"Dönüş" ve/veya "Dönüş Hareketi" deyince artık, ne yazık ki, alıp valizi bir Çerkes Cumhuriyeti'ne gitmek ve orada yaşamak anlaşılıyor. Bu nedenle "Dönüş Hareketi'ni İnşa etmeliyiz", "Dönüş Düşüncesi Yaşamalıdır" dediğimizde bunun ne kadar mümkün olduğu sorusuna muhattap oluyoruz.
Bunda da en büyük sorumluluk yine Dönüşçülerde. Çünkü yıllardır yapılan tartışmalarda, sohpetlerde Dönüş düşüncesini böyle bir karara veya tercihe indirgediler. Politik tartışmalarda kızdıkları veya ideolojik olarak yetersiz kaldıkları yerlerde muarızlarına üstünlük sağlama aracı olarak kullandılar. "Hariçten gazel okuma", "yurtseversen önce vatanına gel" gibi sözlerle.
Yetmedi, dönüş yapmış insanları, onların politik yanlışlarını, hatta ahlaki zaaflarını bile kayıtsız şartsız savunmaya, en azından "Dönüşe zarar vermesin" diyerek gizlemeye çalıştılar. Burada yaşamayı neredeyse "herşey" diyerek kutsadılar. Bu nedenle "Dönüş" deyince akla artık sadece "vatanda yaşamak" geliyor. Hem de nasıl istersen öyle yaşamak...
Halbuki "Dönüş" hayata, Çerkes kimliğine ve Çerkes Sorunu'na bakış açısıdır. Bir politik duruştur. Çerkes kimliğinin ve insanının vatanıyla kurduğu ve/veya koruduğu duygusal, düşünsel, ruhsal ve ekonomik-politik bağdır, köprüdür. Ve Çerkes kimliğinin vatanıyla kurduğu bu ilişki diasporada asimilasyonun önündeki barikattır.
Yıllar içinde politik düzey düştü. ( Bazı ) Dönüşçüler sorunu "alıp valizi ( "vatan" bile diyemediler ) Kafkasya'ya gelmek..." miş gibi anlattılar. Akıllarda böyle kaldı. Bu nedenle "Dönüş Hareketi" deyince başkaları da hemen "Dönüş"ün önündeki hukuki, keyfi ve pratik zorlukları dile getiriyorlar.
Ama bir politik düşünce onun örgütlenmesi ile ilgili zorluklara veya önündeki engellere bakılarak mı "doğru" veya "yanlış" diye değerlendiriliyor? Türkiye'de Çerkes kalmak çok mu kolay? Veya mesela sosyalistlere, uğruna yüzbinlerce insan hayatını feda ettiği halde, hala sosyalizmi örgütleyemedikleri için mi "sosyalizm" yanlıştır diyor karşıtları?
Halbuki "Vatana Dönüş" düşüncesi, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın her Çerkesin öncelikle bir vatanının olduğunu bilmesi, bu vatanı ile bağlar kurması, onu siyasi ekonomik ve demografik olarak güçlendirmesi ve sonsuza kadar yaşatması gerektiğini anlatır. Çerkes vatanının varlığı, Çerkes kimliğinin, dilinin ve kültürünün yaşamasının, diasporadaki varlığımızın da bir garantisidir. Çünkü vatansız diaspora olmaz!
Sonra, "Dönüş" düşüncesi bir Çerkesin ideolojik-politik olarak donanması ve güçlenmesi demektir. Bu donanım sayesinde kendisini asimilasyona neden olan kafa karışıklıklarından, Çerkes kimliğini ve kültürünü kemiren politik söylemlerden korur.
Mesela asimilasyonun ilk durağı demek olan "Türkiye de vatanım", "Türkiye benim ikinci vatanım" veya "vatanım Türkiye, anavatanım Kafkasya"... gibi "duel kimlikleşme" ancak "dönüş" veya "Vatana Dönüş" düşüncesi ile durdurulabilir.
Çünkü "vatana dönüş", vatanı da çok net tanımlar. İçerisinde yaşadığımız ülkelerin sadece "vatandaşı" olduğumuzu, bizim bir vatanımızın olduğunu sürekli akılda tutmamızı sağlar.
Keza, "Dönüş" düşüncesi, vatanla ve halen vatanımızda yaşayan soydaşlarımızla bağlar kurmamızı, onlarla birlikte bir gelecek planlamamızı, yeniden birlik olmamızı anlatır. Bu, Çerkes halkının yeniden birleşmesi, uluslaşması demektir. Geleceğimizi garanti altına almanın biricik yolu ve yol haritasıdır.
Ve "Dönüş" düşüncesi diasporada yaşayan Çerkeslerin vatanımızda yaşayan Çerkeslere, orada yaşatılan kültüre ve gelenek göreneklere göre kendini yeniden yaratmaları demektir.
Geleceğini vatanında yaşama vizyonuna göre kurgulayan bir Çerkes vatanında konuşulan dili, yaşatılan kültürü öğrenmek için daha çok çaba gösterir. Bugün diasporada yaşadığı halde Çerkesçe okuyup yazabilenlerin çoğunun "Dönüşçü" veya vatanı ile bir biçimde bağ kurmuş olması tesadüf değildir.
Son olarak, "Dönüş" düşüncesi, diasporada maddi ve manevi enerjimizi kendi geleceğimize yoğunlaştırır, bizi asimile eden, enerjimizi sömüren siyasi ilişkilerden, başkaları için saçımızı süpürge etmekten ve ölmekten-öldürmekten korur.
Bugün şu veya bu siyasi partinin ve/veya onarın uzantılarının kurumlarımızda cirit atmalarının, bazı kurumlarımızın bu partilere veya örgütlere hizmet eder duruma gelmelerinin nedeni bile "Dönüş" düşüncesinin örgütsüz ve zayıf olmasıdır.
Bunlar ve çok daha fazlası, Dönüş düşüncesinin artılarıdır. Pratiğinde kimi eksiklerin, yanlışların veya eksilerin olması bu gerçeği değiştirmez. Ve ben Dönüşçülerin bütün bunları konuşmak, güncelle/nmek ve "Dönüş Hareketi"ni yeniden örgütlemek için bir araya gelmeleri gerektiğine inanıyorum.
Çünkü Dönüş düşüncesi, Çerkes kimliğinin, Çerkes halkının tarihi vatanımız Çerkesya'da birliğinin, vatan ile diaspora arasında ve içerisinde yaşadığımız ülkelerle Rusya Federasyonu arasında sağlıklı bağlar kurmanın ve barışın güvencesi olduğuna inanıyorum. Bu nedenle mutlaka yeniden örgütlenmelidir.
Hatko Schamis