Prf Dr JOHN COLARUSSO İLE SÖYLEŞİNİN GENİŞ BİR ÖZETİ - 4 -

#5953 Ekleme Tarihi 17/09/2020 02:48:47

( Tamamını Kafkas Dernekleri Federasyonu Youtube kanalında sesli ve görüntülü olarak izleyebilirsiniz. )

Ayla Bozkurt Applebaum: Dilleri karşılaştırırken bilginin işlenme hızı hakkında konuştuk. Daha morfolojik diller, morfolojik olmayan dillerden daha zengindir. Örneğin İngilizce hatırı sayılır bir morfolojik zenginliğe sahiptir ama Çerkesce ile karşılaştırılamaz.

John Colarusso: Çoğu Fransızca aracılığıyla Latinceden türetilmiş zengin bir morfoloji dağarcığı mevcut. Bu tabloya çoğu zaman eklenen diğer bir dilde Baskça’dır.

Aynı zamanda Baskça’da konuşan dilbilimci bir arkadaşım var. Bu dil, batı Avrupa’nın Hint-Avrupa dil ailesine katılmadan önceki eski dönemlerinden bir kalıntıdır. Ve sanıyorum yalnızca 25 adet sessiz harfe sahip. 25 sessiz harfi 80 sessiz harf ile karşılaştırınca kolaylıkla bazı benzerlikler bulabilirsiniz. Ancak bu benzerliklerin iki dil arasında akrabalık olduğunu gösterdiğini düşünmüyorum.

Ayla Bozkurt Applebaum: Çerkesce ile akraba olmadığını mı düşünüyorsunuz?

John Colarusso: Hayır sanmıyorum.

Kuzey Suriye’de Hurri dili vardı. Bir Kafkas dili olduğunu söyleyenler var hiç Kafkas diline benzemeyen bir dildi. Geldiği yere ait bir dildi. Bu bölgeye dışarıdan geldiği kesin olan halklar vardır. Kültürel olarak önemlidir. Değişik bir dildir.

Gürcüceyi Kuzey Pakistan’da izole biçimde varlığını sürdüren Buruşaski ile karşılaştırmaya çalışan genç bir araştırmacı tanıyorum. Bence ümit verici bir çalışmaydı. Başka bir uzman ise bunun zaman kaybından başka bir şey olmadığını söyledi. Böyle şeyler de oluyor...

Fakat şimdi önemli başka araçlarımız var. 20 yıl öncesine kıyasla çok daha kapsamlı arkeolojik çalışmalar gerçekleşiyor. Ayrıca elimizde genetik bilimi de var. Daha da ilginci Kuzeybatı Kafkas dilleri ile Hint Avrupa dilleri arasındaki bağlantıyı arkeolojik ve genetik çalışmalar tatmin edici biçimde ortaya koyuyor.

Ayla Bozkurt Applebaum: Bahsettiğiniz arkeolojik ve genetik çalışmalara birkaç örnek verebilir misiniz?

John Colarusso: Sözgelimi at arabası tekerlekleri. 5000 yıl öncesinde Ortadoğu'ya Sümerlere, Akadlara baktığınızda iri hantal disk biçimli tekerlekleri olan bir arabayı çeken at benzeri eşek gibi hayvanların resmedildiğini görürsünüz.

Maykop kültüründe ve Hint-Avrupa kültüründe ise savaş arabası ve içi oyulmuş tekerleklerle daha hızlı hareket edebilen daha çevik savaş arabaları görürsünüz. Bu arabalar atlar tarafından çekilmekteydi. Zaten bu toplumlar atları da evcilleştirmişlerdi.

Arkeolojik paralellik budur.

Genetik konusu da ilginç. 2010 yılında Radcliffe'te bir konferansa katıldım. Genetik daha yeni yeni gelişen bir alandı. MIT ve Harvard’ın ortak kuruluşu olan Broad Institute’den Nick Patterson öğle arasında beni bulup sizinle konuşmamı önerdiler dedi ve şöyle devam etti:

Hint Avrupa dili konuşulan Kuzey Hindistan’da görmeyi beklediğimiz bir gen başka yerlerde de karşımıza çıkıyor. Y kromozomunda yani erkeklerde Avrasya’da Hint Avrupa dillerinin bugün veya geçmişte konuşulduğu başka bölgelerde de ortaya çıkıyor. Ancak bu genin görülme sıklığı en yüksek olan yer şurası. Ve haritada bir yer gösterdi ve Adığeler diye bir halk dedi. Hiç Adığe diye bir halk duymamıştım. Kim bu Adığeler.

Ayla Bozkurt Applebaum: Elbette siz onları iyi tanıyorsunuz

John Colarusso: Ben de Çerkesler onlar diye yanıt verdim.

Arabistanlı Lawrence, Peter O’toole vs derken Çerkesleri duymuştum dedi. Genellikle insanların bildiği de bundan ibarettir.
Bir de Boris Johnson’ın büyükannesinin Çerkes olması var, birlikte çalışmalıyız dedim. Hatta aynı hedefe yönelik olarak ben dilbilim alanında sen de genetik alanında çalışırsın dediğimde heyecanlandı.

Yaklaşık üç ay sonra bana bir e posta gönderdi. Hint Avrupa dilleri üzerinde çalışan birisiyle konuştuğundan ve düşüncelerimin genel kabul görmediğinden bahsediyordu. Aslında kaçık olduğumu söylememek için kibarlık ediyordu. Birlikte çalışmak istemediğini belirtiyordu.

İki yıl önce şubat ayında Arizona’dan birlikte çalıştığım bir arkadaşım bana genetikçi bir arkadaşından bir mesaj iletti. Mesajda kısaca genetikçiler, Colarusso’nun iddialarının doğruluğunu kanıtladılar. Bunu yaşarken görebildi diyordu.

Maykop Kültürü ile Hint Avrupa arasındaki genetik bağlantıya işaret ediyordu. Maykop Kurganı’nda bulunmuş küçük bir kap var. Üzerinde bir dere var. Geyik, ayı gibi küçük hayvanlar resmedilmiş. Ünlü bir arkeolojik eser. St. Petersburg’daki Hermitage müzesinde sergileniyor. Üzerindeki desenlerden biri nehirle yakından alakalı ve bacakları olan bir balığa benzer.

Bu kupayı gördüğümde bunu yapan Çerkesce konuşuyor olmalı diye düşündüm. Çünkü kupanın üzerine bir xa-que (deniz domuzu) işlemişti. Daha hiç görmediği halde hem domuz hem balık gibi görünen bir şey işlemişti. Bence bu küçük figür bile figürü işleyen kişinin Çerkesce konuştuğunu kanıtlıyor. Tepe biçiminde mezar. 19.yy’ın sonlarında Rus bilim insanlarının kazısında ortaya çıkmıştı. Artık yok. Maykop un dışındaydı. Telli tekerlek, atlar ve xa-que dışında fazla ayrıntı hatırlamıyorum.

Ayla Bozkurt Applebaum: Bunlar ne kadar eski 6000-10000 yıl mı?
John Colarusso: Kurgan ile aynı MÖ 3500-4000 yani 5000 veya 6000 yıl öncesinden. Nart Mitolojileri ile ilgili.

Nart Destanlarının İrlanda mitleri gibi yakın olsalar da farklı oldukları ilgi çekici geleneklerle paralellikleri ortaya çıktı. Her şeye rağmen aralarında paralellikler var.

Ayla Bozkurt Applebaum: Bu paralellikleri neye bağlıyorsunuz? Mitlerin doğasında mı var yoksa bu paralelliklerin başka nedenleri de var mı?

John Colarussu: Bence iki neden var. Birincisi Hint-Avrupa kültürü yada Aryanlar ile paylaştıkları çok eski materyaller var.  Daha önce iddia etmiştim. Sözcüğün orjinali “ a-r-ğe” , Hint-Avrupa dilinde Aryan olmuştur. Çerkescede “a-d-ğe” olmuştur. R sesi D sesiyle değişmiştir. Abazaca da “rğa” insan gurubunu belirtir. Tabii “Adığe” etnik bir niteleme olarak kalmıştır. Bu, Kuzeybatı Kafkasya ve Hint-Avrupa dilleri arasındaki ortak sözcüklerden biridir. Yani çok eski ve büyük olasılıkla iki tarafta da olan materyaller var.

Bunlardan biri Fırtına Tanrısı ve Ejderhanın savaşı olabilir.

Materyaller oldukça zengin.

Nart Destanlarında, Sosruko ile Totreşin savaşı var. Ejderha ile savaşan Totreş. Yani çok daha eski. Diğer kaynak ise… Muhtemelen Hint Avrupa kökenli ve Kafkasya ya gelişi, kurulan temasların sonucu.

Diğer taraftan, Kafkasya’dan yerel materyaller de var. Dağa zincirlenen dev öyküsü Kafkas Dağlarındadır tabii. Yunanlara geçmiştir. Bunun gibi şeyler. Yani iki taraflı.

İyi öyküler her yere yayılır. Öyküler, dilleri yaşatmak içinde bir sebeptir. Bu konuda çalışan bilim insanları, diyelim ki Hadağatle, çok iyiydi. Abitov da iyiydi.

Bu dillerin hızı ve yoğunluğu inanılmaz. Diller kullanılmadığı zaman, uykuya geçiyor. Biyolojik açıdan aksi mümkün değil...

Çerkesya Araştırmaları Merkezi-ÇAM
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks