Değerli arkadaşlar!
Kafkasya'da, KAFFED i oluşturan Çerkes organizasyonların Dünya Çerkes Birliği ile ilişkilerin sürdürülüp sürdürülmemesi ile alakalı yapmış oldukları kamuoyu tartışmalarından haberdarız.
Bu bağlamda, sorunun bazı yönlerine dikkat çekmek istiyorum.
1. Dünya Çerkes Birliği (DÇB), DÇB tüzüğünde açıkça belirtilen bir dizi konuda farklı ülkelerden Çerkes örgütlerinin etkileşimi ve işbirliği için oluşturulmuş bir platformdur.
DÇB hakkında tartışan bir çok kişi DÇB hiç okumamış ve DÇB'nin misyonu hakkında en ufak bir bilgiye sahip değil. Bu nedenle DÇB genel kurulunda farklı ülkelerin delegasyonlarının da katıldığı oturumda kabul edilen bir tüzük çerçevesinde kendisine şu hedefleri belirlemiştir:
- Çerkes halkının oluşumu ve gelişimi ile ilgili ekonomi, hukuk, tarih, kültür, eğitim, demografi ve diğer konularda bilimsel araştırmalar düzenler ve yürütür;
— Çerkeslerin manevi ve kültürel gelişimine katkıda bulunur;
— Anadilin öğrenilmesine, tek bir Çerkes edebi dilinin oluşturulmasına katkıda bulunur;
— Çerkes kültürel ve tarihi değerlerin tarihi anavatanlarına geri dönmesine katkıda bulunur;
— DÇB bünyesinde özel bir kütüphanenin oluşturulması için Çerkesler ile alakalı el yazmalarının toplanmasına katkıda bulunur;
— Farklı ülkelerde yaşayan Çerkeslerin özellikle çocuk ve gençlerin akrabalık bağlarının tekrar kurulmasına ve gençler arasında iletişimin sağlanmasını teşvik eder;
-Tarihi vatanlarına dönmek isteyen Çerkeslere yasaların öngördüğü şekilde yardım sağlar.
DÇB, bu tüzüğe uygun olarak, kendisine başka görevler belirlemez ve bu farklı ülkelerin kongre delegasyonlarının kararıdır.
DÇB'nin yasal görevlerini yerine getirip getirmediğine ve Türkiye deki Çerkes Sivil Toplum örgütlerinin dünyadaki farklı ülkelerdeki Çerkes Organizasyonları ile birlikte hareket edebilecekleri bir platforma ihtiyaçları olup olmadığına Çerkes toplumu kendisi karar vermelidir.
2. Türkiye'de Kaffed'in DÇB üyesi olmadığı yönünde yapılan açıklamalar ne olursa olsun, bu açıklamaların doğru olmadığını vurgulamak isterim. Bu söylemler tamamen siyasi karakter taşımaktadırlar. Bu gerçek Türkiye deki ve diğer ülkelerdeki Çerkes kamuoyunu yanıltmaya çalışan kötü niyetli insanlar tarafından çok iyi bilinmektedir.
Uluslararası Çerkes Derneği'nin en üst yönetim organı DÇB Kongresi'dir. DÇB kurulduğu andan itibaren Kaffed'in DÇB'den çekilmesi veya dışlanması ile ilgili bir karar alınmadı ve alınamaz.
Bu gerçek, Rusya, Ürdün, Suriye, Almanya, ABD, İsrail, Abhazya daki herhangi bir DÇB üyesi dernek tarafından kolaylıkla teyit edilebilir.
DÇB Konseyi, yakın zamanda KAFFED'in DÇB üyeliğini resmi kararıyla yeniden teyit etti.
KAFFED'in DÇB üyeliğini teyit eden başka yasal bir karar gerekli değildir. Bunu herkes iyi biliyor. Bunu görmek ve duymak isteyenler bunu çok iyi bilirler ama bunu duymak ve görmek istemeyenler buna zorlanamaz.
KAFFED, kendi yönetim kurulunun alacağı ve DÇB genel kurulunda gorusulere kabul edilen bir kararla DÇB üyeliğinden ayrılabilir.
KAFFED yönetiminin Rusya, Ürdün, Suriye, Almanya, Amerika, İsrail ve Abhazya delegasyonlarını da bu önemli kararı neden aldıklarını açıklamak üzere bu önemli toplantıya davet etmesini beklemek mantıklıdır.
Eğer niyetiniz iyi ve amacınız parlak ise neden başınızı gizleyesiniz ki?
DÇB üyesi olan Rusya, Ürdün, Suriye, Almanya, ABD, İsrail ve Abhazya daki Çerkes organizasyonları da kendi genel kurullarini toplayarak ortaya çıkan bu durum ile alakalı kendi değerlendirmelerini açıkça aleni bir şekilde getirebilirler.
Ve bu doğru bir yaklaşımdır.
3. DÇB, herhangi bir ülkedeki Çerkes organizasyonunun teleleinde degildir. DÇB kongresi, konseyi, yürütme komitesi toplantılarina katilan tüm ülkelerin delegasyonları, DÇB 'nin yönetim organlarının üyesi olan istisnasız tüm kişiler, DÇB 'nin yasal görevlerinin yerine getirilmesinde eşit sorumluluğa sahiptir. Yetkilendirildikleri için kendilerini seçenlere karşı sorumludurlar. Bu bir aksiyomdur.
DÇB yapısının özelliği, herhangi bir ülkenin Çerkes örgütlerin kararlarında bağımsız olmaları ve DÇB tüzüğü çerçevesinde herhangi bir projeyi hem toplu hem de bireysel olarak uygulayabilmeleridir.
Örneğin, İsrail'in Çerkes örgütü ile Amerika Birleşik Devletleri'nin Çerkes örgütünün, Rusya'nın Çerkes örgütleri ile Suriye'nin Çerkes örgütünün, Almanya'nın Çerkes örgütü ile Ürdün'ün Çerkes örgütünün işbirlikleri ve toplu olarak gerçekleştirdikleri iş birlikleri gibi.
Bunun birçok örneği var. Dolayısıyla DÇB yonetimi, KAFFED'in dünyanın herhangi bir köşesindeki herhangi bir Çerkes örgütüyle çalışmasına hiçbir şekilde engel olamaz.
4. Daha önce belirtildiği gibi, KAFFED, DÇB 'nin bir parçası olan diğer tüm Çerkes örgütleri gibi, DÇB'nin yasal görevlerinin yerine getirilmesinden tamamen sorumludur.
Geçtiğimiz on yıllara değinmeden, Türkiye Çerkes halkı, KAFFED'in mevcut yönetimine DÇB'nin yasal görevlerini yerine getirmek için DÇB tüzüğü çerçevesinde dünyadaki diğer tüm Çerkes örgütleriyle işbirliği ve etkileşim içinde gerçekte neler yaptıkları hakkında sorular sorabilir. Bu bağlamda, DÇB'nin tüzüğüne geri dönmeyi öneriyorum. Sonuçta, tüzükte ne yazıyorsa, DÇB'nin tam olarak varoluş amacıdır.
5. KAFFED, mevcut yapısında, DÇB üyesi Çerkes örgütleriyle birlikte Çerkes halkının oluşumu ve gelişimi ile ilgili ekonomi, hukuk, tarih, kültür, eğitim, demografi ve diğer konularda hangi bilimsel araştırma ve geliştirmeleri uygulamış veya gerçekleştirmeyi düşünüyor? Onlar adına cevap vereceğim. Hiçbiri. Hatta böyle bir niyetleri yok.
б. KAFFED, DÇB üyesi Çerkes örgütleriyle birlikte Çerkeslerin manevi ve kültürel gelişimini nasıl destekliyor? DÇB tüzüğünün bu maddesinin özü, farklı ülkelerin Çerkes örgütlerinin, Çerkes topluluklarının manevi ve kültürel alanda başarılı alışverişlerde bulunmaları ve böylece bir bütün olarak tüm Çerkes halkının manevi ve kültürel dünyasını zenginleştirmeleridir. Bu, DÇB 'nin en önemli görevidir, aslında bunun için varlar.
Bölgemiz ile ilgili olarak, Türkiye Çerkeslerinin başarıları göz önüne alındığında, bölgemizdeki Çerkeslerin manevi ve kültürel gelişimi alanında bunları uygulamaya yönelik hiçbir eylem veya niyetin bize aktarılmadığını kesin bir dille söyleyebilirim. KAFFED'in şu anki yapısı bizimle fiziksel olarak iletişime geçmeyi denemedi bile. Dolayısıyla bu alanda da bir çalışma olmadığını not ediyoruz.
Bu çalışmanın ayrılmaz bir parçası, tarihi vatanlarında okuyan Türkiye'den giden Çerkes öğrencilerdir.
Mevcut KAFFED ekibi onlarla en son ne zaman görüştü? Sorunlarıyla ilgilendi mi? Onlara herhangi bir şekilde yardım etti mi?
KAFFED yönetiminin anavatanda eğitim gören gençlerin, eğitim gördükleri okulların rektörleri ile,dekanları ile gençlerin eğitimleri hakkında periyodik görüşmeler yapması mümkün değil mi? İyi bir eğitim alıyorlar mı? Bizim tarafımızdan herhangi bir yardıma ihtiyaçları var mıdır? Belki de KAFFED'in mevcut yonetimi, ihtiyacı olan veya üstün başarı gösteren öğrencilere burs veriyordur? Kaç Çerkes yurttaşın Krasnodar'da okuduğunu biliyorlar mı? Ne yazık ki, bunların hiçbiri de mevcut değil.
3. Anadilin çalışılmasını, DÇB üyesi Çerkes örgütleriyle birlikte tek bir Çerkes edebi dilinin geliştirilmesini teşvik etme konusu.
Anavatan bu alanda mümkün olan her şeyi yaptı. Ders kitapları, video dersler, öğretmenler, anadili ve yerli edebiyat öğretmeni yetiştiren üç üniversite. Alın, kullanın, geliştirin.
4. KAFFED'in mevcut yapısı, DÇB üyesi diğer kuruluşlarla işbirliği çerçevesinde, aile bağlarının yeniden kurulmasına, farklı ülkelerde yaşayan Çerkesler, özellikle çocuklar ve gençler arasında temasların kurulmasına nasıl katkıda bulunuyor?
Bu konuda Adıge Khase'mizin ve daha sonra Muğdin Çermit'in Çerkes kuruluşunun Bursa ve İnegöl ile birlikte hayata geçirdiği projeyi hatırlatmak istiyorum. İnegöl'den çocukları davet ederek onları otellere ve sanatoryumlara değil, Panahes köyündeki Çerkes ailelerinin yanlarına yerleştirdik.
Bu projenin amacı Kafkasyalı çocukların Türkiye'den gelen yaşıtlarını yakından tanımalarıydı. Panahes köyünde yaşamanın yanı sıra, Krasnodar Bölgesi yönetiminin yardımıyla çocuklar, Kafkasya'nın Karadeniz kıyısındaki Çerkes köylerini ziyaret ettiler. Birkaç gün boyunca Soçi şehrinde, Rusya'nın diğer bölgelerinden Rus çocuklarla birlikte çocuk sağlık kampına geldiler ve burada Soçi Belediye Başkanlığı'nın yardımıyla onlar için özel bir program hazırlandı.
Proje o kadar harikaydı ki, İnegöl şehrinden bir heyet Krasnodar Bölgesi yönetimini ziyaret etti ve bu insani projenin uygulanmasındaki yardımlarından dolayı çocukların ebeveynleri adına projeye destekcilerine teşekkür etti.
Daha sonra Kafkasya'dan çocuklar İnegöl şehrine geldi ve Çerkes ailelerin yanında yaşadı. Bu projeyi gerçekleştirmemize bir çok harika insan yardım etti ve bu proje çok başarılı oldu. Bölgesel Çerkes örgütlerine ek olarak, Türkiye'nin belediye yetkilileri, İnegöl ve Bursa gibi ve çevre illerden de yardım sağlandığı belirtilmelidir. Projenin hedeflerine ulaşılmıştır. Pek çok çocuk arkadaş oldu, büyüyünce bazıları aile kurdu ve çocukları oldu.
KAFFED'in mevcut yapısı bu tür projeleri uyguluyor mu? Türkiye'de Kafkasya'dan gelen akranlarına evlerinin kapılarını misafirperverlikle açacak Çerkes aileler yok mu? Aslında, onlardan milyonlarca var. Ancak bu projeler neden mevcut KAFFED yapısı tarafından uygulanmıyor? DÇB 'nin yönetimi, cumhuriyetlerin yetkilileri, Rusya'nın Çerkes örgütleri bu taleplere hiç hayır demişler mi? Sonuçta, benzer projelerin uygulanması DÇB üyelerinin temel sorumluluğudur. Bütün bunlar bunun için. Farklı ülkelerden gelen mevcut Çerkes gençliği birbirini tanımıyorsa, neden hepimiz varız?
5. KAFFED, tarihi vatanlarına dönmek isteyen Çerkeslere yasaların öngördüğü şekilde nasıl yardım sağlıyor? KAFFED'in mevcut yönetimi aracılığıyla Kafkasya'ya dönmeleri sağlanan aileler nerede? Mevcut KAFFED yönetiminin Kafkasya'daki geri dönen aileleri için yaptığı evler nerede? Cevabı hepimiz çok iyi biliyoruz. Bunun hakkında konuşmaya hiç gerek yok. Sadece Kabardey-Balkar'da Rusya'da Çerkes aktivistler tarafından 250'den fazla ev satın alındığını hatırlatmak istiyorum. Rusya daki DÇB yöneticileri ve üyeleri de dahil.
KAFFED'in birçok üyesinin ya da ilk kez okuyanların, benim söylediklerimden DÇB tüzüğünde gerçekte ne yazıldığını, ne yapması gerektiğini öğreneceklerine ve kendileri için sonuçlar çıkaracağına eminim. Ancak en büyük soru şudur: “Bütün bunlar neden yapılmıyor ve buna engel olan ne?”
Benim için cevap aşikar, ama bunu kendime saklayacağım. Durumu derinlemesine analiz edebilen ve stratejik düşünebilen, gereğinden fazla insanın bulunduğu Türkiye'de bunun iyi anlaşıldığından eminim. Meşhur bir atasözü der ki: "Çalışmak isteyen fırsat arar, istemeyen sebep arar."
Asker Sokht