Tijen Hatam kimdir?
Tijen Hatam 1963 yılında Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde doğdu. Abzeh-Huvaj ailesine mensuptur.Meşfeşşu sülalesinin gelinidir. Hüseyin Hatam ile evli olan Tijen Hatam’ın Guşan adında bir oğlu ve Guşef adında bir kızı vardır.
İlk ve ortaokulu Reyhanlı’da, liseyi İskenderun'da bitirdi.
Halk Eğitim Merkezi’nin çeşitli kurslarına ( makine nakışı, el nakışı, tel kırma, biçki-dikiş, ahşap boyama, ipek pentur, turistik el sanatları, kazaziye, gümüş işleme, iğne oyası ) katıldıktan sonra, 2007 yılında Ankara Çerkes Derneği’nde Zağal Zehra Yağan ve İsmeyl Üner Özbay tarafından verilen Çerkes el sanatları kursunda 4 yıl eğitim aldı.
Bu eğitimler sonrasında ortaya çıkan ürünlerle, ilk olarak 2011 yılında Antalya Çerkes Derneği’nde, 2012 yılında ise İstanbul Çerkes Derneği’nde sergiye katıldı.
Hocalarının tavsiyesi üzerine Ankara Çerkes Derneği’nde Çerkes el sanatlarına ait teknikleri öğretmek ve geliştirmek aracıyla, Hülya Kızılkaya ve Janset Mıdoğlu ile birlikte gönüllü eğitmenliğe başladı.
Kaybolmaya yüz tutmuş Çerkes el sanatlarından ; urdane teşe, vağe, şağe, denhlekuk ve dışeyda tekniklerini, geleneksel Çerkes kıyafetlerine ve daha çok bilinmesi için günlük hayata uyguladı.
2015 yılında Ulucanlar sanat sokağında kendi sergisini açtı, 2017 yılında Almanya’da Mannheim Derneğinde kurs verdi, 2018 yılında Ankara Çerkes Derneği’nde sergi açtı, 2019 yılında Adana Arkeoloji Müzesi’nde sergi ve defile faaliyetlerine katıldı.
2018 yılında Adigey Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı davetiyle, Adigey Cumhuriyeti ve Kaffed’in ortak organizasyonu olan diasporada yapılan ürünleri sergilemeyi amaçlayan sergiye katıldı.
2019 yılında Kaffed tarafından organize edilen , sırasıyla, İstanbul, Ankara ve Kayseri’de gerçekleşen “Geçmişten Günümüze Nartlar’ın Mirası” konu başlıklı sergiye katıldı.
Türkiye’de Kafkas Dernekleri Federasyonu'na bağlı Adana, Mersin, Samsun, Çorum, Kayseri, Sivas derneklerinde, yurt dışında ise Mannheim Derneği’nde gönüllü eğitmenlik faaliyetlerinde bulundu.
Halen Ankara Çerkes Derneği’nde Çerkes el sanatları eğitmenliğine devam etmektedir.
Ropörtaj: Gonejiko Saim Atılgan
Röportaja başlamadan önce bazı konuları belirtmeyi uygun gördüm. Röportaj hem pandemi koşulları nedeniyle, hem de uzaklık nedeniyle telefonla yapılmıştır. Röportaj konuya hakimiyeti, konu hakkındaki bilgisi, aldığı eğitimler, yakın tanışıklığımız ve bu konuda uluslararası tecrübeleri nedeniyle Tijen Hatam ile yapılmıştır. Konu hakkında tecrübeli ve uzman elbette bir çok insanımız mevcuttur. Ulaşabildiğimiz ölçüde hepsinden bilgi almak istediğimizi belirtmek isterim. Röportajda adı geçen kişi ve kurumlara da teşekkürü bir borç bilirim.
28 Eylül Çerkes ( Adığe ) Kıyafet Günü yaklaşırken konu hakkında bir araştırma yazısı yazıyordum. Çerkes kıyafetleri her bir parçası bir zerafet ve sanat harikası olmaları nedeniyle elbette ki Çerkes el sanatlarının bir ürünüydüler. Konu hakkında araştırma yaptıkça bir çok ayrıntısı olduğu ve unutulmaya yüz tuttuğunu gördüm. Konuyu son yıllarda gündemde tutan ve yaptıkları eğitim çalışmaları nedeniyle konunun emektarı olan akrabam ve arkadaşım Tijen Hatam’ı aradım ve böyle bir röportaj yapmak istediğimi belirttim. Tijen sağolsun, memnuniyetle karşıladı ve bu konu ile ilgilenenler için röportajımızı yaptık. Röportaj telefonla kaydedilerek daha sonra yazıya geçirilmek suretiyle gerçekleştirilmiştir. Röpotajı Çerkesya Hareketi Haber Merkezi adına Saim Atılgan yapmıştır.
Saim Atılgan-Sevgili Tijen Merhaba ilk olarak bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğin için teşekkür ederiz. Başlangıç olarak bize kendini tanıtır mısın?
Tijen Hatam-Teşekkür ediyorum. Ne demek?Yararlı olabilirsem bir katkıda bulunabilirsem sevinirim.1963 Hatay-Reyhanlı doğumluyum. Abzehlerin Huvaj ailesine mensubum. Meşfeşşü sülalesinin geliniyim. Guşan adında bir oğlum ve Guşef adında bir kızım var. İlk ve ortaokulu Reyhanlı’da liseyi İskenderun'da bitirdim.
S.A-İlk el Çerkes el işleri ile ilginiz ve tanışmanızı bize anlatabilir misiniz?
T.H-İlk Çerkes el sanatları ile tanışmam 2007 yılında oldu. Bir Pazar günü derneğe ziyaretimde Hülya Kızılkaya arkadaşımla tanıştım. Hülya arkadaşım Ankara Çerkes Derneği'nde bir Çerkes el sanatları kursu olduğunu söyledi ve “katılmak ister misin” dedi. Yaptıkları işleri ve neler yaptıklarını gösterdi. Ben de tam benim istediğim bir kurs olduğunu söyledim ve kursa başladım.
Zehra Yağan Hocamızın kursu vardı dernekte orada başladım. Ama kursa başlar başlamaz bu el işlerine aşık oldum ve büyülendim. O kadar yıldır gördüğüm kursların içinde aradığım konunun bu olduğunu anladım. Başka hiçbir işle ilgilenmeden bu konuya yoğunlaştım.
S.A-Bu konuda emek veren ve öğreticilik yapan biri olarak sizce Çerkes giysilerinin ve el işlerinin diğerlerinden farkı nedir?
T.H-Çerkes el sanatları tamamen insanın ruhunu yansıtan bir iş diye düşünüyorum ben. Çerkes el sanatlarındaki kıyafetlerdeki işlemeler hayat tarzının bir parçası. Kıyafetlerdeki desenler bazen doğadan da esinlenerek bazen evdeki daire, kare şeklindeki nesnelerden de esinlenerek yapıldığı için bir asalet ürünü diyorum, böyle tarif ediyorum bazen.
Çerkes el sanatlarımız ilk zamanlarda altın, gümüş iplerle işleniyordu. Bu değerli ve ince işlemeli yapılarıyla gösterişi ve asaleti ifade ediyordu. Sonra bu altın ve gümüş işleme çok pahalıya mal olduğu için daha sonra İpek ve sim iplere dönüştürüldü.
S.A-Çerkes kadın ve erkek giysilerinin motif ve desenlerini nerelerden buluyorsunuz?
T.H-İlk başladığımız yıllarda desen ve motiflerde çok zorlanıyorduk. Hemen hemen hiç yoktu diyebilirim. Tek elimizde olan 1977 yılında Ankara Kuzey Kafkas Kültür Derneği’nin çıkarmış olduğu Çerkes Motifleri kitabından çok faydalandık. Elimizde bundan başka hiç materyal yoktu.
Sonra Maykop’tan Nejdet Hatam abim bana eski kıyafetlerin ve objelerin derlendiği bir kitap gönderdi. Bu kitap bize nasıl ve nerelerde uygulamalar yapacağımız konusunda çok Bilgi verdi. Desenlerde bazen bir derginin köşe motifi oldu. Bazen de küçük bir fotoğrafı büyüterek kullandık. Ama son 4-5 yıldır daha çok internet üzerinden buluyoruz, esinleniyoruz.
S.A- Bu konuda hangi kurs ve eğitimlere katıldınız?
T.H- Aslında bu işlere ilgim çeşitli kurslarla pekişti. Halk Eğitim Merkezlerinin makine nakışı, el nakışı, tel kırma, biçki-dikiş, ahşap boyama, ipek pentür, turistik el sanatları, Trabzon’un patentini aldığı kazaziye, gümüş işlemeciliği ( ki bu Çerkes el işleri olarak geçer. Bu kursu İstanbul Bağlarbaşı Derneği vermektedir ) iğne oyası gibi bir çok kurslarına katıldım. Daha sonra 2007 yılında Zağal Zehra Yağan ve İsmeyl Üner Özbay tarafından verilen Çerkes el sanatları kursunda 4 yıl eğitim aldım.
Bu kursa katıldıktan sonra başka hiçbir kursa gitmedim, bizimle ilgisi olduğu için sadece kazaziye kursuna gittim. Halk Eğitimlerde bizim el işi kursları verilmiyor. Nedeni ise patenti alınmadığı için. Her yerde Çerkes el sanatlarını göstermiyoruz ki; sanatımız elimizden alınmasın.
S.A-Bir öğretici olarak hangi kurs ve eğitimleri verdiniz?
T.H-Bizler de önce talebeydik. Hocalarımızı peşpeşe kaybettik. Vefat etmeden önce hasta ziyaretine gittiğimizde bize kesinlikle “bu işleri bırakmayıp, bizden sonra devam ettiriyorsunuz” diye vasiyette bulundular. Böylece bizde önce kendi aramızda arkadaşlarla, daha sonra dernekte eğitmenliğe başladık.
Çerkes el sanatlarındaki arkadaşlar hep birarada birbirimize bir şeyler göstererek eksiklerimizi tamamlayarak devam ettik.
Ben, Hülya Kızılkaya ve Janset Mıdoğlu Kaffed’e bağlı derneklerin talebi üzerine çeşitli derneklere giderek oralarda Çerkes el sanatlarının tüm tekniklerini hızlandırılmış eğitimle gönüllü olarak öğretmeye çalışıyoruz. Dışeyıda ( altın işi ), Vağe ( parmak dokuma ), Denhlek, Denhleç ( motifler ), Şağe ( kartla kalın dokuma ), Udane teşe ( ip sarma ) şeklinde tüm tekniklerin yapım ve monte aşamalarının eğitimini veriyoruz.
S.A-Katıldığınız sergi ve etkinlikler nelerdir?
T.H-İlk olarak 2011 yılında Antalya Çerkes Derneği'nde, daha sonra İstanbul Bağlarbaşı Kafkas Derneği'nde sergilere katıldım.
2015 yılında Ankara’da Ulucanlar Sanat Sokağında kendi sergim oldu. 2017 yılında Almanya Mannheim’da, 2018 Ankara Çerkes Derneği'nde, 2019’da Adana Arkeloji Müzesinde sergi ve defileye katıldım.
2018 yılında Maykop’ta Adigey Cumhurbaşkanlığı davetiyle sergiye katıldım. 2019 yılında sırasıyla İstanbul, Ankara, ve Kayseri’de gerçekleşen “Geçmişten Günümüze Nartların Mirası” isimli sergiye katıldım.
S.A-Bu kurslara katılanların kurs sonrası duygu ve düşünceleri nasıldı? Sizin izlenimleriniz nasıl oldu bu konuda.
T.H-Bu kurslara katılan kursiyerler ilk anda "nasıl yaparız? Yapabilecek miyiz?" diye aşırı heyecanlıydılar. Kaybolmaya yüz tutmuş bu el sanatlarının kendi ellerinden yeniden canlanacağını ve kullanacakları birer eşya olarak ortaya çıkmasının mutluluğunu yaşıyorlardı.
”Yıllar önce yapılan işleri şimdi biz kendimiz yapıyoruz, bunları yaparken o dönemde yaşıyormuş gibi hissediyoruz” diye anlatıyordu öğrenciler. Bu duygular karşısında beraber eğitmenlik yaptığımız Hülya ve Janset arkadaşlarımla çok duygulu anlar yaşadık. Öğrenciden çok onlarla birer aile olduk.
”Çerkes el sanatları bir aşk, yaşanması lazım”.
Devam edecek…………….