İLAHİ OPORTÜNİZM

Paris’in önde gelen eleştirmenlerinden biri Eyfel Kulesine takmışlığı ile meşhurdur. Her sohbette, her ortamda Eyfel’in çirkinliğine, siluetine verir veriştirir. Gel gelelim bu eleştirmenin en değer verdiği şey ise uzun sohbetli akşam yemekleridir ve tüm bu akşam yemeklerini Eyfel’in birinci katındaki restoranlarda yer. Bir gün, bir başka eleştirmen dayanamaz bu duruma, sorar: -Hem Eyfel’i istemezsin, hem de en güzel akşam yemeklerini burada yersin. Bu ne iştir? Cevap çok nettir: -Eyfel’in o çirkinliğini görmediğim tek mekan burasıdır. Bazen dışarıdan bakmak rahatsız eder ve konuların içerisinde olma gereği doğar. Çünkü oportünizm salgın hastalık gibidir. Sirayet eder, her bir dokuya zarar verir, maazallah bulaşır, yayılır. *** Hoca, Cuma hutbesinde, yaradılıştan bahseder kısaca. Cuma çıkışı,çok bilmiş başka bir hoca: -Yahu hoca nereden çıkardın bu uyduruk anlatıyı, ilminden şüpheye düştüm. Hoca önce bir yutkunur, devamında: -Tevrat-Tekvin ( bilmem kaçıncı ) Bap... Yutkunma sırası cahil hocadadır. Oportünizm de böyle bir şeydir, eksik, değişkendir, rüzgara göre eğilen görüşler silsilesi ile oluşur. Bizleri vatansız bırakan ilay-ı kelimetullah savaşından günümüze kalan miras, ilay-ı OPORTÜNİZM Yarım imam dinden, yarım doktor candan eder misali durum. *** Toplumsal mutabakatlar insanların boyları, postları, kiloları ile sağlanmaz. Tek ölçü sınıfsal ve kültürel boyutlardır. Ajitasyon, dema;ji, kara propaganda ile algı operasyonları oluşturup, altını demokrasi, barış, kardeşlik söylemleri ile kutsayıp yüceltmek ile sosyo-kültürel problemler çözümlenmez. Hele çözüm aracı olarak silah öne çıktığında! iç savaşın kapısı aralanıyor demektir. Çerkeslerin anavatanlarına dönüş fikri tartışılacak bir doktrin değil, gerekliliktir, zarurettir. Olur, olmaz, yapılır, yapılamaz başka bir durum. Binlerce yıldır savaş ekonomisi ile oluşmuş ve bu ekonomi kültüründen kurtulamayan İpekyolu güzergahı topraklarında demokrasi hayalinden bin kat daha mantıklı ve akılcıdır geri dönüş eylemi. Balık kavak ağacına çıktığında, dönüş gerçekleşmiş olabilir ancak demokrasi için bu topraklarda balığın kavağa çıkması dahi yetmeyebilir. Ayrıca demokrasi bu topraklarda ne işimize yarayacaksa o da başka konu. Sosyo-Kültürel talebimiz, Sınıfsal konumumuz, Gelecek kaygımız... Hepsi kendi içimizde birer muamma iken! Bunca KAKIŞMA içinde.