Fatıma Tlıs: "Bucha'nın Tohumları Çerkesya'da Atıldı" Avrupa Parlamentosu'nda Sunum,
Brüksel-Belçika,
18 Mayıs 2022
Bayanlar ve Baylar,
Sayın Anna Fotyga,
Burada, sizin önünüzde konuşmaktan onur duyuyorum ve dünyanın dört bir yanına dağılmış milyonlarca Çerkes kardeşim adına, ülkem Çerkesya'nın trajedisini gün ışığına çıkardığınız için teşekkür ederim.
Dünyanın gözleri Moskova'nın bir kez daha insanlığa karşı suçlar, soykırımlar işlediği Ukrayna'dayken; Rusya'nın vahşet ve şiddetinin köklerini anlamamız, Avrupa'da barış ve güvenliğin yeniden tesisi için zorunludur.
Winston Churchill, bir keresinde "geçmişe ne kadar yakından bakarsanız, geleceği o kadar iyi görebilirsiniz" demişti ve Çerkeslerin, Rusya'nın hüküm sürdüğü geleceğin nasıl olacağı konusunda dünyaya fikir verme anlamında trajik bir yeteneği var.
Eğer Rusya galip gelirse, Ukrayna artık olmayacak. Yaşadığımız için biliyoruz. Rusya, birçok ulusu işgal ve yok etti, isimlerini sistemli bir şekilde dünya haritasından ve dünya hafızasından sildi.
Çerkesya'nın, Kuzey'in, Uzak Doğu'nun, Sibirya'nın ve Kafkasya'nın bir çok ulusunun durumu böyledir.
Rusya'dan ve birilerinden çok sık Çerkesya'ya yapılanların çok uzun zaman önce olduğu; neden şimdi eski yaraları açtığımız şeklinde sözler duyuyoruz?
Size nedenini söyleyeyim.
Çünkü Bucha'nın tohumları Soçi'de ve Çerkesya'nın artık var olmayan yüzlerce kasaba ve köyünde ekilmişti.
Çünkü Mariupol'un tohumları, Çeçen direnişini durdurmak için Rusya'nın bombalarıyla moloz yığınına çevirdiği Grozni'de ekilmişti.
Azovstal, Çerkeslerin Krasnaya Polyanna'sı gibi, Ukrayna tarihine, vatanseverliğin, fedakarlığın, direncin ve kahramanlığın bir sembolü olarak geçecektir.
Karadeniz kıyısındaki dağların tepesinde bir Kızıl Çayır. Hayatta kalan Çerkesler, kadınlar, erkekler, çocuklar; eli silah tutan herkes, Rus ordusuna karşı son özgürlük savaşını vermek üzere 21 Mayıs 1864'te burada toplandı. Hepsi o gün öldü, kanları çayırları, nehirleri kırmızıya boyadı.
Ve Rusya Devlet Başkanı Putin, işte her Çerkes için kutsal olan bu mekanda; abartmıyorum, bir Çerkes toplu mezarlığının üzerinde bir saray ve kayak merkezi inşa etti.
"Yara eğer iyileşmediyse asla eskimez". Rusya'nın Çerkes milletine açtığı yara hala açık, hala kanıyor ve soykırım devam ediyor:
Rusya, hala, on yıl, yirmi yıl, yüz yıl önce olduğu gibi, Çerkeslerin siyasi, kültürel, dilsel haklarını ve temel özgürlüklerini reddetmeye devam ediyor ve ulusun boynundaki zinciri sistematik olarak sıkarak Çerkesleri asimile etmek istiyor.
Çerkes ulusunu daha da marjinalleştirmek; birliğini ve siyasi önemini kırmak için Çerkes topraklarını farklı yapay birimlere böldü.
Çerkes ulusunun yerine Adığe, Çerkes, Kabardey, Şapsug'u getirdi, aynısını saçma bir şekilde, Çerkes dili ile yaptı.
Bu yıl, Çerkesya'da kendi topraklarında yaşayan Çerkeslerin 21 Mayıs'ı anma haklarını ellerinden aldı. Anma Günü'nde herhangi bir Çerkes sokağa çıkarsa, Rus yasalarını ihlal etmiş sayılacak ve buna göre muamele görecek.
Tıpkı Ukrayna'daki savaşı "savaş" olarak adlandırmayı yasaklaması gibi, Çerkeslerin soykırım kelimesini kullanmasını, Çerkes soykırımı ifadesini Rus yasalarına göre aşırıcılık eylemi haline getiriyor.
İşte sadece birkaç güncel örnek:
Yasalara saygılı bir emekli olan Askerby Milinov, Maykop'ta sokağa çıktı, el yapımı bir pankartla sessizce durdu. Pankartta "Neden benim güzel asil halkımı yok ettiniz, sürgün ettiniz?" yazıyordu.
Milinov, FSB tarafından tutuklandı, dövüldü, kaburgaları ve kolu kırıldı. Polis nezaretindeyken kalp krizi geçirdi, ancak tıbbi yardım verilmedi. Hapisten çıktıktan sonra aylarca hastanede kaldı.
Milinov, FSB'nin damgaladığı ismini temizlemek için Rus yasalarıyla uzun bir savaş verdi. Ama ilk tutuklanmasından sadece birkaç yıl sonra kalp yetmezliğinden öldü.
Anzor Akhokhov ve arkadaşları arabalarıyla, camlarından Çerkes bayraklarını sallayarak Nalçık'ın sokaklarında dolaştılar ve üzerinde "21 Mayıs Çerkes Soykırımı" yazılı büyük bir pankartla sessiz bir gösteri düzenlemek için şehir merkezinde toplandılar.
Birkaç dakika içinde FSB tarafından tutuklandılar, hapse atıldılar ve bildirildiğine göre işkence gördüler.
Görüştüğüm tanıklar, FSB'nin, otuzlu yaşlarında sağlıklı ve güçlü bir adam olan Akhohov'a üç günden fazla işkence yaptığını, sonra kendi başına yürüyemediği için mahkeme salonuna sedye ile getirmek zorunda taşımak zorunda kaldıklarını söylediler.
Yüzünü ve vücudundaki kanı yıkamaya dahi zahmet etmemişler ve yargıç, Akhohov'a kendisine ne olduğunu bile sormadan, sadece vermekle yükümlü olduğu kararı açıklamış.
Başka tanıklar, Akhokhov ve arkadaşlarının kendilerine işkence yapılırken, eski bir Çerkes kahramanlık şarkısı olan Badynoko'yu söylediklerini hapishanenin dışında sokaktan duyduklarını anlattılar.
Soçi bölgesindeki Yaşlılar Konseyi başkanı Ruslan Gvashev, kutsal "Lale ağacı"nın altında eski Çerkes dua geleneğini gerçekleştirmek için izinsiz bir gösteri düzenlemekten tutuklandı ve mahkum edildi.
İnsanlar barışçıl olarak, sadece Çerkes ulusunun ve dünyanın barış ve refahını dilemek için bir araya gelmişlerdi. Gvashev'in davası, Rusların Çerkes aktivizmini aşırılıkçılıkla ilişkilendirme girişimlerinin ikiyüzlülüğünü ve yanlışlığını ortaya çıkardığı için önemlidir.
Liste uzayıp gidiyor; Çerkes Soykırımı konusunda farkındalığı büyütmek için yaptığı sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklanan ve Memorial'ın siyasi mahkum olarak tanıdığı, Nalçik'lı genç Çerkes aktivist Martin Kachesokov, şimdi Türkiye'de sürgünde.
Diasporada Rusya'nın sürekli olarak ülkelerine geri dönme ve hatta anavatanlarını ziyaret etme haklarını reddettiği binlerce Çerkes var. Suriye'deki savaştan kaçarak Çerkesya'ya dönmeye çalışan binlerce Çerkes de dahil. Rus hükümeti ziyaret için “Çerkes kotaları” bile icat etti, büyük Çerkes topluluklarına sahip ülkeler için kota yılda 400 kişi, daha küçük diasporalar için sayılar daha da az.
Rusya vizesini almayı başaran birkaç yüz kişiden çoğu, vize uzatma başvurusu reddedildikten sonra sınır dışı edildi.
Çerkesler, Rus hükümetinin özellikle ve münhasıran etnik Ruslar için tasarladığı Yurttaşların Geri Dönüşü programından hariç tutuluyorlar.
Gördüğünüz gibi Rusya, Çerkesleri yüz yıldan fazla bir süre önce sınır dışı etmeye başladı, ama sürgün hiç durmadı ve bugünde devam ediyor.
Günümüz Rusya'sında Çerkesler, Kafkasya'nın yerli halkı olarak tanınma hakkından yoksundur.
Rus hükümeti, devlet okullarının eğitim programını değiştirdi ve etnik-ulusal dilleri zorunlu olmaktan çıkardı.
Yasa, çocukların ana dillerini gönüllülük esasına göre seçme hakkına sahip olduklarını söylüyor. Ama gerçek şu ki, hükümet ulusal dilleri programdan çıkarmakla dil derslerinin finansmanı durduruyor, öğretmenler kovuluyor ve sınıflar kaldırılıyor.
21 Mayıs'ta dünyanın dört bir yanındaki Çerkesler, yabancı şehir ve köylerin sokaklarında toplanacak. Anacak, hatırlayacak ve dünyaya bir kez daha haykıracaklar:
Çerkesya yaşıyor. Çerkesya yeniden özgür olacak.
Çerkesler yüzlerce yıldır dünyanın özgür demokratik toplumlarında yaşıyorlar, devletlerin inşasına katkıları birçok ulus tarafından görüldü ve takdir edildi. Çerkesler, milletlerini yeniden inşa etme ve onu demokratik dünyanın bir parçası yapma yeteneğine sahiptirler.
Ama sizin yardımınıza ihtiyaçları var. Rusya tarafından hapsedilen Çerkeslere ve diğer ezilen uluslara acilen ihtiyaç duydukları desteği sağlayın. Buna siyasi, mali, insani yardım dahildir.
Çerkes soykırımını tanımakla başlayın, sadece Çerkeslere adalet sağlamak için değil, Baltık devletlerini de ilgilendirdiği için; çünkü Rusya, Çerkeslerden temizlediği Çerkesya'ya zorla binlerce Estonyalı, Letonyalı ve Litvanyalı yerleştirdi, binlerce Baltık yerleşimci üzerinde kül ve kandan başka bir şey olmayan bu topraklarda öldü.
Rusya, kendi halklarının ve komşu ulusların özgürlüklerine ve insan haklarına saygılı bir demokrasiye dönüşmedikçe, tüm dünya için büyük bir tehlike oluşturmaya devam edecektir.
Böyle bir dönüşümün gerçekleşmesi için Rus halkının, ülkesinin yüzyıllardır sömürgeleştirdiği mazlum milletlere karşı işlediği ve işlemeye devam ettiği suçlar için tövbe etmesi hayati önem taşımaktadır.
Rusya, hayatta kalan ulusları etnik azınlıklar şeklinde marjinalleştiriyor, onları, Rus çoğunluğa körü körüne boyun eğmek dışında hiçbir hakkı olmayan daha küçük varlıklar olarak görüyor.
Rus anayasası, etnik Rusları resmi olarak diğer herhangi bir milletten üstün olarak tanımlar ve Rus dilini okullarda okutulmayı hak eden tek dil olarak belirler ve böylece geleceğini korur.
Rusya'nın sahte revizyonist tarihini de öyle.
Bu değişmeli.
Rusya'nın bir dekolonizasyona ihtiyacı var, bu da Rus imparatorluğunun bugüne kadar hapsettiği birçok ulusun serbest bırakılması gerektiği anlamına geliyor.
Bu uluslar hayatta kalmak ve umarım çok uzak olmayan bir gelecekte yeniden özgürlük havasını soluyabilmek için çok ağır bedeller ödediler.
İlginiz için teşekkür ederim.
Fatıma Tlıs
Çerkesya Hareketi Haber Merkezi