Yoluna devam edecekken minik balık seslendi. - Savsırıku, dara düşersen aklına beni getir. Az çok demedi gitti. Bazen güneş doğdu battı. Sürekli gidersen nasılsa da varıyorsun işte. Savsırıko da S’eunej’ın yaşadığı yere vardı. S’eunejı bulmak zordu da bulduğunda da talebini geri çevirmiyordu. - Savsırıku, ne istiyorsun? - Bana bir at vermeni rica ediyorum. O öyle senin verdiğin olmaz, kendi seçtiğim olacak. - Ricanı yerine getireceğim. Yalnız bir şartım var. Üç gün atlarımı otlatmanı istiyorum. Savsırıku şartı kabul etti. Gece atları otlatmaya gitti. Gece yarısı orası kör karanlık oldu. Atların hepsi ormana girdi. Savsırıko ümidini kaybetti. Bu tezgahı S’eunej’ın hazırladığını anladı. Fakat ne yapabilir ki? Öylece amaçsızca dururken canlandırdığı kurt keyifli bir şekilde ormandan fırlayıp geldi. Kurdun sorusuna Savsırıko cevap verdi. - Atlarım ormana kaçtı. - Onun için ümitsizliğe kapılma. Ben atlarını şimdi ormandan çıkarırım. (Sayfa: 30)
Kurt öyle söylemesiyle birlikte ormana daldı. Çok geçmeden sürüyü ormandan sürdü, çıkardı. Sabah S’eunej atlarını tek tek yokladı, saydı. Tamamdı. - İlkinin galibi sensin. Şimdi ikinci geceyi de atları bir otlata göreyim. Savsırıko gündüz dinlendi. İkinci gece de at otlatmaya gitti. Gece yarısı olduğunda yine kör karanlık, üstelik bir büyük bir yağmur birlikte geldi. Bu defa da atlar gökyüzüne çıktılar. Savsırıko ne yapsın, nasıl gökyüzüne çıksın? “S’eunej galiba galip geldi” deyip keyfi kaçtı. Oturdu kaldı. O sırada kartalın elinden kurtardığı karga geldi. Keyifsizliğnin nedenini sordu. Sonra da dedi ki: - O sebepten keyifsiz olma. Biraz beni bekle. Karga öyle söyleyip gökyüzüne uçtu gitti. Orada atları bulup Savsırıko’ya tekrar getirdi. Sabahleyin S’eunej atlarını tekrar saydığında hepsi tamdı. - İkincide de sen galip geldin. Şimdi üçüncü gece de otlatacaksın. Üçüncü gece atları otlatırken gece yarısı yine kör karanlık oldu. Atlar suya girip kayboldu. Onu S’eunej bilirdi. Aşırı karanlık olduğundan Savsırıko göremedi. (Sayfa: 31)
Karanlık biraz azaldığında atların ortalıkta olmadığını gördü Savsıruk. Keyfi epeyce kaçtı. Düşüncelere daldı. S’eunej’e mağlup olduğunu zannetti. O sırada kendisi de su kenarında oturuyordu. Bir küçük balığın sudan kafasını uzattığını gördü. Balık konuştu. - Savsıruk, ben hayatımı sana borçluyum. Neden keyifsizsin? Bana söyle. Faydam dokunabilir. Savsırıko atların suya girip kaybolduğunu söylemesi üzerine küçük balık suya dalıp ite kaka atları sudan çıkardı. Atları saydığında bir tayın fazla olduğunu gördü.O suda doğmuştu. Annesinin ismi Thoj idi. Böylelikle Savsıruk S’eunej’e üçüncü defadır galip gelmişti. Atları salimen S’eunej’e Savsırıko getirdiğinde S’eunej sordu. - Tamam, sen yendin. Beğendiğin atı göster. - Şu küçük tay, bu gece su içinde doğan yavru. - Savsıruk sen koca adam oldun. O daha at olmak için çok küçük. Ondan sana at olmaz.Sen başka göster. Gösterdiğin senindir. - Olmaz. Sen verdiğin sözden cayan adam değilsin. Bana istediğim atı alabileceğimi baştan söyledin. Ben de senden istediğimi rica ediyorum. (Sayfa: 32)
S’eunej ne yapsın ki? Mecbur kaldı da tayı verdi. Savsıruk dönüş yoluna koyuldu. Tayı da yanında. Aradan biraz zaman geçince Thoj’ın doğurduğu tay konuştu. Savsırıko’ya döndü. - Savsırıko, annem benden daha büyük bir tay daha doğurmuştu. Onunla özelliklerimiz aynı. Neden dersen, ikimizde annemizin memesinden üçer kez süt içtik. Ondan daha güçlü olmam ve ona galip gelebilmem için son bir kez daha annemden süt içmem gerekir. Müsaade edersen son kez annemin sütünü dönüp içeyim, sana yetişirim ben. Tay geri döndü. Gitti. Savsırıko da azcık dinleneyim bari derken tay tekrar geri yetişti. - Annemin sütünden içince daha koşucu, daha güçlü oldum. O nedenle daha hızlı yetişebildim sana. Şimdi sırtıma binsen de olur. Küçüklüğüme bakma, hızlıca büyürüm ben. Sen adam gibi bir Nart olacaksan eğer ben de sana at olabilirim. Savsıruk o anda atının adını Thojiy koydu. Yeminej’in oralara yetiştiklerinde Savsıruk mevsimi ilkbahar olarak değiştirdi. Havanın ısındığını gören Yemınej de tarla sürmeye dağa gitti. (Sayfa: 33)
Savsırıko dağa çıktı. Tohumların bulunduğu torbayı asılı olduğu açtan aldı, kucakladı. Kerel’ekuş olabildiğince koştu. Fakat yetişmedi. Thojiy daha kuvvetle koşuyor. Yorulmaya başlayınca Kerel’ekuş Thojiye seslendi. - Aynı anadan doğduk. Biraz bekle de sana yetişeyim. Yemınej’ın Nartı öldürmesi gerekli. - Olmaz. Sahibimi aldatmayacağıma dair söz verdim. Bana yetişmeni onun öldürülmesini istemiyorum. Yeminej atına ayak topuklarıyla vurmaya başladı. Yediği dayaklara dayanamayan Kerel’ekuş tekrar Thojiye seslendi. - Lütfen, rica ediyorum. Yavaşla da sana yetişeyim. - Annemiz kendini Yemınej gibilerine dövdürmezdi. Kendisini dövmeye kalkanı gökyüzüne çıkarıp orada sırtından atardı. Kerel’ekuş kendisine söyleneni duydu. Birden gökyüzüne yöneldi. Çok yükseldi. Yemineji sırtından attı. Yeminej’in böylece canı çıktı. Yeminejin öldürüldüğünü gören Savsırıko geri döndü, Yeminej’in esir aldığı Nart kızını atına aldı, döndü. (Sayfa: 35)
Nart vatanına döndüğünde ilk uğradığı kişi Kuys’ıqu oldu. O koyun çobanı olarak merada olduğundan keliğine Savsırıko’yu davet etti. Misafir etti. Yola çıkacakları sırada Nart kızını çok beğendiğini Savsırıko’ya söyledi. - Öyleyse Nart kızı da kabul ediyorsa “Allah sizi mesut bahtiyar etsin”. Verdim kızı. Böylece Nart kızını Kuys’ıqu’ya verip Savsırıko kendi yoluna çıktı. Fazla zaman geçmeden Nart Toplantısına yetişip ekilecek tohumları onlara verdi. Nartlar tohumlukları toprağa ektiler. Sonbahar geldiğinde bu ürünlerden elde edilen undan yapılan p’asteden ilk yeme şerefine aileler hep Savsırıko’yu çağırdılar. Övücü güzel sözler eşliğinde nasibinin bol olması, ömrünün uzun olması dileğinde bulundular. (Sayfa: 36)
Kuyeko Nalbiy'in "Nart Haberleri" kitabından "Sawsırıko'nun Nartların Tohumlarını Geri Getirmesi" nin anlatıldığı bölümün Dzibe Rafet tarafından çevirisidir.
Çerkesya Hareketi Haber Merkezi