Bzıyiko ya da Bzeyko savaşı (Batı Çerkesçe: Бзыикъо Зао, Doğu Çerkesçe: Бзыикъуэ Зауэ, Rusça: Бзиюкская битва ), ayaklanan Çerkes köylülerinin oluşturduğu güçler ile feodaller arasında, 10 Haziran 1796'da Bzıyiko Irmağı kıyısında gerçekleşen savaştır.
10 Haziran 1796'da gerçekleşen Bzıyiko savaşı, Çerkes Tarihi'nin en trajik olaylarından biri, ama kabileler arası bir savaş değil; ağırlıklı olarak köylü kitlelerin ayrıcalıklı sınıflara karşı bir başkaldırısıdır.
Bir grup Sapsığ köylü ile feodal bir aile arasında başlayan anlaşmazlık, sosyolojik değişimlerin başladığı dönemde büyüyerek yayılmış ve sonunda hem bazı kabileleri karşı karşıya getirmiş hem de ayrıcalıklı sınıflara karşı bir ayaklanmaya dönüşmüştür.
Bu konuda en detaylı kaynak kabul edilen Vunereko Ray, "Bzıyiko Savaşı" makalesinde olaydan şu şekilde söz etmektedir:
"...Hanceri’den başlayarak bugüne dek bilim adamları bu konuda yazı yazıyor, farklı görüşler ortaya koyuyorlar. 70'li yıllara gelinceye dek, Avle Pşımaf’ın yazdığına göre, bu konuda 53 ayrı çalışma yayınlanmış. Ondan sonra da yayınlanan çalışmalar var.
1996 yılında, Bzıyiko Savaşı’nın 200’üncü yılı nedeniyle Mıyekuape’de bilim adamları büyük bir toplantı yapmışlardı.
Çoğu bilim adamı, Çerkesya'da (süregelen) sınıfsal savaşın, Bzıyiko Savaşı’nın başlatılmasında da, bitirilmesinde de önemli etkisi olduğu görüşünde.
Savaş, Şapsığ fekol’lerinin ( özgür köylüleri ) Abzah ve Natuhuayların da katılmasıyla Şapsığların kendi topraklarından kovdukları Şerel’ıko Lekoleşler’i (soyluları) ve onların safında yer alan Bjeduğ Pşı (Prens), Vork (Şövalye)leri arasında oldu.
Bzıyiko Vadisinde yaşanan bu savaş, zaman zaman aynı amaçla dünyada yapılmış diğer savaşlarla da kıyaslanır. Söz gelimi, Fransa ihtilaline benzetenler var. En son Mıyekuape’de yapılmış olan konferansta bu görüş ağırlıktaydı.
Ve bilim adamı Bıj Ali, Çerkesya'da 18. yüzyılın sonlarında yaşama geçirilen demokratik yaşam ve anlayışının Bzıyiko Savaşı’nın başlamasında etkili olduğu görüşünde.
Ayaklanan köylülerin oluşturduğu güçler ile feodaller arasında, 10 Haziran 1796'da Bzeyko / Bziyuk Irmağı (Бзиюк / Бзюк Река) kıyısında gerçekleşen Bziyıko savaşı, Adığe Savaş Tekniği ve Taktiklerine ilişkin örneklerden biridir.
Muharebenin teknik ve taktiği hakkında askeri bir inceleme yapan A.A. Ostakhov, "Adığelerin Askerlik Sanatı" adlı Adığelerin savaş taktiklerini anlattığı çalışmasında, bu taktiklere örnek teşkil etmesi sebebiyle Bziyıko savaşına da de yer vermiştir. İlgili bölüm şöyledir:
Bazı ipuçları ve dönemin askeri yaklaşımları dikkate alınarak tahmini olarak, Sapsığ ve Abzahların ayaklanan güçleri 10.000-12.000 kişidir. Süvari Birliği 3.000 - 4.000; Piyade Birliği, 6.500 - 7.000; Avcı Birliği, 300 - 400 kadardır. Komutanları, Çipako Ahmed'tir.
Feodal Güçler: Bjeduğ Ordusu 4.500-5.500 kişidir. Süvari Birliği, 2.500-3.000, Piyade Birliği, 1.000-1.500; Topçu Birliği, 100-300; Avcı Birliği 300-400 ve Top Sayısı, 1-3 kadar. Komutanları Pşı Hacemıko Batceriy'dir.
Vunereko Ray, Büyük Sürgün'den sonra Çerkes Tarihinin en önemli olaylarından birinin "Bziyıko Savaşı" olduğu görüşündedir.
Meşbaş'e İshak da Çerkeslerin tarihsel süreçleri içinde demokrasi adına yapmış oldukları bu savaşın nedenlerini ve sonucunu, "Bitmeyen Umutlar" adlı kitabında, bir edebiyatçı duyarlılığı ve sorumluluğuyla anlatmıştır.
1996 yılında, Bzeyiko Savaşı'nın 200'üncü yılı nedeniyle Mıyekuape'de bilim adamları büyük bir toplantı yaptılar.
Çoğu bilim adamı, Adığe ülkesinde (süregelen) sınıfsal savaşın, Bzeyiko Savaşı'nın başlatılmasında da, bitirilmesinde de önemli etkisi olduğu görüşünde.
Ancak, tarihi yazanların olaya yaklaşım tarzları, yararlandıkları kaynaklar ve anılar Adığelere ait değil, başka halklardan olup içimizde bir süre kalan ve yaşamımızı ilginç bulup yazanlardır. Bunun için de Adığe bilim adamları bu konuda başkalarının söylediklerini ve yazdıklarını kanıt olarak gösteriyorlar.
Fakat Adığeler, yazıyı bilmedikleri zamanlarda bile tarihlerini öğreniyorlardı, bunun için de belirlenmiş kurallar koymuşlardı.
Adığeler, Bzeyiko Şavaşı'nı nasıl algılıyorlardı sorusu Mıyekuape'de yapılan konferansta bir kaç kez soruldu. Yanıtı söylencelerde var.
Adığe tarihinin korunması için söylenceye büyük görevler yüklemişti Adığe halkı. 19. yy.'da yaşamış olan Kalembıy Adilçeri, "Adığelerin tarihini ve dünyayı algılayışını sadece türkülerle yazabilirsin" der.
Doğru, tarihi öğrenenler için Adığe söylenceleri önemli kaynak olabilir. Olayların örgüsü içinde yer alan pek çok şeyi, bu güne kadar güven duymadığımız söylenceler kanıtlayabilir, aydınlatabilir.
Böylesi bir konu, üzerinde konuştuğumuz Bzeyiko Savaşı da.
Bu konuda söylenmiş olan voredıjler (kahramanlık halk türküleri), söylenceler açıkça aydınlatıyor Çerkeslerin bu olayı algılayış biçimini. Söylencenin karakteri gereği bir kaç yerde süslü sözler bulunsa da Bzeyiko Savaşı'nın nedenini, nasıl geliştiğini, bu savaşta kimlerin bulunduğunu, nasıl bir sonuca ulaşıldığını voredıjler, söylenceler kanalıyla bir araya getirebildik. Söylenceler oldu Adığelerin bakış açısını açıkça sergileyen.
Voredıjlerin başka karakteri var: Kahramanların davranışı bir-iki sözcükle betimlenirken, o sözcüklerin altında gizlenmiş olan başka bakış açıları da var.
Bzeyiko Savaşı'nın başlamasına neden olarak söylencelerde belirtilen tek sorun var: Adığe Xabze (Yasası) bozuldu, halk onunla idare olamaz hale geldi. Bunun kanıtı da Şapsığ Lekoleşi olan Şerel'ıkolerin kendi egemenliklerini pekiştirmek için xabzeye (yasalara) uymamaları.
Burada hemen belirtmeli ki; Adığenin en çok değer verdiği şey, kendi yaşam deneyimlerinden çıkardığı ve kendisinin yapmış olduğu Adığe Xabzesi'ydi (yasaları). Adığe yasaları, politikadan ekonomiye dek, yaşamın içinde yer alan her türlü olay ve konuyu kapsamına alıyordu. Kurallar koyuyordu ve koyduğu kuralları kararlılıkla uyguluyor, koruyordu. Zaman zaman Xase (Adığe Halk Kurultayı) toplanıyor, yaşama uygun yeni düzenlemeler yapılıyordu. Toplumsal ilişkileri düzenleyen, barış içinde yaşamalarını sağlayan Adığe Xabze (Yasası) idi.
Fakat, Adığe Xabze (Yasası) uyarınca bir soruna çözüm getirilemez, uzlaşma alanları kalmaz ise savaş olurdu. Bzeyiko Savaşı hakkında anlatılan söylenceler bize bu bilgiyi veriyor.
Şerel'ıkolerin göstermiş oldukları her türden yasa tanımazlığa Şapsığlar hemen sarılmıyorlardı. Adığe Xabzenın (Yasanın) çözüm bulacağını umarak, bazen yapılanları bağışlayarak, bazen de yapılanları görmezlikten gelerek (güç yetiremeyeceklerini bilen yoksul köylülerdi çoğunlukla yapılanları görmezlikten gelenler), aradan çokça zaman geçti.
Derken, diye anlatıyor söylence, yiğit olduklarından kimsenin kuşkusu olmayan Melışe kardeşlerin biçtiği çayırdaki otu getirmeleri için Şerel'ıko adamlarını gönderdi. İki kardeş buna şiddetle karşı çıktı, ancak, acaba Şerel'ıko ödünç ot mu istiyor, diye düşündüler ve gelenlere:
-Otu nasıl götürmenizi istedi? Sahibine sorun mu dedi, yoksa sormadan getirin mi dedi? dediler.
Gelenler, Adığe yasalarına uygun olarak karşılandıklarını görmezlikten gelerek, isteseniz de istemeseniz de (otu) götüreceğiz, deyince Melışeler gelenlerden birini öldürdü, böylesi bir soygun için bir daha gelmemeleri haberini götürmesini öğütleyerek, diğerini bıraktılar.
Fakat Şerel'ıkolar burada da durmadılar. Şapsığların mallarını yağmalamaya, karşı gelenleri öldürmeye başlayınca, Şapsığlar artık dayanamaz hale geldiler, Şerel'ıkoleri aralarından kovdular.
Kaçanlar, canlarını kurtararak Bjedığ'a sığındılar. Böylesine sana güvenerek sığınanların rahatlarını sağlamak, gereksinimlerini karşılamak bir yana, onun düşmanını da düşman bilmek Adığe Xabzesi gereğiydi. Bunun gereklerini yerine getirmemek de, benzeri bir daha görülmeyecek korkaklık sayılıyordu.
Böylece Sapsığlarla, Bjeduğlar karşı karşıya gelmiş oldular.
Söylencelerin anlatımı bu şekilde. Daha sonraları tarihçiler, halkın bu olaya bakışını göz ardı ederek, Bzeyiko Savaşı'nın nedenlerini başka olaylara dayandırdılar.
Ürdün'de yaşayan destan anlatıcısı Şapsığe İndırıs'ın Bzeyiko Savaşı ile ilgili olarak anlattıklarının tümünü aktarayım. Onun anlattıklarında ulusal bakış ve anlayış hususunda çok şey var.
"Sizin oradan Meşbaş'e'nın Bzeyiko Savaş'ı hakkında yazdıkları da var. Fakat onun yazdıklarını bizim kabul etmemiz mümkün değil", diyor İndırıs. "Olduğu gibi yazmadı. Adığeler arasında meydana gelen üzüntü verici olayları biraz göz ardı etmek istediğini sanıyorum. Düşündüğü şey var. Bzeyiko Savaşı'nı biz şöyle biliyoruz:
Şapsığlardan üç kişi çıkmış adam öldüren, soygunculuk yapan. Neyse, yolcuysan, söz gelişi işini kovalayanı öldürmek, soymak yaşam biçimi olabilir mi! Bunu kabul etmeyen Şapsığlar izlerini sürmeye başladılar, bunları öldürelim, diyerek. Fakat diğerleri Bjeduğ haç'eşine sığındılar.
-Kimlerdendi onlar?
-Ben onları bilmiyorum, soygunculuk yaptıklarını biliyorum. Bjeduğ'a sığınanların arkasından gidip, bunları bize verin, dediler.
-Bize sığınanları nasıl veririz, böyle şey olur mu?, diyerek, Bjeduğlar iki arada kaldıklarını belirttiler. Böyle bir yanıt alınca, "Bjeduğlar, öyle ise dinleyin", dedi Şapsığlar, "Bunların analarına, babalarına, kız kardeşlerine, mallarına-mülklerine, evlerine-barklarına bir zarar geldiği için koruduğunuzu düşünüyorsanız, diyecek sözümüz yok", dediler. "Fakat bunlar adam öldürüyor, soygunculuk yapıyor, ülkeye zarar veriyorlar. Eğer sizden kötülük yapanları biz korursak, şimdi yaptığınız gibi bizim içimizde kötülük yapanları da siz korursanız, kötülük yapanları engelleyemez duruma geliriz. Bunları bize geri verin," dedilerse de Bjeduğlar kendilerine sığınanları geri vermek istemediler. Çok güç durumda kalmışlardı.
-Vallahi, olan oldu ama konuklarımızı nasıl geri veririz? Olur mu öyle şey! İnsanlar, konuklarını geri verdi, diyerek başımıza kakmaya başlayacaklar. Nasıl olur?
-Sonra Şapsığlar ne dedi?
-Söylediklerimizi iyi düşünün, bu konuyu iyilikle çözelim. Eğer böyle olmazsa biz bu işin arkasını bırakmak niyetinde değiliz, savaşarak geri alacağız, dediler.
Bjeduğlar da, "Eğer savaşmak istiyorsanız o sizin bileceğiniz iş, yoksa biz konuklarımızı geri veremeyiz", dediler. Sorun çözümsüz bir hal aldı.
-Şimdi olanlara bak bakalım. İki tarafın da haklı olduğu yönler var. Sen olsan kimden yana olursun? Nasıl bir seçim yaparsın? Seçim yapma imkanı yok! Konuğunu geri vermek çok zor. Diğeri de, kötülük yapanı yaşatmamak için peşini bırakmıyor. Böyle olunca, kötülük yaparak sığınan birini ne zamana dek koruyabilirsin? Koruyamazsın! Onun gibi olanların ellerini ayaklarını prangayla bağlayarak sorunu çözemezsin. Bunun içindir ki, diğerleri rica ettilerse de olmadı.
Sonra, bunlar kalktı, Bjeduğ'a baskın yaptılar. Üçünü de bağlayıp getirdiler. Üçüne de gerekli olan ceza verildi. Onlar gibi düşünenlere de ibret payı vardı verilen cezada. Bu olay, Bjeduğların kalbini kırdı. Doğru kırılması da. Ben olsam, benimde kalbim kırılır. Fakat, işin özünü kavramak isteyenler için, Şapsığların yaptığı doğru.
Şapsığe İndırıs bunları anlattı. Tarih bilimi açısından kabul edilir, reddedilir yönleri var mı; doğru mu, yanlış mı anlattıkları, biz bunlara bakmıyoruz, bizi asıl ilgilendiren ulusal düşünce, ulusal bakış açısı.
Adığenin yazılmamış tarihini, koyduğu yasalara uygun olarak düzenlediğini, en iyi olanı ölçü alarak bugününe ve yarınına yön verdiğini bir kez daha anlamımızı sağladı İndırıs, anlattıklarıyla.
Adığe Xabze (Yasaları) bozulduğu zaman uyuşmazlık ve başkaldırının olacağını söylüyor. Böylesine, Adığe yasalarını her şeyin üstünde görüyor.
Başka bir söylencenin anlattığına göre, Bjeduğlar arasında yaşamakta olan ileri görüşlü kişiler, konuk olarak sığınmış olanların silahlı koruma altına alınmalarını doğru bulmuyorlardı.
Bjeduğ Pşı (Prens) ve Vork (Şövalye)leri bu konuyu görüşmek üzere bir araya geldikleri zaman Bjıhako Boroko:
-Şerel'ıkoler belalı konuk, soğuk kanlı olun!, demiş.
Hajemıko Betceri, "Ben, evime gelen konuğu kovamam, korkuyorsan kalpağımı giy", diye yanıtlamış.
Bu şekilde her kesin gözü önünde birini küçümsemek Adığe yasalarına uygun değildi, fakat Bjıhako söylemek istediğini söylememezlik etmedi:
-Delikanlı, yönetici olduğun için sana saygı duymak benim görevim, fakat aklın ermediği halde yaşlı olanı dinlemek zoruna gidiyor. Senin kalpağını ben giymem, ben söylediğimin ne anlama geldiğini biliyorum. Korkaklık söz konusu değil, Bjeduğ ve Şapsığlar boşu boşuna savaşacak, beni üzen bu, demiş.
Söylencenin anlattığına kulak vererek, tam da bu anlatılanlar gibi gelişti olaylar, demek doğru değil. Olayları süslemek, biraz da abartmak söylencenin huyu. Fakat, bu anlatılanlar arasında Adığelerin dünyaya bakış açıları, yaşamı algılayışları var.
Karşılaştığı olayları değerlendirebilmek için halkın sağduyuya ve yeterli akla sahip olması her şeyden önemli.
Adığe'nin dünyaya bakışından kaynaklanıyor başka söylencelerde anlatılanlar da: Hajemıko, Rus Çarına gidip top satması için rica edince, "Rus Generalleri sevindi", diyor, söylence, "iki Adığe boyu arasında savaş olursa güçleri azalır, oraları almak kolay olur". Zafer kazanırsa, Adığelerin Rusya ile barış yapmaları için aracı olma konusunda Hajemıko'nın verdiği sözü de unutmuyor söylence.
Hajemıko Betceri her kesin tanıdığı ünlü bir Pşı (Prens) olduğu için, savaşta onun öldürülmesini utku saydı Şapsığ kadınları. İki oğluyla kocasını savaşta kaybetmiş olan kadının ağzından halkın Betceri'ye nasıl baktığına söylence açıklık getiriyor:
-Şapsığ kadınları her doğuruşta benim oğullarım gibi çocuklar doğurabilirler. Fakat Bjeduğ kadınları yaşamları boyunca doğursalar bile artık Hajemıko gibi bir erkeği doğuramazlar, demiş Şapsığ ninesi.
Demek ki Adığe halkının özgürlükten ve birlik beraberlikten anladığı, kendi düşüncelerinin ve yaşam biçimlerinin ürünü olan Adığe yasalarıyla yaşamlarını sürdürmekti.
Bu yasalar çiğnenecek olursa, Bzeyiko Savaşı'nda olduğu gibi üzücü olaylarla karşılaşılıyordu...
( Kaynak: Yenemiko Mevlüt Atalay )
* Bziyıko Anıtı ( Çerkesçe: Саугъэтыр Бзыикъо Зау "10 Мэкъуогъу 1796", Rusça: Памятник Бзиюкская Война "10 Июня 1796" ):
10 Haziran 1796'de Bzıyiko Irmağı kıyısında gerçekleşen Bziyıko Savaşı'nda kaybettiğimiz atalarımızın aziz hatıraları için bir anıt bulunmaktadır. Anıt 1980'li yıllarda dikilmiştir.
Anıtın konumu Novodmitrievskoy'un (Новодмитриевская - Новодмитриевской) kuzey, Shuvaeva'nın (Шуваев (хутор) güney, Novyy ve Oasis'in (Оазис Xутора ) batı sınırının buluştuğu bölgeden Bzeyiko Irmağı'na paralel tali yolun kuzey tarafındadır.
Anıt, beton bir kaide üzerine doğal taş görünümde yaklaşık 2-3 metredir. Doğal taş görünümde yontulmuş ana gövde üzerine 6 adet oyma figür ve 1 adet açıklayıcı mermer plaka bulunmaktadır.
Mermer Levhada şunlar yazar:
"ЗДЕСЬ В УРОЧИШЕ РЕКИ БЗИЮК В ИЮАЕ 1796 ГОДА ПРОИЗОШДА ОЖЕСТОЧЕННАЯ БИТВА МЕЖДУ ФЕОДАПЬНОИ ЗНАТЬЮ И КРЕСТЬЯ НАМИ ВОШЕДШАЯ В ИСТОРИЮ ЧЕРКЕСИИ КАК БЗИЮКСКАЯ". Yani, "1796 yılında, burada, Bziyuk nehri kıyısında, Çerkes feodalleri ve köylüler arasında bir savaş olmuştur".
Kaynaklar: Yenemiko Mevlüt Atalay, Wikipedia...
Çerkesya Hareketi Haber Merkezi