IЭДИИХУ ( ADİYUHU ) İSMİNİN ETİMOLOJİSİ HAKKINDA

#1783 Ekleme Tarihi 25/03/2018 10:25:48
IЭДИИХУ (ADİYUHU) İSMİNİN ETİMOLOJİSİ HAKKINDA 
“Adiyuhu” ismi  Çerkesçe ( Adıgebze ) birkaç farklı anlam ifade ettiği biliniyor.
Birincisi; Çerkes ( Adıge ) Nart efsanelerinde adı geçen kadın karakterlerden biridir.
İkincisi; 17. yy’da Kabardey prensleri tarafından Инжыдж ЦIыкIу ( Küçük Zelenchuk ) nehrinin sağ tarafında bulunan tepelikte inşa edilen kale-gözetleme kulesinin ismidir.
Üçüncüsü; Çerkeslerin ( Adıgelerin ) atası kabul edilen Meotlar  döneminde yerleşim yerlerindeki kalenin  ismidir.
Çerkes ( Adıge ) Nart efsanelerinde geçen Adiyuhu, olağanüstü güzelliği ve yetenekleri ile  ünlüdür. Setenay’in ricası ile, güneşin aydınlattığı gündüz vaktinin süresini uzatan, siyah saçlı, yüzü ışık saçan, istediği zaman yamçı gibi örgülü siyah saçlarıyla yeryüzüne karanlığı getiren, en karanlık geceyi dirseği ile ışık saçarak aydınlatan, yaşıyla kıyaslanmayacak derecede zeki, akıllı kadın Melıçıpkhu gibi, beste yapmak ve şarkı söylemek için yaratılmış olan halk şairi Laşın gibi tanrısal kadın karakteridir. Nart efsanelerinde geçen kadın kahramanlar  ile ilgili bir çok ünlü araştırmacı bilim adamı çalışmalar yapmıştır. Şorten A. ,Telpa M. , Aliyev A., Mıjey M., Brat H. Başkalarıda.
Brat Hasin efsanelerde adı geçen kadın karakterleri ile ilgili araştırmalarına bugünde devam etmektedir. Ancak, dikkat çekmek istediğimiz “Adiyuhu” ismi olacaktır. Ünlü bilim adamı, Prof. Toponomist ( coğrafi yer isimlerin, dağların, nehirlerin ( toponomi ) onların orijinal anlamlarını, bilimsel olarak araştıran bilim adamı ) Kukue Cumeledin’nin görüşüne göre, “Adiyuhu” sözcüğü “Iэ”- el , “Iэдий”- bilek , “ ху, хужь” (beya, ışık) anlamı ifade ediyor. Mıjey Mihail’e göre: “dirseğin ışığı”, J.Dumezil  “parlak bir el ile bir kadın” olarak ifade ediyorlar. Bilim adamları bu görüşteler. Adıgey diyalektine göre, “Adiyuhu “ sözcüğün bitiminde beyaz anlamı veren ”ху” sesi yerine, beyaz anlamını yitirmeyen ”ф” sesi kullanılmaktadır. “Adiyuf” olarak ifade ediliyor. Abazalar Adıge sözcüğü olan “Adiyuhu”ten esinlenerek ”Khaydıhv” ismiyle Abaza dili fonetik yapısına uygun hale getirilmiş olarak kullanıyorlar. Ancak, bugün “Adiyuhu” sözcüğünün Türkçe kökenli iddiasında bulunan bilim adamları ortaya çıktı. Noğay Entelektüel, dilbilimci  M. Bulgarove’nın  yazdığı “Noğay Toponomisi” kitabında “Adiyuhu” sözcüğü, Noğay kökenli “Akbilek” sözcüğünden alıntı olduğunu belirtiyor. Tek dayanağı da Noğayların Küçük Zelenchuk nehri vadisinde yaşamış olduklarına bağlıyor, başka bir açıklama getirmiyor.
Başka bir bilim adamı, Balkar M.Hacilayev  “Adiyuhu” sözcüğünün daha ilginç bir şekilde açılımını yapıyor. Hiç kendini yormadan Adiyuhu sözcüğünü Rusça söylenişiyle Адиюх ( Adiyuh ) olarak ele alıyor. Ади -“adı”, юх- “yoh” -adı- yoh”( adıyok ) olarak Türkçeye dönüştürüyor.
 
Bu şekilde Hacilayev  tarihi araştırmalara gerek duymadan “Adiyuhu” isminin Nart efsanelerinde kadın karakteri ismi olduğunu, 17.yy’da inşa edilen kulenin, daha da eski M.Ö. dönemde kale ismi olduğunu  yok sayıyor. Daha da ilginç olan Türk dili çalışması yapan dilbilimci Rusça telaffuzu esas alarak bir isim uydurmasıdır. O da haklıdır, Türk dili araştırmacısı bilim adamı için “Adiyuhu” sözcüğünün Rusça telaffuzu esas alırsa işi kolaylaşıyor. Adıgebze telaffuzu işini zorlaştıracak. Bin yıllık geçmişe sahip Adıgelerin o eski bir çok tarihi dönemlerini  çözmek hiç de kolay değildir. Tarihsel ve kültürel deneyimlerinden geçerek üretilmiş olan kollektif kültürel değerler ve toplumsal mitolojik normları, bireysel sıradan bir bilinç olgusuyla ideolojik temellerle tanımlanmaya çalışıyorlar.( Y.B. )
 
 
Bunun dışında Hacilayev Psıj(Kuban) Инжыдж (Zelenchuk) vadileri çok eski tarihlerden beri türki soyundan  gelen halkların hakimiyetinde olduğu, Kafkasya’nın en eski halklardan sayıldığını belirtiyor. Ancak, Adıge halkının geçmişi ile ilgili böyle görüşe sahip bilim adamı çok azdır. Araştırmacı Bulgarove Adıge sözcüğü olan “Adiyuhu”u, Noğay sözcüğü “Akbilek”e dönüştürüyor. Bu iki sözcüğün kökeninin de anlamının da aynı olduğunu belirtiyor. “Ak”-“beyaz”, “bilek” “Akbilek”.
 
Birde buna ek olarak “bilek”- псы кIэху (psı k’ehu), псы хужь цIыкIу (psı xuj tsık’u) küçük beyaz su anlamını çıkartıyor. Bu gün için. Гуащэгъагъ и псынэ ( Guaşeğağ yi psıne ) Guaşeğağ pınarı da aynı durumdadır. Bu ğıbze’yi ( ağıt ) Adıgelerin dışında Abazalar ve Karaçaylar da iyi bilirler.
 
Guaşeğağ pınarı  Humerenıj köyü yakınında Psıj ( Kuban ) nehrinin sağında dağın yamaçlarında akıyor. Adıge efsaneleri hakkında çok bilgi sahibi olan Botaşey köyünden Tanbiy Pague’nin katkısıyla ilk defa 1891 yılında Tiflis’te yayınlanan “Kafkasya’nın bölgelerini ve kabilelerini tanımlayan materyaller koleksiyonu” eserde yer aldı. Guaşeğağ  Abaza prensi Biberd’lerin kızıdır. “Guaşeğağ” kadın ismidir. “Adiyuhu” gibi  fonetik olarak  iki sözcükten oluşur. Birincisi  “guaşe”-prenses, ikincisi “ğağ”-ağlamak- Guaşe’nin davranışı açık ve net olarak anlaşılmaktadır. Adıge kadın ismini Türkçe “;şayah”a  dönüştürülmesiyle anlamı da değişiyor. “гош”(;ş)- çift, ikişer, аях, аяк ( ayah, ayak ) sözcüğü ise “ayak” anlamı taşır. Bu sözleri yaratan Adıge halkın dilinin diziliş yapısı ile başka bir dilin fonetik dizilişine uyum sağlamaz. Onun için Bulgarove ile Hacilayev‘nin yaptıkları çalışmaların anlamı gerçeği örtmek yalana yol vermektir. Bu nedenle halkın geçmişine ve tarihine bakalım. Kuzey Kafkasya bölgesinde kim hangi dönem ortaya çıktığı bilimsel tarihi veriler açıkça göstermektedir. Noğaylar Kafkasya bölgesine 17.yy’da yerleştiler. Moğol, Tatar “Altın Ordu”devletinin kıpçak soyundan gelenlerin anlaşmazlıkları nedeniyle  yıkılması sonucu Noğaylar ortaya çıktı. Küçük Noğay hanlığında iyi bir yaşam şeklini bırakıp, önce Kabardey bölgesine daha sonra da Zelenchuk vadisinde yaşayan Adıgelerin içine gelmediler. Geldikleri bölgede Adıgelerin hakimiyetine tabi oldular. Küçük Noğay hanlığının ortadan kaldırılmasıyla gidecek yeri olmayan, çaresiz kalmış Noğay halkına, 5000 yıldır Kafkasyada yaşayan Adığe halkı kucak açtı ev sahipliği yaptı. Bunun  dışında Noğayler  Zelenchuk vadisine geldiklerinde toplu, bağımsız bir yerde yerleşik olmadıkları gibi, öyle bir yaşam şekli düşünecek durumda değillerdi. Noğaylerin Adığe topraklarına geldikleri dönemi aydınlatan Rusya tarihi  belgelerden örnekler verelim:  
“Küçük Noğay göçerler Besleneylerin içinde” (1633 yılı belgesi); “Noğay göçerler Kubana doğru gidiyor…. Besleney ve Abaza arasındaki dağların altındaki Kuban nehri yukarısı” ( 1635 yılı belgesi);” Küçük Noğay,  Kabardey prensleri Alıçıkue  ve Hatokşokue’lerin komşuları olarak  belgeleniyor” (1640 yılı belgesi); “Kabardey prensleri Alıçıkue ve Hatokşokue Mırza  beraberindeki adamlarıyla birlikte Abazaların yakınındaki Kuban nehrinden göçebelerin eski yerleri olan Küçük Noğay’e  kadar gezdiler.”(1642 yılı belgesi); “ 17. yüzyılın ortalarında Kırım Hanlığı’nın nüfuz alanına giren, Keytukhue’lerin asli mirasının bir parçası olan, Kabardey prensleri Alıçıkue  ve Hatokşokue ‘nin köylerinde, Küçük Noğay’ler     Kuban bölgesinde bulunuyorlar“(1644 yılı belgesi); “Noğay Menshoy ve Kazıev uzaklardan göç etti, ama Çerkes prensi Alıçıkue 'nin karlı dağları altındaki  Kuban’da dolaşıyorlar…” (1646 belgesi); “….Noğay Menşiy ve Kaziev…. Çerkes prensi Alıçıkue 'nin karlı dağları altındaki  Kuban vadisine kaçtılar.” (1646 belgesi)….   
 
Tarihi örnek yazılı belgelerde olduğu gibi Noğay halkının tarihi serüveni iyi bilinmektedir. Ruslar ve Kalmıklar tarafından küçük Noğayın ortadan kaldırılması ile  birlikte, yerleriden kovulan Noğaylerin sığındıkları yer Adığeler ve topraklarıdır. O dönem Noğaylar, Kuban, Labe, Zelenchuk kıyılarına da yerleşmişlerdi. Ancak, oralarda da rahat yaşamalarına fırsat verilmedi. Warp nehri  vadisine bulunan Noğaylara, Kalmık Hanı Donduk Omba önderliğinde saldırması sonucu bir çoğu öldürüldü. O kanlı savaşta kurtulan Noğayleri, Donduk Omba küçük Zelenchuk nehri kaynağındaki dere yatağına toplayarak mahkum muamelesi uyguladı. O bölge Adıge söylencelerinde “Дондук къалэ” (Donduk kale) ismiyle  anılıyor. Evliya Çelebinin seyahatnamesinde, Adıge halkı ile çaresizlik içinde bulunan Noğay halkı ile aralarındaki ilişkilerinden bahsediyor. 1666 yılında, Evliya Çelebi ve beraberindekiler, Karadeniz kıyısından başlayıp, Kuban nehrinin çıkış noktasından devam ederek Kafkasyada yaşayan Adığe halkının yaşam şekli, gelenekleri, görenekleri, insan ilişkilerini, komşuları olan halklarla ilgili, o halkları bir ara getiren olayların nedenleri hakkında bilgi edinerek yazdı.
 
Evliya Çelebi, Adıgeler zor durumda kalan Noğay halkına yaşam alanları oluşturduklarını ısrarla belirtiyor. Daha da ötesi, Evliya Çelebi’nin ekibinde, Noğaylerin  “çoban” boyundan gelenlerin lideri, Kırım hanlığından alınan Mehmet Giray Han bulunuyordu. Çelebi’nin yazdıklarına göre, Muhamet Giray Adığe kabilesi “şegake”lerin damadı olup,  hiç kimse engel olmadan, istediği yere oba kurup Adıgelerin içinde yaşadığını yazmaktadır. Ayrıca, Evliya Çelebi Adagum nehrinin Karadenize döküldüğü yer Adıge halkı topraklarının ( Çerkeszistan) başlangıç noktası olduğunu belirtiyor.
 
Adiyuf 2 Bunun dışında Kuzey Kafkasyada yaşayan Adıge boylarını ve yaşadıkları yerleri açıkça yazıyor. Çelebi’nin yazdığı Adıge boyu isimlerin çoğu günümüze kadar gelmiştir:
 
Bjedığu, Hatıkuey, Adamey, Bolotokay, Mamşuh ve başkaları da. Boylar dışında nehirlerin isimleri sayıyor. “Psenef” ismine Noğayler “Karasu” dediklerini yazıyor. Sonra, Giaga, Wul, Laba, Seral, Wurp, Kuban, Tegen, Ençik, Büyük Ençik... başka nehir isimlerini de yazıyor. Gezgin grubu, Lapeps Psıj’e  (Kuban) karıştığı yerde karşı kıyıya geçerek, nehir kıyısında 4 saatlik yol yürüdükten sonra “Besenbay(Besleney) büyük prensin bölgesi Besleney’e yetişiyorlar. Gezginlerin belirttiklerine göre Besenbay pşıhışxue’nin (büyük prens)  Atlı süvari ve  yaya olmak üzere 5 bin savaşçısı olduğunu, hepsinin de seçkin kişilerden oluştuğu fark edildiğini  yazıyor.
Büyük prensin Bahçesaray’a benzeyen kurulu kalesi olduğunu, kaleye de yakışır şekilde şehir olarak ifade ediyor. Düşmanları ve anlaşmazlıkları eksik olmayan halkın insanları her türlü işte yetenek sahibidirler. Beş gün boyunca hiç yorulmadan erinmeden ev sahibimizi izledik: Gelenek görenekleri, insanların birbiriyle ilişkileri, yedikleri içtikleri eksiksiz her konuda bilgi edindik. Beş günün sonunda gün ağarırken Besleney bölgesini geride bırakarak doğu tarafa yöneldik “Geniş topraklara sahip Kabardey halkın ülkesine” yetiştik.
 
Çelebi anlatıyor, Wuarp nehrini geçip, Zelenchuk nehrinin Kuban nehrine karıştığı yerde kare şeklinde ahşaptan görkemli  bir şekilde yapılmış kaleyi anlatıyor. Kaleyi Kabardey prensi Misost’un yaptırdığı anlaşılıyor. O dönem Misost ile Kırım hanı arasında iyi ilişkileri ve dayanışmaları vardı. Negume Şore’nin yazdığına göre, bu kaleyi Misost’un Kırım Hanına kurdurması  dışında maddi destekte almıştır. Ancak Evliya Çelebi geldiği dönemde Küçük Noğay hanı Arslanbek 15 bin kişi beraberinde bu kalede  korunuyordu. Adıgeler “Hajı kale” derlerdi, Noğayler “Ajikale derlerdi. Kalenin izleri günümüze kadar geldi. Bu günkü Belomecetskaya köyün olduğu yerdeydi. Noğayler uzun süre bu kalede Adıgeler ile birlikte  barındılar. Evliya Çelebi ile birlikte Muhamed  Giray kalenin içindeki beyaz camide namaz kıldıkları anlatılır. 1666 yılında Evliya Çelebinin Adıge vatanında bulunduğu dönemde bütün izlenimlerini ,Adıge topraklarının sınırlarını, bu topraklarda yaşayan Adıge boylarını, çoğrafi yer isimlerini bütün izlenimleri hepsini eksiksiz olarak  yazmıştır. Tekrar asıl konumuz  “Adiyuhu”e dönersek. Küçük Zelenchuk tepesinde inşa edilen Adiyuhu kulesinin Adıgeler ile Kırım Hanı ilişkileri ile bağlantılı olmadığını kimse söyleyemez. Tarih araştırmacı L.Lavrol’un yazdığına göre:”Adiyuhu” kule şeklindeki kale, o dönemde inşa edilmiş eşi ve benzeri olmayan tek kule olduğu tarihi  bilgilerde açık ve net olarak görülmektedir. Lavrol bu kulenin 17 yy’ın 60'lı yıllarında yapıldığına kanaat getiriyor.
 
adiyuf
 
O dönemde Kabardey bölgesi  Büyük Kabardey-Küçük Kabardey olarak bölünmüştü. Büyük Kabardey’in prensi Kurğokue Bomat,  büyük oğlu Hatokşokue Temrıkue 1761 yılında Hacca  gidip ( Mekke ) geldikten sonra, küçük Zelenchuk nehrinin sağındaki tepelikte oğlu için bu kaleyi inşa ettirmiştir. Kalenin yapılması sırasında Krım Hanı destek verdiği, iki kişi gönderdiği tarihi bilgilerde görülüyor. Hatokşokue’nin kaleyi kurduğu yer, Kırım Hanının kale yapımı için stratejik olarak avantajlı gördüğü yerdir. Krım Hanı Mehmet -Giray  Adıge bölgesini iyi bildiği açıkça görülüyor. Mehmet Giray bu yere kendi konuştuğu diliyle “Şelom-İncik” , Akbilek-Akbir” olarak isimlendiriyor. Bu nedenle, Noğayler Kırım Hanı tarafından söylenmiş olan “Akbilek” sözünü referans alarak, ele alıyorlar, sadece o sözü  söylemiş olduğuna dayandırıyorlar. Başka hiçbir tarihi gerçek bilgiden bahsedilmiyor. Bu gün Noğay araştırmacı Bulgarove, Balkar bilim adamı Hacilaev, Karaçay Kipkeeve  başkaları da “Adiyuhu” sözcüğün Türkçeden türediği iddia ediyorlar. Kikeeve Adiyuhu kulesi ile ilgili “Yukarı Kuban'da 1783'e kadar iki sınır kalesi” kitabında kulenin ismi Bulgarove gibi  Karaçay dili ile “Akbilek” sözüne getiriyor, “adıyok” anlamını çıkarıyor. Akbilek sözü Noğaylerden kalma olduğunu da söylemiyor. Kalenin hem kendisi hem de  ismi Karaçaylardan kalma olduğu iddiasında bulunuyor. Bu kalenin geçmişi dışında  3 bin yıllık “Maykop kültürü”ile birlikte  Kafkasyada yaşayan Adığe halkının geçmişiyle ilgili arkeoloji kalıntıları bulan, antropoloji çalışanları yapan Krupnov E. Alekseeve E., Minaeve T. Başka bilim çalışanların ortaya koyduğu gerçekleri, Kipkeeve yok sayabiliyorsa yalan söyleme özgürlüğü de  vardır. Adiyuhu kalesinin yeri de inşa ettiren de tartışmasız tarihe kaynaklarda açık ve net olarak görülmektedir.
 
Büyük araştırmacı Kipkeeve, bütün tarihi yazılı kaynaklardan kimsenin haberdar olmadığını varsayıyor. Kipkeeve kulenin Karaçaylar tarafından inşa etme nedenini şu şekilde yazıyor:
 
”Abaza Aşharuva” halkı  soygun için Kubanı geçerek Karaçayların yaşadığı yerlere gelmeleri önlemek için, Kırım Hanının elinde bulundurduğu bölgenin sınırında  iki tane kale inşa ettirmiş.  Biri “Akbilek”  ismiyle, Adıgeler  daha sonra bu isme Adiyuhu” ismi verdiklerini yazıyor.
 
Görüldüğü gibi bilim için çalışan bu kişiler, Tarih, coğrafya antropolog, toponomi ve bilim araştırması için gerekli diğer bilgileri hiç önemsemiyorlar. Çok eski tarihi dönemlerde veya daha yakın bir dönemde Adığeler ile savaşarak toprak parçası elde edip, oraya yerleşim yeri kurdukları tarihte hiç rastlanmıyor. Ancak, Adıge topraklarına  değişik sebepler ile gelen farklı bir çok halka, Adıge vatanında yaşam alanı sağlandı. Karaçaylara da Adıge toprakları sonradan  yaşam yeri olmuştur. Buna bir örnek, uzun bir süre Adıgeler ile birlikte yaşayan Armavir Ermenileri konuştukları kendi dillerini unutarak Adıgebze dışında dil bilmezlerdi. Kendi soydaşları Ermeniler, Armavirli Ermeniler için  “гай-черкес” ( Çerkes Ermenileri ) derlerdi. Adıge halkı vatanından sürgün edilip, boşalan yerlere yerleştirilen başka halkların sayısını saymak bile zordur.
 
Kafkas savaşı sonunda Adıge halkından kalan az sayıdaki  boylar kendi vatanında azınlık durumuna düştüler. Yaşadıkları Çerkesya vatanında bir birinden uzak”Kabardey”, “Çerkes”,”Adıgey”, Şapsığ” isimleriyle  ayrıştırıldılar. Adıge boyların yaşadığı yerlere, yerleştirilen halklar çoğrafi yer isimleri dağların, ovaların, nehirlerin, ormanların vs. isimlerini değiştirerek kendi dilleri ile isim verdiler. Bunlarla ilgili toponomi örnek isimler yazılabilir.”Balçephen” Adıge sözü “Baytalçaphan” olarak Noğay  sözü olarak değiştirildi. “Çemğur” (Çamgur), Elbırğan ( Elburgan) başkaları da. Aynı bunlar gibi Psıhuabe ( Pyati;rsk)  bölgesinde bulunan beş adet dağı  “Beştav” yaptıkları gibi, Psıj nehrini de Kuban yaptılar. Tekrar Adiyuhu ismine dönersek. Noğayler Adığe topraklarına geldikleri 17.yy.’da Kuzey Kafkasya bölgesinde Adıge halkı  kadar çoğunlukta ve egemen hiçbir halk yaşamıyordu. Bu durumda olmamıza rağmen, Adiyuhu Adıge sözünü, Noğayler Akbilek olarak kopyaladılar. Adıge halkının boyları, Abzehler, Şapsığlar, Kabardeyler, Besleneyler, Çemguyler, Bjeduğlar, Ecerıkueyler ve diğerleri de  Çerkes (Adığe) Nart efsanelerinde geçen peri güzeli karakteri Adiyuhu’un yaşam alanı Küçük Zelenchuk nehrinin sağındaki tepelikte olduğunu bilirler. Bulgarove, Nart efsanelerinde  adı geçen  peri güzeli Adiyuhu’n yaşam serüveniyle ilgili hiç bir şekilde bahsetmiyor.
 
Çerkes (Adığe) Nart efsanelerinde  Adiyuhu, her zaman sefere çıkan Psebıde’nin eşidir. Küçük Zelenchuk nehri kıyısının  en dar yerinde iki tepelik bulunuyor. sağ taraftaki tepelikte bulunan şatoda yaşıyorlardı. Bu iki tepeyi bir birine bağlayan nehir üzerinde bir köprü bulunuyordu. Psebıde sefere çıkıp, dönüşte eşi Adiyuhu dirseğini pencereden uzatarak köprüyü aydınlatır eşinin  getirdiği ganimetler  ile birlikte köprüden güvenli geçiş sağladıktan sonra asma köprüyü toplardı, düşmanları üzerinde muazzam bir avantaj sağlardı. Bununla birlikte Adiyuhu ile Psebıde arasında uzun sürecek  mutlu bir kadere sahip değillerdi. Psebıde eşine karşı  tek bir minnettarlık sözü etmiyor, yağmacılıktan elde ettiği zenginlik ve kazanımlarını eşinin  rolünü kabul etmiyor, kibirli bir şekilde kendi başarısı olarak değerlendiriyordu.
 
Yine Psebıde sefere çıkmaya hazırlanarak, evde bıraktığı eşine ilgi göstermeden, önemsemeden şatodan ayrılacağı sırada, Adiyuhu kendisine, tek bir hoş söz yakıştırmıyor ise de  sefere çıkan eşinin güçü kudretine kendisinin de katkısı olduğunu hatırlatır. Kendini beğenmiş Psebıde bunu kabullenmez, gurur meselesi yapar, öfkelenir. Nihayetinde Adiyuhu bundan sonra kocasına destek olmayacağını, sihirli dirseğiyle ışık vermeyeceğini söyler.
 
Psebıde gelenek haline getirdiği gibi kısrak at sürüsü ile gelirken fırtına koptu. Şatoya çıkan köprüye geldiği sırada küçük Zelenchuk nehri taşmış, her iki kıyısında bulunan her şeyi sürükleyip görüyordu. Adiyuhu önceden yaptığı gibi seferden dönen kocası Psebıde’ye ışık saçıp, yolunu aydınlatıp şatoya çıkarmadı. Psebıde’de gurur meselesi yaparak eşine seslenip yardım istemedi. Nehri geçmeye çalışırken köprünün çökmesi sonucu  küçük Zelenchuk’un hırçın dalgalarına kapılarak kısrak atlarla birlikte  dipsiz vadinin karanlığına gömüldü.
 
Taşkın sular çekildikten sonra, Adiyuhu eşinin cesedini bulur ve geleneklere göre defin edip, üzerine höyük yaptığı sırada Sosruko ile karşılaşır. Adiyuhu Sosruko’ya nehri nasıl geçtiğini sorar. Sosruko: “Nehirden geçen ben değilim, cesur atım Thujey’dir.” Nart delikanlısının kendini övmemesi, bindiği ata da değer vermesi, Adiyuhun çok hoşuna gider. Sosruko, eşini kaybetmiş kadına baş sağlığı dileyerek yoluna koyulur. Nart gencin davranışı hoşuna giden Peri güzeli Adiyuhu, gökyüzünden yağmur yağdırmasını diler. Yağmur yağmaya başlayınca, fazla uzaklaşmayan Sosruko arkasını dönerek yağmura tutulan korumasız kadını görünce geri dönerek yamçısını örter. Yağmur kesilip Sosruko yoluna koyulunca, Adiyuhu eşi Psebıde’nin soğuk, kibirli, kendini beğenmiş olarak beraber yaşadıklarını hatırladı. Kocasını kaybeden peri güzeli, Psebıde’nin üzerine yaptığı höyük ışık saçan dirseği ile tekrar dağıttı. O tepelik “Psebıde Höyüğü” ismiyle günümüze kadar geldi.  Noğay köyü “Oral Avly” bu günkü adıyla "Erken Yurt” yakınındadır. Adıgeler her nerde yaşıyorlar ise, bahsettiğimiz Nart isimlerini çok iyi biliyorlar.
 
Noğaylerin bir çoğunun Moğol yüz hatları değişmiş, Noğay oldukları bile fark edilemiyor. Adıgeler ile aralarında bir çok  arkadaşlık, dostluk, akrabalık ilişkileri oluşmuştur. Ancak, bu ilişkiler bilimsel araştırma yapan kişilere, tarihsel gerçekleri görmezlikten gelerek, asılsız, yalan bilgileri referans alma özgürlüğü vermemeli. Bir halkın geçmişinde, tarihinde açıkça yer edinen kültürel değeri çarpıtarak, kendi halkına hikaye, öykü yazmak bilimsellik adına çalışanların gerçek  işi olmaması gerekir.   Çeviri: Beşto Yılmaz Beştepe
Kaynak: riakchr.ru
Kültür-Edebiyat
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks