60 İNSAN, 60 YOLDAŞ, 60 KAHRAMAN

#1401 Ekleme Tarihi 02/06/2017 08:55:16
18893380_781660702003623_6913093885809933022_n 19 Mayıs Cuma günü sabah 05.30 da kalkıyorum. Sonunda hayalimi gerçekleştirecek olmanın sevinciyle kalkış noktasına gidiyorum. Daha kalkış yerinde karşılaştığım samimiyet bu yolculuğun çok güzel geçeceğinin habercisiydi. Ben otobüs yolculuklarından hep nefret etmişimdir. 5 saate bile dayanamam. Ama Çerkesya yolculuğu benim için bitmesini hiç istemeyeceğim bir rüya kadar güzel geçti… Birkaç küçük sorundan dolayı gece yarısı vardık Nalçik'a, ama gecenin bir yarısı bizi karşılayanları görünce kendimi çölde suya ulaşmış gibi hissettim. Otobüsten indiğim anda ciğerlerime çektiğim nefes, duyduğum sesler ve gördüklerim o uzun yolculuğun tüm yorgunluğunu aldı üzerimden. Sonunda aradığım huzuru buldum. 21 Mayıs günü yağmurlu başladı, ama gene de büyük heyecanla gittik alana. İlk gördüğüm Çerkeskalı atlılar oldu, o an ne yapacağımı şaşırdım, korteje girdim. Durmadan yağan yağmura rağmen vatanımın sokaklarında yürümek, duyduğum her sesin Çerkesce olması, "Zı Lepk, Zı Xeku, Zı Xabze" diye haykırmak, bizi tanımasalar da bize kendi şemsiyelerini veren soydaşlarımız, bayraklarıyla yürüyen küçük çocuklar ve biz diasporadan gelenlerin gözlerinde gördüğüm duygu yüklü bakışları hatırladıkça hala tüylerim diken diken oluyor… Bizi orada üç gün boyunca gezdiren, vatanlarına okumaya giden gençlere ne kadar teşekkür etsem azdır. Bizle yeni tanışmış olmasına rağmen bize saatlerce sokakları, müzedeki eserleri anlatan Anzor'un hakkını nasıl öderim? Nalçik'ta geçirdiğimiz üç gün boyunca gezdiğimiz her yerde farklı duygular ve güzellikler yaşadık. Ve ben sanırım ilk defa bir şehre aşık oluyorum... Kafam hala Nalçik'ta, buradaki ben, artık "ben" değilim. 3 günün sonunda Maykop'a doğru yola çıktık. İçimizde Nalçik'ten ayrılmanın hüznü, Maykop'a kavuşacak olmanın verdiği coşkuyla sıradaki durağımıza ilerliyoruz. Maykop'a vardığımızda gene inanılmaz bir yağmur var, lakin bizi karşılayan onlarca güzel insanın sevgi dolu, sıcak bakışları bana sanki uzun bir yolculuktan sonra evime dönmüşüm hissi veriyor. Maykop’un altını üstüne getiriyoruz, geceleri zaman uyku ile boşa gitmesin diye sohbetler ediyoruz, birbirimizi tanıyoruz, yeri geliyor ağlıyoruz... ama asla yalnız olmuyoruz. Bakkala giriyoruz orta yaşlarda bir kadın var. Alacaklarımızı alıyoruz ve kasaya geçip konuşmaya başlıyoruz. Laf lafı açıyor, "Türkiye'den geldik" diyince kadın nasıl mutlu oluyor anlatamam. Bize, "siz onlar mıydınız? Bugün siz yoldan geçerken size el salladık" diyor ve soruyor: "Buraya öğrenci olarak mı geldiniz?" Bizden beklediği cevabı alamayınca üzülüyor... O anda kafamda şimşekler çaktı, daha fazla duramadım içeride, kendimce sorguladım bazı şeyleri... Benim vatanım burasıysa, ben neden dönmüyorum? Neden gelip vatanıma sahip çıkmıyorum? Maykop'ta yaşayan ve yerlisi olan Almir beni ve birkaç arkadaşımı Maykop'ta gezdiriyor, etraftan bahsediyor, fotoğraflarımızı çekiyor, biz büyük bir hevesle onu takip ediyoruz. Sonra Almir duruyor ve parmağıyla toprağı gösterip diyor ki: "BURASI SİZİN VATANINIZ, SİZİN TOPRAKLARINIZ, DÖNÜN ARTIK! BURADA BERABER YAŞAYALIM..." Gene kafamda şimşekler çakıyor ve artık bazı şeyler kafamda netleşmeye başlıyor. Bizim zaman algımız değişiyor orada. Geçirdiğimiz her gün sanki farklı farklı üç günmüş gibi geliyor. Sabah bir gün, öğlen bir gün ve akşam farklı bir gün gibi geliyor. Her güzel şeyin bittiği gibi Maykop günlerimiz de bitiyor ve ayaklarımız biz istemeden bizi otobüse götürüyor. Dönüş yolu başlıyor... Artık tek bir isteğim var: Yolun birkaç yüz saat daha uzaması, çünkü bu insanlardan hiç ayrılmak istemiyorum. Bir gün sonra Türkiye’ye giriş yapıyoruz ve o zaman vatanımın önemini bir kere daha anlıyorum. Ankara'ya gelene kadar dostlarımızla bir bir vedalaşıyoruz, sonunda gece 23.15 gibi Ankara'da her şeyin başladığı noktaya, Kaffed binasına geliyoruz. Biz 60 insan, 60 yoldaş, 60 kahraman vedalaşıyor, ayrılıyoruz; ama bu sadece fiziksel bir ayrılık, kalplerimiz hala yan yana, hedeflerimiz ve davamız hala omuz omuza… Türkiye'ye döneli 6 gün oldu, ama günümün yarısından çoğunu Çerkesya'da yaşadıklarımı düşünmekle geçiriyorum. Çerkesya’yı düşünüyorum. Nalçik'te sokaklarında, bakkallarında, taksilerde Çerkesce konuşulması geliyor aklıma… Maykop'ta bize gösterilen misafirperverlik, içtenlik samimiyet geliyor aklıma… Büyüklerimizin bize desteği ve sevgileri, biz gençlerin dostluğu ve sinerjisi hala aklımdan çıkmıyor, umarım da çıkmaz. Biz 20 ye yakın genç oradaydık ve şu an neredeyse hepimiz vatana dönüş planları yapıyoruz. Beni sorarsanız, Nalçik'te ve Maykop'ta gezdiğimiz her yerde bir parçamı bıraktım. Şu an tam değilim, yarımım. En kısa sürede vatanıma temelli dönüp, parçalarımı toparlayıp Çerkesya'da tekrar bir bütün olmanın hayali ile kendime güç veriyorum… KAJMIJ UMUT KAYA ÇERKESYA GENÇLİK MECLİSİ Kaynak:Çerkesya Gençlik Meclisi facebook Sayfası
Çerkesya
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks