#368 Ekleme Tarihi 17/02/2010 08:32:04
17 Şubat 2010
Bu eylemler, dönüşçü, kalışçı, demokratik devrimden pay alma, İslami ümmetçilik gibi çeşitli tartışma platformlarının oluştuğu dönemdi.
Bence bir 'doğru' en büyük ivmeyi kazanıyordu. Bu ivme üniversitelerimiz zexeslerimizdi.
O denli güzellikler yaşanıyordu ki, sayfalar dolusu yazılsa anlatılır gibi değil. Kendi adıma, doğru ve güzel öğrendiğimi düşündüğüm bir çok şeyi, o günlere borçlu olduğumu biliyorum.
O günlerde yaşanan ve tadını hala unutamadığım bir dolu hatıra ile hiç aklımdan çıkmayan iki olay vardır.
Ramazan ayı yaz aylarına rastlıyordu. Sahurlara kadar zexes yapar, oyunlar oynar, tartışmalar üretirdik. Sahur vakti yaklaştığında tüm gurup; akordeon, doli, epoçeklerimizi alır, Düzce'nin Kiremitocağı, Aziziye, Uzunmustafa (o zamanlar köydü bu üçü) mahallelerinde insanları Kafe-Çeçen-Wuig vs, çalarak dejughlar yaparak kaldırırdık. Kesinlikle bu üç mahalleye davulcu sokulmazdı. Bu tadı unutabilmem mümkün değil.
Yine o dönemlerdi, havalar soğumuştu, biz ise rutin zexeslere devam ediyor, ilk kaşen, ilk oyun, ilk kültürel kimlik hazlarının tadını doyasıya çıkarıyorduk. Tek eksiğimiz bir çoğumuzda olmayan Adigece idi. İnanılmaz
sıkıntısı yaşanıyordu. Herkes var gücüyle öğrenmeye çalışıyordu. Birde ilke kararı çıkmıştı. Telafuz nedenli yanlış olursa olsun herkes konuşmalıydı.
İşte tam bu noktada, bir arkadaşımızın zexesteki konuşmasını ömrümün sonuna kadar unutmam mümkün değil.
''Pç, emge soğukur girmişe mohu'' (Kapıdan soğuk giriyor)
Çok güzel günlerdi, sonra hepsi acılara ve karanlıklara gömüldü. (12
EYLÜL 1980)
Aradan geçen bunca zaman sonra, o zamanın hayalleri gerçek, gerçekleri
ise hayal oldu.
KEÇ-I Süleyman Yavuz
Kültür-Edebiyat
Diğer Haberler