SAİT ASİYAT: 'Kadınlarımız Ulusal Sorunlarımıza Uzak Değiller'

#7688 Ekleme Tarihi 09/12/2021 11:41:49

Dünya Çerkes Birliği Başkanı Hauti ile, Rusya Federasyonu'ndaki nüfus sayımında Çerkeslerin ( Adığelerin ) kendilerini "Çerkes" olarak yazdırma kampanyası üzerine konuşmaya çalışan, ama sorularına cevap alamadığı gibi Hauti'nin hakaretlerine hedef olan Sait Asiyat ile yaptığımız röportajın ikinci bölümü... 

5-) Özellikle vatanda olmak üzere, genel olarak Çerkes kadınları Çerkes sorunlarına uzak duruyorlar. Sence bunun sebebi nedir?

ASİYAT: Vatandaki Çerkes aktivistler arasında erkeklerin daha fazla olması bir gerçektir, ama bu, kadınların ulusal sorunlarımıza uzak durdukları anlamına gelmez. Çoğu zaman bunlar, evlenip çocuk sahibi olduktan sonra sosyal faaliyetleri bırakan bekar kızlardır. Veya çocuk yetiştirmiş ve zamanlarının bir kısmını Çerkes toplumuna ve kültürüne ayırma fırsatı bulmuş aile kadınlarıdır. 

Kendimden örnek vereyim, nüfus sayımı sona erdiğinden dolayı, yaz ortasından beri her gün çalıştıktan sonra, ailevi nedenlerden dolayı ben de faaliyetlerimi bir süreliğine bırakmaya mecbur kalacağım. 

Fakat Rusya’daki Çerkeslerin kadınlarla ilgili öyle sorunları yok. Bir kadın, Çerkes sorunları ile ilgileniyorsa, bunun yanında bir de ev işlerini üstlenebiliyorsa erkeklerimiz o kadınlara karşı daha fazla saygı duyuyorlar. Hatta şu ilginçtir ki, bir erkeğin yapmasına izin verilmeyen şeyleri kadınlar daha kolay yapabiliyorlar. Bu durum erkekler tarafından gözlemlenmiştir.  

Açıkçası ben bu meseleye vurgu yapmazdım, çünkü bu, bir mesele bile değil. Ben şu meseleyi açığa çıkarırdım: Çerkes topluluğu diye bahsettiğimiz aslında KÇC, KBC ve AC’deki topluluğumuzun temsilcileri; ancak neredeyse hiçbir zaman Krasnodar Krayı’ndaki temsilcilerden bahsetmeyiz ve 34 yıllık hayatımda Stavropol Kray'ındaki tek bir temsilci hakkında hiçbir şey duymadım. 

Bu kadar ciddi sorunlarımız varken neden kadın-erkek ilişkisi gibi ufacık meselelere değinelim? 

Krasnodar Krayı’nın başkenti Krasnodar'da yaşıyorum ve burada rastlanılıp da KÇC, KBC ve Adıge Cumhuriyeti'nde rastlanılmayan tüm sorunların listesini çıkartabilirim. Bu neyi işaret eder? Şunu işaret eder; sesimizin duyulduğu ve sesimizin duyulmamakla kalmayıp, ağzımızı açmamıza izin verilmeyen alanlar var. 

Nedense hiç kimse Krasnodar ve Stavropol Krayı’ndaki tartışmalı anıtların sayısının giderek çoğaldığını dert etmiyor. Krasnodar Krayı’nın marşı 'Sen Kubansın, bizim Anavatanımızsın' şarkısıdır. Sene 1915 Kafkasya cephesi sırasında yazılmış ve şu satırları içeriyor:

«Burada seni düşünüyorum, annem yerine koyuyorum seni, düşman, kafir ile ölümüne savaşmaya gidiyoruz». 

Rus İmparatorluğu zamanlarına ait olan bu marşı 1995’den beri kullanmaya ne gerek var? Üstelik 'kafir' kelimesinin geçtiği bir marş. Kafir burada ne demek? Hristiyan olmayan herkes, gavur, yabancı, yani müslüman demek.

Onun için, asıl yerlisi olan Çerkesler de dahil bir milyon insanın yaşadığı Krasnodar’da çesitli bahanelerle bir caminin inşa edilmesine izin verilmemesine şaşırmamak gerekiyor. 

Belki de bu durum bazı belediye yetkililerinin şövenist görüşlerinden kaynaklanmaktadır, yoksa bu saçmalık başka nasıl açıklanabilir ki?

Ayrıca, Krasnodar Kray'ının armasının Rus İmparatorluğu'nun Kuban bölgesinin tarihi armasının görüntüsüne dayanmasına şaşırmaya gerek var mı? Genel olarak bu arma Kafkas hattının (askeri yapılar sistemi) sağ kanadını sembolize eder. Armanın merkezinde, göğsünde Rusya'da Kafkas savaşı olarak adlandırılan Rus-Kafkas savaşının anısına verilen Kafkasya hizmet madalyası olan kartal bulunmakta. Kafkasya, Rus İmparatorluğu tarafından işgal edildiğine göre ve Kafkasya halkları birbiri ile savaşmadığına göre Rus-Kafkas savaşının adı nasıl Kafkas savaşı olabilir?

Onun dışında, Krasnodar Krayı Tüzüğünün 2. maddesinin 1. paragrafının sanki modern Rusya Federasyonu'na değil de, unutulmaya yüz tutmuş Rus İmparatorluğu'nun felsefesine hizmet eder hali var. Paragraf şu şekilde: “Krasnodar Krayı, bölge nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Rus halkının orjinal iskan yeri olan, Kuban Kazak topluluğunun oluşturulduğu tarihi bölgedir.” 

Birincisi, çok uluslu olan bir bölgede yerli halkın kim olduğunu belirtmeye neden ihtiyaç duyulduğu belli değil. İkincisi, madem bunun sebepleri var neden bu paragraf gerçeği yansıtmıyor? Neden Çerkesler ile ilgili tek bir kelime dahi geçmiyor?

Krasnodar’da 21 Mayıs etkinliğini uygun düzeyde düzenleyebilmek bir hayalden ibarettir. Belediye tarafından finanse edilip tartışmalı içeriği olan birçok kitap basılmakta; Çerkeslerden bahsetmek istemedikleri için eski kitapların yeni baskıları ise kısaltılmış hali ile piyasaya çıkarılmakta. 

Mesela Fiyodor Şerbin’in iki ciltlik 'Kuban Kazakları Ordusunun Tarihi' kitabına olduğu gibi. Şerbin, kitaplarında Çerkesleri bölgenin yerli halkı olarak resmetmiştir. Şimdi, kitaplardan Çerkesleri anlatan bölümleri çıkardıktan sonra, modern okuyucular gerçeği öğrenemeyecekler. 

Krasnodar Krayı’nın tarihini saptıran, Çerkeslerin yabancı değil yerli halk olduğuna değinmeyen 'Kuban Bölgesi Çalışmaları' dersini müfredata dahil ettiler, ama bu derse devam eden en iyi öğrencilerin bile Krasnodar Krayı’nın tarihini çözemedikleri görünüyor. Bu, tam olarak üzerinde yıllardır çalışılan olumsuz bir "sanat"tır. Sonra Adıge Cumhuriyeti’nin Krasnodar Krayı’na bağlanma konusunun sürekli gündeme gelmesine şaşırıyoruz. 

Artık herkes bunu bir gecede yapmanın imkansız olduğunu, bir çatışmaya yol açacağını biliyor. Ancak bu olumsuz sanatı, kimsenin ne olduğunu hemen anlayamayacağı şekilde bir kez daha kullanmaya çalışacaklar, bunun birçok kurnaz hukuki ve politik aracı var. 

Bütün bunları gördüğümde, şovenizm ile ilgili bu kadar ciddi sorunlar varken, kadın-erkek ilişki sorunları bana önemsiz geliyor. Sonuç itibari ile Çerkes halkının birikmiş sorunlarını kimin çözdüğü ne fark eder? Önemli olan çözülüyor olmalarıdır.  

KÇC, KBC ve Adığe Cumhuriyeti'nde yeteri kadar sorunun birikmiş olduğundan eminim, ancak Krasnodar ve Stavropol Krayı’ndaki sorunlar sınırı aşmış durumda. Hem bu bölgeler küçük değiller. Adığe, Karaçay Çerkes ve Kabardey Balkar Cumhuriyetlerinin yüzölçümlerini toplasak, toplamı Krasnodar Krayının yarısından bile az olacaktır. Ne demek istiyorum? Şunu demek istiyorum: 

Yerli halkın, yani Çerkeslerin bugün ikamet ettiği 5 federal bölgeye sahip değiliz, sadece 3 küçük bölgeye sahibiz: AC, KÇC ve KBC. Rusya'da yaşarken asimile olmamak için kimliğimizi ve kültürümüzü korumak adına sadece bu 3 bölgede bir şeyler yapabiliyoruz. 

Fakat bu hızla ilerlersek ve hareketsiz kalırsak gelecekte onu da kaybedebiliriz. 

Krasnodar ve Stavropol Krayları artık bizim Anavatanımız olmaktan çıktılar mı yani? Neden haklarımız Rusya kanunlarını ve Anayasamızı da geçerek belediyelerdeki bazı şahıslar tarafından ihlal edilsin ve neden Çerkes topluluklarımız bunu görmezden gelsin, gördüğü zaman ise hiç bir şey yapmasın?

İyi ya da kötü çalışsa da DÇB hep Nalçik'te mi kalacak? Başlangıçta, DÇB oluşturulduğu zamanlar, merkez ofisi Maykop ve Çerkessk'de dahil olmak üzere farklı şehirlerde bulunuyordu, konumunu sürekli olarak değiştirirdi. Bu gelenek geri getirilmelidir. Sonuç itibari ile bu kurum tüm Çerkes halkına aittir, KBC’nin özelleştirilmiş mülkü değildir.

DÇB'nin bugün ne hale geldiğini göz önünde bulundursak, bana öyle geliyor ki, en yakın zamanda merkez ofisi Maykop, Krasnodar, Soçi veya Armavir’e taşınmaz ise DÇB'yi Nalçik’e 'gömebiliriz'. 

Hatta eski DÇB gömüldükten ve 2000 yıllarının başında yeni DÇB oluşturulduktan sonra aslında bu kurumun çoktan öldüğünü de söyleyebiliriz ve şu an elimizde olan onun sahte kopyasıdır. 

6-) Neden DÇB başkanı Sokhrokov Hauti ile röportaj yapmak istedin?

ASİYAT: Öncelikle muhabir olmadığımı bir kez daha tekrarlamak isterim, ancak son birkaç ay boyunca her gün halkımızın ortak ismi konusunu araştırdığım ve sorularıma kimseden anlaşılır cevaplar alamadığım için, aralarında kendisinin de bulunduğu birkaç kişiyle konuşmaya karar verdim. 

Çerkes olan herhangi birinin bir toplum temsilcisine, Adıge Xase veya başka herhangi bir kamu kuruluşunun başkanına soru sorma hakkına sahip olduğunu düşünüyorum. Adı üstünde kamu kuruluşu.

Ancak bu görüşmenin bu kadar olumsuz bir şekilde biteceğini beklemiyordum. Benim için endişelenmenize gerek yok, DÇB başkanının tehditlerine rağmen değmez, çünkü benim sahip olduğum eşle hiçbir konuda endişelenmeye değmez. 

Ancak ileride bu tür insanlarla iletişim kurmaya çalışmayacağım, çünkü sorularımın yarısına bile cevap alamadım ve bu da görüşmenin bir fayda sağlamadığı anlamına geliyor.

Çerkesya Gençliği

Çerkesya
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks