7 Aralık 1970: Willy Brant diz çöktü, özür diledi ve Alman Halkını bir yükten kurtardı...

#6289 Ekleme Tarihi 08/12/2020 11:03:20

Nazi rejiminin işlediği suçlardan 25 yıl sonra bir Almanya başbakanının diz çökerek af dilemesi bir tabu yıkılmasıydı. Sadece 30 saniye sürdü ama o 30 saniye ile Willy Brandt tarih yazdı.

1970 yılı Aralık ayında dönemin Sosyal Demokrat Parti'li (SPD) başbakanı Brandt, Almanya-Polonya ilişkilerinde yeni bir başlangıç yapmak üzere Polonya'ya gitti. Polonya'nın Almanya tarafından işgalinin, Almanların üç milyonu Yahudi, yaklaşık beş buçuk milyon Polonyalıyı katletmesinin, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin üzerinden 25 yıl geçmişti.

Brandt, 7 Aralık sabahı Varşova Gettosu'ndakilerin Nazilere başkaldırısını sembolize eden anıtın önünde diz çöktü ve çelenk bıraktı. O, gettoya kapatılmış Yahudilerin güçlükle toparlayabildiği cesareti ve onurları için, kendilerine o kötülüğü yapan Almanlara karşı mücadelelerinin anısına dikilen anıtın önünde.

Sosyal demokrat politikacı, önce çelenkteki Alman bayrağının sembolü olan siyah, kırmızı ve altın renkli kurdeleyi biraz düzeltti, sonra bir iki adım geriye attı ve birdenbire o ıslak ve soğuk granitin üzerinde diz çökerek başını öne eğdi. Bunu gören fotoğrafçılar derhal öne doğru koştu, çünkü çekecekleri bu fotoğrafın bütün dünyaya yayılacağını biliyorlardı.

Yıllar sonra Willy Brandt kaleme aldığı anılarında, o anı şöyle aktardı: "Alman tarihinin en karanlık noktasında ve öldürülen milyonlarca insanın sırtımıza yüklediği o ağır yük ile eğildim. Sözün bittiği yerde insanlar ne yaparsa, onu yaptım."

Brandt, Hristiyanlıktaki önemli bir sembole de atıfta bulunurcasına, kefaret öder gibi diz çöktü. Daha sonra anlatırken, "Almanları affetmeleri için dua ettim" diye belirtti. Hayatı boyunca Nazilere karşı olan Brandt, orada halkının affedilmesini istedi.

Peki, sembolik olarak da büyük öneme sahip bu hareket planlı mıydı? Brandt anılarında "Hayır, değildi" diyor ve "Yanımdaki gazeteciler ve fotoğrafçılar gibi yakın çalışanlarım da şaşkınlığa uğradı" diye yazıyor.

Wrocklaw Üniversitesi tarih bölümü profesörü Krzysztof Ruchniewicz, Polonya hükümetinin de ilk başta Brandt'ın diz çökmesine şaşırdığını anlatıyor. "O zamanlar Almanlar kötü olarak görülür, savaş çıkaranlar, intikamcılar olarak algılanırdı" diyor.

"Derken bir Alman başbakan geliyor, diz çöküyor ve bedel ödemeye hazır olduğunu ortaya koyuyor". Ona göre, Polonya'da hükümeti yönetenler, bunun barış için bir adım olduğunu düşündü, doğru yorumladı. Ancak parti propagandasında Brandt'ın bu adımı Almanya'nın olumsuz imajını değiştirmeye vesile olarak görülmedi.

Tarihçi Ruchniewicz, "Almanya Başbakanı Brandt'ın bu tarihi hareketine halkın tepkisinin nasıl olduğuna cevap vermek zor" diye anlatıyor ve pek çok Polonyalının olaydan muhtemelen haberdar bile olmadığını tahmin ettiğini söylüyor. Nitekim Willy Brandt'ın anıtın önünde diz çökmesi Polonya gazetelerinde basılmadı. Brandt'ın barışçıl politikası ancak zamanla etkisini gösterdi.

Almanya'da ise Brandt'ın hareketi tarihçi Kristina Meyer'e göre tam bir tabu yıkılmasıydı. Willy Brandt Vakfı'nda çalışan Meyer, Brandt'ı, Alman toplumuna ve Almanya'nın kendi Nazi tarihiyle hesaplaşmasına bakışta bir "değiştirici" olarak niteliyor ve o zamanlar Almanların çoğunun Naziler döneminde işlenen suçlar nedeniyle af dilemeye hazır olmadığını aktarıyor. Yapılan anketlerde Batı Almanya'da yaşayan her iki kişiden birinin, Brandt'ın tarihi diz çökme eylemini "abartılı" diye nitelediğini hatırlatıyor.

Şimdi geri dönüp bakıldığında Willy Brandt'ın yakınlaşma çabası pek çok tarihçi tarafından, hem iki Almanya'nın birleşmesi süreci yönünde atılmış bir adım olarak değerlendiriliyor hem de Soğuk Savaş'ta Doğu ile Batı'nın zorlu yaklaşım süreci için bir dönüm noktası olarak görülüyor. Brandt'ın politikası, Polonya'daki ve Demokratik Almanya Cumhuriyeti'ndeki (DDR) barışçıl devrimlere ve iki Almanya'nın birleşmesine götüren ilk adım olarak niteleniyor.

Willy Brandt, diz çöktüğü o Polonya ziyaretinde Varşova Anlaşması'nı da imzaladı. Brandt, diz çöktüğü saatlerde Polonya'nın komünist yönetimi hükümet sarayında anlaşmayı imzalamak için bekliyordu. Varşova Anlaşması ile Almanya, İkinci Dünya Savaşı ile beraber kaybettiği toprakları ve yeni sınırları tanımış oldu.

Sosyal Demokrat Parti'li (SPD) Willy Brandt'ın kabul ettiğini, o zamanlar muhalefette olan muhafazakar Hristiyan Birlik partileri (CDU ve CSU) ise reddetti. Hatta Almanya'daki aşırı sağcılar Brandt'ı "vatan haini" ilan etti.

Polonya'da altı yıldır milliyetçi-muhafazakar Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) hükümetinin de iktidarda olmasıyla 2020 yılına gelindiğinde iki ülke arasındaki ilişkilere ve Brandt'ın Varşova'da diz çökmesine bakış açısında yeni değişiklikler de görülüyor.

Son yıllarda iki ülke ilişkileri söz konusu olduğunda "güvensizlik", "yabancılaşma", "ilişkilerin felç olması" kavramları kullanılıyor. İlişkilere geçmişin gölgesinin de yine sık sık düştüğü görülüyor. Buna en son örneklerden biri, Nazilerin Polonya'ya yaptıklarının anısına Berlin'de bir yer belirlenmesi için yürütülen tartışma oldu.

PiS'li politikacı Arkadiusz Mularczyk, DW'ye verdiği demeçte, Willy Brandt'ın Varşova'daki diz çöküşünün "boş bir sembolik hareket" olduğunu savunuyor. Mularczyk'a göre, akabinde Polonya'ya yönelik bir tazminat olmayan bir özrün önemi yok.

Polonya'nın Almanya'dan İkinci Dünya Savaşı tazminatı istemesini ele alan komisyonun başkanı da olan PiS'li vekil Mularczyk, Almanların Polonya'ya yönelik jestlerini de sadece "göz boyama" olarak niteliyor.

"İkinci Dünya Savaşı'nda öldürülen Yahudiler kadar Polonyalılar da öldü, ancak ABD veya İsrail'de yaşayan Yahudiler tazminat alırken Polonyalılar almadı" diye eleştiriyor. Almanların, Polonya'dan özür diliyormuş intibası uyandırmaya çalıştıklarını, ancak bunların devamının gelmediğini savunuyor.

PiS'li vekilin söyledikleri son yıllarda iktidarı elinde tutan milliyetçi-muhafazakar PiS döneminde tam bir anlatıma dönüştü. Almanya'nın yaptıklarının Polonya'dan çok Almanya'nın işine yaradığı yönündeki algı da son yıllarda oturdu.

Tarihçi Prof. Ruchniewicz bugün Almanya-Polonya ilişkilerini düşündüğünde aklına 1970'lerin geldiğini aktarıyor. "Tabii o zamanlar bambaşka zamanlardı" diyor. "Bugün sınırlar güvenli, Almanya-Polonya arasında anlaşmalar var ve bizler Avrupa Birliği'nin de birer parçasıyız" diye belirtiyor. Ancak ona göre, Brandt'ın uzlaşı amaçlı sembolik öneme sahip hareketi ile ortaya çıkan unsurlar bugün hâlâ içselleştirilemedi.

Almanya'da Varşova'daki diz çöküş anısına iki euroluk para basıldı. Yıldönümü vesilesiyle pul piyasaya sürülüyor ve sempozyumlar ile konuşmalar öngörülüyor. Polonya hükümeti ise Brandt'ın Varşova'daki diz çöküşünün yıldönümünde hiçbir program planlamadı.

Varşova'daki Willy Brandt Meydanı'nda, diz çöküşün yaşandığı yerden sadece 200 metre ötedeki bir anıt, 1970'deki diz çöküşü sembolize ediyor. Hâlâ insanları etkiliyor mu? Brandt'ın diz çöküşünü yansıtan o bronz levhada kısmen yeşil pas var. Willy Brandt'ın yüzü ise hâlâ pırıl pırıl, yeni parlatılmış gibi. Belli ki buraya gelen insanlar, eski Almanya başbakanının yüzüne dokunma ihtiyacı hissediyor.

Peter Hille, Rosalia Romaniec, Ralf Bosen

Deutsche Welle Türkçe

Dünyadan
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks