KENDİ HALİNDE BİR DEVLET: ABHAZYA - 3 -

#5878 Ekleme Tarihi 23/07/2020 09:49:18

... Yanıtlanması kolay olmayan soru, Abhazların kim olduğu? Binlerce yıldır bu bölgede yaşadıkları ve Kuzey Kafkas dil ailesine ait olan bir Hint-Avrupa dili konuştukları biliniyor.

Antik çağda bu verimli sahil şeridi Yunanlılar tarafından kolonileştirilmiş, 19. Yüzyıldan beri ise yerli Abhaz ve Wıbıh ( Çerkes ) halkları ile Yunan, Gürcü, Megrel, Yahudi ve Ermenilerden oluşan kozmopolit bir nüfusu var.

1860’lı yıllarda bölge Çarlık Rusyası tarafından ilhak edildi. Birçok Abhaz Rus işgalinden kaçarak güneye, Osmanlı İmparatorluğu'nun Karadeniz sahillerine göçtü. Ki bu nedenle, bugün Türkiye’de Abhazya’da olduğundan daha çok Abhaz yaşamaktadır.

( Çarlık Rusyasının Abhazya’yı, HS ) işgalinin iki önemli sonucu oldu: Birincisi, Rus işadamları özellikle sahil şeridinde yatırım yapmaya başladılar, ve ikincisi, Batı Gürcistan’dan gelen Megreller Abhazya’ya yerleşmeye başladılar.

Ekim Devrimi’nden sonra Abhazya bir sure için bağımsız Sovyet Cumhuriyeti statüsü kazandı. 1931 yılında – kendisi de Gürcü olan – Stalin tarafından bölgenin statüsü değiştirilerek Özerk Cumhuriyet seviyesine düşürüldü ve Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine bağlandı.

Bu dönemde birçok Abhaz aydını ya yok edilmiş ya da Sibirya’ya sürülmüş. 1940’larda ise Lawrenti Beria – kendisi de bir Megrel – binlerce Megrel ve Gürcüyü Abhazya’ya yerleştirmiş.

(…)

Sovyetler Birliği zamanında Abhazlar Gürcistan içerisinde varlıklarını devam ettirebildiler; ama bunu Moskova’nın “böl ve yönet” politikası sonucu sahip oldukları özerkliğe borçluydular. Fakat şimdi artık ülkeye politik ve kültürel olarak hakim olmaya çalışan Gürcistan’da bir azınlık olarak yaşama tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardı.

Gorbaçov, Mart 1991’de yıkılmadan önce Sovyetler Birliği’ni yeniden örgütlemek için bir referanduma gitmişti. Gürcistan’ın iç bölgelerinde yaşayan Gürcüler referandumu boykot ettiler. Abhazlar ama, bağımsız bir Gürcistan’da yaşamak pek güvenli görünmediği için büyük bir çoğunlukla Sovyetler Birliği’nde kalma yönünde oy kullandılar: Ama tercihleri dikkate alınmadı.

Sokak gösterileri ve mitingler örgütlendi; ama bir “Federasyon” tarzında örgütlenme üzerine yaptıkları görüşme talepleri sonuçsuz kaldı.

Sonra 1992’nin Ağustos’unda, Gürcü Birlikleri ani bir baskınla Abhazya’nın başkenti Suhumi’ye girdiler ( Saakaschwili de 2008’in Ağustos’unda Güney Osetya’ya saldırarak aynı hatayı tekrarladı ). Savaşı, Kuzey Kafkasya’dan gelen gönüllülerin, bölgenin diğer halklarının ( özellikle Ermenilerin) desteği ve Rusya’nın silah desteği ile Abhazlar kazandı ve 1993’te Gürcüleri Abhazya sınırlarının dışına attılar.

Bu kanlı savaşta her iki taraf da vahşete varan yöntemlere başvurdu. Sohum ve diğer Abhaz şehirleri Gürcü top atışları altında yerle bir oldu. Hatta Gürcü askerleri Abhaz Ulusal arşivini ateşe verdiler.

(…)

Bu savaşta Abhazlar nüfuslarının neredeyse yarısını kaybettiler. Bugün ülkelerinin efendisi oldular belki; ama ülkeleri bir harabeye döndü. Ve yakın bir gelecekte Gürcistan ile barışabileceklerine dair en küçük bir emare dahi yok.

Yalnızca büyük rakamlara ulaşan Gürcü mülteciler sorununu çözmek bile imkansız gibi görünüyor. Gürcistan, mültecilerin evlerine geri dönme hakları olduğunda ısrar ediyor.

Ama burada sorun, Gürcülerin gerçekten barışçıl niyetlerle evlerine geri dönmek isteyip istemedikleri ve Abhaz yönetimine sadık olup olmayacakları? İntikam alma duygusuyla etnik Abhazları yine baskı altına almaya ve Gürcü egemenliğini yeniden inşa etmeye çalışıp çalışmayacakları?...

Dünyadan
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks