
Bayrak, yalnızca bir kumaş parçası değil; bir halkın kimliğini, tarihini ve geleceğe dair iddiasını temsil eden güçlü bir simgedir. Uluslar için bayraklar aidiyetin, birlikteliğin ve özgürlüğün arzusunun renkli ifadesidir. Ancak söz konusu Çerkes halkı olduğunda, bu anlam katmanları çok daha derinleşir.
Çerkesler, 19. yüzyılda yaşadıkları soykırım ve büyük sürgünle yurtlarından koparılmış; dünyanın dört bir yanına dağılmış bir halktır. Bugün milyonlarca Çerkes, vatanı olan Çerkesya’dan uzak coğrafyalarda yaşamaktadır. Bu da bayrağı, sadece bir sembol değil, vatanla kurulan köprünün kendisi hâline getirir. Çünkü diasporada yaşayan bir halk için bayrak, varlığını hatırlamanın, kimliğine tutunmanın ve bir araya gelmenin en güçlü yoludur.
Diasporada bayrağın taşınması, bir direniştir. Sessizliğe, asimilasyona ve unutuluşa karşı bir duruştur. Balkonlara asılan her bayrak, sönmeyen bir hafızadır. Mitinglerde, düğünlerde, cenazelerde elden ele dolaşan bayrak, "Biz hâlâ buradayız" diyen bir halkın kalp atışıdır.
Son yıllarda, Çerkeslerin bayrağı sahiplenişi, bu simgeyi yeniden politik bir alanın merkezine taşımıştır. Çünkü bayrağa sarılmak, sadece geçmişe değil, aynı zamanda geleceğe de sahip çıkmaktır.
Kısacası, bir halkın tarihini unutmamak için en sade ama en etkili yol, bayrağı unutmamaktır.
Çerkesler için bayrak; dönüşü simgeler, direnişi temsil eder ve bir gün Çerkesya’da yeniden yükselecek umudunu taşır.
Çerkesya Gençliği
21.04.2025