ГЪЭТХАПЭМ и ПШ1ЫК1УПЛЪ ( 14 ), АДИГАБЗЭАМ ИМЭФЭК1 МАФЭ ТЭГЪЭЛЪАП1Э!
BUGÜN ADIGE DİLİ VE YAZINI GÜNÜ !
Bir insan topluluğunu, “ulus” yapan ögelerden biri; belki de en başta geleni dildir. Çünkü dil, bir insan topluluğunun yüzlerce, binlerce yıllık birikimi, hafızası, gelenek görenekleri ve ruhu'dur. Yani “dil”, sadece bir iletişim aracı değil; bir yaşam biçimi, bir dünyaya bakış açısı ve ruhtur. Bu nedenle, aynı dili konuşan insanlar arasında ulusal bağları güçlendiren bir rolü vardır. Çerkesçe, Çerkes halkının derin ve yüzlerce yıllık birikiminin sonucu olarak bugünlere gelmiş, güçlü bir dildir. Ve Çerkesçe yaşadıkça, Çerkes halkı da varolacaktır. Öyleyse, dilimize sahip çıkmalı, yeni nesillere öğretmeli; hem anavatanımızda, hem de yaşadığımız her yerde bir bilim, sanat, kültürel faaliyet ve devlet dili olması için mücadele etmeliyiz. Çünkü bir dilin sadece günlük yaşamda ve basit ilişkiler içinde bir iletişim dili olması, o dilin yaşatılabilmesi için yeterli değildir. Bazıları, bilinçli olarak, bir dilin yaşatılabilmesinin sorumluluğunu, o dili kullanan insan topluluklarına, anne babalarına yükler; böylece bir yandan şövenizmi aklar diğer yandan, insanlara/toplumlara asimilasyonun kaçınılmaz olduğunu kabul ettirmeye çalışırlar. Halbuki bir dilin “sönmesi”, “doğal şartlar altında” yokolması mümkün değildir. Eğer bir dil yokoluyorsa, bunun nedeni, kendisini koruyacak kurumlardan ve mekanizmalardan yoksun olması, dilin yaşatılması için bilinçli bir mücadele verilmemesidir. Bu gerçekten yola çıkarak, varlığımızın ve uluslaşmamızın bu en önemli ögesi olan dilimize: Çerkescemize ( Adıgabzemize ) sahip çıkmalı, bizden sonraki nesillere mutlaka öğretmeli, kaç yaşında olursak olalım öğrenmeye çalışmalı; ama hepsinden önemlisi, Çerkes halkının dünyaya açılan penceresi, bir sanat, bilim, kültür ve devlet dili olması için mücadele etmeliyiz. Bırsey Wımar’ın hazırladığı Çerkes alfabesinin yayınlandığı ve Çerkesçenin tekrar bir yazı dili haline geldiği 14 Mart ( 1853 ) günü, 2000 yılından beri Adigey Cumhuriyeti'nde devlet başkanı kararnamesi ile „Adige Dili ve Yazını Günü“ olarak kutlanmaya başlanmış ve daha sonra DÇB'nin girişimleri, Dünya Adige Bilim Akademisi'nin desteği ile tüm Çerkes dünyasında benimsenmiştir. Artık diasporada da “Adige Dili ve Yazı Günü” daha büyük etkinliklerle kutlanmakta, kurumlarımız bu güne zengin bir içerik kazandırmaya çalışmaktalar. Şimdilik hala yetersiz de olsa, bu gelişme hepimizi umutlandırıyor. Ulusal günler, ulusun bireylerinde bu günlerin adandığı konularda bir bilinç yaratmaya yaradığı gibi, ulusal birlik ve beraberliğin de gelişmesine katkı sunarlar. Bu nedenle, ulusal günlerimize sahip çıkmalı, bu günlerde düzenlenen etkinliklere katılmalı, güzel dilimizi yaşatmak ve geliştirmek için elimizden geleni yapmalıyız. Unutmayalım ki: “Dilsiz Ulus Ölüdür!”, “Dili Olmayanın Ulusu da Yoktur!”. БЗЭР TЫЖЫН, УРИПСАЛЪЭМЭ ДЫШЭ УЛЪЭШ1ЭГЪУ УХИГЪЭГЪОЗЭН УАПЭК1Э КЪЭТЫМ 1УШЭУ УФИШЭЙЫН АДИГЭ ХЭКУПСЭХЭР ЗЫГЪЭПСЫХЭРЭ ХАСЭP Çerkesya Yurtseverleri Kurucu Meclisi 14- ГЪЭТХАПЭ/MART- 2014