Çerkes Siyaseti

Çerkes Siyaseti ile ilgili geçen yıl yazdığım bir yazıyı ufak düzeltmelerle tekrardan paylaşmak isterim:

Çerkes Halkı'nın varoluş mücadelesi yüzyıllardır devam eden çok yönlü bir mücadeledir.

Günümüzde bu sivil ve barışçıl mücadele farklı mecralarda verilmektedir, kültür, ekonomi, spor, sanat gibi alanlarda olduğu gibi Siyasetin içinde de ''Çerkes kimliği'' ile varolmak oldukça önemlidir.

Çerkes Siyaseti olgusunu, belli siyasi partilerin içine '' Adam Sokmak'' veya "içerdeki siyasetçilerimizin makam - mevki'' sahibi yapmaya endekslemek çok yanlış ve eksik bir yaklaşım.

Çerkes ''kökenli'' insanlarımızın siyasetin, ekonominin, sanatın veya diğer mecraların içinde varolması önemli bir "araç" olmakla birlikte Çerkes Siyasetinin yegane amacı haline dönüşmemeldir.

Peki, Çerkes Siyaseti neyi hedeflemelidir?

Dünyadaki tüm halkların sahip olmak istediği ve bizim gibi bazı talihsiz halkların sahip olamadığı ''kendi kaderini tayin etme hakkına'' sahip olmak adına uluslarası hukuk çerçevesinde barışçıl ve sivil bir mücadele yürütmemizdir.

Uluslararası boyutlu bu mücadeleyi yürütebilmek adına Anavatan'da veya Diaspora'da kimliğimizi, dilimizi, kültürümüzü korumalı, asimilasyona ve inkar politikalarına karşı mücadele etmeliyiz. Yaşadığımız ülkelerin daha demokratik birer ülke haline gelmesi için katkı sunmalıyız.

Halkımızın çıkarlarını önceleyen ve bu doğrultuda siyasetin içinde yer alan siyasetçileri desteklemek kabul edilebilir bir davranış, fakat şahsi siyasi istikbalini önceleyen ve halkın çıkarlarını ikinci plana atan siyasetçilere destek vermek siyasi duruşumuzu zedelemektedir ve uzun vadede siyasetsizliğe yol açabilmektedir.

Bu yazdıklarım sadece Türkiye Diasporası için geçerli değil, Anavatanda ve Ürdün diasporasında benzer süreçlerin yaşandığını gözlemliyorum.

Siyasetin bir "araç" olduğunu unutmamalı ve amaçlarla araçları birbirine karıştırmamalı.

Amaçlarımız başkalarının amacına ''Araç'' olarak kullanılmamalı, aynı zamanda araçlarımız bizim için birer ''Amaca'' dönüşmemeli.

Bislan Jaluqa