Bugün İzmir’de Ahmet Güneştekin’e ait “Gavur Mahallesi” isimli sergideydik. Nüfus mübadelesi ile yerlerinden edilmiş insanların, geride bıraktıklarına tanıklık ettik.
Bugün onlardan biri olduk. Yıllar önce biz Çerkesler nasıl vatanımızdan edildiysek, bugün de nüfus mübadelesiyle zorla yerlerinden edilmiş insanların hayatlarında bulduk kendimizi. Onların bavullarına sıkışıp oradan oraya sürüklendik. Ayaklarındaki pabuç olduk. Kullandıkları sandalye, masa olduk…
Sergi, 3 Kasım’da İzmir’de sanat, siyaset ve iş dünyasının önde gelen isimleri, ulusal ve yerel basın temsilcileri, büyükelçiler, dernek ve sivil toplum kuruluşu başkanları ve çok sayıda sanatseverin katılımıyla açıldı. Açıldığı günden beri günlük 7-8 bin kişi ziyaret ediyor.
Sergi, adını Margosyan’ın aynı adla çıkmış kitabından alıyor. Kitapta olduğu gibi kültürel çeşitliliği vurgulayan ve çok damarlı bir yapı üzerine kurulan bir sergi.
Sergilenen eserlerin sanatsal çerçevesi “Mübadele” kavramı etrafında şekilleniyor. Video, yerleştirme, resim, seramik gibi farklı tarzda çalışmalardan oluşan bu sergi, İzmir halkı tarafından yoğun bir ilgiyle karşılanıyor.
Serginin açılış konuşmasında Gavur Mahallesi’nin öyküsünü anlatan Ahmet Güneştekin, “Ben bir sanatçı ve zamanın tanığıyım ve her tanıklığı da sanatla bırakma gibi bir görevim var. Benim yaşadıklarım hayatımda önemli izler bıraktı. Ben de bu izleri sanatıma aktardım. Hiç bir zaman taraf olmadım, bağımsız olmayı tercih ettim. Her coğrafya benim için farklı şey ifade ediyor ve hafıza odasında birikiyor. Hafıza odasını en çok dolduran ve iz bırakan da İzmir oldu. İzmir, bir mübadele şehri. Bu yerinden yurdundan edilme meselesi, sadece burada kalmıyor. Eğer ormanları yakıyorsanız o da zorunlu bir göçtür. Oradaki canlılar hayvanlar da göçüyor. Sadece insanın yaşadığı bir göç değildir. Esas olan, ardımızda bıraktıklarımızdır.
Ben sizlere eserlerimi anlatacağım ama eserleri kendiniz hissedin, o sesleri duyun, birlikte o insanların yerlerinden yurtlarından koparılmalarını, köklerinden koparılmalarını duyun. Kökler toprağın içinde kalır gövde gider. O insanların kökleri hala burada duruyor. Umarım bu trajedileri hiçbir insanlık coğrafyası yaşamaz” dedi.
Yaşanılan acıyı, ‘hafızayı’ sanat üzerinden aktarmak çok özel. Güneştekin bunu çok başarılı bir şekilde hayata geçiriyor. Bu sergi bize, insan olmanın tarihsel, kültürel ve politik olarak çok yönlü etkilerini anlama olanağı sunuyor.
Sergi Kültürpark Atlas Pavyonu’nda, yoğun ilgi sebebiyle haftanın 7 günü açık ve ücretsiz bir şekilde, saat 10.00-18.00 saatleri arasında, rehberlerin anlatımıyla gezilebiliyor.
Sergi 5 Mart 2023’e kadar ziyaretçilerini bekliyor.
Çerkesya Gençliği
Khare Ümran