Türkiye'nin en büyük Kuzey Kafkasya örgütü KAFFED, örgütün çağdaş Türkiye'deki rolünü sarsmayı vaat eden bir liderlik değişikliği ışığında Kremlin karşıtı olası bir değişime hazır olabilir.
Son yirmi yıldır her Çerkes Yas Günü'nde olduğu gibi bu 21 Mayıs'ta da yüzlerce Kuzey Kafkas bayrağı İstanbul sokaklarını süsledi.
Çerkes Soykırımı'nı anan binlerce göstericinin bulunduğu bir denizde, Çerkes bayrağının yeşil ve altını ile Abhaz bayrağının yeşil ve beyaz çizgilerini görebiliyordunuz, ancak bu yılki geçit töreninde başka bir bayrak göze çarpıyordu: 2000 yılında Rusya Federasyonu tarafından ezilen kısa ömürlü bir Çeçen devleti olan İçkerya'nınki.
Türkiye'de Çerkes Yas Günü anısına düzenlenen yıllık mitinglerin en büyüğü her zaman ülkedeki 56'dan fazla Kuzey Kafkas derneğini yöneten bir çatı kuruluş olan Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED) tarafından organize edilmektedir.
KAFFED Genel Başkanı Ümit Dinçer, 2021'de seçilmesinden bu yana ilk büyük siyasi çıkışını o gün yaptı.
Onun seçilmesi, örgütün siyasetinde Kremlin karşıtı olası bir değişimi temsil ediyor ve örgütün bugünün çağdaş Türkiye'sindeki rolünü sarsmayı vaat ediyor.
KAFFED'in geleneksel olarak laik politikaları zaman zaman dini yönelimli Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)'nin öfkesini çekmişse de, tarihsel olarak Türk ve Rus hükümetleri arasında bir aracı ve Türkiye'de Abhazya'nın savunucusu olarak işlev gördü.
Bununla birlikte, İstanbul'da yaşayan bir doktor ve aktivist olan Dinçer, KAFFED'in daha muhafazakar üyeleri ile örgüt içindeki Değişim hareketinin genç üyeleri arasında uzlaşmacı bir aday olarak seçildi ve Rusya'daki asimilasyonist politikalara karşı genel olarak daha "düşmanca" bir tutumun yanı sıra her iki ülkedeki aktivistlerle daha dostane ve daha açık ilişkiler kurulmasını savunuyor.
Ve İstanbul'daki Yas Günü mitingine AKP'nin birkaç temsilcisinin katılmasına rağmen, Dinçer, şehrin Asya yakasında: Kartal'da Çerkes soykırımı anıtına siyah çelenk bırakan Türkiye'nin muhalefet lideri ve güçlü cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmeyi tercih etti.
Bazı araştırmacılar bunun, Dinçer'in, Kuzey Kafkasya diasporasının Türk siyasi hayatındaki önemli bir oyuncu olarak geleneksel rollünü yeniden canlandırmaya çalıştığı anlamına gelebileceğine inanıyor.
Çerkes Araştırmaları Merkezi Genel Koordinatörü Zeynel Besleney, Çerkeslerin, Kürtler ve Alevilerle birlikte, ülkede büyük çaplı siyasi eylem yapabilen üç azınlıktan birini temsil ettiğini söylüyor.
Geçtiğimiz iki yüzyıl boyunca, sayıları iki ila dört milyon arasında değişen ve çoğu Rus-Çerkes Savaşı sonrası sürgün edilen Türkiye Çerkesleri, ülkenin yörüngesinin değişmesinde önemli roller oynamıştı. Osmanlı İmparatorluğu'nda üst düzey bürokrat ve memur olarak ve Birinci Dünya Savaşı ile Yunan-Türk Savaşı sırasında Çerkes Ethem gibi savaşçı olarak görev yaptılar.
Besleney, "Rusya'nın aksine, sivil toplum ve demokratik deneyim Türkiye'de çok daha güçlü ve köklü. Dolayısıyla bu konuda çok daha tecrübeli olan Aleviler ve Kürtler gibi, Çerkesler de milliyetçi dalgayı sürmenin yollarını bulacaklardır."
Besleney, Dinçer'in liderliğinin KAFFED'in Çerkes toplumunun genç nesil aktivistleriyle daha uyumlu hale gelmesine de yardımcı olabileceğini öne sürüyor.
"Örgütü, şu ya da bu şekilde, onu kontrol eden ve kuruluşundan bu yana kendi egemenlikleri altında tutanlardan kopardı, onlara yönetici kabal (grup) da diyebilirsiniz," diyor Besleney, OC Media'ya.
Dinçer'in örgüt içinde liderliğe yükselişinden önce bile, Değişim'in etkisi, Abhaz, Abazin, Oset ve Çeçen gibi diğer Kuzey Kafkasyalıların KAFFED'deki artan temsilinden açıkça görülebiliyordu.
'SIKINTILI BİR TARİH'
KAFFED, İstanbul, Ankara, İzmir ve önemli Çerkes nüfusuna sahip diğer şehirlerdeki en önemli Çerkes Yas Günü mitinglerine öncülük etmesine rağmen, Türkiye sokaklarındaki tek örgüt değildi.
Kafkas Vakfı (Kafkas Vakfı) gibi gruplar, hem Çerkes Soykırımı'nı hem de, bazı insan hakları uzmanlarının soykırıma benzettiği, Rus saldırganlığının modern bir örneği Ukrayna'daki savaşı kınadılar.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin devam etmesi ve Türkiye'de yaklaşan seçimler, ekonomik ve siyasi kargaşa ile giderek karmaşıklaşan Rus-Türk ilişkileri Kuzey Kafkasya diasporasının hem Türkiye'deki hem de dünyadaki çalışmalarını zorlaştırıyor.
Kuzey Kafkasya halkı da dahil olmak üzere Türkiye'deki azınlıklar, cumhuriyetin kimlik politikalarıyla ilgili sorunlu bir tarihe sahipler.
Şu anda AKP ile koalisyonda olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Türkiye'deki bilinçli azınlık aktivizmi ile tarihsel olarak uzlaşmaz bir ilişkiye sahip ve koalisyon, ülkedeki giderek paranoyak hale gelen yabancı ( öteki ) düşmanı atmosfere büyük katkıda bulundu.
Deutsche Welle'nin (DW) Çerkeslere yönelik asimilasyonist baskılara ilişkin yakın tarihli bir Türkçe videosu önemli tartışmalara yol açtı; AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, "Çerkes kardeşlerimiz bir provokasyon politikasına ve çatışmayı körükleme arzusundan beslenen bu habere karşıdır" derken, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın suçlamaları 'vatana ihanet' olarak nitelendirdi.
Çerkes Yas Günü anısına hazırlanan videoda, kendisi de Türk-Çerkes asıllı olan Almanya Gıda ve Tarım Bakanı Cem Özdemir, Çerkes dilinin ve kimliğinin korunmasının öneminden bahsetmişti:
"Babam Türkiyeli bir Çerkes'ti; ne yazık ki, çok uzun bir süre babam anadilini konuşma fırsatı bulamamıştı" diyen Özdemir, tarihsel olarak azınlıkların kendi dillerini kullanmalarını yasaklayan Türkleştirme politikalarına işaret etmişti.
"Diasporada dil ve kültürün korunması çok daha zor" diyen Alman politikacı, birçok Çerkes örgütünün gelecek nesiller için dili, kültürü ve bilgiyi korumaya ve tanıtmaya çalıştığını söyledi.
"Bu, kültürünüzü ifade etme ve koruma hakkına sahip olduğunuz ülkelerdeki demokrasilerde çok daha kolay, ama milliyetçiliğin önde gelen kültür olduğu ülkelerde daha zordur."
oc-media.org
Çerkesya Hareketi Haber Merkezi