Hakan Aksay
İsrail'den Dağıstan'a giden bir uçağın yolcuları arasında "Yahudi avı" başlatıldı. Tekbir getiren binlerce kişi havaalanını dağıttı, insanları yaraladı
Dünyanın çivisi çıktı. Birçok yerde savaşlar sürüyor, onlar bitmeden yenileri başlıyor.
Büyük devletler "uyanık politikalar" izleyerek çıkan savaşlara karşı tutum almaya çalışıyorlar.
Amaaa…
Bu iş o kadar kolay değil.
Dünyanın çivisi bir yerden çıkınca, ona çekici vursan da mesele hallolmuyor, olmadık yerden başka çiviler beliriveriyor.
Filistin-İsrail çatışmalarından puan almaya başlayan Rusya, bir anda beklemediği yerde felaketin eşiğine geliverdi.
Kuzey Kafkasya patlamanın ucundan döndü. Şimdilik…
Filistin'e destek vermek, daha doğrusu İsrail'i protesto etmek için başlayan bazı olaylar tehlike sınırını aştı.
Rusya Federasyonu'na bağlı özerk Karaçay-Çerkez, Kabardin-Balkar ve İnguşetya cumhuriyetleri hareketlendi. Ama en büyük "hareket" Dağıstan Cumhuriyeti'nde çıktı.
Dağıstan'da "Yahudi avı"
İsrail'den başkent Mahaçkale'ye giden bir uçakta "Yahudi arama" (ve tabii bulduğunda "cezalandırma") amacıyla çok kısa sürede örgütlenen binlerce kişi tekbir getirerek ortalığı dağıttı.
Havaalanı ciddi hasar gördü, insanlar yaralandı, polis araçlarına saldırıldı.
Havalimanına inen uçak, korkudan saatlerce kapılarını açamadı.
Açtığında karanlık güruh "Sen Yahudi misin?" diyerek (bazen de demeden) bazı insanları darp etti. Birkaç videoda izledim. Gözleri dönmüş. Uçağın motorunda bile Yahudi arıyorlar. Esmer birilerini bulup dövüyorlar. Bir gence soruyorlar:
"Yahudi misin?"
"Hayır, Özbekistanlıyım."
"Kanıtla o zaman!"
"Saldır saldır, Allahu ekber!"
İşin iyice ürkütücü yanı, nüfusu 3 milyonun biraz üstünde olan Dağıstan'da yaşayan etnik azınlıklardan biri de Dağ Yahudileri…
Sözüm ona İslam ve Filistin adına "Yahudi avı" başlatan bu tehlikeli kitle nasıl örgütlendi? Bu kadar kısa sürede nasıl böyle bir saldırı başlatabildi? Dağıstan yönetimi, haber alma ve içişleri kurumları bunu nasıl öngöremedi?
Bu ve benzeri sorulara Rusya'nın resmî cevabı hazır:
"Olayda dış mihraklar (en başta Batı) önemli rol oynadı."
"Provokasyonu Ukrayna faşistleri organize etti."
"Ayıbınızı örtmek için gidip savaşın"
Dağıstan Cumhuriyeti'nin lideri Sergey Melikov köpürüyor:
"Canavarlar! Utanmıyor musunuz böyle şeyler yapmaya?"
"Korkaklar! Alçaklar! Aşağılık insanlar!"
"Madem böyle bir rezillik yaptınız, ayıbınızı örtmek için bari Ukrayna'daki askerî operasyona gidip savaşın!"
İlginç değil mi? Özellikle de son "öneri"…
Melikov elbette bu olaydan sonra koltuğunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.
Peki Moskova ne diyor? Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin çok mu sinirli?
Hayır, hiç gergin bir demeci yok Rusya liderinin. Tersine çok alttan alır gibi. Melikov'un dediklerinin onda birini söylemiyor. Tabii "Batı'nın parmağı" konusu ayrı…
Kremlin Kuzey Kafkasya'nın karışmasından korkuyor. Ve bu, haklı bir korku.
Dağıstan'da daha önce de karışıklıklar çıkmıştı. Bundan sonra fazlası da olabilir. Diğer komşu cumhuriyetler ve bölgeler de ateş hattında.
Rusya yönetimi, Müslüman nüfusun olduğu yerlerde çok özenli davranmak zorunda.
Rusya Federasyonu'nda tahminen 14-15 milyon Müslümanın yaşadığı söyleniyor (yani toplam ülke nüfusunun onda biri). Bazı İslam kaynaklarına bakarsan 20 milyon…
Tataristan ve Başkortistan (Başkirya) şimdilik sakin gibi. Ama Kuzey Kafkasya hareketli… (Sadece Çeçenistan oldukça sessiz görünüyor; oranın egemeni Ramazan Kadirov çok net konuştu: "Eylem yapmaya kalkan olursa üç el havaya sıkın, dördüncüsünü de eylemcinin alnına. Bakın bakalım, devam edebiliyorlar mı!")
Enternasyonalizm iyiydi ama tutmadı
Filistin ile İsrail arasındaki kanlı olayların başlangıcında Rusya başkentinden daha dengeli açıklamalar gelmişti. Kan ve gerilimin artmasıyla birlikte Kremlin net biçimde Filistin'i desteklemeye ve İsrail ile Batı'ya giderek sertleşen bir tonda karşı çıkmaya başladı.
Ama mesele sadece "dış politikada uygun tavrı bulmak" değil işte…
Dünyanın birçok ülkesi, bu arada Avrupa da giderek daha fazla protesto eylemlerine ve muhtemelen terör girişimlerine sahne olacak. Çünkü orada yaşayan Müslüman azınlık da rahatsız.
Rusya içinde de birdenbire böyle bir tehlikeli gerilim doğuverdi. Mahaçkale'deki saldırılar gecikerek de olsa önlenebildi ama önlenemeseydi kitlesel katliama dönüşebilirdi.
Rusya felaketin eşiğine geldi derken bunu kast ediyorum. Olaylarla ilgili haberleri okudukça ve yeni ortaya çıkan videoları seyrettikçe içim acıyor.
Bu ülke yüzlerce etnik kökenden, birçok din ve mezhepten insanlarla dolu. Denge tutturulamayınca pimi çekilmiş bombaya döneceği hep akıllardaydı.
Sovyetler Birliği'nde resmî ideolojinin ayrılmaz bir parçası da "enternasyonalizm" idi. "Bütün halklar kardeştir" sloganı bunu dile getiriyordu.
Bazen bütün bu yaklaşımlar yeterli olmaz, kavga gürültü, çatışma, hatta savaşlar çıkardı. Örneğin, Azerbaycan ile Ermenistan Sovyet cumhuriyetleri arasındaki savaş, SSCB dağılmadan 3 yıl önce başlamıştı.
Onca yıl sonra şimdi, savaşların patlak vermesine en çok neden olan, daha doğrusu bahane edilen milliyet ve din ayrılıkları daha da tehlikeli hale geldi.
Bilim ve teknoloji şaşırtıcı hamlelerle bizi olağanüstü yeni ve çağdaş aşamalara götürürken, içimizdeki ilkellik, tesadüfen sahip olduğumuz ulusal ve dinsel özellikler, birkaç adımda öldürme güdüsünü tetikleyecek hale gelebiliyor.
Bu açıdan herhalde Taş Devri insanlarından çok farklı sayılmayız.
Hakan Aksay kimdir?
Hakan Aksay, 1981'de 20 yaşında bir TKP üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne gitti. Leningrad Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdi. Brejnev, Andropov, Çernenko ve Gorbaçov iktidarları döneminde 6 yıllık kıymetli bir SSCB deneyimi kazandı.
Doğu Almanya'da 1,5 yılı aşkın gazetecilik yaptıktan sonra TKP'den ayrılarak Türkiye'ye döndü. Bir yıl kadar sonra bağımsız bir gazeteci olarak Moskova'ya gitti ve 20 yıl boyunca (Yeltsin ve Putin dönemlerinde) çeşitli gazete ve TV'lerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı.
Bu dönemde Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdi. Moskova'da '3 Haziran Nâzım Hikmet'i Anma' etkinliklerini başlattı ve 10 yıl boyunca organize etti. Dergi ve internet yayınları yaptı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi'nin kurucu başkanı oldu.
2009'da döndüğü Türkiye'de 11 yılı T24'te olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalıştı; Tele1 ve Artı TV kanallarında programlar hazırlayıp sundu; Gazete Duvar'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Gazeteciliğin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Rusya-Ukrayna danışmanı olarak çalışıyor. Türkiye'nin önde gelen Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanlarından olan ve "Puşkin madalyası" bulunan Hakan Aksay'ın Türkçe ve Rusça dört kitabı yayımlandı.
Kaynak: T24.com