İnsanlık tarihinde eşi görülmemiş bir şiddet ve yüz yıllık yok etme savaşı sonrası yurtlarından sürülen milyonlarca Çerkes, dünyanın dört bir yanına dağılmış, anadilini unutmuş, ama bir özlemleri var:
* Vatana dönüş,
* Okullarda ve üniversitelerde kendi ana dillerinde eğitim görme hakkına sahip olmak,
* Kendi parlamentolarında toplanmak, yasaları ana dillerinde tartışmak ve kabul etmek,
* Anadillerinde okuyup yazmak, düşünmek ve birbirleriyle ana dillerinde konuşmak,
* Tek bir ortak-ulusal devlette yaşamak.
Bunda ütopik ve gerçek dışı olan nedir?
Bunların "gerçek dışı" ve "ütopik" olduğuna inanan bir insan, düşüncelerinde ne kadar alçaldığının farkında mı?
Türkiye'de ve Rusya'da yaşayacak, bebeklikten itibaren Türkçe ve Rusça öğrenecek, sadece Rusça ve Türkçe düşünüp okuyacaksınız.
Siz Rus ve Türk ulusunun bir parçasısınız: "Türksünüz!", "Russunuz!". Her zaman öyleydiniz ve her zaman öyle olacaksınız.
Sadece "Türk milleti" ve "Rus milleti" var ve siz de onların bir parçasısınız.
Çerkeslere böyle diyorlar.
Aksini düşünmek suç ve aşırılıkmış, ama bunun neresi aşırı?
Hayır, asıl aşırılık, insanların kendi kaderlerini tayin haklarını kullanmalarına engeller yaratmaktır.
Ve Çerkesler (Adigeler) tek bir halktır, kendi tarihi ve kaderi olan bir millet, vatanından mahrum bir halktır.
Devlet olma hakkından yoksun bırakılmış bir halktır ve bu yoksunluğun aracı, tıpkı yüz yıl önce olduğu gibi, sürgündür, geri dönüş yasağıdır.
Şimdi birileri bu geri dönüş yasağına ve anavatanlarından ebedi sürgün cezasına "gerçeklik" mi diyorlar?
Hayır, asıl ütopya budur!
Aslan Bori
Çerkesya Hareketi Haber Merkezi