Neal Ascherson, LE MONDE Diplomatique
İngilizcesinden Çev: Niels Kadritzke
Almancadan Çev: Hatko Schamis
( Yazarın Abhazya izlenimlerini anlattığı yazının geniş bir özeti. HS )
Karadeniz’e kıyısı olan Abhazya, eğer dünya buna izin verirse, güvenilir ve ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durabilecek bir mini devlet haline gelebilir.
Ama büyük abilere değil, komşulara ihtiyacı var.
Sınıra doğru yaklaşırken bir kez daha mola veriyoruz. Abhazya’dan aklımızda kalacak son görüntü bu, yolun kenarına dikilmiş elinde kılıcı ve kalkanıyla, sakallı ve haşin bakışlı bir Abhaz savaşçının anıtı. Anıt, on bin insanın öldüğü ve sonunda Gürcü ordusunun ülkeden çıkarılarak „bağımsız“ Abhazya’nın kurulmasıyla sonuçlanan 1992-93 yıllarındaki savaşın anısına dikilmiş... ( ... )
Yakın bir tarihte burada bir tören düzenlenmiş olmalı. Çünkü bu eski savaşçı anıtının ayaklarına bırakılmış solmaya yüz tutmuş çiçek demetlerini ve çelenkleri görebiliyorsunuz. Ve yine uzun otların arasında güneş ışınlarının etkisiyle parıldayan boş kovanlar, burada bir de saygı atışı yapıldığının kanıtı. Bir tanesini elime aldığımda genç bir Ermeni olan şoförümüz:
„ Abhaz ordusunun kısa bir süre önce Gürcü ordusundan geri aldığı Kodor Vadisinden“ dedi boş kovana şöyle bir göz attıktan sonra. “M4 mermisi. Bizden değil, Amerikan üretimi. Vadide ele geçirdiğimiz askeri mühimmattan olmalı“ diye de ekledi kendinden emin bir uzman edasıyla...
Gürcü Devlet Başkanı Michail Saakaschwili’nin Güney Osetya’ya saldırı emrini verdiği 8 Ağustos’un üzerinden 10 hafta geçmişti. Saldırı, bildiğimiz gibi Rus Ordusunun Gürcistan’ın batısını ezip geçen ve Tiflis önlerinde duran karşı saldırısına neden olmuştu.
Moskova, 26 Ağustos’ta Abhazya ve Güney Osetya’yı bağımsız devletler olarak tanıyarak tüm dünyayı da şaşırttı. Şimdiye kadar yalnızca –henüz bilinmeyen nedenlerle – Nikaragua Rusya’yı takip etti ( Daha sonra Venezuella ve Nauru ile birlikte bu sayı dörde çıktı, HS ).
Batılı devletler bu „tanıma“ ile „Gürcistan’ın toprak bütünlüğü“nün zedelendiğini düşünürken, yine batılı basın yayın organları da ( Abhazya ve Güney Osetya’dan bahsederken, HS) hala „ayrılıkçı bölgeler“ terimlerini kullanıyorlar.
Kimileri ise, Moskova’nın tavrını zaten var olan bir durumun daha güçlü bir şekilde vurgulanması olarak yorumluyorlar. Çünkü Abhazya ve Güney Osetya zaten en az 15 yıldır „Gürcistan’ın bir parçası“ değiller ve hatta hiçbir zaman Gürcistan’a ait olmadıklarında ısrar ediyorlar.
Bu son savaşla Gürcistan’ın bu iki bölgeden herhangi birinde görülebilir bir gelecekte askeri veya diplomatik yollardan tekrar kontrolü ele geçirme şansı artık sıfıra düşmüştür.
Güney Osetya sonunda büyük ihtimalle Rusya Federasyonu’na ait olan Kuzey Osetya ile birleşecektir. Birçok Güney Osetyalı bunu, kendi içlerindeki Gürcü azınlığı temizledikten sonraki en iyi çözüm yolu olarak görüyorlar.
Abhazya için ise durum biraz farklı. Karadeniz’e kıyısı olan Abhazya, eğer dünya buna izin verirse, güvenilir ve ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durabilecek bir mini devlet haline gelebilir. Abhazlar kesinlikle bir daha Gürcü egemenliği altına girmek istemiyorlar, ama aynı şekilde Rusya’ya ait olmak da istemiyorlar. Ağustos ayındaki savaştan sonra bağımsız bir devlet olma ve modern bağımsız devletler arasında yerlerini alma şansını yakaladıklarını biliyorlar.
Ama burada asıl soru, acaba Batılı Devletler ve Rusya buna müsaade edecek mi?