ASİYAT : "Ama biz bize yeteriz. En azından kendimizi kaybetmeyelim. Kendi ailelerimizden başlayalım, bizim yapamadıklarımızı çocuklarımız yapsın. Bizler en azından şu an elimizde olanlara sahip çıkalım."
Dünya Çerkes Birliği Başkanı Hauti ile, Rusya Federasyonu'ndaki nüfus sayımında Çerkeslerin ( Adığelerin ) kendilerini "Çerkes" olarak yazdırma kampanyası üzerine konuşmaya çalışan, ama sorularına cevap alamadığı gibi Hauti'nin hakaretlerine hedef olan Sait Asiyat ile yaptığımız röportajın üçüncü bölümü...
SORU 7- Sizce Hauti Sokhrokov, röportajda Rusya dışında bulunduğunuz ülkelerle ilgili ne demek istedi? Söylediklerinin sebebi nedir?
ASİYAT :Röportajdan önce Sokhrokov kameralar kapalı şekilde bir ön görüşme yapmamızı istedi. Bu konuşma sırasında İskhak Mashbash'ın söylemlerinden, Rasul Gamzatov'un çalışmalarından bahsetmeye başladı. İskhak Mashbash’ı bilip bilmediğimi sordu ve ben de kendisiyle Tunus'taki Çerkes halkı ile ilgilenen arkadaşlarıma göndermek istediğim ancak piyasada bulamadığım Arapçaya çevrilmiş romanlarını büyük bir nezaketle bana hediye ettiğinde birebir tanıştığımı belirttim.
Kamera açıkken konuşmaya başladığımızda ise belirttiğim ülkenin farklı bir anlam kazandığını görmüş olmam beni şaşırtmadı, çünkü Çerkes gençlerini hep diğer devletlerin menfaatleri için çalışıyorlarmış gibi göstermişlerdir. Bu durumu birkaç kez yaşadım, bu yüzden buna alışkınım.
Bu tür saldırılar birçok genç insanı korkutabilir ve bir şey yapmaktan vazgeçirebilir. Ama ben küçük değilim artık ne aklımda ne kalbimde ne davranışlarımda en ufak bir yasa ihlali belirtisi olmadığını biliyorsam, neden korkayım?
Tam tersine, bizim halkımızın belirlediği amaç ve hedeflerin Rusya’nın politikasına aykırı olmadığını görüyorum. Çerkes halkının konumunu güçlendirecek bu hedefler ülkemize fayda sağlayabilirler.
Son zamanlarda sık sık gündeme gelen nüfus sayımı ve halkımızın birleşmesi konularıyla ilgili FSB (RF Federal Güvenlik Teşkilatı) veya kolluk kuvvetlerinden birileri tarafından sorgulanan veya görüşme yapılan tek bir kişi bile tanımıyorum.
Herhangi birimizin yasadışı bir faaliyet yürüttüğüne dair doğrudan veya dolaylı bir çıkarım yok. Neden? Çünkü yasadışı hiç bir şey yapmıyoruz.
Tek bir ismimizin olmasının herhangi bir tehdit oluşturduğunu bir an bile düşünseydim bu işi asla yapmazdım.
Yeni olan her şey korkutur.
Her şeyi olduğu gibi bırakmak her zaman daha kolay gelir. Fakat problemler de kalır.
Tek bir ismimizin olması ve tek bir halk olarak tanınmamız; kültürümüz, dilimiz ve kimliğimizi korumaya dair problemlerin kapsamlı bir şekilde çözüleceği anlamına gelmektedir; o problemleri birbirimizden ve devletten destek alarak hep beraber çözeceğiz. Devlet desteği olmadan hiçbir şey yapılamaz.
Rusya'da temsilcileri farklı bölgelerde yaşayan birçok halk var: Tatarlar, Başkurtlar, Ruslar. Bu tehdit içeren bir durum mu? Hayır.
Çerkesler de farklı bölgelerde yaşıyor ve yaşamaya devam edecekler, modern dünya koşulları bunu gerektiriyor, bunu anlıyoruz; hepimizin kargaşa değil huzur ve barış içinde kalkınmaya ihtiyacı var.
Ancak tek bir alfabe, edebi dil ve kültür ile ilgili sorunlar varsa, bunları halkın farklı parçaları ile ilgili olarak değil, tek bir halk ile ilgili olarak çözmek gerekir.
Tüm hareketlerin 'yukarıdakiler' tarafından başlatıldığı gerçeğine o kadar alışmışız ki, 'aşağıda' bir harektlenme olduğu zaman hemen “Seni kim gönderdi” sorusu ortaya çıkıyor.
Kısacası arkamda kimse yok, sadece genç olan ve genç olmayan soydaşlarımızın desteği var. Çalışma sırasında bir sürü insanla tanıştım doğal olarak.
Kendini Çerkes yazdırma çağrısında kimler kimler bulundu: toplum aktivistleri, bilim insanları, sporcular, eski devlet adamları, öğretmenler, öğrenciler ve bir sürü insan daha.
Fikirlerinizi kalpten paylaşmadıkları sürece, mesleği, yaşı, eğitimi, sosyal statüsü birbirinden tamamen farklı olan bu kadar çok insanı bir şeyler yapmaya zorlamak imkansızdır.
Ancak birileri hala gerçeği görmemekte ısrar ediyor. Rusya'nın demokratik bir devlet olduğu gerçeğini çoktan kabul etmek gerek. Evet bazı sorunlar var, sivil toplum anlayışı daha yeni oluşmakta, ama oluşmaya devam edecek.
Sokhrokov'un neden böyle davrandığı konusu ayrı bir konu, yargılamak bana düşmez. Fakat farklı kaynaklardan yerel Çerkes yetkililerimizin halkımızın bu konuda hareketlenmesinden endişe duydukları bilgisini aldım.
Ancak bunun belirli bir olumsuz nedenini hiç kimse belirtemez, çünkü öyle bir neden yok. Büyük ihtimalle, gelecekte bu konularda derin bilgi ve birikime sahip olmayanları kolayca korkutabilecek bir hikaye uydurulacak, şimdi uydurmak için zamanları yoktu sadece…
SORU 8-Hağajey Beslan bir Youtube programında kadını aşağılayan bir 'halk deyişi' kullanmıştı. Hauti de sizi kadın olmanız nedeni ile küçük gördü. Vatanda kadına karşı böyle yaklaşımlar yaygın mı? Samimice bir cevap verebilir misiniz?
ASİYAT: Tabii ki samimi bir cevap vereceğim. Samimiyet insana özgürlük hissini veriyor.
Sokhrokov bir erkekle kabul edilemez bir şekilde konuşsaydı, bu normal sayılır mıydı? Tabii ki hayır. Karşı taraf hangi cinsiyetten olursa olsun, fikir ayrılıklara rağmen kendisine saygıyla davranılmasını hak ediyor.
Aynı şekilde bir kadının bir erkeğe saygısızca konuşması da kabul edilemez.
Ayrı bir konu da, Adıge Xabzemizde yaşça büyük birinin küçük olanı üzmesi nadir rastlanılan bir durumdur.
Fakat yerimde onunla aynı yaşta olup aynı soruları soran bir erkek olsaydı, konuşmanın daha sert geçeceğini ve daha hızlı bitmiş olacağını düşünüyorum.
Yalnız benim durumumu Beslan Hağajey ile olan durumla bir tutuyorsunuz.
Birincisi, onun durumunu yorumlama hakkım olduğunu düşünmüyorum çünkü elimde sadece Youtube’daki o video var ve baştan sona kadar bizzat katılımcısı olmadığım bir olayı yorumlamak çok zor gelir bana.
Ama anladığım kadarıyla, konu Beslan Hağajeyin, DÇB Başkanlık görevine 2 numaralı aday olarak gösterileceği hakkında, KAFFED eski başkanı Yıldız Şekerci de dahil olmak üzere önceden birkaç kişiyle görüşmesi ile ilgiliydi. Ama kongreden birkaç gün önce bir değişiklik olmuş ve onu aday göstermemeye karar vermişler. Kendisi de bu karardan son anda haberdar olmuş.
Bu her toplum tarafından anlaşmanın ihlali sayılır. 21. yüzyılda herhangi bir taahhüt veren taraf kadın ise, erkekle aynı sorumlulukları taşımaktadır. Sonuçta önemli toplum sorunları ile ilgileniyoruz.
Öte yandan, anladığım kadarıyla Beslan Hağajey, «ЦIыхубз и псалъэкIэ утыкум дихьэу десакъым» ifadesini aday olmaktan çıkarıldıktan hemen sonra kullanmış. Beslan Beyin Yıldız Hanım hakkında bu şekilde konuşup konuşmaması gerektiğini tartışmaya devam edebiliriz ama bence bu mesele sadece bu cümle bağlamında ele alınmamalı, durumun bütünlüğü ile ele alınmalı.
Mesela birçoğumuz iki aday ile yetinmeyip halkımızdan üç, dört ve daha fazla aday olması gerektiğini düşünüyor. Neden bunu kimse konuşmuyor ve ele almıyor?
Şu an elimizde ne var? Evet, Sokhrokov'la aramda tatsız bir konuşma geçti ama halkımız bu konuşmadan faydalanacaksa, o zaman konuşma önemliydi.
Rusya'daki Çerkesler kadınlara karşı aşağılayıcı bir tavır içinde değiller, tam tersi.
Ancak toplum faaliyetlerini yürüten kadınların, erkeklere de olduğu gibi uygunsuz davranışlarının, kurallara uymamalarının affedilmeyeceğinin bilincinde olması lazım.
Erkekler gibi onlar da her sözcüğünden, her hareketinden sorumlu tutulacaklarını iyice anlamaları gerekiyor.
Ama sorun şu ki, insanlar farklıdır; biri için kabul edilir olan bir şey başkası tarafından kabul edilemezdir. Bu tür konularda bazı anlaşılmazlıkların meydana gelmesi normaldir ve Beslan Beye göre bunun için özür dilemek gayet normal bir şey ki özür dileyebilmiş.
Ama Sayın Sokhrokov gibilere göre özür dilemek kabul edilemez bir şeydir mesela.
Sayım döneminde üzerine çalıştığım bir konuyu yeterince anlamayınca bilmeden bir grup insanı üzmüşüm. Beni arayıp memnuniyetsizliklerini dile getirdiler. Uzun uzun konuşmuştuk. Ben özür dilemem gerektiğini düşündüm ve ileride de beni hemen arayıp kendilerini ifade etmelerini istedim, çünkü benim yeterli bilgim, hayat tecrübem vs. olmayabilir. Bence bu gayet normal. Hepimiz insanız sonuçta, robot değiliz.
Ben kadın erkek kimseyi gücendirmek istemem ama çoğu genç gibi ben de her şeyden önce sonuca bakmamız gerektiğini düşünüyorum.
Bir sonraki neslin bize şunu sormasını istemiyorum: “Çerkes toplumunda birikmiş sorunların en azından bir kısmını çözmek için ne yaptınız? Neden miras olarak bir sürü problem bıraktınız bize?”
Çerkes sorunlarına ilgisiz kalmayan gençlerin çoğunluğunun, halkımıza ufacık bir fayda bile getireceğini bildikleri halde, tatsız konuşmaları yaşamayı, suçlu durumuna düşmeyi göze alacağından eminim.
Ama biz burada ne yapıyoruz, yine erkek-kadın ilişkilerini tartışıyoruz fakat bunun neye yol açmış olduğunu tartışmıyoruz. Daha üretken olmamız gerektiğini düşünüyorum ben.
Kadın erkek arasındaki çizginin tamamen yok olmasını istemem tabi. Erkekler bizi öyle görse de, biz kadınları güçlü düşünmelerini istemem.
Herkes gibi ben de, biz kadınları daha zayıf bir varlık olarak zorluklardan korumaları, sevmeleri ve şımartmalarını isterim.
Sonuçta biz erkeklerimiz için çabalıyoruz, tabii ki bizi takdir etmelerini istiyoruz.
Biz burada Sokhrokov'un bir kadınla nasıl konuşması gerektiğini tartışırken, bir şeyleri gerçekten değiştirmek için somut bir eylemde bulunmuyoruz.
