Hatko Schamis: "HALEPGRAD" VE ÇERKESYA...

#1141 Ekleme Tarihi 11/10/2016 12:27:05
Soğuk savaş biterken genel olarak beklenti, eski sosyalist ülkelerin yavaş yavaş uluslar arası sisteme entegre olacakları idi. BATI'ya ve onun askeri gücü ABD'ye, yani tek kutuplu dünya projesine direnecek bir güç veya ülke kalmadı sanıldı. Önce Yu;slavya dağıtılarak, Avrupa düzlendi. Sonra Kosova'nın bağımsızlığı teşvik edilerek, BM'in "sınırların değişmezliği" ilkesi, hem de "dışarıdan müdahale" ile, değiştirildi. Bu, ileride yeni dünya düzenine direnecek ülkelere bir gözdağı idi. Ama işleri umduğu gibi gitmedi. Sarhoş Yeltzin döneminde "çok hızlı dağılması"ndan korkulan, hatta krizi aşması için maddi olarak da desteklenen RF, Putin ile toparlandı. Putin önce yağma-talan-yolsuzluk ile mücadele etti. Devleti, bazan "mafya" yöntemlerine de başvurarak, disipline etti. Bazan "mafya" yöntemlerine de başvurarak. Sonra oligarşik bir sistem kurdu. Ekonomiyi devletin ve bir düzine "güvenilir" oligarkın elinde topladı. Bu yapı sayesinde ekonomisini stabilize edip, kapitalist pazara uyumlu hale getirdi. Devlet kurumlarını ve orduyu yeniden örgütledi. Refah az da olsa arttı. Çeçenistan'ın bağımsızlık savaşı, birileri için SSCB'nin dağılması sürecinde ortaya çıkan bir "fırsat"tı, başta İngiltere ve Suudi Arabistan tarafından yoğun bir şekilde desteklendi. Ama RF için de çok ciddi bir tehditti. RF'nda birlikte yaşama kararı vermiş olan halklar için "kötü" bir örnekti. Ve RF'nu destabilize etmek isteyecek güçlerin RF'na sızabilecekleri bir kapıydı. Putin hızla ve acımasızca Çeçenistan'ın üzerine gitti ve artık cihatçı bir karakter almış, küresel cihatçı hareketin bir parçası haline gelmiş ve hatta, bağımsızlığı "milliyetçilik", demokrasiyi de "Allah'a şirk koşmak" ve "küfür" olarak reddeden bir kliğin eline geçmiş Çeçen Bağımsızlık Hareketi'ni ezdi. Dünya buna sessiz kaldı. Çünkü RF'nun dağılmasına ve bunun olası sonuçlarına hazır değildi. Böylece RF ile BATI arasında bir konsensüs oluştu: Önce, "RF, etki alanı kendi sınırlarında biten bir bölgesel güçtür" dediler. Ama hemen arkasından "RF'nun bu kadar büyük doğal zenginliklere tek başına sahip olması doğru değil" diyerek, aslında kendi kendilerini tekzip ettiler. Gerçi RF'nun "küresel" değil, "bölgesel bir güç" olarak tanımlanması bile sıkıntılıydı, ama "bu kadar büyük bir zenginliğe sahip olması doğru değildir" demek, RF'nun sınırlarını veya bu sınırları içerisinde kalan topraklar üzerindeki egemenliğini tanımamak demekti. Onları RF üzerinde bu kadar pervasız olmaya iten, RF'nun bir daha toparlanamayacağı kanısıydı. RF'nun ekonomik yapısı sıkıntılıydı. Bankacılık sistemi ve sanayisi zayıftı. Tarım da öyle. Ticaretinin neredeyse % 80'ı yer altı zenginliklerinin, bunun da % 90'ını petrol ve doğal gaz ihracatına dayanıyordu. Günler günleri kovaladı. Batı, pazarlarını kendilerine istedikleri gibi açmayan, yeni dünya düzenine kendilerinin belirledikleri şartlarda entegre olmayan Putin'in RF'ndan rahatsız olmaya başladı. Ama RF'nu da ekonomisinin hala temel direği olan petrol ve doğal ihracatına olan bağımlılığının RF'nun "aşil topuğu" olduğunun farkına vardı. Sanayileşme hamlesi başlattı. Bilim ve teknoloji alanına yatırım yaptı. 2011 yılına kadar % 5-6 oranında büyüdü. Hazinesini düzeltti. Ve en önemlisi, ekonomisi için hayati öneme sahip, dünyanın enerji kaynakları ve bu kaynakların dağıtım yolları üzerindeki kontrolünü kaybetmemek için askeri olarak da güçlenme programı çıkardı. ABD hala bir süper güçtü. Ekonomik-askeri bir devdi. Ve sadece bu konumunu koruma değil; muhtemel rakiplerinin güçlenmesini de engelleme eksenli bir politika izliyordu. AB güzel bir projeydi. Ama askeri gücü yoktu. Çıkarlarını savunabilecek durumda değildi. Bu nedenle ABD'nin açtığı alanlardan pay almakla yetiniyordu. Gücü ekonomisiydi, bu nedenle tüm dünya ile sürdürülebilir ekonomik ilişkiler kurmak istiyordu. Bir de, neredeyse % 100 oranında bağımlı olduğu enerji kaynaklarının ve yollarının garanti altına alınmasını. Her ne kadar 2020 yılında ABD'den "kaya gazı" ve petrol alımına başlayacak ve RF'na veya Orta Doğu'ya enerjide bağımlılıktan kurtulacak deniliyorsa da, bu o kadar kolay değildi. Bu arada Çin, her ne kadar çift hanelerden tek hanelere, % 7-8'lere düşmüşse de, büyümeye devam etti. Mali bir dev ve dünya ticaretinin en büyük gücü oldu. Ama enerji ihtiyacı da aynı oranda arttı. Bu ihtiyacını o yıllarda İran, Suudi Arabistan, Irak ve körfez ülkelerinden karşılayan Çin, Afrika'ya, Latin Amerika'ya ve Kazakistan ile RF gibi komşu ülkelere açıldı. Uzun vadeli projeler imzaladı. BRİCS ve "Şanghay Beşlisi", ( daha sonra Özbekistan da katılınca "altılısı" oldu ) örgütleri kuruldu. Amaç, ABN'nin             ipek-yolu-3   ipek-yolu-5   katar-8   katar-2   katar-6   katar-9
Çerkesya
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks