Lübnan-İsrail sınırında 3 Temmuz 2000’de çekilen bir fotoğraf, çok kısa bir zaman içinde hem siyasetin hem de akademinin gündemine girmişti. Fotoğraf, güneş gözlüğü ve kasket takmış bir adamı, taş atarken gösteriyordu.
Bu haliyle, karede dikkat çekici herhangi bir şey yoktu. Ancak fotoğrafı çekilen kişinin dünyaca ünlü Filistin asıllı akademisyen Prof. Dr. Edward Said oluşu, görüntüyü tartışmaların göbeğine oturtuyordu.
Said’in o sırada görev yaptığı New York’taki Columbia Üniversitesi’nden Yahudi öğrenciler ayaklandılar. Haftalar süren polemikler, Edward Said’in görevden alınmasına yönelik talepleri bile beraberinde getirdi.
Üniversite yönetimi ise, “Öğretim görevlileri, fikirlerini ifade ettikleri için cezalandırılamaz” diyerek, Edward Said’in bu eylemini “fikir özgürlüğü” bağlamında değerlendirdi.
Edward Said, Solcu Kimliğe Sahip Bir Entelektüeldi.
25 Eylül 2003 günü gazetelere düşen bir vefat haberi, Prof. Dr. Edward Said’in 68 yıllık ömrünü New York’ta tamamladığını gösteriyordu.
Lübnan sınırından İsrail’e doğru taş attığı sırada, yakalandığı kan kanserinin ileri bir aşamasında bulunan Said, bütün hayatı boyunca yaptığı gibi, inandığı çizgide mücadeleyi de bırakmamıştı.
Tam ismiyle Edward Wadie Said, 1 Kasım 1935’te Kudüs’te dünyaya geldi. Babası Vedi İbrahim, Birinci Dünya Savaşı’ndan önce gittiği ABD’den zengin bir iş adamı olarak dönmüş bir Hıristiyan’dı. Annesi Hilda da Filistin’in Nâsıra bölgesi Hıristiyanlarındandı.
Edward Said (ayakta), kız kardeşi Rosemarie ile birlikte, Kahire'de.Oğlu Edward’ın doğumundan sonra, Filistin’de Araplarla Yahudiler arasındaki gerilimin artışından dolayı endişeye kapılan Vedi İbrahim Said, 1947’de ailesini Kahire’ye taşıdı.
Edward Said, burada İngilizce temel eğitimini tamamladıktan sonra 1951’de üniversite için ABD’ye gitti. Princeton ve Harvard’da aldığı seçkin eğitimlerin ardından, İngiliz dili ve edebiyatı alanında uzmanlaştı.
1963’te eğitmen kadrosuna dâhil olduğu, 1969’da da profesörlük elde ettiği Columbia Üniversitesi’nden, ölümüne kadar ayrılmadı.
Edebiyatla ilgili bazı çalışmalarının ardından, 1978 yılında, kendisini dünyaca üne kavuşturan eseri Oryantalizm’i yayımladı.
Akademik çevreleri sarsan eser, aydınlanma felsefesi ile sömürgecilik arasındaki kirli ilişkiyi gözler önüne sermesi nedeniyle büyük bir tartışmaya neden oldu.
Oryantalizm, kısa bir zaman içinde “20’inci yüzyılın en önemli akademik metinlerinden biri” haline geldi.
Sonraki yıllarda Filistin’e eğilen Edward Said, 1979’da “Filistin Sorunu”nu yazdı. Bu iki kitabı “Medyada İslam” (1981), “Müzikal Nakışlar” (1991), “Kültür ve Emperyalizm” (1993) gibi önemli çalışmalar izledi. Edward Said, bu süreçte müzikle profesyonel ilgisini de ilerletti, usta bir piyano yorumcusu oldu.
Filistin davasıyla sadece teorik olarak değil, pratikte de ilgilenen Edward Said, solcu kimliğe sahip bir entelektüel olarak, Yaser Arafat çizgisinde kaldı.
Oslo Görüşmeleri’nde Yaser Arafat’ı aşırı teslimiyetçi bir politika izlemekle eleştiren Said, 1991’de, yaklaşık 15 yıldır görev yaptığı Filistin Ulusal Konseyi’nden istifa etti.
Edward Said, 1999’da, rahatsızlığı ilerlemeden kısa zaman önce, otobiyografisi “Yersiz Yurtsuz”u yazdı. Kitapta çocukluğundan ve çocukluğunun kültürel motiflerinden ayrıntılı bir şekilde söz eden Said, zihinsel kodlarının oluşum sürecini bütün çıplaklığıyla ortaya koydu.
2003’teki vefatından sonra, cenazesi Lübnan’a getirilerek, Beyrut’un kuzeybatısındaki Brummana’da bulunan Protestan mezarlığına defnedildi.
Kaynak: gzt.com