu vazoların üzerindeki sözüm ona “anlamsız” yazıların Çerkescenin arkaik formlarıyla oldukça net bir şekilde anlaşılabileceğini keşfetmiştim. Gürcüce de vardı. Bir iki sözcük Osetçe de olabilir veya Osetçenin geldiği dil olabilir.
Bunların üzerinde Çerkesce olduğu fark edilebilen formlar vardı, bir Ubıh formu ve bazı Abaza formları… Bunlar 2500 yıl öncesinden…
Bu diller fark edilebilir bir şekilde o zaman ayrılmışsa, 4000 yıl bu ayrılmanın oluşması için sadece 1500 yıl demektir. Bu çok dar bir aralık, o yüzden daha gerilere gitmek gerekir. Dil bilimi açısından bu materyal şu anda ilgi görüyor. Yakınlarda bir süreli yayının bütün bir sayısı, Hint-Avrupa Çalışmaları Dergisi, bu ilişki konusunu ele aldı.
Ben şöyle düşünüyorum; bu gösterişli ve incelikli diller büyük bir olasılıkla Proto Çerkes dilinin konuşulduğu Maykop Kültüründen çıkarak gelişti. Başka halklarla karıştı, ancak diğer halklar bu karmaşık ve zengin dil ile başa çıkamadığı için bir dizi basitleştirmeye uğradı ve bugün Proto Hint-Avrupa dediğimiz dil ortaya çıktı...