Röportaj dizisi(11) Ashkhot Farida (Nalçik): "Öğrenciler Burada Anavatanlarında Olacaklar ve Herkes, Her konuda Onlara Yardım Etmeye Hazır!"
* Merhaba Farida, öncelikle, bizimle bu röportajı yapmayı kabul ettiğin için çok çok teşekkür ediyoruz. Biraz kendinden bahseder misin, kendini tanıtır mısın?
- Merhaba, ben de sizinle birlikte çalışmaktan çok memnunum. Ben 10 yıldır Kabardey Balkar Devlet Üniversitesi'nde ( KBDÜ ) çalışıyorum. Üniversitemi, işimi ve öğrencilerimi çok seviyorum! 34 yaşındayım ve iki çocuk annesiyim.
* Mesleğin ne? Neden bu mesleği seçtin ve işini seviyor musun Farida?
- Filolog'um. Rus dili ve edebiyatı öğretmeniyim. Tsipine Aslan Adıge Kültür Merkezinde, Kabardey-Çerkes Dili ve Edebiyatı ile Yabancı Öğrenciler İçin Rus Dili bölümlerinde ders veriyorum.
Çerkes öğrencilerle anadili derslerim, yabancı öğrenciler için Rusça dersleri vermeye başladıktan sonra başladı.
Suriye'de savaş başladıktan sonra KBDÜ'ye çok sayıda öğrenci geldi. O akademik yıl 22 kişilik büyük bir öğrenci grubum vardı ve hepsi Çerkes'di!
Bunun ne kadar büyük bir mutluluk olduğunu ancak daha sonra anladım. Onlarla arkadaş olduk ve bazılarıyla bugün de hala iletişimim var.
Adıge Kültür Merkezi ve Gençlik İşleri Bakanlığı tarafından düzenlenen etkinliklerin bir parçası olarak, sık sık yurttaş öğrencileri bir araya geldik, yarışmalar ve konserler düzenledik ve o zaman bu öğrencilerin Çerkesliklerine-özlerine olan her şeye karşı saygılı tavrına hayran kaldım.
* Çerkes edebiyatı hakkında ne düşünüyorsun?
- Çerkes edebiyatını, sadece var olduğu için bile, seviyorum!
Şu veya bu eseri okuyabilir ve başka bir çağda yaşayan birinin neyle ilgilendiğini, nasıl yaşadığını ve onu neyin endişelendirdiğini anlayabilirsiniz.
Bir kitabı açtığınızda, birkaç sayfadan veya hayattan daha fazlasına dokunuyorsunuz. Ve sadece edebiyat size böyle bir his verebilir.
Çerkes edebiyatına gelince; ben daha çok diasporadaki Çerkes edebiyatıyla ilgileniyorum, buna, yüksek lisans yaparken karar verdim.
Muhacirlik konusuyla çok ilgileniyorum ve bu konuda bulduğum her şeyi okumaya çalışıyorum. Muhiddin Kandur'un "Kafkasya" üçlemesinden çok etkilendim.
Bugüne kadar okuduğum, en sevdiğim eserlerden biri ve ben çok okuyorum.
* Günlük yaşamında hangi dili tercih ediyor ve konuşuyorsun? Ve bu konudaki genel tavrı ana hatlarıyla tasvir edebilir misin?
- Kesinlikle ana dilimi! Çerkes dili benim bir parçam, hayatımın bir parçası, evde kendi aramızda konuştuğumuz dil. Dediğim gibi iki çocuğumuz var ve evde sadece ana dillerini konuşabiliyorlar. Eşim bu konuda çok ilkeli ve ben de onun bu görüşünü paylaşıyorum.
Çoğunluğu Çerkeslerin ve Balkarların oluşturduğu bir Cumhuriyet'te yaşıyoruz. Buradaki iletişim dili Rusça; anaokullarında, okullarda, kolejlerde ve enstitülerde dersler Rusça veriliyor ve böyle bir ortamda ana dilinizi "unutmanız" çok kolaydır.
Ne yazık ki, burada da ana dilini bilmek zorunda olmadıklarına inanan çok insan var, pek çok ebeveyn çocuklarıyla doğumdan itibaren sadece Rusça konuşuyor.
Burada Rus diline karşı hiçbir şeyim olmadığını belirtmek isterim, kendim 6 yıl boyunca Rusça eğitim gördüm. Benimkisi belirli bir dile karşı olmak değil, hayır!
Dünyanın çok büyük, çok yönlü, çok uluslu, çok dilli olduğunu biliyorum. Ben sadece, hangi milletten olursa olsun, herkesin anadilini bilmesi gerektiğini düşünüyorum! Herkesin kim olduğunu ve nereden geldiğini bilmeye hakkı olduğuna inanıyorum.
* Çerkesya'daki yaşam ve yaşanabilirlik üzerine ne söylemek istersin?
- Buradaki yaşam hakkında söyleyecek kötü bir şeyim yok. Neden olsun ki? Çünkü okumak isteyen herkes burada ücretsiz olarak mükemmel bir eğitim alabilir! Bence bu çok önemli.
Sonra, çalışmak ve ailesini doyurmak isteyen her insan kesinlikle bunu yapabilir.
Etrafınızdaki her şeyi sonsuza dek eleştirmek çok kolaydır, ancak bir insan dünyayı daha iyi hale getirmek istiyorsa, kendisiyle ve çevresiyle, genç nesille başlamalı ve onlara doğru şeyleri aşılamalıdır.
* Peki, diaspora hakkında ne düşünüyorsun? Burada, diaspora yaşamı hakkında ne anlatılıyor? Ve sence aralarındaki temel farklar neler?
- Buradaki pek çok insan, şu anda yaşadıkları yerden başka bir yerde, soydaşlarımızın yaşadığı ülkelerden birinde yaşasalar hayatlarının çok daha iyi olacağından eminler. Ama bana göre, kardeşlerimizin bütün dünyaya dağıtıldıkları ve bunun onlara neye mal olduğu gerçeğini kaçırıyorlar. Kardeşlerimizin çoğu eridi.
Ancak, anavatanlarında yaşayan Çerkeslerin ezici çoğunluğu, buraya ne kadar çok insan dönerse, bunun hepimiz için o kadar iyi olacağından emin.
Özellikle öğrenciler söz konusu olduğunda, örneğin, bir şey lazım olduğunda veya yardım istediğimde, her zaman benim gibi düşünen insanlar bulabilirim. Sorunun ne olduğu önemli değil; her zaman yanımda olacak, bana yardım edecek insanlar vardır.
Bu tam olarak ilişkinin göstergesidir.
Bugün, yıllar önce neyin doğru neyin yanlış olduğunu düşünmeye gerek yok, insanlarımız dünyanın dört bir yanına dağılmışken, şimdi asıl mesele, tek bir dile sahip tek bir ulus olduğumuzu unutmamaktır.
* Çerkesya'ya gelen öğrencilerin kültürümüze yakınlaştıklarını düşünüyor musun?
- Tabii ki! Genel olarak, bunun için: yerel kültürle, gelenek göreneklerle, insanlarla, yaşam biçimiyle yakınlaşmak için geldiklerini düşünüyorum. Bu normaldir, desteklenmelidir! Köklerine ve kökenlerine kayıtsız olmayan gençler her zaman saygı görmeye değerdir.
* Sana göre, yerli ve diasporadan gelen öğrenciler arasındaki ilişkiler nasıl?
- Dürüst olmak gerekirse, kişiden kişiye değişiyor. Ama dışarından gelen öğrenciler çoğu zaman kendi aralarında takılıyorlar, sanırım daha kolay olduğu için.
Dil engelini unutmamalıyız. İlk başta, ne Rusça ne de Çerkes dilini bilmiyorlar ve buraya geldiklerinde öyle hemen kendileri için “gerekli” dil ortamına giremiyorlar, bu nedenle kendilerine benzer, daha iyi anlaşabilecekleri insanları buluyorlar.
Ben öğrencilerime her zaman yerel öğrencilerle daha fazla iletişim kurmaya çalışmalarını söylüyorum, çoğu bunu yapıyor, hatta hafta sonları komşu köylerdeki sınıf arkadaşlarının evlerine giden öğrencileri bile tanıyorum.
Kafkasya'da insanlar çok arkadaş canlısı ve misafirperverdirler. Ve yabancı öğrenciler üniversitede kendilerini çok iyi hissediyorlar.
* Deneyimlerinden ve hislerinden yola çıkarak, diasporadan gelen öğrencilerin Çerkesçe öğrenmeye istekli olduklarını söyleyebilir misin?
- Diasporadan gelen öğrenciler kesinlikle Çerkes dilini öğrenmek istiyorlar, ancak bunun için yeterli çaba göstermiyorlar. Derse geliyorlar, sorular soruyorlar, gerçekten ilgileniyorlar ama sınıftan çıktıktan sonra kendileri için en kolay dile, yani Arapça ya da Türkçe'ye geçiyorlar.
Dediğim gibi, Çerkesçe konuşan Çerkesler arasında yaşasalar da dilsel çevreleri yok. Ve tahmin edebileceğiniz gibi, kullanmadığınız, zihinsel olarak cümleler kurmadığınız dil beyninize yerleşmez.
Ancak öğretimin kalitesini iyileştirmeye ve haftalık ders sayısını artırmaya çalışıyoruz.
* Gençlerin Çerkesya'ya üniversite eğitimi almak için gelmeleri üzerine ne düşünüyorsun? Toplumumuzun geleceği için önemli olduğuna inanıyor musun? Ve gelen öğrenci sayısını arttırmak gerekiyor mu?
- Son birkaç yılda, Rusya'ya gelen yabancı öğrenci sayısı önemli ölçüde arttı. Üniversitemiz yabancı öğrencileri çekmek için büyük çaba sarf ediyor ve bunu çok yetkin bir şekilde yapıyor.
Çerkes öğrencilere gelince, örneğin, benim istediğim kadar çok Çerkes öğrenci yok. Ama eğer liseden mezun olduklarında ve bir üniversiteye gitmeye karar verdiklerinde onlarla iletişim kurma fırsatım olsaydı, onlara KBDÜ'nün mükemmel bir seçim olacağını söylerdim.
Onlara, vatanlarının burası olduğunu ve burada herkesin her konuda onlara yardım etmeye hazır olduğunu söylerdim...
Çok çok teşekkür ederiz Farida. Bizi aydınlattın.