ABD’li Ünlü Gazeteci Carlson Putin ile Yaptığı Röportajı Yayınladı - Röportajdan bir bölüm:

#10028 Ekleme Tarihi 09/02/2024 07:32:22

( ... )

Putin ABD ile yaptıkları gizli görüşmeleri anlattı

Putin: Sonra, eski Savunma Bakanı Robert Gates, eski CIA Direktörü ve Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice buraya geldiler. Hemen şu bulunduğumuz odada, bu gördüğünüz masaya oturduk. Bana, 'Düşündük, kabul ediyoruz' dediler. Ben de, 'Tanrıya şükür, çok güzel'dedim. Onlar, ama 'Birkaç istisna var' dediler.

Carlson: Yani iki kez ABD başkanlarının önce bir karar alıp, sonra ekiplerinin bu kararları bozduğunu söylüyorsunuz.

Putin: Aynen öyle. Nihayetinde bizi reddettiler. Ayrıntılara girmeyeceğim. Bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Gizli görüşmelerdi. Ama teklifimizin reddedildiği bir gerçek.

O zaman, bakın, bu durumda biz de tedbirlerimiz almak zorundayız, dedim. Hava savunma sisteminizi aşacak saldırı sistemleri geliştireceğiz. Şöyle cevap verdiler. Size karşı yapmıyoruz, siz de istediğinizi yapın, yaptığınızın bize, ABD’ye karşı olmadığı fikrinden hareket edeceğiz. Ben de, tamam, dedim. Hipersonik sistemler geliştirdik, üstelik kıtalararası menzile sahip ve geliştirmeye devam ediyoruz. Hipersonik saldırı sistemleri konusun ABD ve diğer ülkeleri geride bıraktık. Her gün onları geliştiriyoruz. Ama bunu başlatan biz olmadık. Diğer yolu önerdik, ama bizi ittiler.

Şimdi NATO’nun doğuya genişlemesine gelelim. Bize NATO’nun doğuya genişlemeyeceği sözünü verdiler. Doğuya tek karış ilerleme olmayacak, dediler. Sonra ne oldu? Sonra dediler ki, kağıt üzerinde anlaşma yok, bu yüzden genişleyeceğiz. Beş genişleme dalgası oldu. Baltık ülkeleri ve tüm Doğu Avrupa’yı içine aldılar.

Şimdi tekrar esas mesele Ukrayna’ya dönüyorum. 2008’de Bükreş’teki zirvede NATO kapılarının Ukrayna ve Gürcistan’a açık olduğunu söylediler.

Şimdi orada kararlar nasıl alınıyor, şunu anlatayım. Almanya, Fransa ve bazı diğer Avrupa ülkeleri galiba karşı çıktı. Ama sonra ortaya çıktı ki, Başkan Bush, sağlam birisi, sağlam bir politikacı kendisi, bana dediler ki, bize baskı yaptı, bu yüzden kabul etmek zorunda kaldık. Gülünç, anaokulu gibi. Garantiler nerde? Bu ne biçim insanlar? Kim onlar? Baskı yapmışlarmış, onlar da kabul etmiş. Sonra da bana dediler ki, zaten Ukrayna NATO’ya girmeyecek, biliyorsun. Ben, bilmiyorum, dedim. 2008’de kabul ettiyseniz neden sonra da kabul etmeyesiniz, dedim. Bize baskı yapıldı, dediler. Ben de dedim ki, yarın da baskı yaparlar yine kabul edersiniz. Çok saçma. Orada kiminle konuşabileceğimizi bilmiyorum. Konuşmaya hazırız. Ama kiminle? Garantiler nerde? Hiçbir garanti yok.

Sonra Ukrayna topraklarını kullanmaya başladılar. Bu toprakların tarihini ve Rusya’yla olan ilişkilerini anlattım. Ukrayna’nın bağımsızlık deklarasyonunda tarafsız bir ülke olduğu belirtiliyor. 2008’de aniden NATO kapısı açılıyor. Çok ilginç. Böyle anlaşmadık. Ukrayna’nın tüm başkanları, şu veya bu şekilde Rusya’ya iyi bakan seçmenlere dayanıyordu. Bu, Ukrayna’nın güneydoğusu, orada çok büyük nüfus var. Rusya’ya iyi bakan bu seçmenleri alt etmek çok zordu.

İktidara Viktor Yanukoviç geldi. Belki de en iyi başkan ve politikacı değildi. Bilmiyorum. Onu değerlendirmek istemiyorum. Ama Avrupa Birliği ile ortaklık konusu gündeme geldi. Buna her zaman iyi baktık. Buyurun. Ama ortaklık anlaşmasını okuyunca bunun bizim için sorun olduğunu gördük, çünkü Ukrayna’yla serbest ticaret bölgemiz vardı, gümrük sınırları açıktı. Bu anlaşmaya göre Ukrayna sınırlarını Avrupa’ya açmalıydı ve direk tüm mallar piyasamıza girecekti.

Biz, hayır, dedik. Böyle olmaz. Ukrayna’yla sınırımızı, gümrüklerimizi kapatırız. Yanukoviç, Ukrayna’nın ne kadar kazanacağını ve ne kadar kaybedeceğini hesapladı ve Avrupa’daki muhataplarına, imzalamadan önce 'Biraz daha düşünmem lazım' dedi. Bunu der demez, muhalefetin yıkıcı eylemleri başladı. Batı da bunlara destek verdi. Mesele Maydan’a ve darbeye kadar gitti.

Maydan olayları ve Ukrayna'da darbe nasıl gerçekleşti?

Darbe oldu. ABD bize, Yanukoviç’i sakinleştirin, biz de muhalefeti sakinleştirelim, her şey siyasi mecrada yürüsün, dedi. Tamam, dedik, kabul ediyoruz, aynen öyle yapalım. Yanukoviç, Amerikalıların bizden talep ettiği gibi, silahlı güç ve polise başvurmadı. Oysa Kiev’deki silahlı muhalefet darbe yaptı. Bu nasıl anlaşılmalı, siz kimsiniz, diye sormak istedim dönemin ABD yöneticilerine.

Carlson: Kim destek verdi?

Putin: Elbette, CIA destek verdi. Teknik olarak her şey doğru yaptılar. İstediklerini elde ettiler, iktidarı değiştirdiler. Ama siyaset açısından devasa bir hataydı. Siyasi yöneticiler işlerini yetersiz yaptılar. Siyasi yönetim bunların yol açacağı sonuçları önceden görmeliydi.

Sonra darbeyi kabul etmeyenlere karşı baskı başladı. Kırım için tehdit oluşturuldu. Kırım’ı koruma altına almak zorunda kaldık. 2014’te Donbass’ta savaş başlattılar. Sivillere karşı savaş uçaklarını ve topları kullandılar. Her şey böyle başladı. Savaş uçaklarının Donetsk’e saldırdığının görüntüleri var. Büyük çaplı askeri operasyon gerçekleştirdiler, sonra bir tanesini daha, ama her seferinde başarısız oldular.

Yaşananlardan tedirgin olmayalım da ne yapalım? Buna göz yumsaydık, insanlığa karşı suç işlemiş olurduk. ABD’nin siyasi idaresi bizi, geri adım atamayacağımız bir eşiğe itti, çünkü geri adım atsaydık bu Rusya’yı yıkardı. Sonra din kardeşlerimizi ve Rus halkının bu parçasını bu savaş makinesine atamazdık. Tüm bunları, Ukrayna’daki darbe kışkırttı.

Aslında, üç Avrupa ülkesi Almanya, Polonya ve Fransa temsilcileri gelerek iktidar ve muhalefet arasında imzalanan anlaşma için garantör oldular. Garantör olarak imzalarını attılar. Buna rağmen muhalefet darbe yaptı. Bu ülkeler de barışçıl çözümünün garantörleri olduğunu hatırlamıyormuş gibi davrandı. Anlaşmayı sobanın içine atıp yaktılar, hiçbir şey hatırlamıyorlar.

ABD’nin bundan haberi olup olmadığını bilmiyorum. Ama bu üç Avrupa ülkesi, süreci siyasi mecraya koymak yerine darbeye destek verdiler. Oysa bu darbenin hiçbir anlamı yoktu. Çünkü Başkan Yanukoviç her şeyi kabul etmişti, erken seçimlere razıydı, yeniden kazanması için hiçbir şansı yoktu. Herkes bunu biliyordu.

Carlson: Dışişleri Bakanımız, Başkanımız ile konuştunuz mu? Belki sizinle konuşmaktan korktular. Onlara, Ukrayna’ya silah pompalamaya devam ederlerse eyleme geçeceğinizi söylediniz mi?

Putin: Bunu sürekli dile getirdik. Bu sürece hemen son vermeleri, Minsk Anlaşması’nın yerine getirilmesi için ABD idaresine, Avrupa ülkelerine seslendik. Açıkçası bu anlaşmayı nasıl yerine getireceğimizi bilmiyordum, ama bunu yapmaya hazırdım. Ukrayna için çok zor bir anlaşmaydı. Donbass için bağımsızlık unsurlarını barındırıyordu. Bu bir gerçek. Ama tüm samimiyetle Donbass’ta yaşayan insanları ikna edebileceğimize inanıyorduk. Onları, Ukrayna devletçiliği çerçevesine geri dönmeleri için ikna etmemiz gerekiyordu. Yaralarının yavaş yavaş iyileşeceğine ikna etmemiz gerekiyordu. Ama diğer taraf istemedi, sorunu sadece silah yoluyla çözüme kavuşturmak istediler. Buna biz izin veremezdik.

Ukrayna yönetimi savaş hazırlıklarını başlattı. Savaşı onlar 2014’te başlattı. Bizim amacımız ise bu savaşa son vermek. Biz 2022’de savaş başlatmadık. Bu, savaşı bitirme girişimi.

Carlson: Nazizmden arındırmak ne demek? Ne anlama geliyor?

Putin: Bu çok önemli. Ukrayna, bağımsızlık kazandıktan sonra kimlik arayışına girdi. Ama bu kimliğin baş ucuna Hitler işbirlikçilerini koymaktan daha iyi bir şey bulamadılar.

İkinci Dünya Savaşı sırasında aşırı milliyetçiler Hitler’le işbirliği yaptı. Alman güçler, Polonyalılar, Yahudileri, Rusları yok etme görevini bu oluşumlara veriyordu. Bunların başında duranları çok iyi biliyorsunuz, Bandera, Şuheviç. Şimdi bunlar milli kahraman yaptılar. İşte sorun bu. Bize sürekli şunu söylüyorlar, milliyetçilik ve neonazizm diğer ülkelerde de var. Evet fidanları var, ama biz ülkemizde onları bastırıyoruz, diğer ülkeler de bastırıyor. Ukrayna’da ise bu yapılmıyor. Aksine onlardan milli kahraman yapıyorlar, anıtlar dikiyorlar, bayraklarında resmediyorlar, Nazi Almanya’sın olduğu gibi meşalelerle yürüyen kalabalıklar onların adlarını bağırıyor. Oysa bu kişiler Polonyalıları, Yahudiler ve Rusları yok ediyordu. Bu uygulamaya ve teoriye son verilmeli.

Ben, Ukraynalıların Rus halkın bir parçası olduğunu söylüyorum. Onlar, hayır, biz ayrı milletiz, diyorlar. Peki öyle olsun. Kendilerini ayrı millet görüyorlarsa buna hakları var. Ama bunu nazizm, nazi ideolojisi temelinde yapmasınlar.

Ukrayna lideri Kanada’ya gitti ve Kanada parlamentosunda, başkanının söylediği gibi, İkinci Dünya Savaşı sırasında Ruslara karşı savaşa kişi tanıtıldı. İkinci Dünya Savaşı’nda Ruslara karşı kim savaşmış? Hitler ve yardakçıları. Bu kişinin SS askeri olduğu ortaya çıktı. Şahsen Rusları, Polonyalıları ve Yahudiler öldürdüğü anlaşıldı. Ukraynalı aşırı milliyetçilerinden oluşturulan SS birlikleri bu kirli işi yapıyordu. Ukrayna lideri tüm Kanada parlamentosu ile birlikte ayağa kalkarak bu kişiyi alkışladı. Oysa Ukrayna lideri kendisi Yahudi.

Carlson: Şimdi tüm bunlarla ne yapaksınız? Hitler, 80 yıldır hayatta değil. Nazi Almanya’sı yok. Bu gerçek. Ukrayna aşırı milliyetçilik ateşini söndürmek istediğinizi söylüyorsunuz. Bunu nasıl yapacaksınız?

Putin: Beni dinleyin, bu çok ince bir mesele. Çok ince ve aynı zamanda çok iğrenç bir mesele.

Hitler, 80 yıldır hayatta yok, diyorsunuz, ama davası yaşıyor. Yahudiler, Rusları ve Polonyalıları öldüren kişiler hayatta. Günümüz Ukrayna lideri, Kanada parlamentosunda böyle birisini ayakta alkışlıyor. Tüm bunlar yaşanırken bu ideolojinin kökünü kazdığımızı söyleyebilir miyiz? Bu teoriyi ve uygulamayı hayatta tutan, korumaya çalışan kişilerden kurtulmamız gerekiyor. İşte nazizmden arındırmayı böyle anlıyoruz.

Carlson: Elbette, nazizmi veya neonazizmi desteklemiyorum. Ama sorum şöyle. Tüm ülkeyi kontrol etmiyorsunuz. Ama tüm ülkeyi kontrol etmek istediğinizi düşünüyorum. Kontrol etmediğiniz bir ülkede bir ideolojinin, kültürün, duyguların kökünü nasıl kazıyabilirsiniz?

'İstanbul'da görüşmelerde Ukrayna'da neonazizmin yeşermeyeceği, yasal düzeyde yasaklanacağı konusunda anlaşmaya vardık'

Putin: Biliyor musunuz, size ne kadar tuhaf gelse de, İstanbul’daki görüşmelerde Ukrayna'da neonazizmin yeşermeyeceği, yasal düzeyde yasaklanacağı konusunda anlaşmaya vardık, yazılı belgede tüm bunlar var.

Sayın Carlson, bu anlaşmaya vardık. Meğer müzakere süreci sırasında bu yapılabiliyormuş. Burada, bir modern uygar devlet olarak Ukrayna için aşağılayıcı hiçbir şey yok. Hangi devletin nazi propagandası yapmasına izin veriliyor? Öyle bir devlet yok, doğru mu? Bu kadar işte.

Carlson: Görüşmeler olacak mı? Neden hâlâ barış görüşmeleri yok.

Putin: Vardı, hatta çok karmaşık süreçte onay aşamasına da gelindi, hatta neredeyse sonuna gelindi. Ama ordumuzu Kiev’den çektikten sonra dediğim gibi diğer taraf, Ukrayna, tüm bu anlaşmaları çöpe attı ve Batı ülkelerinin, ABD ve Avrupa ülkelerinin talimatını yerine getirmeye başladı, yani Rusya’ya karşı zafere kadar savaşmaya başladı.

Dahası, Ukrayna lideri yasal düzeyde Rusya’yla müzakere yürütmeyi yasakladı. Herkese Rusya’yla müzakereler yürütmeyi yasaklayan bildirgeyi imzaladı. Ukrayna lideri herkese bunu yasakladıysa biz nasıl müzakereler yürütebiliriz? Çözümle ilgili bazı fikirler beyan ettiğini biliyoruz. Ama bir anlaşmaya varmak için önce görüşmek lazım, değil mi?

Carlson: Evet, ama siz Ukrayna lideriyle konuşmayacaksınız. ABD Başkanı ile konuşacaksınız. Joe Biden’le en son ne zaman konuştunuz?

Putin: Ne zaman konuştuğumuzu artık hatırlamıyorum. Bakabiliriz.

Carlson: Hatırlamıyor musunuz?

Putin: Hayır. Her şey hatırlamam mı gerekiyor? İşim başımdan aşkın. Ülke içi meselelerimiz de var.

Carlson: Ama Biden, yürüttüğünüz bu savaşı finanse ediyor.

Putin: Evet, finanse ediyor. Ama onunla son konuştuğumuzda, bu özel askeri harekattan önceydi. Ona son görüşmemizde, Ukrayna’da yaşananlara destek vererek ve Rusya’yı reddederek büyük tarihi hata yaptığınızı düşünüyorum, dedim. Bunu daha önce de defalarca söyledim.

Carlson: O ne dedi?

Putin: Ona sorun lütfen. Sizin için kolay olur, ABD vatandaşısınız, gidin ona sorun. Benim söylemem doğru olmaz.

'Biden ile 2 yıldır konuşmuyoruz'

Carlson: Yani Şubat 2022’den bu yana onunla konuşmadınız.

Putin: Hayır, konuşmadık. Ama ülkelerimiz arasında belli görüşmeler var.

Carlson: Tüm bunlar dünyayı savaş eşiğine getirebilir yönünde bir izlenim var. Belki de nükleer saldırılar olabilir. Neden Biden’i arayıp, gel bu sorunu çözelim, demiyorsunuz?

Putin: Ne çözeceğiz? Her şey basit. Farklı bakanlıklarımız görüşmeler yürütüyor. ABD yönetimine şunu söylüyoruz, eğer gerçekten savaşa son vermek istiyorsanız silah sevkiyatına son vermeniz gerekiyor. Her şey birkaç hafta içinde çözülür. Bu kadar. Bu durumda, buna son vermeden önce bazı koşullar konuşulabilir.

Daha basit bir şey olabilir mi? Onu ne diye arayacağım? Ne konuşacağım, ne yalvaracağım? 'Ukrayna’ya şu şu silahı vermek istiyorsun, ay korktum, lütfen vermeyin' mi diyeceğim? Ne konuşacağız?

Carlson: Sizce NATO, tüm bunların dünya veya hatta nükleer savaşa yol açabileceği konusunda tedirgin mi?

Putin: En azından bunu dile getiriyorlar. Hatta halklarını uyduruk Rus tehdidiyle yıldırmaya çalışıyorlar. Bu bir gerçek. Düşünen insanlar, analiz uzmanları, gerçek politika yürütenler, bunun yalan olduğunu biliyor. Rus tehdidi büyütülüyor.

Carlson: Rusya’nın Polonya veya Letonya’ya saldırabileceği yönündeki tehditten mi bahsediyorsunuz? Rus ordusunu Polonya’ya gönderebileceğiniz bir senaryoyu düşünebiliyor musunuz?

Putin: Bir tek durumda. Sadece Polonya yönünden Rusya’ya saldırı olursa. Neden? Çünkü Polonya ve Letonya’da, hiçbir yerde hiçbir çıkarımız yok. Nemize lazım? Orada hiçbir çıkarımız yok. Oradan gelen tehditler var.

Carlson: Onların bir argümanı var. Çok iyi biliyorsunuz. Putin, Ukrayna’ya saldırdı. Kıta genelinde toprak iddiaları var. Böyle bir iddianızın olmadığını mı söylüyorsunuz?

Putin: Kesinlikle hayır. Bunun için analiz uzmanı olmaya da gerek yok. Bu aklıselime ters. Dünya savaşı başlatmak. Dünya savaşı tüm insanlığı yok olma eşiğine getirir. Bu ortada.

Elbette caydırma araçları var. Onlar halklarını korkutmak için hep Rusya’yı kullandı. Yarım Rusya taktik nükleer silah kullanacakmış, yok ertesi gün kullanacakmış. Ne olsun? Tüm bunlar sadece Ukrayna’daki savaş sahnesinde Rusya’ya karşı mücadelede Avrupalı vergi mükelleflerinden para koparmak için gereken korku hikayeleri. Amaç, Rusya’yı olabildiğince zayıflatmak.

Carlson: Önde gelen senatörlerden biri olan Chuck Schumer galiba dün şunu dedi: 'Ukrayna'yı finanse etmeye devam etmeliyiz, yoksa sonunda Amerikan askerler Ukrayna yerine Ukrayna’da savaşmak zorunda kalacak' Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Putin: Bu bir provokasyondur, hem de ucuz bir provokasyon. Amerikan askerlerinin neden Ukrayna'da savaşmak zorunda olduğunu anlamıyorum. Orada ABD'den paralı askerler var. Paralı askerlerin çoğu Polonya'dan, bu anlamda ikinci sırada ABD, üçüncü sırada Gürcistan yer alıyor. Eğer birileri ordu göndermek istiyorsa, bu kesinlikle insanlığı çok büyük, küresel savaşın eşiğine getirecek. Bu apaçık.

ABD’nin buna ihtiyacı var mı? Neden? Ulusal topraklara binlerce kilometre mesafe. Başka işiniz mi yok? Sınırda çok sıkıntınız var, göç probleminiz var, kamu borcu probleminiz var. 33 trilyon doları aşkın borç. Ukrayna’da savaşmaktan başka yapacak bir işiniz mi yok?

Rusya’yla anlaşmak daha iyi değil mi? Bugün gelinen durumu, Rusya’nın çıkarları için sonuna kadar mücadele edeceğini göz önüne alarak anlaşmak, aklı selime dönmek, ülkemize, çıkarlarına artık saygıyla yaklaşmak ve çözümler aramak daha iyi değil mi? Bunun daha makul ve rasyonel olduğunu düşünüyorum.

Kuzey Akım’ları kim patlattı?

Carlson: Kuzey Akım’ları kim patlattı?

Putin: Elbette siz. (Gülüyor)

Carlson: O gün meşguldüm. Kuzey Akımları ben patlatmadım.

Putin: Belki sizin bir mazeretiniz var, ama CIA’nın yok.

Carlson: Bunu NATO veya CIA’nın yaptığına dair bir deliliniz var mı?

Putin: Ayrıntıya girmeyeceğim, ama bu tür durumlarda hep şu denir, bunda çıkarı olanı ara. Ama bu meselede sadece çıkarı olan değil, bunu yapabilecek güçte olanı da aramak lazım. Çünkü bunu isteyen çok olabilir, ama herkes Baltık Denizi'nin dibine inip bu patlamayı gerçekleştiremez. Bu iki unsur birleştirilmeli, kim ilgi duyuyor ve kim yapabilecek güçte.

Carlson: Elinizde bir delil varsa neden sunup bu propaganda savaşını kazanmıyorsunuz?

Putin: Propaganda savaşında ABD’yi yenmek çok zor. Çünkü ABD tüm uluslararası ve birçok Avrupa medya kuruluşlarını kontrol ediyor. Avrupa'nın en büyük medyasının nihai yararlanıcısı Amerikan vakıflarıdır. Bunu bilmiyor muydunuz? Yani bu işe koyulabilirsiniz, ama maliyeti ağır olur. Kaynaklarımızı ifşa ederiz, ama bir sonuç elde etmeyiz. Zaten tüm dünya olup biteni biliyor. Hatta Amerikalı analiz uzmanları bunu açık açık söylüyor. Bu bir gerçek.

'Avrupa’ya gaz gidebilir, ama Almanya Kuzey Akım borusunu açmıyor; biz hazırız buyursunlar'

Carlson: Bu olay, Almanya ekonomisine büyük darbe oldu. Neden Almanlar susuyor? Bu beni şaşırtıyor.

Putin: Bu beni de şaşırtıyor. Ama günümüz Alman yönetimi, ulusal çıkarlara göre hareket etmiyor, kolektif Batı’nın çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. Yoksa eylemlerinin veya eylemsizliğinin mantığına başka açıklama getirilemez. Mesele sadece patlatılan Kuzey Akım-1 değil. Kuzey Akım-2 de zarar gördü ama bir borusu sağ salim ve Avrupa’ya gaz gidebilir, ama Almanya onu açmıyor. Biz hazırız, buyursunlar.

Polonya üzerinden bir hat daha var. Yamal-Avrupa olarak adlandırılıyor. Çok büyük sevkiyat yapılabilir. Polonya onu kapattı. Tabii Polonya, Almanların elinden besleniyor, Avrupa’nın ortak fonundan para alıyor. Avrupa’nın ana bağışçısı da Almanya. Almanya bir ölçüde Polonya’yı besliyor. Polonyalılar da Almanya’nın gazını kesiyor. Neden? Anlamıyorum.

Almanlar, Ukrayna’ya silah ve para yardımı yapıyor. Ukrayna’ya finansal yardım açısından ABD’den sonra ikinci ülke Almanya. Ukrayna üzerinden iki gaz hattı geçiyor. Ukraynalılar bir hattı kapattılar. İkinci hattı açın ve buyurun Rusya’dan gaz alın. Ama onlar açmıyor.

Neden Almanlar, ‘Bakın, arkadaşlar, biz size para da veriyoruz silah da. Lütfen vanayı açın, Rusya’dan bize gaz gelsin. Avrupa’da üç kat daha pahalı sıvılaştırılmış gaz alıyoruz. Bu, rekabet gücümüzü, genel olarak ekonomimizi sıfıra indiriyor. Size para vermemizi istiyor musunuz? Normal yaşamamıza, ekonomimizin kazanmasına izin verin, biz size verdiğimiz parayı oradan kazanıyoruz’. Hayır, bunu yapmıyorlar. Neden? Onlara sorun. Kafaları tahta gibi. Çok beceriksiz insanlar.

Carlson: Dünya şu anda ikiye bölünmüş durumda. Biri, ucuz enerjiye sahip, diğeri değil. Şimdi çok kutuplu dünyayı, ittifakları, blokları, kimlerin kimin yanında olduğunu anlatabilir misiniz?

Putin: Dünyanın ikiye bölündüğünü söylediniz. Bir kafa ikiye bölünüyor. Bir yarısı belli bir faaliyet alanından sorumlu, diğeri misal daha yaratıcı. Ama yine de bu bir kafa. Dünyanın de bir olması gerekiyor. Güvenlik ortak olmalı. Sadece altın milyarı düşünmemeli. Bu durumda dünya istikrarlı, dayanıklı ve tahmin edilebilir hale gelir. Ama o zamana kadar kafa ikiye bölünmüş durumda. Bu bir hastalık, ağır bir hastalık. Dünya bu ağır hastalık döneminden geçiyor.

Ama dürüst gazetecilik de sayesinde, zira gazeteciler doktorlar gibi çalışıyor, belki de tüm bunları birleştirilebilir.

Carlson: Bir örnek vereceğim. Amerikan doları birçok konuda tüm dünyayı birleştirdi. Sizde dolar bir rezerv parası olarak kaybolur mu? Yaptırımlar doların dünyadaki konumunu nasıl değiştirdi?

Putin: Bu, ABD siyasi idarenin en kaba stratejik hatalarından biri. Doları, dış siyasette baskı aracı olarak kullandılar. Dolar, ABD gücünün temelidir. Bunu herkes çok iyi biliyor. Ne kadar dolar basarsan bas, hemen dünyanın her yerine saçılıyor. ABD’de enflasyon minimum, zannımca yüzde 3.4 oranında. ABD için tamamen kabul edilebilir. Ama durmadan para basıyorlar. 33 trilyonluk borç ne anlama geliyor? İşte emisyon.

Yine de bu ABD’nin dünyadaki gücünü korumak için ana silah. Siyasi idaresi doları siyasi mücadele aracı olarak kullanmaya karar verdi. Bu Amerika gücüne darbe indirdiler. Gayri edebi ifadeler kullanmak istemiyorum, ama bu aptallık ve büyük bir hata.

Bakın, dünyada neler olup bitiyor. ABD müttefiklerinin bile dolar rezervleri azalıyor. Herkes neler olup bittiğini izliyor ve kendini güvene almanın yolunu arıyor. ABD’nin bazı ülkelere karşı yaptırım uygulaması, para transferlerini sınırlandırması, varlıklarını dondurması, tüm bunlar büyük tedirginlik yaratıyor ve tüm dünya için bir sinyal. 

Ülkemizde neler oldu? 2022’ye kadar dış ticaretimizin yaklaşık yüzde 80’i dolar ve euro cinsindendi. Hatta üçüncü ülkelerimizle ticaretimizin yarısını dolar oluşturuyordu. Şimdi zannımca yüzde 13 oranında. Oysa doları yasaklayan biz değildik, bunu istemiyorduk. Dolar ödemelerimizi sınırlandırma kararı alan ABD oldu. Bunun, ABD ve ABD’li vergi mükellefleri çıkarları açısından tam saçmalık olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu, ABD ekonomisine indirilen bir darbe. Bu, ABD’nin dünyadaki gücünü zayıflatıyor.

Bu olaylara kadar yuan ile yapılan ticaret sadece yüzde 3 oranındaydı. Şimdi yüzde 34 oranında ruble ve yüzde 34 oranında yuan olarak yapıyoruz.

ABD bunu niye yaptı? Bunu ancak kibir ile açıklayabilirim. Her şey yıkılır diye düşündüler, ama hiçbir şey yıkılmadı. Dahası diğer ülkeler bakın, buna petrol üreten ülkeler de dahil, artık petrolü yuan karşılığında satıyorlar. Neler olup bittiğini anlıyor musunuz? ABD’de bunu anlayan var mı? Neler yapıyorsunuz? Oturduğunuz dalı kesiyorsunuz. Tüm ihracatçılara sorun. ABD’deki akıllı, düşünen insanlara sorun. Dolar ABD için ne demek? Kendiniz onu öldürüyorsunuz.

Putin: Çin’in dış politika felsefesi saldırgan değil, Çin’in dış politika düşüncesi her zaman uzlaşma arayışı içindedir ve biz bunu görüyoruz.

Carlson: Bir sömürgeci gücünü diğerine değiştirmiş olabilir misiniz? Çin’den bahsediyorum. Çin’in BRICS’e hakim olması bağımsızlığınız için tehdit mi? Bu sizi tedirgin ediyor mu?

Putin: Bu korku hikayelerini iyi biliyoruz. Bunlar hepsi korku hikayeleri. Çin’le komşuyuz. Komşuları, yakın akrabalarda olduğu gibi seçmeyiz. Binlerce kilometrelik ortak sınırımız var. Bu bir.

İkincisi, yüzyıllardır birlikte yaşamaya alıştık.

Üçüncüsü, Çin’in dış politika felsefesi saldırgan değil, Çin’in dış politika düşüncesi her zaman uzlaşma arayışı içindedir. Biz bunu görüyoruz.

Dördüncü madde. Bizi hep şununla korkutuyorlar, Çin’le işbirliği hacmi büyüyormuş. Çin-Avrupa işbirliğinin büyüme hızı çok daha yüksek. Avrupalılara sorun, korkuyorlar mı? Belki de korkuyorlar, bilmiyorum, ama ne olursa olsun Çin pazarına girmeye çalışıyorlar. Özellikle de şimdi ekonomik sorunlarla karşı karşıya oldukları bir dönemde. Çinli işletmeler de Avrupa pazarına girmeye çalışıyor.

ABD’de Çinli işletme sayısı az mı? Evet, siyasi kararlar, Çin’le işbirliğini sınırlandırmaya çalışıyor. Ama bununla kendinize zarar veriyorsunuz. Çin’le işbirliğini kısıtlayarak kendinize zarar veriyorsunuz. Bu ince bir alan ve dolarda da olduğu gibi burada basit doğrusal çözüm yok.

Bu yüzden, Birleşmiş Milletler Anlaşması açısından yasadışı olan yaptırımları uygulamaya koymadan önce iyice düşünmek lazım. Bence, karar alanlar bu konuda sorun yaşıyor...

Sputnik

Dünyadan
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks