Clara Weiss
Eylül ayında Ukrayna’nın kuzeydoğusunda uğradığı büyük askeri bozguna karşılık olarak 300.000 yedek askerin seferber edilmesi, zaten geniş çapta olan sosyoekonomik krizi daha da ağırlaştırırken, egemen seçkinler ve devlet aygıtı içindeki sürtüşmeleri de tırmandırdı.
Orta sınıfın daha ayrıcalıklı kesimleri seferberliğe katılmamak için panik içinde ülkeyi terk etti ve haberlerde 400.000 kadar erkeğin komşu ülkelere kaçtığı öne sürülüyor. Söz konusu sosyal katmanın bir göstergesi olarak, Alman Spiegel dergisi “Tiflis’te Latte Macchiato” başlığı altında, bir bitcoin şirketinde çalışan ve Gürcistan’a kaçmayı başaran iki genç adamın portresini yayımladı. Kaçmadan önce her ikisi de Rusya’da ayda 5.000 dolar kazanıyordu ki bu rakam pek çok işçinin bir yılda kazandığından fazlaydı.
Buna karşın Rus emekçi nüfusunun büyük çoğunluğu, hem emperyalist güçlerin ekonomik savaşının hem de seferberlik hamlesinin yıkıcı ekonomik sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda bırakıldı. Askere alınanlar, bedeli 3.000 dolara kadar çıkabilen üniformalarını ve ilk yardım çantalarını kendileri ödemek zorundalar. Çalışma çağındaki binlerce erkeğin seferber edilmesi, ailelerini de evin ana gelirini sağlayan kişilerden yoksun bırakacak.
Rus güçlerinin Ukrayna’daki askeri rotası, hem Ukrayna ordusunun emperyalistler tarafından zorlu ve modern bir savaş gücüne dönüştürülmesinin hem de emperyalist güçleri müzakere masasına oturtabileceğine inanarak Şubat ayında Ukrayna istilasını başlatan Kremlin’in feci hesap hatalarının bir sonucudur. NATO, kışkırtılmış istilayı, Ukrayna silahlı kuvvetlerinin sadece bir vekil olduğu, Rusya’ya karşı geniş çaplı bir savaş başlatmak için memnuniyetle karşılanan bir bahane olarak kullandı.
Şimdiden on binlerce Rus askerinin öldüğü ve yaralandığı tahmin ediliyor. Medyada yer alan haberlere göre, özellikle çok sayıda erkeğin yoksulluktan kurtulmak için Rus ordusuna sözleşmeli olarak kaydolduğu Kuzey Kafkasya’daki Dağıstan Cumhuriyeti’nde neredeyse her köye savaş alanından ölüm haberleri geliyor.
Bir askeri bozgunu diğeri izlerken -Rusya’nın ilhak etmeye çalıştığı bölgelerde geçtiğimiz hafta daha fazla toprak kaybetmesiyle birlikte- Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de dâhil olmak üzere askeri figürler ve siyasetçilerin sert eleştirilerine uğradı.
Çeçen Cumhuriyeti Başkanı Ramazan Kadirov, bu hafta sonu Liman’ın düşmesinin ardından Savunma Bakanlığı’na açıkça saldırdı. Kadirov, “Savunma Bakanlığı’nın başkomutana ne rapor ettiğini” anlayamadığını belirterek, “düşük verimli nükleer silahların konuşlandırılması da dâhil olmak üzere daha radikal önlemler” alınması gerektiğini söyledi. Bu açıklamalardan kısa bir süre sonra Putin, Kadirov’u üç yıldızlı generallik rütbesine terfi ettirdi. Bu, Kadirov’un bu yılki ikinci terfisi oldu.
Çarşamba günü, Devlet Duması Savunma Komitesi Başkanı ve eski Savunma Bakan Yardımcısı General Andrey Kartapolov, Savunma Bakanlığı’ndan savaşın durumu hakkında “yalan söylemeyi bırakmasını” istedi. Devam eden “yalanların” halkın Kremlin’e olan güvenini kaybetmesine neden olacağı uyarısında bulundu.
ArdındanKartapolov, durumun ciddiyetini II. Dünya Savaşı’nda Nazilerin Sovyetler Birliği’ni istila etmesiyle karşılaştırarak şunları söyledi: “Bugün düşman bizim topraklarımızda. Rusya Federasyonu’nun [Doğu Ukrayna’da] yeni ele geçirdiği topraklardan bahsetmiyorum bile. Belgorod bölgesinin neredeyse tüm sınır köyleri yok edildi. Valuiki [Rusya-Ukrayna sınırından yaklaşık 15 kilometre uzakta] şehrimiz sürekli ateş altında.”
Rusya’nın ilhak ettiği Ukrayna’nın güneyindeki Herson bölgesinin Vali Yardımcısı Kirill Stremousov, Perşembe günü, Savunma Bakanı Sergey Şoygu’yu kendisini öldürmeye çağırdı. Stremousov, “Pek çok kişi bir yetkili olarak savunma bakanının işlerin bu hale gelmesine izin verdiği için kendisini vurabileceğini söylüyor,” dedi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Çarşamba günü seferberlik sırasında yapılan “hatalar” nedeniyle askeri önderliği suçlayarak Savunma Bakanlığı’na yönelik açık saldırılara katıldı. Putin’in sadece savaş deneyimi olanların askere alınacağı yönündeki ilk açıklamasının aksine, aralarında yaşlı, hasta ya da çok çocuklu babaların da bulunduğu binlerce Rus, muaf tutulacaklarına dair söz verilmiş olmasına rağmen askere alınma tebligatı aldı.
Binlerce kişinin “yanlışlıkla” askere alma tebligatı aldıktan sonra evlerine gönderildiği bildiriliyor. Perşembe günü basında yer alan haberlere göre bölge valileri, illerdeki seferberliği denetlemekten sorumlu alt rütbeli askeri personeli tasfiye etmeye başladı.
Savaşın başlangıcından bu yana Rus generaller ve Savunma Bakanlığı’nın üst düzey yetkilileri kamuoyunun karşısına neredeyse hiç çıkmadı. Rus basını şimdi Kremlin’in Savunma Bakanlığı’nı kamuoyu önünde eleştirmesinin askeri komuta kademesinde önemli bir değişikliğin habercisi olabileceğini düşünüyor.
Rus seçkinleri ve devlet aygıtı içindeki sürtüşmeler gün yüzüne çıkarken, Washington ile onun Rusya ve Ukrayna oligarşisi içindeki müttefikleri Moskova’da rejim değişikliği çabalarını açıkça hızlandırdı.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Putin’in Doğu Ukrayna’daki dört bölgeyi ilhak etme hamlesine, Putin devlet başkanı olduğu sürece Rusya ile daha fazla müzakere yapılmayacağını ilan ederek karşılık verdi. Ukrayna hükümeti bir kararname yayımlayarak Kiev’in Putin yönetimindeki Kremlin ile herhangi bir müzakere yapmasını resmen yasakladı.
Putin’in ilhak konuşmasının yapıldığı 30 Eylül günü Washington Post gazetesi, Putin rejimine karşı NATO yanlısı sözde liberal muhalefetin önde gelen isimlerinden, hapisteki Aleksey Navalnıy’in uzun bir köşe yazısını yayımladı. Navalnıy yazısında NATO’ya Rusya’da rejim değişikliğini bu savaşın resmi stratejik hedefi olarak benimsemesi çağrısında bulunuyordu.
Navalnıy’nin böyle bir rejim değişikliğinin sonucu olarak Rusya’da “parlamenter demokrasi” kurulması yönündeki çağrıları, ABD’nin geçtiğimiz on yıllarda Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki hemen her savaşına temel teşkil eden “demokrasi için bombalama” söyleminden daha az bir sahtekârlık değildir. Bu emperyalist harekâtın sonucu çok daha feci olacak, 140 milyonu aşkın insan oluşan çok etnik yapılı bir nüfusa ve ikinci büyük nükleer cephaneliğe sahip dünyanın en büyük ülkesinin parçalanmasına ve bir dizi iç savaşa yol açacaktır.
Önce Başkan George W. Bush, ardından da Donald Trump döneminde ABD ulusal güvenlik kurumlarının önde gelen isimlerinden biri olan John Bolton, her zamanki açık sözlülüğüyle, Rus ordusunun açıkça “darbe” olarak tanımladığı olası bir girişimdeki kritik rolünü dile getirdi. Bolton bu hafta kaleme aldığı bir yazıda şunları yazdı: “Albaylar ve bir yıldızlı generaller ve onların sivil kurumlardaki denkleri, ipleri kendi ellerine alma konusunda en olası işbirlikçilerdir. Rejim değişikliğini kolaylaştırmak için muhaliflerin tespit etmesi, ikna etmesi ve desteklemesi gereken karar vericiler bunlardır.”
Nihayetinde, emperyalist güçlerin rejim değişikliği operasyonlarında dayandıkları toplumsal katmanlar, oligarşik Putin rejiminin de dayandıklarıyla aynıdır: Oligarşi, devlet ve askeri aygıtlar ve üst orta sınıf katmanlar.
Putin rejiminin kendisi gibi egemen sınıf ve devlet içindeki muhalifleri de Ekim Devrimi’ne karşı 1991’de kapitalizmin restorasyonu ve Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla sonuçlanan Stalinist gericilikten doğmuştur. Liberal muhalefet ABD emperyalizmi ile doğrudan bir ittifakı savunurken, Putin rejimi ile işçi sınıfına karşı köklü bir korku ve nefreti paylaşmaktadır.
İşçiler bu devasa krize ve savaşa, Putin rejimine karşı kendi bağımsız muhalefetlerini geliştirerek yanıt vermelidir. Bu, emperyalist güçlerin ve onların Rus oligarşisi ve devlet aygıtı içindeki vekillerinin entrikalarına karşı kesin bir muhalefeti ve işçi sınıfı içinde sosyalist bir önderliğin, yani Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin Rusya şubesinin inşasını gerektirmektedir.
Kaynak: www.wsws.org