Mesela bugünkü DÇB’nin gerçek anlamda çalıştığı söylenemez çünkü kongre ve ödül törenleri organizasyonları dışında tamamlanmış tek bir projesini duymadım. Bu gerçek bir sorundur.
Sokhrokov'un aslında zerre kadar ihtiyacım olmayan özürlerini beklerken, halkımız aynı yerde durmaya devam ediyor.
Biz Beslan Hağajey’in Yıldız Hanım hakkında söyledikleri doğru mu yanlış mı diye tartışırken, nedense kimse şunu sormuyor: Bu kişi neden DÇB Başkanlığına aday gösterilmedi? Neden yetkileri tekar uzatılan tek aday olan Sokhrokov dışında aralarından birini seçebileceğimiz başka adaylar yok? Neden merkez ofisi hep Nalçik'te ve daha ne kadar orada bulunacak?
Şahsen ben DÇB üyelerinin asıl amacı aynen bu olduğu sonucunu çıkardım. Evet, kurum içinde tüm kalpleri ile halkımızı destekleyen üyeler olduğunu da biliyorum yalnız sonuç aynı sonuç ise ve hiçbir şey değişmiyorsa kendi halkına inanmayıp, onun için çaba göstermeyenler ile, halkı için gecesini gündüzüne katanlar arasında ne fark var?
Görünen o ki, mücadele ruhu düşük olanlar sistem ve protokollere göre yapılan işlerin ötesine geçemiyor. Ancak herkesin kadın-erkek ilişkisini tartışmaya hem niyeti hem gücü var.
Bugün halkımız arkasında ne güçlü bir lideri, ne kurumu, ne de ekonomik ve idari temelleri olmayan bir öksüz gibidir.
Ama biz bize yeteriz. En azından kendimizi kaybetmeyelim. Kendi ailelerimizden başlayalım, bizim yapamadıklarımızı çocuklarımız yapsın. Bizler en azından şu an elimizde olanlara sahip çıkalım.
Pek çok Çerkesin bilincinde dönüm noktası oldu. Çerkeslerin tek halk olduğu farkına vardılar ve Çerkes olarak tek isim taşımaları gerektiğini anladılar.
Bu süreç artık geri döndürülemez hale geldi.
Bu süreç, farklı bölgelerden olan Çerkesler, özellikle gençler arasında iletişimin artmasıyla uzun zaman önce başladı. Gençler genelde kendilerini Çerkes olarak tanıtıyor; sosyal medyadaki hesapların çoğunda « Çerkes» sözcüğünün geçmesi de çok şey ifade ediyor.
Şunu da anlamalıyız, tek isim mevsuzu sayımın bitmesiyle ortadan kalkmaz. Bu sorunu devlet ve toplum düzeyinde çözmek gerekir.
Yöneticilerimizin ve makamlarımızın anlayışı ve desteği olmadan bu sorun çözülemez.
Bu arada, daha önce çözmeye dair bir girişim olmuştu. 90'lı yıllarının sonlarında, Adıge Cumhuriyeti Başkanı Aslan Dzharimov, KÇC, KBC ve AC Parlamentolar arası Konsey oturumuna üç bölgenin yetkili makamlarının, Adıgelerin uyruğunu Rusça ve yabancı dillerde 'Çerkes' olarak belirtmesi ile ilgili öneriye dair karar tasarısını değerlendirmeye sunmuştu. Herhangi bir karara bağlanmamış, fakat böyle bir tasarının düzenlenmiş ve değerlendirilmiş olması çok şey ifade eder.
Daha fazla konuşmamız gereken asıl konular bunlardır. Tanrı izni ile gelecekte halkımızın hangi kurum veya kuruluşun hangi sorunu daha etkili bir şekilde çözdüğü, hangisinin bir yıl içinde yapılan işlerin raporunun daha başarılı olduğu, yerli ve diasporadaki Çerkesleri ilgilendiren proje ve programların nasıl daha da iyileştirileceği gibi konular hakkında tartışabilme fırsatını yakalamasını isterim.
Sağlıcakla kalın.
Çerkesya Hareketi Haber Merkezi