UKRAYNA VE ÇERKESYA

#509 Ekleme Tarihi 20/02/2014 07:07:29
UKRAYNA VE ÇERKESYA... Ukrayna uzun zamandır siyasi ve ekonomik kriz içerisinde. Siyasiler bu krize bir çözüm bulamadı. Rusya'nın ve başta Almanya ve Amerika olmak üzere Batı'nın da Ukrayna'nın içişlerine karışmaları krizi daha da derinleştiriyor. Ülke bugün neredeyse ikiye bölünmüş durumda. Rusların yoğun yaşadığı “güney-doğu Ukrayna” Yanukoviç iktidarını destekler ve Rusya ile ekonomik siyasi ilişkilerin geliştirilmesini isterken, “kuzey-batı Ukrayna” batı ile, Avrupa Birliği ile bütünleşme yanlısı. Üç aydır devam eden protestolar, geçen hafta çatışmaya dönüştü ve şimdiye kadar 50 kişinin hayatını kaybettiği söyleniyor. Daha da kötüsü, muhalif güçler taraftarlarına silahlanma çağrıları yaparken, bazı bölgelerde askeri birimlere saldırıldığı ve depolardaki silahların kimliği belirsiz güçlerin eline geçtiğini, bizzat resmi yetkililer dile getiriyorlar. Tüm bunlar ilkede bir iç savaş tehlikesine işaret ediyor. Hem siyasi hem de coğrafi olarak Rusya ve Batı arasında sıkışan Ukrayna, her iki güç için de önemli bir ülke. Ukrayna 1991 yılında bağımsızlığına kavuşmuştu. 2004'teki "Turuncu Devrim" sonrasında Batı yanlısı bir iktidar göreve geldi, ama başta doğal gaz ve enerji olmak üzere ekonomisi hala Rusya'ya bağımlı olan Ukrayna Rusya'nın baskıları nedeniyle bir türlü istediği reformları yapamadı ve 2010 seçimleri sonrasında „Rusya yanlısı” Viktor Yanukoviç başkanlığı kazandı. Yanukoviç, önce batı ile diyaloğu da koparmadan ülkenin ekonomisini geliştirmek istedi. Ama Rusya'nın eski Sovyetler Birliği ülkeleri ile kurmak istediği ekonomik topluluğa dahil olması için yaptığı baskılara dayanamayarak Kasım 2013'te AB ile imzalanması beklenen Ortaklık Anlaşması'ndan vazgeçtiğini açıklayınca AB yanlıları sokaklara döküldü. Muhalif gösterileri Batkivşçina (Vatan) partisi lideri Arseniy Yatsenyuk, Udar (Darbe) partisi lideri Vitaliy Kliçko ve Svoboda (Özgürlük) partisi lideri Oleg Tyagnibok Devlet Başkanı Yanukoviç ( sağcı-faşist ittifak, mesela liderleri Dmitry Yaroş olan Sağ Sektör )sürükleseler de alanlarda geniş bir yelpaze var. Ve göstericiler arasında da sık sık tartışmalar, hatta çatışmalar yaşanıyor. ABD ve Batı, Ukrayna'da kan dökülmesini kınıyorlar ama diğer yandan Ukrayna hükümetine de baskı uygulayarak, muhalefetin talep ettiği reformları yapmasını istiyorlar. Bu da açıkça muhalifleri desteklediklerini gösteriyor. Zaten ABD dün Ukrayna’da yaşanan şiddet olaylarında insan hakları ihlallerinde rol oynadıklarını iddaa ettiği üst düzey 20 hükümet yetkilisine vize yasağı getirdi. Ve şiddet olaylarının devam etmesi durumunda ABD’nin, AB ile birlikte Ukraynalı yetkililere yönelik çok daha kapsamlı ve derin yaptırımları yürürlüğe koyacağını açıkladı. Ukrayna, başta Almanya olmak üzere batı için çok önemli bir ülke. Bu nedenle Avrupa yanlısı muhalefete destek veriyor. Hatta Ukrayna'da, Alman vatandaşlığı da olan muhalif lider Kliçko'nun Merkel'e “iktidara gelirsem sözünden çıkmayacağım” dediği söylentileri yayılmış durumda. Ama Ukrayna'nın Rusya'nın etki alanına girmesini istemeyen Almanya daha temkinli ve iktidar ile diyalog yollarını da açık tutmaya çalışıyor. Sahne gerisinde yoğun bir diplomatik atağa kalkmış olan Almanya Yanukoviç'i şimdilik “güç paylaşımı”na ve Anayasa reformlarına ikna etmek istiyor. Almanya temkinli çünkü Ukrayna ekonomisin Rusya'ya bağımlılığının farkında ve AB bu bağımlılığı kıracak kadar bir yardım vaad edemedi. Bu nedenle Ukrayna'nın daha tedrici bir şekilde, Rusya ile ilişkilerini germeden, Batı ile bütünleşmesini istiyor. Almanya Rusya faktörünü yok sayamaz, çünkü Rusya ile büyük bir ticaret ilişkisi var. AB'nin bir “Doğu Ortaklığı Projesi” var. Bu proje kapsamında eski Sovyetler Birliği ülkeleri ilene içinde ne de dışında” denilebilecek farklı bir ilişki ağı kurmaya çalışıyor. Rusya'dan Avrupa'ya giden enerji hattının geçtiği Ukrayna, ekonomik potansiyeli de gözönüne alındığında bu projenin en önemli halkalarından biri. Bu nedenle tam Ortaklık Anlaşması çerçevesinde bir serbest ticaret anlaşması imzalanmak üzereyken, Ukrayna'nın son anda Rusya'nın baskıları nedeniyle anlaşmadan vazgeçmesine sert tepki gösteriyor. Bugün Almanya, Fransa ve Polonya dışişleri bakanları taraflarla temaslarda bulunmak üzere Kiev'e gittiler. AB bakanları ise Brüksel'de bir araya gelerek, Birliğinin Ukrayna'ya yaptırım uygulayıp uygulamayacağına karar verecekler. Ukrayna'nın AB ya da NATO'ya üye olmasını ulusal güvenliği açısından tehdit olarak gören Rusya, Ukrayna'da yaşananları Batı'nın bir provakasyonu veya komplosu olarak niteleyerek AB ve ABD'yi „arka bahçesi“ne karışmama konusunda uyarıyor. Rusya, Ukrayna'nın, kendi önderliğinde kurulan Gümrük Birliği'ne girmesini istiyor. Bunun iki ülkenin yakınlaşması anlamına geleceğinin, böylece Ukrayna'nın Rusya'ya daha bağımlı bir hale geleceğinin farkında olan Rusya, özellikle doğal gaz kozunu kullanıyor. Ama ağustos ayında Ukrayna’ya karşı uyguladığı gümrük politikasını Ukrayna’nın aleyhine değiştirerek yeni bir hamle yaptı. Diğer yandan da Ukrayna'ya yeni ticari imtiyazlar, düşük faizli krediler ve ucuz gaz temini vadetti. Ayrıca 5 milyar dolarlık yardım paketinin ilk ayağı olan 2 milyar doları serbest bıraktı. Rusya uzun zamandır ABD'yi ve Batı'yı, soğuk savaş döneminden kalma “kuşatma” politikasına dönmekle suçluyor. Haksız da değil. Çünkü Suriye'de istediği sonucu alamamış olan ABD, bir yandan Rusya'yı Suriye'de istediği çözüme ikna etmeye çalışırken, şimdi yeni bir cephe açmış durumda. Böylece Rusya'dan istediği tavizleri koparmak istiyor. Bugünlerde Gürcistan, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki diplomatik trafik de hızlanmış durumda. Bölge yeni gelişmelere gebe. Özellikle Ermenistan'nın Rusya'dan koparılması için Türkiye ve Azerbaycan üzerindeki baskılar da artmış durumda. Tüm bunlar, ekonomisi alarm sinyalleri veren, yolsuzlukları ve ülkeden para çıkışını durduramayan ve para birimi Rublesi değer kaybetmeye devam eden Rusya'nın “kuşatıldığını” hissetmesinde haksız olmadığını gösteriyor. Ama soğuk savaşa dönmek Rusya için bir çözüm olabilir mi? Sovyetler Birliği'nin kazanamadığı bir savaşı Rusya'nın kazanma şansı var mı? Yoksa bir felakete mi sürükleniyoruz? Bu sorularla birlikte biz Çerkeslerin kendimize sormamız gereken soru, sanırım politik olarak nasıl konumlanmamız gerektiği. Aslında Rusya Federasyonu'nun, bünyesindeki halklara daha çok saygı göstererek, onların kaygılarını anlayarak, hafızalardan hala silinmemiş ve sağlıklı bir gelecek kurmanın önünde engel olarak duran geçmiş yanlışları çözerek, Rusya halkları ile barışarak iç bünyesini sağlamlaştırması atılacak ilk ve en önemli adım. Ama Rusya, bu adımları bile atamayacak kadar zayıf. Ve ne yazık ki herşeyi demir yumrukla çözmek isteyen bir iktidarın kurbanı olacak gibi görünüyor. Çerkeslerin bu süreçte, ilk yapmaları gereken kendilerini her türlü geleceğe karşı hazırlamak, ulusal birlik ve bütünlük için daha çok çaba göstermek olmalıdır. Eğer birilerinin öngörüleri gerçekleşir de Rusya Federasyonu dağılma sürecine girerse, bu dağılma Sovyetler Birliği'nin dağılmasına benzemeyecektir. Hele hele her ne kadar birileri Kuzey Kafkasya'da ortak bir kültür, kardeşlik vs dese de, süreç belki de en çok Kuzey Kafkasya'da çatışmalara gebe. Çünkü diaspora görmek istemese de en çok Kuzey kafkasya'nın çözülememiş etnik ve toprak sorunları var. Bu nedenle olası bir savaştan en çok zarar görecek bölgelerin başında Kuzey Kafkasya gelecektir demek yanlış olmaz herhalde. Ukrayna'da, Rusya federasyonu'nda veya dünyanın her yerinde demokratik, insan haklarına saygılı bir düzen istiyoruz, barış istiyoruz; ama dışımızdaki gelişmelere duyarsız kalarak sesimizi duyuramayız. Sessiz kalır, seyredersek, bize yine başkalarının sofrasında pişen düşecektir. Bu nedenle taleplerimizi ve gelecek vizyonumuzu formule etmeli, bu vizyon etrafında birleşmeli, çevremizdeki halklarla diyalog başlatmalıyız. Yatıştırma polikalarının kimseye bir yararı yok. Üç maymunları oynamanın da. Biz ne kadar kaygı duysak da, bizim dışımızda bir hayat var. Bu nedenle daha fazla beklemeden, öyle birilerinin seçtiği bir ortak akıl toplantısı vs değil; Çerkes halkının katılmak isteyen tüm “akıl”larına ve bireylerine açık; Xase geleneğimize uygun, herkesi kucaklayacak kanferanslar örgütlenmeli, burada ortak kararlar almaya çalışmalı, bir vizyon etrafında birleşmeli ve bunu bütün dünyaya ilan etmeliyiz. Ki kağıtlar yeniden dağıtılırken bize sinek ikilisi düşmesin...   ÇY-Haber Merkezi, Kaynak: Ajanslar
Dünyadan
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks