“Bir toplumsal-politik hareketin gücünün en önemli göstergelerinden biri kadınların mücadeleye katılım oranı, diğeri de gençliğin bu mücadeleye ne kadar etkin bir şekilde katıldığı, ne kadar görev aldığıdır.”
Çerkesya Gençliği’nin kuruluş felsefelerinden bir cümledir bu.
Bizler bu düşünce ile yıllardır kendi karar alabilen, kendi kararlarını uygulayabilen Çerkes gençliğini örgütlemeye çalışıyoruz.
Çünkü, maalesef toplumuzda hem gençlerimiz hem de hangi yaş grubundan olursa olsun kadınlarımız hep geri planda kalıyor/du. Gençlerin görevi derneklerde getir götür, kadınların ise “mutfak işleri” idi.
Artık bir şeyler değişmeli düşüncesiyle birkaç yıldır Türkiye’de, Çerkesya’da ve Avrupa’da yaşayan; ama yönü vatan Çerkesya’ya dönük gençler ile sosyal medya üzerinden örgütlenmeye başladık. Çerkesya Gençliği (ÇG) adındaki grubumuzu kurduk. Bu süreçte sosyal medya hesaplarımızdan düşüncelerimizi anlattık.
Uzun süredir Çerkesya Gençliği üyeleri olarak yüz yüze gelme planları yapıyorduk; ama pandemi dolayısıyla bir türlü bu planımızı gerçekleştiremedik. Pandemi koşullarının hafiflemesiyle ÇG üyeleri olarak bir kamp yapma kararı aldık.
Öncelikle sadece ÇG üyeleri olarak bir araya gelmeyi planlıyorduk. Ama böyle bir fırsatı belki uzun bir süre daha yakalayamayacağımızı düşünerek ÇG üyesi olmasa da hemen hemen bizim gibi düşünen genç arkadaşlarımızı da bu kampa davet ettik.
Et ile tırnak gibi ayrılmaz bir bütün olduğumuz Çerkesya Hareketi üyeleriyle de yaptığımız görüşmeler sonucu “I. Çerkesya Gençlik Kampını” Antalya Çerkes Derneği ev sahipliğinde Adrasan, Antalya’da bir çadır kamp olarak yapmaya karar verdik.
Yaklaşık 70 kişinin katıldığı bu kampta toplumumuza da bazı mesajlar vermek istedik. Maalesef ulusal hareketimizde kadınlarımız geri planda kalmış, sanki mutfak/ev işleri sadece onların işiymiş gibi oluşan zihniyete tepki göstermek istedik.
Bunun için I. Çerkesya Gençliği Kampı’nda Çerkes kadınlarının çalışmaması, bu sefer Çerkes erkeklerinin Çerkes kadınlarına hizmet etmesi kararını aldık. Çünkü artık Çerkes kadını sanki sadece kendi göreviymiş gibi görülen ev işlerinden sıyrılıp ulusal hareketimizde daha görünür olmalı.
Kampta Çerkesya’nın ve Türkiye’nin farklı bölgelerinden birçok genci bir araya getirdik. Birçoğu ilk defa birbirini yüz yüze görmesine rağmen çok çabuk, müthiş bir samimi ortam oluştu, sanki herkes yıllardır birini tanıyormuş gibi.
Özellikle Çerkesya’dan gelen arkadaşlarımız ortama çok çabuk uyum sağladı. Bunun da en büyük sebebi bence hepimizin yönünün vatan Çerkesya’ya doğru yönelmiş olması. Kalptekiler, zihindekiler benzer olunca insanlar arasında bağ kurmak daha kolay oluyor.
Kamp süresince hep beraber eğlendik, hep beraber düşündük. Birbirimize bilgi ve tecrübelerimizi aktardık. Çerkesya’dan gelen arkadaşlarımız Çerkesya ve oradaki üniversiteler ile ilgi bilgiler verdi diğer gençlere.
Geceleri düğün (cegu) halkaları kurduk, birlikte Çerkes şarkıları (woredleri) söyledik. Tekne turu yaptık, Antalya’nın birbirinden güzel koylarını gezdik. Antalya müzesini, Phaselis antik kentini ziyaret ettik.
Her gittiğimiz yerde Çerkes halkının uyanış çığlıkları olan “Adığe Wey Wey”, “Çerkesya Wey Wey” “Adıgabze psow” “Adığe Xeku psow” “Adığe Lhepk psow” sloganlarını hep bir ağızdan haykırdık.
Denize girerken “Çerkeska (Adığe faşeler)” giymemizi bekleyenler oldu, ama biz normal insanlar gibi denize deniz kıyafetlerimizle girdik. Normal bir insan davranışı sergilediğimiz için “özür dileriz”. Bir dahaki sefere Çerkeskalarımızla denize gireceğiz!
Kampın ikinci günü, kamp yaptığımız bölgede olan Jineps gazetesinden Figen Hanım kampımızı ziyaret etti. Bu ziyaretten dolayı bizler çok memnun olduk. Figen Hanım, Jineps gazetesi adına bizler ile röportaj yapmak istedi. ÇG üyelerinden birkaç arkadaşımız ve misafir 2 arkadaşımız Figen Hanımın sorularını cevapladık. Figen Hanım röportaj dolayısıyla çok memnun görünüyordu.
Kampın son günü Figen Hanım bizi aradı Jineps yayın kurulunun yapılan röportajı yayınlamama kararı aldığını üzüntüyle bize iletti. Sebep ise organizasyonun ÇG-ÇH organizasyonu olmasıymış.
Biz bu karara şaşırmadık. Çerkeslerin “özgür sesi” Jineps bir kez daha kendi samimiyetini bu şekilde göstermiş oldu.
Yine kampın son günü, kampımıza davet ettiğimiz Rusya Federasyonu Antalya Başkonsolosluğu Ataşesi Andrianov Andrian Vladimiroviç’i Çerkesya pankartı önünde karşıladık. Kendisine Çerkesçe olarak hitap edip davetimizi kabul ettiği, kampımıza geldiği için küçük hediyemizi taktim ettik. O da Türkçe olarak düşüncelerini, memnuniyetini dile getirdi. Kurduğumuz cegu halkasına o da dahil oldu, dansa çıktı, cegu sonuna kadar da halkadan ayrılmadı.
Sayın Ataşenin kampımıza gelmesinden dolayı biz gerçekten memnunduk. Kendisini davet ettiğimiz için bize gelen eleştirilere kulak bile asmadık. Onlar Rus halkını veya Rusya Federasyonu düşman olarak görebilirler, ama biz bu şekilde görmüyoruz. Onun için de geçmişte yaşanan acıların, felaketlerin çözümü için barışçıl yollarla, kimseye düşmanlık, kin, nefret gütmeden derdimizi anlatıyoruz, çözüm yollarını arıyoruz.
Bu kamp ilkti. Tabi ki eksikler olmuştur. Ama her şeye rağmen kamp sonunda çok samimi dostluklar edindik. Vedalaşırken büyük küçük birçok kişinin saklamaya çalıştığı gözyaşlarında bu samimiyeti gördük. Birçok gencin de bizimle aynı düşüncelerde olduğunu gördük. Vatan Çerkesya sevgisinin Çerkes gençlerinin kalbinde giderek büyüdüğüne şahit olduk.
Görüyoruz ki ekilen umut tohumları yavaş yavaş da olsa yeşeriyor. Çerkesya Gençliği olarak daha da büyüyeceğiz, artık daha atak olacağız. Ve inanıyoruz başaracağız!
Hakhu Nart