#451 Ekleme Tarihi 26/03/2013 02:16:51
26 Mart 2013
Kırım Savaşı (1853- 1856), öncesi ve sonrası
1840 yılı başında, Çerkes karşı saldırısıyla kıyıdaki bazı kalelerden Ruslar atılmıştı. Son durumda, egemen Çerkes toprağı Kuban’ın kolu olan Laba Irmağı ile Karadeniz arasındaki dar bir alana sıkışmıştı. Kıyıda, kuzeyde Anapa, Novorossiysk ve Gelencik, güneyde de Navaginsk (şimdi- Soçi), Svyato; Duha (Святого Духа/ Kutsal Ruh, şimdi – Adler) ve Gagra kaleleri Rusların elindeydi (Navaginsk Kalesi 1853-1856 Kırım Savaşı sırasında Rus birlikleri tarafından tahliye edilmiş, 25 Mart 1864’e değin Çerkeslerin elinde kalmıştır).
1840’da, Çerkes karşı saldırısı ile Rus askerleri kalelerin bazılarından (Şapsığ kıyılarından) atılabilmişti.
1853- 1856 Kırım Savaşı’nda Müttefik ülkeler (İngiltere, Fransa, Sardinya, Osmanlı Devleti), Rus istilâsına karşı direnen Çerkesya’yı bağımsız bir ülke olarak tanıma ve onu eşitlerden biri olarak yanlarına alma gibi bir politika gütmediler; tam aksine Çerkesya’yı Rusya’dan işgal edilmesi gereken bir ‘Rus toprağı’ konsepti içinde ele aldılar; Çerkesya’yı Osmanlıları ilgilendiren tali bir sorun olarak değerlendirdiler. Çerkesler Müttefiklerin niyetlerini iyi okumuşlardı. Bu sakat yaklaşım tarzı Çerkesleri küstürdü. İstilâcı konsepte göre, işgal edilecek Kafkasya’nın tamamı bir Osmanlı genel valiliği olacaktı. Nitekim Şeyh Şamil, ‘Kafkasya Umumi Valisi’ olarak ilân edildi. Eski bir Rus subayı ve bir Çerkes sığınmacı olarak İstanbul’da bulunan Zaneko Seferbey de, Sefer Paşa adıyla ‘Çerkezistan Askeri Valisi’ olarak atandı.
Bundan, Çerkesya’yı kurtarma sorununun, olmazsa olmazlardan olan bir sorun olmadığı, ana amaç için feda edilebileceği gibi bir anlam çıkıyordu. Müttefiklerin ana amacı, Karadeniz’deki Rus donanmasını, deniz üslerini yok etme ve Osmanlı devlet sınırlarını koruma altına almakla sınırlıydı.
1856 Paris Antlaşması ile bu amaç gerçekleşti.
***
Çerkesler ve direnen en büyük topluluk olan Şapsığlar, Müttefiklerce dikte edilmek istenen önerileri ve bağımsızlık dışı bir statüyü kabul etmediler, Çerkesler sadece Rusları değil, Osmanlıları da istemiyorlardı. Bu anlayışla Zaneko Seferbey’i tanımadılar. Seferbey, Şapsığ’dan kuzeye, eski memleketi olan Natuhay’a gitti Müttefikler, Çerkesleri bağımsız bir ülke olarak tanımadan karşılıksız kullanmak istiyorlardı; bu da önemli bir Çerkes desteğini kaçırmalarına yol açtı. Müttefikler Bağımsız Çerkesya’yı tanımanın kendi sömürge ülkeleri ve ezdikleri uluslar için bir emsal (kötü örnek)olmasından çekiniyor olmalıydılar. Oysa, daha önce, 1829 Edirne Antlaşması ile Yunanistan’ı Osmanlı Devleti’nden koparmış ve bağımsızlığını tanımışlardı. Burada bir çifte standart durumu vardı, emperyalizmin karakteri budur ve Çerkesler bunun bilincindeydiler. Çerkesler büyük bir moral sarsıntı geçirdiler ve bekle gör politikası izlemeye başladılar.***
Aslında Çerkesler üç politik gruba ayrılmış durumdaydılar: 1. Şapsığlar, 2. Zaneko Seferbey yanlıları (Natuhaylar), 3. Muhammed Emin yanlıları (Abzahlar/ Abadzehler). Aslında Zaneko Seferbey ile Muhammed Emin’in gücü yetersizdi. Şapsığlar bağımsız bir Çerkesya, Sefer Paşa Osmanlı eyaleti olacak/ bağımlı bir Çerkesya’yı, Muhammed Emin de şer’i esaslara bağlı ve Osmanlı korumasında bir devlet kurmanın peşindeydi. Bu bölünme ve Müttefiklerin oportünist/ çıkarcı yaklaşımı, Rusları cesaretlendirdi; Çerkes sınırındaki Rus birlikleri geri çekildi ve Müttefiklerle çarpışmak üzere cephelere kaydırıldı. Ayrıca, beceriksiz paşalar komutasındaki Osmanlı orduları da, kara savaşlarında üst üste Ruslara yenildiler. Kırım/ Sivastopol’da zor durumda kalan Ruslar, Kafkasya’daki sınırları dışına taştılar ve Osmanlı kalesi Kars’ı ele geçirdiler (Savaş sırasında Osmanlı paşaları, Zaneko Seferbey ve Muhammed Emin’in politikaları için bk. Çuvıç’ Anjel, “Kırım Savaşı ve Ertesindeki Çerkeslerin Tarihi `1853-1856`”, Cherkessia.net, Tarih bölümü). Kırım Savaşı’ından sonra Daha sonraları, 1856 sonrasında ve 1860’larda, Rusya, şimdiki Karaçay-Çerkes yöresinde ve Laba Irmağı doğusunda yaşayan Adıge/ Çerkes, Abazin ve Nogaylara dışarıya (Türkiye’ye) ‘göç izni’ tanındı. Dağlardaki ya da yoğun nüfus oluşturdukları yerlerinden çıkartılan ve kendilerine tahsis edilen yeni (verimsiz) yerleri beğenmeyenler, asker denetiminde kafileler halinde Karadeniz kıyılarına götürdüler ve oralardan Türkiye’ye gönderdiler. Kaynaklar 30 bin Abazin ve 30 bin üzeri Kubanlı Nogay’ın Türkiye’ye göç ettirildiğini yazıyorlar. Burada da asıl amaç, bir biçimde Çerkes ve Müslüman nüfusu azaltmaktı, yani ırkçı ve dinci politika idi bu. Devrim ve Özerk Yönetime Geçiş Yöre (şimdiki KÇC toprakları),1860’larda Rusya’nın Kuban oblastı’na bağlandı ve sivil örgütlenme (idare de) kuruldu. Feodal yapı kırılmaya ve Rus olmayan topluluklar/ uluslar toparlanmaya başladılar. Adıgece kitaplar basılır oldu. Çerkesçe eğitim veren köy okulları (medreseler) açıldığı gibi, Çerkesçe eğitim, seçmeli ders biçiminde devlet okullarına kondu. Şubat 1917 devrimi ile Çarlık devrildi ve Geçici Rusya Hükümeti yönetimi kuruldu. Amaç, yerel yönetimlere özerklik tanıyan sivil bir merkezi yönetim kurmaktı. Bunun üzerine, eski Çerkesya’da, ‘Kuban Oblastı/ Vilayeti Hükümeti’ kuruldu. Daha doğuda, Terek - Dağıstan Oblastı Hükümeti (kısaca- Dağlı Hükümeti) kuruldu. Adıge/ Çerkesler Kuban, Kabardeyler Terek- Dağıstan (Dağlı) Vilayeti içinde yer aldılar. Dağlı (Terek-Dağıstan) Hükümeti, Enver Paşa’nın teşvikiyle 11 Mayıs 1918’de, İstanbul’da, sürgünde bağımsızlık ilânında bulunacak, ancak Osmanlı/ İttihatçı destekli gecikmiş bu bağımsızlık girişimi ömürlü olmayacaktı (Daha çok bilgi için bk. “Горская республика” ya da “Mountainous Republic of the Northern Caucasus” – Vikipedi). Gecikmiş dememiz, Rusya iç savaşında, Dağlı Hükümeti’nin ilk elde bağımsızlığı amaçlamış olmaması, Rus karşı-devrimci/ beyazorducu safında yer almış ve bunu tekrarlamış olması nedeniyledir. Ekim 1917 Sovyet/ Bolşevik devrimi üzerine, Dağlı, Kuban ve daha kuzeydeki Don Oblastı hükümetleri, “Rusya Güneydoğu Birliği” adı altında birleştiler ve Bolşeviklerle çarpışmaya başladılar. Ancak yenildiler ve Mart 1918’de Bolşevikler Kuzey Kafkasya’da üstünlüğü ele geçirdiler. Bunu, Mayıs 1919’da karşı- devrimci/ Beyazorducu General Denikin ordusunun Kuzey Kafkasya’daki üstünlüğü izledi. Sonunda karşı saldırıya geçen Kızılordu (Bolşevik) birlikleri, beyaz birlikleri yenerek, Mart 1920’de kesin olarak egemen oldular. Sovyet iktidarı, Ekim 1920’de, Kuzey Kafkasya halklarını da kapsamak üzere tüm Rusya halklarına (milliyetlerine), o ulusun durumuna göre, bağımsızlık ya da özerklik verilmesi kararını aldı, birlik ve özerk cumhuriyetler ile, özerk bölge(il), ulusal okrug (küçük il) ve ulusal ilçeler (rayon) oluşturulmaya başlandı. Bu karar ile, dünya tarihinde ezilen uluslara ve milliyetlere, ayırım gözetmeksizin, ilkesel temelde kendi geleceğini belirleme hakkı tanındı ve Rusya sömürgeciliği tasfiye etmiş oldu. İlke gereği olmasaydı şimdiki Adıge Cumhuriyeti Adıgelerine devlet kurma hakkı tanınamazdı. Çünkü AC Adıgelerini toprak bütünlüğü olmadığı gibi, bu bölgede sayıca azınlıkta idiler (Ancak, bu umut verici adımlar,hak gözetici düzenlemeler, Lenin’den sonra, giderek kötüleşecek, Büyük Rus ulus şovenizmi ve eşliğinde kitlesel idamlar, büyük temizlik, zorunlu çalışma kampları ve bazı ulusların toplu halde Doğu’ya sürülmeleri, Sovyet sisteminin yozlaşması, bir tür faşizm biçimlerine dönüşecekti). Sovyetlerin ardından ABD’de, 8 Ocak 1918’de Wilson ilkeleri açıklandı. 14 maddeden oluşan bu ilkeler Birinci Dünya Savaşı’na katılan devletlerle ilgili yeni düzenlemeler öngörüyordu. Yani ezilen uluslara ve sömürgelere ilişkin olarak, sadece “bu bölgeler halklarının çıkarları” göz önünde tutulmalı denmekle yetiniliyor, savaşı kazanan tarafın sömürgelerine ilişkin daha başka/ iyileştirici hükümler içermiyordu. Bir yıl sonra kurulan Milletler Cemiyeti (MC; Cemiyeti Akvam), yenik ülkelerin toprak ve sömürgeleri üzerinde Cemiyeti Akvam adına yenenlere vesayet hakkı (mandate) tanıyor, yenenlerin sömürgelerine ilişkin bir hüküm (vesayet) öngörmüyordu.***
Sovyet egemenliği üzerine Terek ve Dağıstan oblastları topraklarını kapsayan ‘Kuzey Kafkasya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ kuruldu. Ardından, söz konusu cumhuriyetin, Müslüman/ etnik nüfuslu yerlerini kapsayan ve Rusya’ya bağlı olan, çokuluslu ve toprağa dayalı Dağlı (Terek oblastında) ve Dağıstan özerk sovyet sosyalist cumhuriyetleri kuruldu (21 Ocak 1921). Dağlı Özerk Cumhuriyeti’ne, Terek oblastından çıkartılan Çeçen, İnguş, Oset, Kabardey ve Balkar okrugları(ilçe) ile, Kuban oblastından çıkarılan Karaçay okrugu eklendi (bk. “Dağlı Özerk SS Cumhuriyeti” haritası). Şimdiki Çerkes (KÇC) , Adıge (AC) ve Şapsığlar (Soçi ve Tuapse ilçeleri) ise, daha batıdaki (eski Özgür Çerkesya topraklarını da kapsayan) Kuban- Karadeniz oblastı sınırları içinde kalmışlardı. İlk ayrılma kararı Kabardey’den geldi, 1 Eylül 1921’de, Kabardey okrugu Dağlı Cumhuriyeti’nden ayrıldı ve doğrudan Rusya’ya bağlı Kabardey Özerk Oblastı oldu. Ertesi yıl Balkar ve Karaçay okrugları da Dağlı Cumhuriyeti’nden ayrıldılar. 12 Ocak 1922’de, merkezi Batalpaşinsk (şimdiki adı- Çerkessk) olan Karaçay- Çerkes Özerk Oblastı (KÇÖO) kuruldu. 1926 yılı sayımına göre, oblastta 53 bin Karaçay, 16 bin Çerkes (Adıge), 13,7 bin Abazin, 6 bin Nogay, 40 bin Rus ve 32,5 bin Ukraynalı nüfus bulunuyordu. 1921 yılı, Dağlı Özerk SS Cumhuriyeti, okrugları ve şimdiki 5 yerel cumhuriyet. 1921 yılındaki küçücük Karaçay okrugunun, komşuları aleyhine nasıl büyütüldüğü izlenebilir. 16 Ocak 1922’de Kabardey- Balkar Özerk Bölgesi, 27 Temmuz 1922’de Adıge Özerk Oblastı kuruldu. Eylül 1922’de de merkezi Tuapse kenti olmak üzere Karadeniz kıyılarını kapsayan Şapsığ Cumhuriyeti kuruluşu ilân edildi. KÇÖO, 26 Nisan 1926’da, merkezi şimdiki Karaçayevsk kenti olan Karaçay Özerk Oblastı (KÖO) ve merkezi şimdikiÇerkessk kenti olan Çerkes Ulusal Okrugu biçiminde ikiye ayrıldı. Çerkes Ulusal Okrugu, 30 Nisan 1928’de, il statüsüne yükseltilerek Çerkes Özerk Oblastı (ÇÖO ) oldu. (Not- Oblast il, okrug da önceleri ilçe karşılığı idi. Daha sonra ilçe karşılığı olarak rayon terimi, küçük il karşılığı olarak da okrug terimi kabul edilmiştir, örneğin ‘Çukotska Ulusal Okrugu’ ve ‘Şapsığ Ulusal Rayonu’ gibi). Karaçay ve Çerkes ÖB Haritaları: 1934 yılı sınırları 1943 yılı sınırları 1950 yılında Çerkes Özerk Oblastı 1939 yılında Karaçay Özerk Oblastı’nın yüzölçümü 10,200 km2, nüfusu 150,300 idi; bunun yaklaşık 70 bini ya da % 46,8’i Karaçay; 65 bini ya da % 43’ü Rus; 3,9 bini ya da % 2,6’sı Abazin idi. Çerkes Özerk Oblastı’nın yüzölçümü ise, 3,300 km2 (sınır değişiklikleri nedeniyle yüzölçümü değişebiliyordu), nüfusu 92,900 idi; bu nüfusun yaklaşık 54 bini ya da % 58,3’ü Rus; 16 bini ya da % 17,2’si Çerkes (Adıge); 10 bini ya da % 11’i Abazin; 2,8 bini ya da % 3’ü Nogay idi. Karaçay Özerk Oblastı, 12 Ekim 1943’te, Nazilerle ‘işbirliği yapmak’ suçlamasıyla Sovyet üst yönetimince lağvedildi ve ‘suçlu’ bulunan Karaçaylar 2 Kasım 1943’te toplu halde Kazakistan’a sürüldüler. Böylece Sovyetler insanlığa karşı kesin bir suç işlemiş oldular (ayrıca 9 ulus daha toplu halde sürülmüştür). Lağvedilen Karaçay oblastının güney kesimi Gürcistan’ın Kluhorski ilçesine bağlandı ve buraya Gürcistan’dan getirilenSvan nüfus yerleştirildi. Oblastın kuzey kesimi ise Stavropol Kray topraklarına eklendi. Küçücük Thağapş (Şapsığ bölgesi) köyünden II.Dünya Savaşında yaşamını yitiren yüzlerce kişi 1956’da Karaçaylar üzerindeki sürgün cezasının kaldırıldı, topraklarının ve özerkliklerinin geri verilmesi kararı alındı. Bu karar, beraberinde Çerkes oblastını kaldırmayı da getirdi, kabak Çerkeslerin başına patladı. 9 Ocak 1957’de, 1922’de olduğu gibi, Çerkeslerin rızası alınmadan, Çerkes oblastı toprakları eklenerek, Karaçay-Çerkes Özerk Oblastı yeniden kuruldu, Svanlar Gürcistan’a geri alındı. Karaçaylar devlet eliyle Kazakistan’dan geri getirilmeye, sadece kendi eski Karaçay oblastı topraklarına değil, 9 Ocak 1957’de lağvedilen Çerkes Özerk Oblastı topraklarına da yerleştirilmeye başlandı. Süreç içinde, askere alınmadıkları için genç nüfusu hayatta kalan Karaçaylar çoğalmaya, yayılmaya, yayıldıkları toprakları, Çerkesleri incitecek biçimde sahiplenmeye ve tarihsel gerçekleri tahrif etmeye/ çarpıtmaya başladılar. Anlaşılan dağdan inen bağdakini kovmaya başlamıştı (Rus’un bu olağanüstü Karaçay ‘severliğine’ karşın, 1945’te lağvedilen Karadeniz kıyısındaki Şapsığ Ulusal Rayonu, genç Şapsığ nüfusunun neredeyse tamamının Sovyetler/ Ruslar adına savaşta kırılmasına, küçücük nüfusu ile kıyaslanamayacak denli sayıda kahraman çıkarmasına karşın, gaspedilen özerklikleri ve toprakları geri verilmedi; Rus’un emperyalist çehresini tanıma bağlamında Şapsığ sorunu bir ayraç, bir turnusol kâğıdı özelliğndedir . Bu gibi ırkçı politikalarla da yetinilmedi, ;rbaçov dönemine değin `1985-1991) Şapsığ adına sansür bile uygulandı).***
Sürgünde ulusal bir bilinç kazandığı anlaşılan Karaçaylar, aralarında takdire layık bir dayanışma kurdular, ev sahibi olmak isteyen genç evlilere aralarında para toplayarak yardımcı oldular, askerlikten muaf olma sonucu genç nüfuslarını koruyabildiklerinden hızla çoğalmaya başladılar; oblastta 1959’da % 24,4 olan Karaçay nüfusu, 2002’de % 38,5’e; 2010’da da % 41’e çıktı. Yöredeki Çerkes nüfus ise, savaşta kırıldığı gibi, ardından adeta cezalandırılmış ve daha az oranda çoğalmıştır: 1959’daki % 8,7 oranından 2002’de % 11,3’e, 2010’da da % 11,9 oranına yükselebildi. ;rbaçov dönemine değin, Çerkes yöneticiler, “Hangimiz daha fazla komünistiz, hangimiz parti ilkelerine daha bağlıyız, sen mi ben mi?” diye ‘geyik muhabbeti’ yapar, kadeh tokuştururken, atı alan çoktan Üsküdar’ı geçti, hiçbirinin ruhu bile duymadı, Adıge toprakları bir bir elden çıktı ve Karaçaylılaştı. Karaçaylar ve Ruslar, Abazin ve Nogayları da ihmal etmediler, onlara da Adıge toprakları içinden birer ilçe verdiler.***
Uzmanlar, daha batıdaki Adıge ve Şapsığ yörelerindeki Çerkes nüfus artış hızının daha büyük oranda düşüş kaydetmesini, genç Çerkes nüfusunun İkinci Dünya Savaşı’nda kırılmış (savaşta ölmüş) olmasına bağlıyorlar. Örneğin, o sıralar 55 bin nüfuslu olan Adıge Özerk Oblastı Adıgeleri 17 bin gibi genç erkek nüfusunu (genel nüfusun % 30’unu, askere gidenlerin hemen hepsini) yitirmişlerdi, bu oran Rus kayıplarının da çok üstünde bir rakam. Şapsığların kayıpları ise daha da fazla. Peki Rus’un buna verdiği karşılık nedir? (Bir bilgi vermesi için bk. Semih Akgün, “Thağapş Köyü; Şapsığ Bölgesindeki Müslümanların Tek Camisine Sahip”, internet).Bir bilgi vermesi için bk. Semih Akgün, “Thağapş Köyü; Şapsığ Bölgesindeki Müslümanların Tek Camisine Sahip” 3 Temmuz 1991’de KÇÖO, Karaçay- Çerkes Cumhuriyeti adını aldı, cumhuriyet daha sonra Rusya Federasyonu üyesi oldu. Çerkes nüfus ağırlıklı küçücük Habez (565 km2) ve Adıge- Hable (333 km2) ilçeleri (rayon) içinden, Karaçay ve Rus desteğiyle birer Abaza (2006’da kuruldu; 300 km2; 2010’da 17 bin nüfus) ve Nogay ilçesi oluşturuldu (2007’de kuruldu, 202 km2; 15,659 nüfus). Ayrıca birer resmi Abazin ve Nogay bayrağı da kabul edildi ve Çerkeslerden bir kopuş ve uzaklaşma süreci içine girildi. Cumhuriyetin kurucu halkı sayılan Çerkeslerin toplandığı ilçelerin (Adıge-Hable ve Habez) yüzölçümü 900 km2 dolayına düşerken, Karaçayların yoğun olduğu 4 ilçenin (Prikubanski, Ust Cegutinski, Karaçayevski ve Malokaraçayevski) toplam yüzölçümü 7,152 km2 olmuştur. Karaçay yayılması, Rus ağırlık nüfuslu Zelençukski ve Urupski ilçelerine yönelik olarak sürüyor.
Abazin Bayrağı Nogay Bayrağı
Adıge/ Çerkesleri açıkça hedef almış olan bu tür/ 4’lü Adıge karşıtı gelişme üzerine, bazı Çerkes sivil örgütleri (Çerkes Kongre’leri) çağrılarda bulundular. 5 Haziran 2010’da toplanan KÇC Çerkes Halk Kongresi, Çerkes Ulusunun Kurucu Temsilcisi olarak, KÇC’nden ayrılma ve 1957 yılı sınırlarını esas alan ayrı bir Çerkes Özerk Oblastı kurma kararını aldı. Ancak karar, Moskova tarafından uygulanmadı. Rus, ağırlığını Karaçaylardan yana koymuş olmalı. RF’de Adıgelerin ılımlı bir ‘Dünya Çerkes Birliği’ örgütü ile, daha bağımsız karakterli ‘Adıge- H’ase’ (Адыгэ- Хасэ)örgütleri bulunuyor, onların çağrıları da Moskova'da dikkate alınmadı. Kentler ve Yerleşimler Cumhuriyette 2 kentsel yöre (okrug), Çerkessk ve Karaçayevsk, ayrıca 10 belediye ve 144 yerleşim birimi (köy ve kasaba) bulunuyor. Bu yerleşim birimlerinden dördü kent statülüdür: Çerkessk (121,439), Karaçayevsk (19,604), Ust-Ceguta (30 bin) ve Teberda (7,3 bin). Kentsel alan ve ilçeler (rayonlar) 1. Çerkessk kenti, 121,439 nüfus (2010); Çerkessk,1825’te Batalpaşinsk stanitsası (müstahkem Kazak yerleşimi) adıyla kuruldu, adını 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaş’ında bu yerde Ruslar ve müttefikleri Kabardey birlikleri tarafından bozguna uğratılan Osmanlı Ordusu Komutanı Battal Paşa adından (Paşa’nın tutsak alındığı yer olmasından) alıyor (Daha çok bilgi için bk. Ç’ırğ Ashad, “Tehlike Kuzeyden Geliyordu”, internet). Daha sonra kent statüsü verilen bu yere, politik değişime göre, sırasıyla (ve Sovyet şeflerini onurlandırma anlamında) Sulimov (1937) (2) ve Yejovo-Çerkes (1939) adları verildi. D. Sulimov ve N.Yejov’un (3) gözden düşüp idam edilmeleri üzerine adlar da değişti ve şimdiki Çerkessk (Çerkes kenti)adında karar kılındı. Çerkessk kenti nüfusu içinde 69,785 Rus (% 54,7); 20,954 Karaçay (% 16,4); 16,836 Çerkes/ Adıge (% 13,2); 10,505 Abazin (% 8,2); 1872 Nogay (% 1,5) bulunuyor (2010). Rus nüfus, çoğunlukla politik (taşıma) bir nüfus olmalı.- Karaçayevsk kentsel yöresi, 30,376 nüfus (2010); bu nüfusun 19,604’ü Karaçayevsk (Karaçay-Şahar) kentinde, 9,100’ü de güneydeki turisik Teberda kentindedir (4). Karaçayevsk kenti, aynı zamanda aynı adlı ilçenin de merkezidir, kent 1926’da kuruldu. Kentte Karaçay- Çerkes Devlet Üniversitesi ile bazı devlet/ kültürel kurumları bulunuyor. Karaçayevsk, 1926- 1943 yılları arasında ‘Karaçay Özerk Oblastı’nın merkezi idi.
Çerkesya Araştırmaları Merkezi-ÇAM
Diğer Haberler