Yaşadığımız soykırımı anlatmamızın, yıllar sonra gerçekleri gün yüzüne çıkarmaya çalışmamızın bize zarar vereceğini düşünenler var.
Halbuki, yaşadığımız soykırımı anlatmak, bunu dünyaya duyurmak ve dünyada görünür kılmak halkımıza yapılanları 157 yıl sonra bile unutmadığımızın, yapılanlar karşısında sinmediğimizin ve sinmeyeceğimizin, haklarımızı sonuna kadar savunacağımızın ve bu uğurda elimizden gelen her şeyi yapacağımızın en büyük göstergesidir.
Peki bazı kesimlerin Çerkes Soykırımını anlatmamızın bize zarar vereceğini düşünmesinin sebebi nedir? Bunun yegane sebebi, başta sosyal medyada yayılanlar olmak üzere topluma sunulan yanlış bilgiler. Topluma sunulan bu yanlış bilgileri uzun yıllar sonunda gerçekleriyle değiştirmeye çalışmak, insan doğası gereği bazı insanları tedirgin ediyor ve bu tarz düşüncelerin doğmasına sebep oluyor.
Geçmişimizi dünya kamuoyunda görünür kılmanın ve yaşadığımız soykırımı dünyaya anlatmanın bizlere zarar vereceği görüşünün yanlış olduğunu ortaya koymak için en öncelikli ihtiyacımız bir tarih araştırma merkezimizin ve arşivimizin olması.
Biz Çerkeslerin hâlâ ciddi bir arşive sahip olduğunu söyleyemeyiz. Bizler soykırım ile ilgili belgeleri Rusya, İngiltere, Türkiye ve Gürcistan gibi ülkelerdeki arşivlerden buluyoruz. Bu arşivlerdeki belgeleri toplamalı ve derlemeliyiz. Sadece yazılı olanları değil, sözlü belgeleri de toplamalı, bunları da kayıt altına almalıyız. Bunların yanı sıra dünyada soykırım üzerine yapılan toplantıları, konferansları takip etmeli, bu çalışmalara katılım sağlayıp halkımızı ve yaşadığı bu soykırımı anlatmalıyız.
Gerek Cumhuriyetlerimizle gerek kurumlarımızla gerekse informel gruplarımız ile ilişkilerimizi nasıl güçlendireceğimizi, sosyal medyayı daha etkin nasıl kullanacağımızı da araştırmamız gerekir.
Daha güçlü, belge ve bilgiye dayalı etkinlikler düzenlemeli ve bu etkinliklerde gençlerimize sorumluluklar yüklemeli ve onları bu tür konularda geliştirmeliyiz.
Bu etkinliklere örnek verecek olursak dil ve tarih üzerine çalışmalar yapan akademisyenlerle konferanslar düzenleyebiliriz, sergiler, paneller düzenleyebiliriz, soykırıma uğramış diğer halklarla etkileşime geçebiliriz....
Yani bu konuda adım atmaya başlarsak yapabileceğimiz pek çok şey var.
Geçmişe oranla şu anda dünyada Çerkes Tarihi ve Sorunu üzerine araştırmalar yapan birçok akademisyen var. Eğer bu insanlar şu an bizleri, bizlerin tarihini araştırıyorsa bunun tek nedeni haksızlık karşısında 157 yıl sonra bile sinmeyip hakkımızı sonuna kadar savunmamızdır. Şimdiye kadar doğru şeyler yapmışız ki bu insanlar şuanda bizleri araştırıyor.
Onun için kimse soykırımı anlatmak bize zarar verir diye düşünmemeli. Haksızların haklıları sindirmeye çalıştığı bu düzende sinmek yerine görünür olmalı.
Lıhujıko Sinef- Çerkesya Gençliği