Ankara Çerkes Derneği ve Kafkas Dernekleri Federasyonu tarafından düzenlenenpanelde “21 Mayıs 1864 Çerkes Soykırımı” anlatıldı. Çerkes Soykırımı’nın 159’uncu yılınedeniyle düzenlenen panele birçok akademisyen ve dernek üyesi katıldı.
‘Sürgün ve Soykırımın 159. Yılında “Çerkeslerin Yeni Yüzyılı: Kimlik, Vizyon ve Siyasi Haklar” adlı panel düzenlendi. 21 Mayıs 1864 yılında Çarlık Rusyatarafından sürgüne ve soykırıma uğrayan Çerkes halkının konu edildiği panele bir çok akademisyen ve dernek üyesi katılım gösterdi. Kafkas Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Ümit Dinçer, Akademisyenler Prof. Dr. Sırrı Hakan Kırımlı, Dr. Erdoğan Boz, Dr. Zeynel Abidin Besleney, Prof. Dr. Lidia Zhigunova veProf. Dr. Madina Tlostanova’nın konuşma gerçekleştirdiği panelde Dünya’nın birçok ülkesine göç etmiş Çerkes vatandaşların 159 yılda yaşadıkları ve geleceğe dair yaklaşımlar kaydedildi.
SOYKIRIM SİYASET VE AKADEMİNİN DE SORUNUDUR
Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren Prof. Dr. Ümit Dinçer, “Biz inanıyoruz ki Çerkes Soykırımı Türkiye Çerkes’leri ve Türkiye’de yaşayan Kuzey Kafkasya’lıların belli bir noktada içselleştirilecek ve bu kavramsallık bu panelle yerine oturacak.Bunun için sadece derneklerin çalışması ve bu halkın çocuklarının duygu ve düşünce dünyasının dışarıya yansıtılması yetmez. Bu artık devletlerin uluslararası siyasetin, politikanın ve akademinin sorunu olmalıdır. Bugün çok kıymetli akademisyenlerle akademinin Çerkes soykırımı ve sürgününe ve beraberinde Çerkeslerin önümüzdeki yüzyıldaki beklentilerine ve kimlik tahayyüllerine tasavvurlarına yönelik neler konuşmamız gerekiyor neler öğrenmemiz gerekiyor konuşulacak” şeklinde konuştu.
“HAYATİ BİR ROLÜ VARDIR"
Panelde soykırımın tanımı ve özelliklerinden bahsederek konuşmasına başlayan Prof. Dr. Kırımlı ise soykırımların tarih, dil ve yaşantı adına ve kültürü yaşatması adına çok önemli olduğunu belirtti. Kırımlı, soykırımların soykırıma uğrayan milletlerin bulundukları ülke ile anavatanları arasında sosyal, ekonomik ve bilimsel ilişkiler kurmasında yardımcı olduğunu söyledi. Kırımlı, “Kültür, dil vetarihin gerçek manada yaşanması pek çok halde vatanın kendisinde değil soykırımda yaşanıyor. Vatanda kaybolan dil ve kültür soykırımda yaşanır. Vatanda söylenemeyen şeyler soykırımda söylenir. Yapılamayan araştırmalar, ifade edilemeyenler soykırımda şekillenir. Burada soykırımlar olsa iyi olur pozisyonunda değilim. Tam tersine olmazlarsa o halkın varlığı çok ciddi olarak tehlikeye girebilecek halde olabilir. Burada içinde bulunduğunuz toplumları,oradaki devletleri buraya yönlendirebilmek için davanızı anlatmak için diasporanın hayati bir rolü vardır” dedi.
TARİHSEL SÜREÇ
Dr. Erdoğan Öz ise tarihsel süreçte Çerkes halkının varlığına değinerek, süreci 1880-1914 ‘Aydınlanma’, 1914-1921 ‘Bağımsızlıkçılık’,1921-1945 ‘Uzaktan Milliyetçilik’,1945-1964 ‘Antikomünizm’, 1964-1989 ‘Diasporalaşma’,1989-2000 ‘Merkezi Örgütlenme’, 2000 sonrası ise ‘Merkezsizleşme’ dönemlerine ayırdı. Boz,konuşmasında dönemlere bağlı şekilde Türkiye ve Rusya ilişkilerinden kaynaklı olarak Çerkes halkının yaşadıklarına, Çerkes’lerin 1880’lerden günümüze kültürelve sosyal ve siyasal alanlarda gerçekleştirdiği eylemlere ilişkin bilgiler verdi.
SOYKIRIM MELANKOLİ YARATIR
Dr. Zeynel Abidin Besleney ise Çerkesler için gelecek öngörüleri konulu konuşmasında “Yeni bir dünya kuruluyor. Bu Dünya’da Çerkeslerin yerini alması için biraz daha düşünmek gerekiyor. 30 yıl öncenin kalıplarıyla bugünün aktif siyasetini kurgulamak çok doğru değil. Soykırımlar yapıları gereği kolektif bir melankoliye düşme ihtimali yüksek olan gruplardır. Yani ‘biz yok oluyoruz, dilimizi kaybediyoruz asimile oluyoruz’ bu tip söylemlerle kendini bir çukurun içine çekmeye çalışan bir ruh haline girme ihtimali var. 1990’ların Abhazya ve Çeçenistan Savaşı Sovyetlerin dağılması süreçlerini yaşadığımız için bizler yaşadığımız tarihsel olayların tutsağıyız. Belki bizimde zihnimiz ve ufkumuz 2000’li yıllarda doğanlar kadar açık değil. Bu ihtimali de hep göz önünde bulundurmalarını isterim. Bu bağlamda melankoli tuzağına düşmemek bence çok önemli. Ama bu melankoli aslında Çerkeslere özgü bir şey değil. Bu konuda toplumsal olarak ne olduğunu bilmek ve onun üzerine siyaset üretmek bu hüzün batağına saplanmadan ayakta kalmak çok önemli. Gelecek nesiller için, Çerkeslerin gittikleri her toprakta mücadele eden, bu toprakların gelişimine hemde kendi kimlikleriyle katkıda bulunduklarına bence vurgu yapmak çok daha önemli “ dedi. Panel Prof. Dr. Madina Tlostanova ve Prof. Dr. Lidia Zhigunova’nın Çerkes’lerin geleceği ve Çerkes dili konusunda desteklerini paylaşan görüşleriyle sona erdi.
Cemal Emre Kurt
Kaynak: Gazete İlk Sayfa