#981 Ekleme Tarihi 14/06/2016 11:53:11
Wulape’de aydınlığa çıkartıldı
Antik yazılarda yer alan Skiflerin yaptığı törenlerin-ritüellerin benzerleri Wulape höyüğünde de tesbit edildi (Red; Bu höyükte yapılan kazıya A. Tevu’da katıldı, çıkartılan tarihi eserlerden bazılarını iki eliyle o çıkarttı)
Birincisi; Savaş tanrısına yapılan ritüel, 1982 yılında 5. Wulape höyüğünde gerçekleştirilen kazılarda açığa çıkartıldı.
İkincisi; Pegas (kanatlı at) figürünü taşıyan kadehin çıkartıldığı IV. Wulape höyüğünde dibinde yapılan kurbanların kemiklerine ulaşılmıştı.
Herodot’un bizlere aktardığına göre; ‘Bir büyük Skif lideri-önderi öldüğünde, büyük dörtgen bir mezar odası kazılıyor ve çevresi kireçle sıvanıyordu. Açılan kuyunun dibine ahşap kütükler çakılıyor onların üzeri de çatkılanıyordu. Ölenin cenazesi için diğer ritüeller gerçekleştirilirken mezar odası da bu şekilde hazırlanıyordu.
Cenazenin tüm bedeni ise balmumu ile kaplanıyor, iç organları çıkartılıyor, güzel kokulu bitkilerle doldurularak dikiliyordu. Cenaze daha sonra bronz çancıklarla donatılmış bir arabaya konuluyor, topraklarında gezdiriliyordu.
İnsanlar liderleri-önderlerinin vefatına olan üzüntülerini, yüreklerinde oluşan sıkıntıyı ise şu şekilde gösteriyorlardı; kulaklarında, ellerinde kesikler oluşturuyor, saçlarını kazıyor, yüzlerini cırmaklıyor, sol avuç içlerine oklar saplıyorlardı. (bknz.: Smirnov A.P. Skifler)
Çerkeslerde de böylesi adetlerin olduğunu kanıtlarcasına günümüzde de «Ащ зиупIэIужьызэ, зимышIэжьэу гъыгъэ — O kendisini yolarcasına, bilmezcesine ağladı».
Cenaze arabasının girdiği her yerleşkede cenazeyi yolcu edenlerin sayısı daha da artarak topraklarını geziyorlardı, ardından hazırlanan mezar odasına getiriliyordu.
Cenazenin altına ya kalın tahtalar ya da hasır veya keçe konuluyordu.
Yeni gittiği dünyada ona eşlik etsin diye hizmetçiler, seyisler, aşçılar, getir-götür işçileri, eşlik etsin diye yanına cariyeler boğuluyordu.
Krallarını mezara gömmeden önce diğerleri mezara yatırılıyordu.
Mezarın önüne de çok şey bırakılıyordu; at koşumları-takımları, çeşitli hayvanlardan birer tane, altın-gümüş mutfak gereçleri ve kıymetli pek çok nesne.
Tüm bunları gerçekleştirdikten sonra ise mezar odasının girişi kalın kalaslarla kapatılıyordu
Üstü ise kamışlarla kalın bir tabaka halinde örtülüyor bunların hepsinin üstüne de ezile ezile toprak dökülüyor, büyük bir höyük oluşturuluyordu.
Kral Höyükleri
Kabıhable’nin güneyinde ‘İki Höyük’ diye anılan höyükler bulunuyordu.
Bir tanesinin yüksekliği dört buçuk metreydi, çevresi ise seksen metreydi.
Bu höyükte 1988 yılında doğu Halkları Müzesi bünyesinde bir araştırma ile kazı yapıldı (Red. Bu ve daha sonra anacağımız kazılara A. Tevu iştirak etmiştir).
Bu höyüğe 2700 yıl kadar önce bir kral defnedilmişti.
Açığa çıkartılan mezar odasının uzunluğu 13 metre, eni 7 metre, derinliği ise bir buçuk metreydi.
Duvarları kalın bir şekilde kireçle sıvanmıştı. Tabana döşenen kütüklerin üzerine ise çatkı yapılmıştı.
Tüm Kuzey Kafkasya’da bu büyüklükte başka bir mezar odası bulunmadı.
Wulape’de kazılan Meot-Skif höyükleri bu kadar büyük değillerdi, fakat onlarda da kralları için yaptıkları ritüellerin gerçekleştirildiği yerler geniş yer kaplıyordu.
Daha önce de belirttiğimiz gibi savaş tanrısı adına yapılan ibadethane çatkısı, cenaze yemeği yapılan yer ve höyükler arasında askeri kurban mahiyetinde atlar da gömülmüştü.
TEVU Aslan ve Nuriyet.
Çeviri; AÇUMIJ Hilmi
Kaynak: ADIGE MAK
Çerkesya Araştırmaları Merkezi-ÇAM
Diğer Haberler