BERKİN ELVAN “ELVEDA” DEDİ, SEÇİMLER KAPIYA DAYANDI...

#587 Ekleme Tarihi 13/03/2014 07:31:40

BERKİN ELVAN “ELVEDA” DEDİ, SEÇİMLER KAPIYA DAYANDI...

Geçen sene, İstanbul'da, Gezi parkında ağaçların kesilmesini durdurmak için başlayan eylemler, güvenlik güçlerinin eylemcilere sert müdahalesi sonrasında hızla büyüyerek Türkiye tarihinin en kitlesel, en yaygın protesto hareketine dönüşmüş; milyonlarca insan, sağcısı, solcusu, liberali... işçisi, işsizi, esnafı... kadını, erkeği, genci ve yaşlısı ile sokaklara dökülmüştü. Berkin Elvan, sokaklara dökülen milyonlardan biriydi. Yaşı küçüktü ama siz deyin, merak ettiği için veya çevresinden etkilenerek; biz diyelim, yaşadığı yoksulluğa tepki olsun diye çıkmıştı sokağa. Bir gaz kapsülü'nün başına isabet etmesi ile ağır yaralandı. 269 gün komada kaldı. 16 kiloya düştü. Tekrar yaşama döndürme çabaları başarısız oldu, komadan çıkamadı ve dün yaşama gözlerini kapayarak sevenlerine “elveda” dedi. Yakınlarının başı sağolsun! Biz, Berkin için “ekmek almaya çıkmıştı, masumdu” gibi şeyler söylenmesini de, ölümünün politik mücadelenin bir enstrümanı haline getirilmesini de doğru bulmuyoruz. Gerçek şu ki, Berkin, daha önceki günlerde de eylemlere katılmış, bu ülkenin hızlı büyüyen çocuklarından biri idi. Ve yanlış olan, “ekmek almaya çıktığı bir gün” değil; demokratik bir eyleme katılmış olsa dahi, bu nedenle, hedef gözetilerek öldürülmesidir. Gezi eylemleri ile ilgili olarak, hükümet, “provakasyon”, “komplo” vs demiş, eylemlerin arkasında “dış güçler”in veya “lobiler”in olduğunu iddaa etmişti. Muhalefet ise kendine pay çıkarmaya çalıştı. Yani herkes politik tercihine uygun yorumlar yaptı, istediği kareyi gördü, göstermeye çalıştı, ama herkes Türkiye'de milyonlarca insanın halinden memnun olmadığını, bu memnuniyetsizliğin her an büyük bir öfke ile patlayabileceğini gördü ve Gezi bir “milat” oldu. O gün/lerden sonra Türkiye'de, gerek iktidar güçleri arasında, gerekse muhalif cephede önce taşlar yerinden oynadı, dengeler bozuldu; sonra yeni arayışlar ve seçim hazırlıkları başladı. Yolsuzluk/rüşvet iddaaları ve ses/görüntü kayıtları ile yıpranan/yıpratılan; bu kampanyayı bertaraf etmek için demokratik yaşama, hak ve özgürlüklülere, güvenlik güçlerine ve hukuka müdahale eden; yasama, yargı ve yürütmeyi tek elde toplamaya çalışan AKP artık ne içerdeki, ne de dışarıdaki güç odaklarına güven vermiyor. Ama muhalefet cephesinde de öne çıkan, Türkiye halklarına demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, barış ve huzur vaat eden, bu güveni verebilen bir parti veya güç yok. Yani Türkiye halkları yine “alışılana/alıştığına” veya “ehven-i şer'e” oy verecek. Biz Çerkesler de “bir güç” olamadan, ulusal çıkarlar ve talepler etrafında uzlaşmadan, birleşmeden... kimseyle ittifak kurmadan gireceğiz seçimlere ve ideolojik-politik angajmanlarımıza veya önyargılarımıza göre vereceğiz oyumuzu. Hiçbir hazırlığımız ve “biz Çerkesler olarak” diye başlayan bir programımız veya taleplerimiz yok. Yine kızacaklar bize ama, söylemesek de olmaz: Bu durumdan, “sarı çizmeli Mehmet Ağa” değil; öncelikle kurumlarımız ve kurumlarımızda yetkili olanlar sorumludur. Çünkü, bu örgütlülüğü yaratmak öncelikle onların görevidir. Çerkesya Yurtseverleri olarak, Berkin Elvan üzerinden yapılan duygu sömürüsünü de, “sen karasın, ben akım” eksenli propagandayı da doğru bulmuyoruz. Türkiye'de iktidar olduğu yıllarda ülkeyi soyup soğana çevirmemiş, yolsuzluğa bulaşmamış, önce kendi cebini doldurmamış; hak ve özgürlük arayışında olan masum insanlara zulmetmemiş ve başka “Berkin Elvan”ları öldürmemiş tek bir parti dahi yoktur! Türkiye'nin ve Türkiye halklarının ihtiyacı, şu veya bu partinin iktidarı değil, bütün partilerin uymak ve uygulamak zorunda olacakları demokratik, insan hak ve özgülüklerine saygılı yeni bir anayasa ve daha adil bir düzendir. Bugün Berkin için “gözyaşı döken” partiler eğer samimi iseler, getirirler parlamentoya, mesela, “bundan sonra silahsız-külahsız yapılan, demokratik barışçıl eylemlere müdahale edilmeyecek” gibi bir yasayı. Bu o kadar zor değil! Bizler, Çerkes halkına, önümüzdeki seçimlerde herhangi bir partinin ve gücün taraftarı olmama; bu seçimlerden, öncelikle taleplerimizi kamuoyuna anlatma fırsatı olarak yararlanma; bulunduğumuz yörelerde, hangi partiden aday olduğuna bakmaksızın, Çerkes halkının sorunlarına ve taleplerine karşı duyarlı, samimi, dürüst, insan hak ve özgürlüklerine saygılı adayları destekleme, böyle adayların olmadığı yerlerde hiç bir adaya destek/oy vermeme çağrısı yapıyoruz. Propaganda çalışmaları yapılırken veya katılacağımız etkinliklerde “orada bayrak açılmaz, burada kalpak takılmaz” gibi söylemler demo;jiden ibarettir. Birilerinin kurumlarımızda, Çerkes bayrakları altında propaganda yapmaları ile bizim onların etkinliklerine Çerkes kimliğimizle, bayraklarımızla katılmamız arasında hiçbir fark yoktur. Seçimler yaklaştıkça politik propaganda yapma olanakları da, toplumun, verilen politik mesajlara karşı duyarlılığı da artar. Bu nedenle sesimizi ve taleplerimizi Türkiye halklarına ve politika yapan güçlerine duyurma fırsatını kaçırmamalı, eylemlere Çerkes kimliğimizle katılmalı ve mümkün olan her yerde bizi/taleplerimizi anlatacak etkinlikler örgütlemeliyiz. Yaşasın Çerkes Kalma Mücadelemiz! Yaşasın Çerkesya! Çerkesya Yurtseverleri Kurucu Meclisi 13 Mart 2014

 

Diaspora
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks