Kafe ( Han Kızının Şarkısı )

#6436 Ekleme Tarihi 01/01/2021 09:51:28

KAFE ( HAN KIZININ ŞARKISI )

Osman Çelik

Hanti, Çerkesya'nın derin vadilerinde, yüksek yaylalarında yüzyıllardır süregelen sevgililerin türküsü...

Osman Çelik, 1934 yılında Afyon'un Dinar İlçesine bağlı Yapağlı köyünde doğdu. Hakhurat sülalesindendir. 1958 yılında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi'ne kayıt yaptırdı, 1965 yılında üniversiteden mezun olup meslek hayatına başladı.

Öğrencilik yıllarından itibaren dergilerde sürekli olarak vatanı Çerkesya ve sürgündeki Çerkesyalıların sorunları ile ilgili makaleler ve hikayeler yayımladı.

Aynı zamanda birçok Çerkes kültür kuruluşunun çalışmalarına aktif olarak katıldı, bazılarında kurucu üyelik ve yöneticilik yaptı.

1976 yılında Nartlar hikaye kitabını, 1985 yılında Kafe ( Han Kızının Şarkısı ) tiyatro metnini, 1986 yılında Kazanuko Jabağ romanını, 1987 yılında Efsaneler Hikayeler Portreler hikâye ve tanıtımını, 1994 yılında Genar ( Kafkasya-1 ) ve Savaş Nesilleri ( Kafkasya-2 ); 1994-1998 yılları arasında da Zorunlu Göç (Kafkasya-3) romanlarını yazdı.

Kafe ( Han Kızının Şarkısı ) tiyatro metni 2004 yılında Tımıj Hamişe tarafından Nalchık'ta Çerkesçeye çevrildi.

"Hanti, kadın-erkek ilişkisine dokunur. Kadına değer vermenin; sevilen kadını yüceltmenin şiiridir. Sosyal tabakalar arasındaki manâsız, derin uçurumlarla alay eder. Kin telkin etmez. Sevgi ve yakınlığı öğütler. Müziğin ritmine uygun hareketler dünyasıdır. Müzik-raks bütünlüğüdür." (sayfa 11)

Kabardeyler; 'Kafe', Asetinler; 'Hanti', 'Han Kızının Şarkısı', Şapsığlar, Abzehler, Bjeduğlar; 'Zefako', Karaçaylar; 'Tüz Tartuv' adını vermişlerdir bu parçaya.

Osman Çelik'in 'Hanti' demesinin sebebi ise Kafe'nin hikayesini 1966 yılında ilk kez Asetin Temir Polat Kubat'tan dinlemiş olmasıdır. Ona bir şükran ifadesi olarak bu kelimeyi kullanmaktadır.

Bu kitapta Osman Çelik, nesillerin birbirine naklederek zamanımıza getirdiği Hanti efsanesini anlatır.

Bir Kabardey Prensesi ile bir çobanın hikayesidir bu.

Kafe de Janko da iyi bilir sevdalarının açığa çıkamayacağını. Hangi bey, hangi prens çobanına kızını verir ki? Bunun masallarda bile yeri yoktur. Törenin kuralları katıdır. Acımasızdır.

"Janko ağır ağır armonikasını göğsüne doğru kaldırır. Çalmaya başlar. Kafe, melodinin ritimlerine uygun biçimde, sağa sola salınımlar yapar. Janko da, aynı salınımlarla karşılık verir. Sonra Kafe, ilk adımlarını atar. Janko, O'nu izler. 'Kafe Oyununun' ilk basit figürleri ortaya çıkar." (sayfa 49)

Kafe ve Janko arasındaki bu oyun gelişigüzel bir müziğin ritmine uygun gelişigüzel hareketler değildir. İkisi arasında senelerce gizli kalmış bir duygunun açığa çıkışıdır.

Osman Çelik bu kitabında yalın, açık ve akıcı bir dil kullanmıştır. Aynı zamanda, yeri geldikçe, geleneklerimizden de bahseder.

Kitabın kapağına baktığımızda ön yüzünde kitabın ismine ve yazarına, arka yüzünde ise kitapla ilgili kısa bir açıklamaya yer verilmiş.

Osman Çelik bu eseriyle Çerkesya folklorunun en güzel örneklerinden birini yazın dünyamıza kazandırmıştır. Nesiller boyunca benliğimizde kaldığı gibi yazın dünyamızda da kalacak daha nicelerine. Elinize, emeğinize sağlık.

Gelişim Matbaacılık

Ankara- 1985

Kafdav'dan temin edebilirsiniz.

Lihujiko Sinef

Çerkesya Gençliği
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks