Şair ve yazar Kuyoko Nalbiy (1938-2007), çokta uzun olmayan ömrünün hemen her gününü halkına adamış; şiir, öykü, roman ve piyesler yazmıştır.
Onun eserleri arasında çocuk edebiyatı da önemli yer tutar. Çocuklar için yazdığı şiir ve öykülerinin bulunduğu kitapları yayımlanmıştır.
Korunmasına büyük önem verdiğimiz adetlerimizi de Nalbiy'in göz ardı etmesi mümkün değildir. Bu konuya ne kadar çok önem verdiğini ve bu konuda ne kadar büyük emek harcadığını çocuklar için kaleme aldığı "Adığe adeti"( Адыгэ хабз) adlı kitabından anlıyoruz.
Nalbiy, Adığe adetlerinin okullarda dersler halinde öğretilebilmesini amaçlayarak adetlerimizi ders kitabı şeklinde düzenlemiştir.
Küçükler için yazılanların aynı zamanda büyükler için de yazıldığını unutmayarak, Nalbiy'in kitabından aktardığım bölümleri birlikte okuyalım.
... Adığe. Biz adığeyiz. Çok uzun yıllardır bir ulus olarak yaşıyoruz. Tarihin en eski halklarından biriyiz. Peki bunu nasıl ispatlayabiliriz?
Eskiden yaşamış bilim sahibi uzak görüşlü gezginlerin halkımız hakkında verdikleri bilgiler günümüze ulaşmıştır. O zamanlar başka halklar bize Adığe demeyip başka isimlerle çağırıyorlardı:
Meotlar, Kerketler, Zihler, Kasoglar, Çerkesler. Zihler, "Zıha" soy ismiyle günümüzde de yaşamaktadır. Bütün Adığe boylarını ise Çerkes olarak adlandırıyorlardı.
Adığelerin bunlardan önce var olduklarını söyleyenlerde vardır. Kimi bilim insanları Mısır'ın pek uzağında olmayan "Hat'lar" ismini verdikleri halkın atalarımız olduğunu söylüyorlar.
Nart yiğitleri Savuserıko, Aşemez, Şebatnıko hakkındaki şarkıları duymuşsunuzdur. Zamanı gelince bu şarkıları da birlikte dinleyeceğiz.
Nart şarkılarının birkaç bin yıllık yaşları vardır. Bu şarkıları yapan halkın yaşının şarkılardan daha fazla olması gerekmez mi? Şarkı sözü yazabilmek için derinlemesine düşünebilmek, dünyayı anlayabilmek gerekir.
Nart bir kere söyler.
Nart sözünden caymaz.
Nart vatanı için canını esirgemez.
Nart şarkıları çok eski olsalar da onlardan daha eski şarkıların da olduğunu biliyoruz. Bu şarkıların Nart şarkılarını da etkilediklerini görüyoruz. Şimdi şuna dikkat edelim: Birkaç bin yıllık Nart şarkıları varsa, onlardan önce söylenmiş şarkılar da varsa tüm bu şarkıların sahibi Adığe halkının ne kadar yaşı olduğunu?
Bunu tam olarak kimse bilmiyor ancak bilinen bir şey varsa o da Adığelerin çok eski bir halk olduklarıdır.
Büyük anne ve babalarınız neden çok akıllıdırlar dersiniz? Çok yaşadıkları, çok gördükleri, yaptıkları işlerden, okudukları kitaplardan, karşılaştıkları kişilerden çok şeyler öğrendikleri içindir.
Büyükanne ve büyükbabadan öğütler
Dede: Hey kocakarı. Torunumuz bugünden itibaren Adığe adetlerini ders olarak öğrenmeye başlayacaklarını söyledi. Bizim unuttuklarımızı onlar yeniden öğrenecekler demektir bu.
Nene: Kim söyledi bizim unuttuğumuzu? Sabah kahvaltısına oturduğunda "oğlanı doyurdun mu?" diye sordun bana. Ben de doyurduğumu söyledim. Çünkü adetlerimize göre önce çocukların karnı doyurulur.
Dede: Söylediğin doğrudur. Ben de sokakta düzgün yürümesini, büyüklerinin yolunu kesmemesini söyledim. Öğretmenini iyi dinle, arkadaşlarından geri kalma dedim. Öğretmenini dinlerse her şeyi öğrenir.
Nene: Öğretmenini dinlesin ama bizi de dinlemeyi ihmal etmesin. Ben onun edepli arlı biri olmasını istiyorum. Cömert ve de merhametli olsun.
Dede: Yiğit, onurlu, sağlam vücutlu, çalışkan, yorulmaz, bıkmaz biri olsun istiyorum.
Nene: Yalan konuşmayan, adaletli iyi bir insan olsun.
Dede: Adığe olduğunu unutmasın. "Nasıl da iyi bir Adığe genciymiş?" dedirten iyi bir insan olsun.
Nene: Adığabzeyi kaybediyorlar ihtiyar. Sen de ben de bildiklerimizi öğretelim. Ben zor söylenen sözleri hazırladım. Yemeklerini yiyip ev ödevlerini yaptıktan sonra onları söyleteceğim.
Dede: Ben de bilmeceler hazırladım, onları soracağım.
Adığelerin özellikleri:
Tarihin bildiğinden beri Adığeler verimli güzel topraklarda yaşıyorlardı. Ormanlarında çeşitli ağaçlar yetişirdi, akarsuları boldu, içtikleri sular temizdi. Çalışkan insanlardı, tüm ihtiyaçlarını kendileri üretiyorlardı. Kıyafetlerini, iş alet edevatlarını, kap kacaklarını, evlerini kendileri yapıyorlardı. İyi birer insan olmaya önem veriyorlardı. Kimsenin ülkesine saldırmazlardı, ama kendı ülkelerıne saldırıldığında cansiperane savaşırlardı ...
Kaynak: Çetao İbrahim, Maykop