KARAÇAY-ÇERKES CUMHURİYETİ (KÇC) 2.BÖLÜM

#451 Ekleme Tarihi 26/03/2013 02:16:51
26 Mart 2013   Kırım Savaşı (1853- 1856), öncesi ve sonrası 1840 yılı başında, Çerkes karşı saldırısıyla kıyıdaki bazı kalelerden Ruslar atılmıştı. Son durumda, egemen Çerkes toprağı Kuban’ın kolu olan Laba Irmağı ile Karadeniz arasındaki dar bir alana sıkışmıştı. Kıyıda, kuzeyde  Anapa, Novorossiysk ve  Gelencik, güneyde de Navaginsk (şimdi- Soçi), Svyato; Duha (Святого Духа/ Kutsal Ruh, şimdi – Adler) ve Gagra kaleleri Rusların elindeydi (Navaginsk Kalesi 1853-1856 Kırım Savaşı sırasında Rus birlikleri tarafından tahliye edilmiş, 25 Mart 1864’e değin Çerkeslerin elinde kalmıştır). 1840’da, Çerkes karşı saldırısı ile Rus askerleri    kalelerin bazılarından (Şapsığ kıyılarından) atılabilmişti. 1853- 1856 Kırım Savaşı’nda Müttefik ülkeler (İngiltere, Fransa, Sardinya, Osmanlı  Devleti), Rus istilâsına karşı direnen Çerkesya’yı bağımsız bir ülke olarak tanıma ve onu eşitlerden biri olarak yanlarına alma gibi bir politika  gütmediler; tam aksine Çerkesya’yı  Rusya’dan   işgal edilmesi  gereken  bir ‘Rus toprağı’ konsepti içinde ele aldılar; Çerkesya’yı Osmanlıları ilgilendiren tali bir sorun olarak değerlendirdiler. Çerkesler Müttefiklerin niyetlerini iyi okumuşlardı. Bu sakat yaklaşım tarzı Çerkesleri küstürdü. İstilâcı konsepte göre, işgal edilecek Kafkasya’nın tamamı bir  Osmanlı genel valiliği olacaktı. Nitekim  Şeyh Şamil, ‘Kafkasya Umumi Valisi’ olarak ilân edildi. Eski bir Rus subayı ve bir Çerkes sığınmacı olarak  İstanbul’da  bulunan Zaneko Seferbey de, Sefer Paşa adıyla ‘Çerkezistan Askeri Valisi’ olarak atandı. Bundan, Çerkesya’yı kurtarma sorununun, olmazsa olmazlardan olan bir sorun olmadığı, ana amaç için feda edilebileceği gibi bir anlam çıkıyordu. Müttefiklerin ana amacı, Karadeniz’deki Rus donanmasını, deniz üslerini yok etme ve Osmanlı devlet sınırlarını koruma altına almakla sınırlıydı. 1856 Paris Antlaşması ile bu amaç gerçekleşti.

***

 Çerkesler ve direnen en büyük topluluk olan Şapsığlar, Müttefiklerce dikte edilmek istenen önerileri ve  bağımsızlık dışı bir statüyü kabul etmediler, Çerkesler sadece Rusları değil, Osmanlıları da istemiyorlardı. Bu anlayışla Zaneko Seferbey’i  tanımadılar. Seferbey, Şapsığ’dan kuzeye, eski memleketi olan  Natuhay’a  gitti Müttefikler, Çerkesleri bağımsız bir ülke olarak tanımadan karşılıksız kullanmak istiyorlardı; bu da    önemli bir Çerkes desteğini  kaçırmalarına yol açtı. Müttefikler Bağımsız Çerkesya’yı tanımanın  kendi sömürge ülkeleri ve ezdikleri uluslar için bir emsal (kötü örnek)olmasından   çekiniyor olmalıydılar. Oysa, daha önce, 1829 Edirne Antlaşması ile  Yunanistan’ı Osmanlı Devleti’nden koparmış ve  bağımsızlığını  tanımışlardı. Burada bir çifte standart durumu vardı, emperyalizmin karakteri budur  ve Çerkesler bunun bilincindeydiler. Çerkesler  büyük bir moral sarsıntı geçirdiler ve bekle gör politikası izlemeye başladılar.

***

Aslında Çerkesler üç politik gruba  ayrılmış durumdaydılar: 1. Şapsığlar, 2. Zaneko Seferbey yanlıları (Natuhaylar), 3. Muhammed Emin yanlıları (Abzahlar/ Abadzehler). Aslında Zaneko Seferbey ile Muhammed Emin’in gücü yetersizdi. Şapsığlar bağımsız bir Çerkesya, Sefer Paşa Osmanlı eyaleti olacak/ bağımlı bir Çerkesya’yı, Muhammed Emin de şer’i esaslara bağlı ve Osmanlı korumasında bir devlet kurmanın peşindeydi. Bu bölünme ve Müttefiklerin oportünist/ çıkarcı yaklaşımı, Rusları cesaretlendirdi; Çerkes sınırındaki Rus birlikleri geri çekildi ve Müttefiklerle  çarpışmak üzere cephelere kaydırıldı. Ayrıca, beceriksiz paşalar komutasındaki   Osmanlı orduları  da, kara savaşlarında üst üste  Ruslara   yenildiler. Kırım/ Sivastopol’da zor durumda kalan Ruslar, Kafkasya’daki  sınırları dışına taştılar ve Osmanlı kalesi  Kars’ı ele geçirdiler (Savaş sırasında Osmanlı paşaları, Zaneko Seferbey ve Muhammed Emin’in politikaları için bk. Çuvıç’ Anjel, “Kırım Savaşı ve Ertesindeki Çerkeslerin Tarihi `1853-1856`”, Cherkessia.net, Tarih bölümü). Kırım Savaşı’ından sonra Daha sonraları, 1856 sonrasında ve 1860’larda, Rusya, şimdiki Karaçay-Çerkes yöresinde ve Laba Irmağı doğusunda yaşayan  Adıge/ Çerkes, Abazin ve Nogaylara dışarıya (Türkiye’ye) ‘göç izni’ tanındı. Dağlardaki ya da yoğun nüfus oluşturdukları yerlerinden çıkartılan ve kendilerine tahsis edilen yeni (verimsiz) yerleri beğenmeyenler, asker denetiminde kafileler halinde Karadeniz kıyılarına götürdüler ve oralardan    Türkiye’ye gönderdiler. Kaynaklar 30 bin Abazin ve 30 bin üzeri Kubanlı Nogay’ın Türkiye’ye göç ettirildiğini yazıyorlar. Burada da asıl amaç, bir biçimde Çerkes ve Müslüman nüfusu azaltmaktı, yani ırkçı ve dinci politika idi bu. Devrim ve Özerk Yönetime Geçiş Yöre (şimdiki KÇC toprakları),1860’larda Rusya’nın Kuban oblastı’na bağlandı ve sivil örgütlenme (idare de) kuruldu. Feodal yapı kırılmaya ve Rus olmayan topluluklar/ uluslar toparlanmaya başladılar. Adıgece kitaplar basılır oldu. Çerkesçe eğitim veren köy okulları (medreseler) açıldığı gibi, Çerkesçe eğitim, seçmeli ders biçiminde devlet okullarına kondu. Şubat 1917 devrimi ile Çarlık devrildi ve Geçici  Rusya Hükümeti yönetimi kuruldu. Amaç, yerel yönetimlere özerklik tanıyan sivil bir merkezi yönetim kurmaktı. Bunun  üzerine, eski Çerkesya’da, ‘Kuban Oblastı/ Vilayeti  Hükümeti’ kuruldu. Daha doğuda, Terek - Dağıstan Oblastı Hükümeti (kısaca- Dağlı Hükümeti) kuruldu. Adıge/ Çerkesler Kuban, Kabardeyler Terek- Dağıstan (Dağlı) Vilayeti içinde yer aldılar. Dağlı (Terek-Dağıstan) Hükümeti, Enver Paşa’nın teşvikiyle 11 Mayıs 1918’de,  İstanbul’da, sürgünde   bağımsızlık ilânında bulunacak, ancak Osmanlı/ İttihatçı destekli gecikmiş bu bağımsızlık girişimi ömürlü olmayacaktı (Daha çok bilgi için bk. “Горская республика” ya da  “Mountainous Republic of the Northern Caucasus” – Vikipedi). Gecikmiş dememiz, Rusya iç savaşında, Dağlı Hükümeti’nin  ilk elde bağımsızlığı amaçlamış olmaması, Rus karşı-devrimci/ beyazorducu safında yer almış ve bunu tekrarlamış olması nedeniyledir. Ekim 1917 Sovyet/ Bolşevik devrimi üzerine, Dağlı, Kuban ve daha kuzeydeki Don Oblastı hükümetleri,   “Rusya Güneydoğu  Birliği” adı altında  birleştiler ve Bolşeviklerle çarpışmaya başladılar. Ancak  yenildiler ve Mart 1918’de Bolşevikler Kuzey Kafkasya’da üstünlüğü ele geçirdiler. Bunu, Mayıs 1919’da karşı- devrimci/ Beyazorducu  General  Denikin ordusunun Kuzey Kafkasya’daki  üstünlüğü izledi. Sonunda karşı  saldırıya geçen Kızılordu (Bolşevik)  birlikleri, beyaz birlikleri yenerek, Mart 1920’de kesin olarak   egemen oldular. Sovyet iktidarı, Ekim 1920’de, Kuzey Kafkasya halklarını da kapsamak üzere tüm Rusya halklarına (milliyetlerine), o ulusun  durumuna göre, bağımsızlık ya da  özerklik   verilmesi kararını aldı, birlik ve özerk cumhuriyetler ile, özerk bölge(il), ulusal okrug (küçük il) ve ulusal ilçeler (rayon)  oluşturulmaya başlandı. Bu karar ile, dünya tarihinde ezilen uluslara ve milliyetlere, ayırım gözetmeksizin, ilkesel temelde kendi geleceğini belirleme hakkı tanındı ve Rusya  sömürgeciliği tasfiye etmiş oldu. İlke gereği olmasaydı şimdiki Adıge Cumhuriyeti Adıgelerine devlet kurma hakkı tanınamazdı. Çünkü AC Adıgelerini toprak bütünlüğü olmadığı gibi, bu bölgede sayıca azınlıkta idiler (Ancak, bu umut verici adımlar,hak gözetici düzenlemeler, Lenin’den sonra, giderek kötüleşecek, Büyük Rus ulus şovenizmi ve  eşliğinde kitlesel idamlar, büyük  temizlik, zorunlu çalışma kampları ve bazı  ulusların toplu halde Doğu’ya  sürülmeleri, Sovyet sisteminin yozlaşması, bir tür faşizm  biçimlerine dönüşecekti). Sovyetlerin ardından ABD’de, 8 Ocak 1918’de Wilson ilkeleri açıklandı. 14 maddeden oluşan bu ilkeler Birinci Dünya Savaşı’na katılan devletlerle ilgili yeni düzenlemeler öngörüyordu. Yani ezilen uluslara ve sömürgelere ilişkin olarak, sadece  “bu bölgeler halklarının çıkarları”  göz önünde tutulmalı denmekle yetiniliyor, savaşı kazanan tarafın sömürgelerine ilişkin daha başka/ iyileştirici    hükümler içermiyordu. Bir yıl sonra kurulan Milletler Cemiyeti (MC; Cemiyeti Akvam), yenik ülkelerin toprak ve sömürgeleri üzerinde  Cemiyeti Akvam  adına yenenlere vesayet hakkı  (mandate)  tanıyor, yenenlerin  sömürgelerine ilişkin  bir hüküm (vesayet) öngörmüyordu.

***

Sovyet egemenliği üzerine Terek ve Dağıstan oblastları topraklarını kapsayan ‘Kuzey Kafkasya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ kuruldu. Ardından, söz konusu cumhuriyetin, Müslüman/ etnik nüfuslu yerlerini kapsayan ve  Rusya’ya bağlı olan, çokuluslu ve toprağa dayalı   Dağlı (Terek oblastında) ve Dağıstan özerk sovyet sosyalist cumhuriyetleri kuruldu (21 Ocak 1921). Dağlı Özerk Cumhuriyeti’ne, Terek oblastından çıkartılan  Çeçen, İnguş, Oset, Kabardey ve Balkar okrugları(ilçe) ile, Kuban oblastından çıkarılan Karaçay okrugu   eklendi (bk. “Dağlı Özerk SS Cumhuriyeti”   haritası). Şimdiki Çerkes (KÇC) , Adıge (AC)  ve Şapsığlar (Soçi ve Tuapse ilçeleri) ise, daha batıdaki (eski Özgür Çerkesya topraklarını da kapsayan) Kuban- Karadeniz oblastı sınırları içinde kalmışlardı. İlk ayrılma kararı Kabardey’den  geldi, 1 Eylül 1921’de, Kabardey okrugu Dağlı Cumhuriyeti’nden ayrıldı ve doğrudan Rusya’ya bağlı Kabardey Özerk Oblastı oldu. Ertesi yıl Balkar ve Karaçay okrugları da  Dağlı Cumhuriyeti’nden ayrıldılar. 12 Ocak 1922’de, merkezi Batalpaşinsk (şimdiki adı- Çerkessk) olan  Karaçay- Çerkes Özerk Oblastı (KÇÖO) kuruldu. 1926 yılı sayımına göre, oblastta 53 bin Karaçay, 16 bin Çerkes (Adıge), 13,7 bin Abazin, 6 bin Nogay, 40 bin Rus ve 32,5 bin Ukraynalı nüfus bulunuyordu. 1921 yılı, Dağlı Özerk SS Cumhuriyeti, okrugları ve şimdiki 5  yerel  cumhuriyet.  1921 yılındaki küçücük Karaçay okrugunun, komşuları aleyhine  nasıl büyütüldüğü izlenebilir. 16 Ocak 1922’de Kabardey- Balkar Özerk Bölgesi, 27 Temmuz 1922’de Adıge Özerk Oblastı  kuruldu. Eylül 1922’de de merkezi Tuapse kenti olmak üzere Karadeniz kıyılarını kapsayan Şapsığ Cumhuriyeti kuruluşu ilân edildi. KÇÖO, 26 Nisan 1926’da, merkezi şimdiki Karaçayevsk kenti olan Karaçay Özerk Oblastı (KÖO) ve merkezi şimdikiÇerkessk kenti olan Çerkes Ulusal Okrugu  biçiminde ikiye ayrıldı. Çerkes Ulusal Okrugu, 30 Nisan 1928’de, il statüsüne yükseltilerek  Çerkes Özerk Oblastı (ÇÖO ) oldu. (Not- Oblast il, okrug da önceleri  ilçe karşılığı idi. Daha sonra ilçe karşılığı olarak rayon terimi, küçük il karşılığı olarak da okrug terimi  kabul edilmiştir, örneğin ‘Çukotska Ulusal Okrugu’  ve ‘Şapsığ Ulusal Rayonu’ gibi). Karaçay ve Çerkes ÖB Haritaları:                                       1934 yılı sınırları                                     1943 yılı sınırları                        1950 yılında Çerkes Özerk Oblastı   1939 yılında Karaçay Özerk Oblastı’nın yüzölçümü 10,200 km2, nüfusu 150,300 idi; bunun yaklaşık 70 bini ya da  % 46,8’i   Karaçay; 65 bini ya da  % 43’ü Rus; 3,9 bini ya da  % 2,6’sı  Abazin idi. Çerkes Özerk Oblastı’nın yüzölçümü ise, 3,300 km2  (sınır değişiklikleri nedeniyle yüzölçümü  değişebiliyordu), nüfusu 92,900 idi; bu nüfusun yaklaşık 54 bini ya da  % 58,3’ü Rus; 16 bini ya da % 17,2’si  Çerkes (Adıge); 10 bini ya da % 11’i Abazin; 2,8 bini ya da % 3’ü  Nogay idi. Karaçay Özerk Oblastı, 12 Ekim 1943’te, Nazilerle  ‘işbirliği yapmak’ suçlamasıyla  Sovyet üst yönetimince lağvedildi ve  ‘suçlu’ bulunan Karaçaylar  2 Kasım 1943’te toplu halde Kazakistan’a sürüldüler. Böylece Sovyetler insanlığa karşı kesin bir  suç işlemiş oldular (ayrıca 9 ulus daha toplu halde sürülmüştür). Lağvedilen Karaçay oblastının güney kesimi Gürcistan’ın Kluhorski ilçesine bağlandı ve buraya Gürcistan’dan  getirilenSvan nüfus  yerleştirildi. Oblastın kuzey kesimi ise Stavropol Kray topraklarına eklendi.

               Küçücük Thağapş (Şapsığ bölgesi) köyünden II.Dünya Savaşında yaşamını yitiren yüzlerce kişi 1956’da Karaçaylar üzerindeki sürgün cezasının kaldırıldı, topraklarının ve özerkliklerinin geri verilmesi kararı alındı. Bu karar, beraberinde Çerkes oblastını kaldırmayı da getirdi, kabak Çerkeslerin başına patladı. 9 Ocak 1957’de, 1922’de olduğu gibi, Çerkeslerin rızası alınmadan, Çerkes oblastı toprakları eklenerek, Karaçay-Çerkes Özerk Oblastı  yeniden kuruldu, Svanlar Gürcistan’a geri alındı. Karaçaylar devlet eliyle Kazakistan’dan  geri getirilmeye, sadece kendi eski Karaçay oblastı topraklarına değil, 9 Ocak 1957’de lağvedilen Çerkes  Özerk Oblastı topraklarına da  yerleştirilmeye başlandı. Süreç içinde, askere alınmadıkları için  genç nüfusu hayatta kalan Karaçaylar çoğalmaya, yayılmaya, yayıldıkları  toprakları, Çerkesleri incitecek biçimde  sahiplenmeye ve  tarihsel gerçekleri   tahrif etmeye/ çarpıtmaya başladılar. Anlaşılan dağdan inen bağdakini kovmaya başlamıştı (Rus’un bu olağanüstü Karaçay ‘severliğine’  karşın, 1945’te lağvedilen  Karadeniz kıyısındaki Şapsığ Ulusal Rayonu, genç Şapsığ nüfusunun neredeyse tamamının  Sovyetler/ Ruslar  adına savaşta kırılmasına, küçücük  nüfusu ile kıyaslanamayacak denli sayıda kahraman çıkarmasına karşın, gaspedilen özerklikleri ve toprakları  geri verilmedi; Rus’un  emperyalist çehresini  tanıma   bağlamında   Şapsığ sorunu bir ayraç, bir turnusol kâğıdı özelliğndedir . Bu gibi ırkçı   politikalarla da  yetinilmedi, ;rbaçov dönemine değin  `1985-1991) Şapsığ adına sansür bile uygulandı).

***

Sürgünde ulusal bir bilinç kazandığı anlaşılan Karaçaylar, aralarında takdire layık  bir dayanışma kurdular, ev sahibi olmak isteyen genç evlilere aralarında para toplayarak yardımcı oldular, askerlikten muaf olma sonucu genç nüfuslarını koruyabildiklerinden  hızla çoğalmaya  başladılar; oblastta 1959’da % 24,4 olan Karaçay nüfusu,  2002’de  % 38,5’e; 2010’da da % 41’e çıktı. Yöredeki Çerkes nüfus ise, savaşta kırıldığı gibi, ardından adeta cezalandırılmış ve daha az oranda çoğalmıştır: 1959’daki % 8,7 oranından 2002’de  % 11,3’e, 2010’da da % 11,9  oranına yükselebildi. ;rbaçov dönemine değin, Çerkes yöneticiler, “Hangimiz daha fazla komünistiz, hangimiz  parti ilkelerine daha bağlıyız, sen mi ben mi?” diye ‘geyik muhabbeti’ yapar, kadeh tokuştururken, atı alan çoktan Üsküdar’ı geçti, hiçbirinin ruhu bile duymadı, Adıge toprakları bir bir elden çıktı ve Karaçaylılaştı. Karaçaylar ve Ruslar, Abazin ve Nogayları da ihmal etmediler, onlara da Adıge toprakları içinden birer ilçe verdiler.

***

Uzmanlar, daha batıdaki Adıge ve Şapsığ yörelerindeki Çerkes nüfus  artış hızının daha büyük oranda düşüş kaydetmesini, genç Çerkes nüfusunun İkinci Dünya Savaşı’nda   kırılmış (savaşta ölmüş) olmasına bağlıyorlar. Örneğin, o sıralar 55 bin nüfuslu olan Adıge Özerk Oblastı Adıgeleri 17 bin gibi  genç erkek  nüfusunu  (genel nüfusun  % 30’unu, askere gidenlerin hemen hepsini) yitirmişlerdi, bu oran Rus kayıplarının da çok üstünde bir rakam. Şapsığların kayıpları ise daha da fazla. Peki Rus’un buna verdiği karşılık nedir? (Bir bilgi vermesi için bk. Semih Akgün, “Thağapş Köyü; Şapsığ Bölgesindeki Müslümanların Tek Camisine Sahip”, internet).

          Bir bilgi vermesi için bk. Semih Akgün, “Thağapş Köyü; Şapsığ Bölgesindeki Müslümanların Tek Camisine Sahip” 3 Temmuz 1991’de KÇÖO, Karaçay- Çerkes Cumhuriyeti adını aldı, cumhuriyet daha sonra Rusya Federasyonu üyesi oldu. Çerkes nüfus ağırlıklı   küçücük   Habez (565 km2) ve Adıge- Hable (333 km2)  ilçeleri (rayon) içinden, Karaçay ve Rus desteğiyle       birer Abaza (2006’da kuruldu; 300 km2; 2010’da 17 bin nüfus) ve Nogay ilçesi oluşturuldu  (2007’de kuruldu, 202 km2;  15,659  nüfus). Ayrıca birer resmi Abazin ve Nogay   bayrağı  da kabul edildi ve  Çerkeslerden bir kopuş ve uzaklaşma  süreci içine girildi. Cumhuriyetin kurucu halkı sayılan Çerkeslerin toplandığı ilçelerin (Adıge-Hable ve Habez) yüzölçümü 900 km2 dolayına düşerken, Karaçayların yoğun olduğu 4 ilçenin (Prikubanski, Ust Cegutinski, Karaçayevski ve Malokaraçayevski) toplam yüzölçümü 7,152 km2 olmuştur. Karaçay yayılması, Rus ağırlık nüfuslu Zelençukski ve Urupski ilçelerine yönelik olarak  sürüyor.

                         Flag of the Nogai people.png

Abazin Bayrağı                                                                      Nogay Bayrağı

Adıge/ Çerkesleri açıkça hedef almış olan  bu tür/ 4’lü  Adıge karşıtı gelişme   üzerine, bazı Çerkes sivil örgütleri (Çerkes Kongre’leri) çağrılarda bulundular. 5 Haziran 2010’da toplanan KÇC  Çerkes Halk Kongresi, Çerkes Ulusunun Kurucu Temsilcisi  olarak, KÇC’nden ayrılma ve 1957 yılı sınırlarını esas alan ayrı bir  Çerkes Özerk Oblastı kurma kararını aldı. Ancak karar, Moskova tarafından uygulanmadı. Rus, ağırlığını Karaçaylardan yana koymuş olmalı. RF’de Adıgelerin ılımlı  bir  ‘Dünya Çerkes Birliği’  örgütü ile, daha bağımsız karakterli ‘Adıge- H’ase’ (Адыгэ- Хасэ)örgütleri bulunuyor, onların çağrıları da  Moskova'da dikkate alınmadı. Kentler ve Yerleşimler Cumhuriyette 2 kentsel yöre (okrug), Çerkessk ve Karaçayevsk, ayrıca 10 belediye ve 144 yerleşim birimi (köy ve kasaba) bulunuyor. Bu yerleşim birimlerinden dördü kent statülüdür: Çerkessk (121,439), Karaçayevsk (19,604), Ust-Ceguta (30 bin) ve Teberda (7,3 bin). Kentsel alan ve ilçeler (rayonlar) 1. Çerkessk kenti, 121,439 nüfus (2010); Çerkessk,1825’te Batalpaşinsk stanitsası (müstahkem Kazak yerleşimi) adıyla kuruldu, adını 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaş’ında bu yerde Ruslar ve müttefikleri Kabardey birlikleri  tarafından bozguna uğratılan Osmanlı Ordusu Komutanı Battal Paşa adından (Paşa’nın tutsak alındığı yer olmasından) alıyor (Daha çok bilgi için bk. Ç’ırğ Ashad, “Tehlike Kuzeyden Geliyordu”, internet). Daha sonra kent statüsü verilen bu yere, politik değişime göre, sırasıyla (ve Sovyet şeflerini onurlandırma anlamında) Sulimov  (1937) (2) ve Yejovo-Çerkes (1939)  adları verildi. D. Sulimov ve N.Yejov’un  (3)  gözden düşüp  idam edilmeleri  üzerine  adlar da değişti ve  şimdiki  Çerkessk (Çerkes kenti)adında karar kılındı. Çerkessk kenti  nüfusu içinde 69,785 Rus (% 54,7); 20,954 Karaçay (% 16,4); 16,836 Çerkes/ Adıge (% 13,2); 10,505 Abazin (% 8,2); 1872 Nogay (% 1,5) bulunuyor (2010). Rus nüfus, çoğunlukla politik (taşıma) bir nüfus olmalı.
  1. Karaçayevsk kentsel yöresi, 30,376  nüfus (2010); bu nüfusun 19,604’ü Karaçayevsk (Karaçay-Şahar) kentinde, 9,100’ü de güneydeki turisik Teberda kentindedir (4).   Karaçayevsk kenti, aynı zamanda  aynı adlı ilçenin de  merkezidir, kent 1926’da kuruldu. Kentte Karaçay- Çerkes Devlet Üniversitesi ile bazı devlet/ kültürel kurumları bulunuyor. Karaçayevsk, 1926- 1943 yılları arasında ‘Karaçay Özerk Oblastı’nın merkezi idi.
Karaçayevsk kenti nüfusu içinde % 75,3 Karaçay; % 17,3 Rus; % 1,7 Çerkes  bulunuyor.   Karaçayevsk kenti –Kuban Irmağı ve kolu Teberda’nın birleştiği vadide kurulmuştur. 3. Abazin ilçesi- 1 Haziran 2006’da, Abazinler adına kurulmuştur, yüzölçümü 300 km2, nüfusu 17,069 (2010). İlçe merkezi, Abazinlerin düze indirilmeleri sonucu  1861’de kurulan 2 bin nüfuslu İnjiç-Çukun köyüdür. Nüfusun % 87,1’i Abazin, % 5’i Çerkes, % 4,1’i de Rus’tur. 4. Adıge-Hable ilçesi, yüzölçümü 333 km2, nüfusu 16,186 (2010), merkezi 3,650 nüfuslu (2002)  Adıge-Hable köyüdür. İlçenin içinden bir Nogay ilçesi oluşturuldu; bu nedenle yüzölçümü küçülmüş ve birbirinden kopuk  iki ayrı parça durumuna  düşmüştür. Nüfusun 6,323’ü Çerkes (% 39,4), 4827 Abazin (% 30), 1,602’si Rus’tur (% 10). 5. Zelençukski ilçesi, yüzölçümü 2,931 km2, nüfusu 51,780, ilçe merkezi 1859’da kurulan 21,025 nüfuslu (2002)Zelençukskaya stanitsası/ beldesidir. Nüfusu Rus/ Kazak ve Karaçay’dır (% 62,3 Rus, % 33,1 Karaçay). 1830 yılı öncesinde ilçe topraklarının  kuzeyi Çerkes, güneyi (dağlık kesim) Abazin nüfusluydu. 1860’da  Abazinler dğlardan indirilip şimdiki yerlerine yerleştirildiler. 6. Karaçayevski ilçesi- yüzölçümü 3,916 km2, nüfusu 30,376, ilçe merkezi 19,604 nüfuslu Karaçayevsk kentidir. Teberdakenti de (9,100)  rayonun güneyinde turistik bir merkezdir. Çoğunluk nüfusu Karaçay’dır (% 85,7 Karaçay, % 5 Çerkes),5,642 m.yüksekliğindeki Elbrus Dağı (Oşhamafe; Mingi-Tav) da ilçe sınırları içinde ve ilçenin güneydoğusundadır. Kuban, Kuma ve Podkumok gibi  birçok akarsu buradan doğar. 7. Malokaraçayevski ilçesi- yüzölçümü 1,365 km2, nüfusu  43,318, merkezi 1922’de kurulan 16,546  nüfuslu Uçkekenbeldesidir. Karaçay  nüfusludur (% 87,5 Karaçay, % 7,8 Abazin). 8. Nogay ilçesi- yüzölçümü 202 km2, nüfusu 15,659 (2010), merkezi 4,152 nüfuslu (2002) Erken-Şahar’dır. 17 Ekim 2007’de Adıge-Hable ilçesi toprakları içinden,   orta yerinden  oluşturulmuş, Adıge ilçesi toprağını ortasından  ikiye  ayırmıştır. Nogay çoğunluk nüfusludur (% 76,7 Nogay, % 12,4 Rus). 9. Prikubanski  ilçesi- yüzölçümü 960 km2, nüfusu 29,343, merkezi 3,039 nüfuslu Kavkazski köyüdür. Nüfusun 75,7’si Karaçay, % 17,7’si de Rus’tur. İlçe toprakları, 1957 yılı öncesinde ÇÖB sınırları içindeydi. 10. Urupski ilçesi- en batıda dağlık bir yöredir, yüzölçümü 2,782 km2, nüfusu  24,404, merkezi 1860’da kurulan 6,566(2002) nüfuslu Pregradnaya stanitsası/ beldesidir. Nüfusun % 69’u Rus, % 27,7’si de Karaçay’dır. 1830 yılında ilçenin kuzeyi Çerkes, güneyi de 1860 yılına değin  Abazin nüfusluydu. 11. Ust-Cegutinski ilçesi- yüzölçümü 911 km2, nüfusu 50,641, merkezi 30,602 nüfuslu Ust-Ceguta kentidir. İlçe (rayon)nüfusunun % 69,3’ü Karaçay, % 21,9’u da Rus’tur. 12. Habezski ilçesi- yüzölçümü 565 km2, nüfusu  30,356, merkezi Kabardey’den gelen Çerkesler tarafından 1833’te kurulan 6,208 (2012)  nüfuslu Habez beldesidir. İlçe nüfusunun % 95,5’i  Çerkes’tir (çoğu Kabardey, azı Besleney).2002’de 4,478 olan Abazin nüfus (% 14), Abazin ilçesinin kurulması ve Abazinlerin yer değiştirmesi/ göçü sonucu 372’ye düşmüştür (% 14’ten % 1,2’ye düşüş). Bilgi notu: (1)- Bu üç ‘ulus’, Adıge (AC), Çerkes (KÇC) ve Kabardey (KBC) adları ile tanınmıştır. Ayrıca bir etnik halk/ azınlık adı  olarak Şapsığ  da tanınmıştır.  (2)- Daniel Sulimov (1890-1937), Sovyet şeflerinden, 27 Kasım 1937 Stalin temizliği sırasında   idam edildi.- hcy (3)- N.Yejov (1895-1940), Sovyet İçişleri Halk Komiseri (Bakanı)  N.Yejov da  4 Şubat 1940’da kurşuna dizildi, kentin  adı da, ‘Yejov’ kısmı atılarak Çerkessk (Şerceskale/ Çerkes kenti/ Çerkesşahar) olarak kaldı. (4)- Kent statüsü, nüfusa bağlı olmadan, Rusya’da özelliği olan  yerleşimlere verilen ayrıcalıklı bir statüdür, ilçe (rayon) ve kent, örneğin  eşit statüde birer seçim çevresidir.  Cumhuriyette, Karaçay ağırlıklı   3   kent  (Karaçayevsk, Ust- Ceguta ve Teberda)  ve 4 ilçe ( Prikubanski, Ust- Cegutinski, Karaçayevski  ve Malokaraçayevski) bulunuyor. Böylece Karaçay nüfusu için toplam 7 seçim çevresi sağlanmıştır. Buna karşılık, geride 2 Rus, 2 Çerkes, birer de Abaza ve Nogay ilçesi, toplam  6 seçim çevresi  kalıyor. Başkent Çerkessk dengeyi sağlamaya yetmiyor. Şu durumda yerel parlamentoda Karaçay çoğunluğu bulunuyor. Başbakanın Çerkes olması,  sembolik olma dışında fazla bir anlam taşımıyor, yetki parlamentoda  ve başkanda.
Çerkesya Araştırmaları Merkezi-ÇAM
Diğer Haberler
  • facebook sharing buttonFacebook
  • twitter sharing buttonTwitter
  • pinterest sharing buttonPinterest
  • linkedin sharing buttonLinkedin
  • tumblr sharing buttonTumblr
  • vk sharing buttonvk
  • odnoklassniki sharing buttonOdnoklassniki
  • reddit sharing buttonReddit
  • whatsapp sharing buttonWhatsapp
  • googlebookmarks sharing buttonGoogle Bookmarks